Otizmde en etkili yol eğitim daha çok desteğe ihtiyaç var
Türkiye’de her 36 çocuktan birinin otizmli olduğuna dikkat çeken Tohum Otizm Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Aylin Sezgin, ülkemizde tahmini olarak 2.3 milyon otizmli bireyin yaşadığını belirtti.
Necmi ÇELİK
Tohum Otizm Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Aylin Sezgin, otizmle ilgili gelişmeleri ve vakıf olarak yürüttükleri çalışmaları DÜNYA’ya anlattı.
Otizm gibi karmaşık ve çok çeşitlilik gösteren bir konuda Tohum Otizm Vakfı kendi görev ve sorumluluk alanının çerçevesini nasıl çiziyor?
Tohum Otizm Vakfı’nı 2003 yılında otizmli çocuklarımızı erken tanı ve eğitimle topluma kazandırmak, otizmli çocuklar ve ailelerinin eğitim ve sağlık hizmetlerinden eşit şart ve fırsatlarla yararlanabilmeleri sağlamak amacı ile kurduk.
Vakfımızın bizden önce kurulan otizm ile ilgili vakıf ve derneklerden farkı ise, sadece örnek bir model okul kurmakla kalmayıp, devletimizin otizmli çocuklara ve ailelerine verdiği sağlık ve eğitim hizmetlerine yurt çapında destek olmak gibi daha kapsamlı amaç ve hedeflerle kurulmuş olmasıdır. Bugüne kadar 1.161'i burslu toplam 2.565 otizmli çocuk okulumuzda eğitim aldı. Okulumuz; otizmli çocukların eğitiminin içerik ve uygulama açısından doğru bir örneğini Türkiye’ye getirirken aynı zamanda otizm konusunda etkili bir müfredat da hizmete sunuyor.
Eğitimimiz 11 ay kesintisiz devam ediyor. Her bir öğrencimizle 1 öğretmen ve onun formatör eğitmeni ilgileniyor. Okulumuzda 1 öğrenciye bir buçuk öğretmenle eğitim vermekteyiz. Uyguladığımız eğitim programında ailelerin katılımı da çok önemli. Öğretmenlerimiz ev ziyaretleri gerçekleştirip aile üyelerine ev içinde uygulayacakları programlar konusunda bilgi veriyorlar. Aileler okul içindeki eğitimlere de katılıyorlar. Böylelikle öğrenci için hedeflenen beceri kazanımı yolunda okul, aile, çocuk işbirliği gerçekleşiyor.
Otizmli çocukların tedavisinde ve topluma kazandırılmasında başarı yüzdesi artıyor mu?
Otizm, doğuştan gelen ve genellikle yaşamın ilk üç yılında fark edilen karmaşık bir gelişimsel farklılıktır. Ülkemizde her 36 çocuktan 1’inin otizmden etkilendiği düşünülüyor. Bugün ülkemizde yaklaşık 2.3 milyon otizmli birey olduğu tahmin ediliyor. Aile üyeleri ile 8 milyon kişiden bahsetmekteyiz.
Gerek özel eğitim gerekse kapsayıcı eğitim konusunda vakıf olarak güncel önerileriniz nelerdir?
Otizm tanısı alan bir çocuk için bugün için bilinen en etkili yol eğitimdir. Ülkemizde otizmli öğrenciler kapsayıcı eğitime yasal olarak “kaynaştırma” uygulamalarıyla ulaşıyorlar. 2013-2014 öğretim yılından itibaren kapsayıcı eğitimden yararlanan otizmli öğrenci sayısının arttığı görülüyor. Ancak bu oran oldukça düşüktür ve otizm oranının sistematik biçimde arttığı düşünüldüğünde de oldukça yetersizdir. Kapsayıcı eğitim her ne kadar ülkemizde yasal olarak güvence altına alınmış olsa da istatistikler otizmli çocukların genel eğitim okullarından yararlanamadığını gösteriyor.
Vakfımızın kapsayıcı eğitimin niteliğini ve niceliğini arttırıcı birçok önerisi bulunuyor. Bu önerileri birkaç cümlede toparlayacak olursak; genel eğitim okulları otizmli öğrencilerin fiziksel, eğitsel ve sosyal olarak tam katılımını sağlayacak hizmetleri sunmalı, bu hizmetleri yasal olarak güçlendirecek düzenlemelerle yapmalı, okullar “herkes için erişilebilir okul”, öğretmenler de “herkes için öğretmen” olmalı, otizmli öğrenciler nitelikli ve kapsayıcı eğitime tüm boyutlarıyla erişebilmelidir.
Otizmli bireylerin istihdamı konusunda değerlendirmeniz nedir?
Aile Sosyal Hizmetler Bakanlığı 2022 Ağustos ayı verilerine göre İŞKUR’a kayıtlı olan ve özel ya da kamu kuruluşlarında çalışan özel gereksinimli birey sayısı 140.632’dir. Bunlardan yalnızca 100’ünü otizmli bireyler oluşturuyor. Bu sayı otizmli sayısına göre oldukça azdır ve artırılması gerekiyor. Korumalı işyeri modelinin özel gereksinimli bireylerin istihdam olanaklarını arttırmak ve rekabetçi iş yaşamına geçişe hazırlamak gibi avantajları yanında; ayrımcı olma, düşük ücret ve mesleki beceri kazandırmada işlevsel/yeterli olmama gibi dezavantajları da bulunmakta.
Gelişmiş ülkelerin çoğu korumalı işyeri uygulamalarını etkin olmayan sonuçları nedeniyle azaltmayı tercih ediyor. Dolayısıyla korumalı işyerleri özel gereksinimli personelin iş yaşamına geçişini kolaylaştıran bir uygulama olması nedeniyle kısa vadede etkili gibi görünürken; uzun vadede bireyin iş gücü potansiyelini etkili kullanamaması, emeğinin karşılığını alamaması ve ayrımcı bir ortamda kalmasına neden olabilir. Bu nedenlerle korumalı işyerlerinin desteklenmesi yerine özel gereksinimli bireylerin rekabetçi iş ortamlarında destekli istihdam uygulamalarıyla yer almalarının sağlanması gerektiğini belirtmek istiyoruz.
Otizmli bireylerin becerilerini dikkate aldığımızda titiz ve sistematik olmaları, rutin işlerde istekli olmaları ve verimliliklerinin yüksek olması, konstarasyon ve dayanıklılıklarının yüksek olması pek çok iş kolunda görev alabileceklerini ortaya koyuyor.
Vakıf olarak kaynak üretmede ne gibi süreçler yaşıyorsunuz?
Tohum Otizm Vakfı Kamu Yararına Vakıf statüsündedir. Ana gelir kaynağı bireysel, kurumsal bağışlar ve projelerdir. Vakfımız, çeşitli proje çalışmaları ile otizmli bireylerin eğitim faaliyetlerinin niteliğini geliştirmek ve istihdama katılımlarını artırmak için kamu ve özel sektör ile işbirliği içerisindedir.
Vakfımız çalışmalarını yürütmek için oluşturduğu birçok proje ile ulusal ve uluslararası kurumlardan hibe desteği de alıyor. Bugüne kadar 39 büyük ulusal ve uluslararası proje yaptık.
Tohum Otizm Vakfı olarak, ülkemize otizm konusunda model ve örnek bir okul kazandırdık. Otizmli çocukların eğitiminin çok özel ve pahalı bir eğitim olması sebebiyle çoğunlukla dar ve orta gelirli ebeveynler bu yükün altından kalkamamaktadır. Vakıf olarak bir burs programımız bulunmakta kişi ve kurumlar burs programımıza destek vererek eğitimle otizmli öğrencilerimizin yaşamlarında büyük bir fark yaratabiliyorlar.
Otizmde tek çare eğitim olduğu için eğitime yönelik çalışmalarımıza kaynak yaratabilmenin oldukça önemli olduğunu belirtmek isterim.
Yakın zamanda Yılbaşı Alışveriş Festivali’niz var. Bu konuda mesajınız nedir?
Otizmli çocukların eğitiminin çok özel ve pahalı bir eğitim olması sebebi ile çoğunlukla dar ve orta gelirli ebeveynler bu yükün altından kalkamamaktadır. 16 yıldır hayata geçirilen Tohum Otizm Vakfı Yılbaşı Alışveriş Festivali vakfın öğrencileri için oluşturduğu en önemli burs kaynağı oluşturma çalışmalarından bir tanesi. Tohum Otizm Vakfı Yılbaşı Alışveriş Festivali bu yıl yine sosyal sorumluluk bilinci ile 5 - 6 Aralık tarihlerinde Kuruçeşme Divan’da gerçekleşecek.
Festival; takı, giyim, dekorasyon, ev tekstil ürünleri, mücevher, kozmetik, aksesuar ve teknoloji gibi çeşitli alanlarda 100’ü aşkın seçkin ve özel markanın ürünlerini 2 gün boyunca ziyaretçiler ile buluşturacak. Festival’de giriş ücreti ve katılımcı firmalardan sağlanan gelirin tamamı Vakfımızın projelerine ve eğitim bursuna ihtiyaç duyan otizmli çocuklara aktarılacak.
Festivali’de 20.yılımıza özel 20 hediye çekilişi ile iş dünyasından duyarlı kişi ve kurumların, çağdaş sanatçılar ve seçkin markaların Vakfımıza bağışladığı birbirinden özel hediyeler çekilişe katılan şanslı ziyaretçilerimize armağan edeceğiz.
Herkesi Yılbaşı Alışveriş Festivali’ne katılarak otizmli çocukların eğitimine destek olmaya davet ediyoruz
"Türkiye'de otizmin görülme sıklığı hızla artıyor"
Yıllara göre örgün eğitim içinde ve özel eğitime tabi çocuklar içinde otizmli çocukların oranı yıllar içinde nasıl bir grafik sergiliyor?
Otizmin görülme sıklığı günümüzde çok büyük bir hızla artıyor. 1985 yılında her 2.500 çocuktan birine konan otizm tanısı, 2001 yılında 250, 2013 yılında ise 88 çocuktan birine denk gelirken, günümüzde her 36 çocuktan 1’i otizm tanısı alıyor.
Ülkemizde, 0-18 yaş grubu arasında 700.000’e yakın otizmli çocuk ve gencimizin 41.472’si, yani sadece %6’sı eğitime ulaşabilmiş durumda.
Yıllar itibariyle eğitim alan otizmli öğrencilerin, özel gereksinimli öğrenciler içindeki oranı % 10 lardan % 8’lere doğru geriledi.
Otizmli bireylerin eğitim seçenekleri arasında kaynaştırma öğrencisi olarak genel eğitim okullarına gitmek, genel eğitim okulları içindeki özel eğitim sınıfına gitmek ya da özel eğitim uygulama okullarına gitmek yer alıyor. Genel eğitim okullarında görev yapan sınıf ve branş öğretmenlerinin otizm, özel eğitim ve kaynaştırma konularında bilgi ve becerileri yetersizdir. Ayrıca otizmli çocukların davranış sorunları ile baş etme, onlara yeni bir beceri öğretme konusunda bilgi ve deneyimleri yoktur. Bu durum her ne kadar yasal hakları olsa da otizmli çocukların genel eğitim okullarında kabul edilmemelerine, kabul edilseler bile eğitimden nitelikli biçimde fayda sağlayamamalarına yol açıyor.
Otizmli bireylerin eğitime erişimlerinin düşük olmasının diğer nedenleri arasında gidebilecekleri özel eğitim sınıflarının ve özel eğitim uygulama okullarının sayısının yeterli olmaması ve bu ortamlarda görev yapan özel eğitim öğretmeni sayısının sınırlı olmasını da ifade edebiliriz.