Zeytin ağacının koruyucu, bilge gölgesinde, Ayvalık'ta…
Hasat için bulunduğum Ayvalık, anıt ağaçları, leziz zeytinleri, yemyeşil ilk hasat zeytinyağları, peynirleri çeşitleri, zengin mutfağı, taş evleri, daracık sokakları, ekmeğini zeytinden çıkaran insanları ile kalbimi bir kez daha Ege'de bıraktırdı.
Mitolojiye göre Edremit Körfezi'nden İzmir'e kadar uzanan ve Midilli'yi de içine alan kıyı şeridinde yerleşmiş bir milletin ülkesi Eolya (Aioliki)… Ayvalık isminin de bu sözcükten türetildiği tahmin ediliyor. İlçe, Antik Çağ'da bir tür yabani ayva anlamına gelen Kidonia olarak da anılıyor. Bölgeye ilk yerleşenlerinin Midilli'nin Kydona köyünden ya da Girit'in Kydonies bölgesinden gelmiş olabilecekleri düşünülüyor.
Mitolojik öyküsü böyle Ayvalık'ın; benim mitolojimde ise çocukluğum, ilkgençliğim diyebileceğim anılarla yüklü beldelerden. Hemen her yaz Yalova'nın Gökçedere köyü, Bursa'nın Yeşil'i ve Çekirge'si, Balıkesir'in Erdek'iyle birlikte gittiğimiz güzel ilçelerden birisi. Bu nedenle gelişimine ve değişimine yakından tanığım.
Hâlâ güzel, hâlâ sakin
Ne güzel ki, olumsuz kentleşme, çılgın eğlence vb. hâkim değil ilçeye. Biz oradayken canlı mevsim sona ermişti, ama biliyordum ki Ayvalık, her mevsimde hâlâ güzel, hâlâ oldukça sakindi… Cunda da öyle, Şeytan Sofrası da, ilçenin sokakları da… Hâlâ Cumartesi Cunda'da, Pazar'ları ilçe merkezinde köylü pazarları kuruluyor; otlarımızı, peynirlerimizi oradan temin edebiliyoruz…
Ara Güler, Pınar Kür, Filiz Ali gibi kültür insanı dostlarımız orada oturuyorlar, her gittiğimde onları da ziyaret etmeye çalışıyorum.
Kilometrelerce uzunluğunda, metrelerce eninde jeolojik dönemlerde oluşmuş volkanik, tene yapışmaz özel kum yapısı sayesinde ziyaretçilerine konforlu bir plaj keyfi sunan Sarımsaklı bana hep kalabalık geliyor. Bu kez keşfettiğim hemen yanındaki Küçükköy'ü ise birazdan anlatacağım.
Kültür ve gastronomi turizmi
Ayvalık'a (neyse ki) yalnız deniz, güneş, kum için gidilmiyor. Kültür turizmi arayanlara özellikle mimari yapıları ile nostalji yaşatan sokakları, sarımsak taşından yapılmış tarih kokan evlerin cumbaları, her köşeyi döndüğünüzde farklı renklerin ve farklı dokuların çekiciliği ile cazip bir yer.
Tabii ki gastronomi turizmi de önemli. Çünkü, gerek ilçede gerek Cunda'da çok lezzetli mezeler eşliğinde harika zeytinyağlılar yapan, nefis balıklar sunan lokantaları var…
Ayvalık ilçesine bağlı irili ufaklı 22 kadar ada bulunuyor. Bu adaların en büyüğü Alibey Adası ya da diğer ismi ile Cunda Adası, 1964 yılında bir köprü ile Lale Adası'na oradan da ilçe merkezine bağlanmış. Bugün, yeni bir köprünün inşası sürüyor. Eski köprülerden biri aynı zamanda Türkiye'nin "ilk boğaz köprüsü" olma özelliğini taşıyor.
Alibey Adası dışındaki tüm Ayvalık Adaları 1995 yılında milli park ilan edilmiş ve yerleşim yasaklanmış.
Ayvalık, antik döneme giden köklü tarihi ile farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir ilçe. Hikâyelere sahip yapılar, kiliseler, manastırlar ve camiler bulunuyor. Bu yapıların bazıları hâlen ayakta dururken, bir kısmından geriye sadece birkaç duvar parçası kalmış, birkaçı ise geçen yıllara meydan okuyamamakla birlikte, bir taş duvar, bir sütun, bir girifti ile günümüze kadar ulaşmış durumda.
Tarihi yapılar
Bu tarihi yapıların isimlerini şöyle sıralayabiliriz:
Çınarlı Cami, Ayazma Kilisesi, Ayışığı Manastırı, Profit İliyas Kilisesi, Ayos Dimitriyos, Taksiyarhis Kilisesi, Ayos Yannis/Saatli Camii, Meryemana Kilisesi, Ayos Yorgis/Çınarlı Camii, Kato Panaya Kilisesi/Hayrettinpaşa Camii, Faneromeni Kilisesi (Ayazma), Aya Triyada, Ayos Nikolaos/Biberli Cami, Ayiu Vasiliyu, Aya Triyada, Ayos Dimitriyos, Panaya Kilisesi, Ayos Pandeleymonas, Ayos Nikolaos, Ayos Yannis, Ayiu Nikolau Manastırı, Aya Paraskevi Manastırı, Çamlı Manastırı, Leka Panaya Manastırı/Koruyan Meryem Manastırı, Ayışığı Manastırı, Ayos Apostolos Manastırı, Tavuk Adası Manastırı, Güvercin Adası Manastırı/Aya Yorgi Manastırı, Profit İliya Manastırı, Kızlar Manastırı.
Rahmi Başkan'la…
Müzik eleştirmeni Filiz Ali'nin 19 yıl önce başlattığı Ayvalık Uluslararası Müzik Akademisi AIMA'nın pembe evindeki kahvaltıda Belediye Başkanı Rahmi Gencer, projelerini anlattı. Eski Kırlangıç Fabrikası, Ayazma (Kutsal Su) Kilisesi restorasyonu, 26. sayısına ulaşan "Ayda Bir Ayvalık" dergisi, UNESCO yolunda Ayvalık Endüstriyel Mirası, Ayvalık kentsel dokusu ve zeytin, Başkan'ın konuları arasındaydı.
Ayazma restorasyonu
Muhtar Kent, Şerif Kaynar gibi isimlerin katkılarıyla restorasyonuna başlanan Panagia Phaneromeni Ayazması hakkında bilgi veren Rahmi Gençer, "Neo-klasik üslûpla ve yöresel malzeme olan sarımsak taşı kullanarak yığma sistemde inşa edilen ayazma, yenileme çalışmaları sonucunda sadece Ayvalık'ın tarihi dokusuna değil, ulusal kültür mirasımıza çok önemli bir kazanım olacak." dedi.
Zeytine dair ne varsa Ayvalık yaşamında bunu görmek mümkün. Kentin siluetinde de yapılarında da izleri var. Hâlâ görkemli eski fabrikalar da bunlar arasında… Bir zamanlar Ayvalık'ta 22 zeytinyağı, 15 sabun ve 1 pirina fabrikası olduğu biliniyor.
Tarihi fabrika, kültür merkezine dönüşüyor
Temeli 19. yüzyılda atılmış Kırlangıç Fabrikası da bunlardan birisi. Üretimine 2001 tarihinde son vermiş. Mülkiyeti Ayvalık Belediyesi'ne ait fabrikanın üzerinde bulunan 13 binanın fonksiyonları belirlenmiş, bunlar dışında bir yeni bina planlanmış, Koruma Kurulu onayı için avan proje hazırlanmış. Yani bir kültür-sanat ağırlıklı kompleksin eli kulağında…
UNESCO yolunda
Ayvalık'ın UNESCO'nun Dünya Mirasları Listesi'ne girmesi halinde, ilçedeki çevre başta olmak üzere tarihi ve kültürel değerlerinin korunmasının sağlanacağını kaydeden Belediye Başkanı Gençer, "Bunun yanı sıra da Ayvalık'ın endüstriyel mirasının gelecek nesillere taşınması, hem de bugüne kadar koruma altında olan bölgelerimize dikkati çekmeyi hedefliyoruz. UNESCO aracılığıyla bu zengin mirasımızı dünyaya yayabilmeyi amaçlıyoruz. Dünya'nın bunca zenginliğe sahip Ayvalık'tan haberdar olması da bizim için çok önemli." diyor.
Bir zeytinyağı tadım uzmanı
Ayvalık'ta tanıma fırsatı bulduğumuz isimlerden birisi, Suzan Savaş Kantarcı. Ayvalık Ticaret Odası ile Ayvalık Kent Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi, ilçenin sevilen işinsanlarından Halil Cevdet Kantarcı'nın kızı. Zeytine ve zeytinyağına gönül vermiş Ayvalıklılardan biri. Sektördeki istatistiki bilgilerin eksikliğini fark edip Ege Üniversitesi'nde İstatistik Bölümü'nü tercih etmiş. Aynı üniversitede istatistik bölümünde doktorasını yapıyor. Kendisi, aynı zamanda uluslararası çapta bir profesyonel zeytinyağı tadımcısı. New York Uluslararası Zeytinyağı Yarışması'nın en genç jüri üyesi.
Zeytinyağıyla ilgili saygın yayınlardan Olive Oil Times, kendisinden "Ayvalıklı Zeytinyağı Mucizesi" diye söz ediyor.
Diğer sosyal sorumluluk projeleri
Ayvalık Belediyesi'nin ilçe çocuklarının ve gençlerinin sosyal gelişimlerini güçlendirmek için hayata geçirdiği ücretsiz bir müzik, sanat ve spor eğitim programı var: Zeytin Çekirdekleri. Ayvalık Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü'nün öncü sosyal sorumluluk projesi olarak yürüttüğü program; Ayvalık Kaymakamlığı, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Ayvalık okulları yönetimlerinin işbirliği ile gerçekleştiriliyor.
Gelelim Küçükköy'e… Geçtiğimiz yılki sembolik hasat burada yapılmıştı. Bu sene ilk günkü sempozyumun merkezi, köyün hemen yakınındaki Cumhuriyet Kültür Merkezi'ydi. Ayvalık Belediyesi tarafından ilçeye kazandırılan 400 kişilik konferans salonuna sahip kültür merkezi, birçok farklı amaca uygun bölümlere sahipti.
… ve Küçükköy
Biz, toplantının hemen ardından Küçükköy'e geçtik. 400 hanelik bir köy bu. Köydeki Rum evlerinin bir kısmı restore edilerek sanat atölyelerine dönülmüş, mobil uygulamalar ve oyun aplikasyonlarıyla ilgilenen gençler için bir merkez oluşturulmuş. Bazı üniversitelerin de köye destek vereceği konuşuluyor.
Tarihi, 1462'ye kadar gidiyor. Midilli Adası'nın kontrolünü sağlamak için Fatih Sultan Mehmet'in isteği ile yeniçerilerin obalarını kurup yerleştikleri bir yer olarak kurulmuş. Uzun yıllar sonra Rumlar buraya yeniçeri evi, yeniçeri köyü anlamına gelen Yeniçarohori, Yeniçarohorion demişler, bugünkü adı Küçükköy.
1924'teki mübadele ile köyü boşaltan Rumların ardından 1900'lerin başlarında şimdiki Karadağ bölgesinden gelip yerleşen Boşnaklar halen köyün yerlilerini oluşturuyor. 1980 sonrasında restorasyona ihtiyacı olan evlerin masrafı köylüler tarafından karşılanamayınca onların da büyük bir kısmı bir kilometre uzaklıktaki Sarımsaklı bölgesine taşınmışlar.
Kent müzesi var
Küçükköy merkezinde eskiden okul olarak kullanılan, Küçükköy Camisi avlusunda bulunan tarihi binanın dönüşümü ile Ayvalık Belediyesi Küçükköy Kent Müzesi köyün gezilecek mekânlarından. Balkan kültürünün tüm mozaiğini bünyesinde barındıran Kent Müzesi'nde Küçükköy mahalle halkının Büyük Balkan Göçü'nde yaşamış olduğu acılar ve hüzünlü anılara ait yüzlerce obje bir araya getirilmiş.
Köy meydanında lezzetli börekler yapan bir Boşnak börekçisi de bulunuyor.
Bugün, bir sanat, kültür köyü olarak varlığını sürdürmesi amaçlanıyor. Birçok ilçede bu amaçla yola çıkılıp neler yaşandığına tanık olan biri olarak "aman dikkat!" diyorum. Rantın ağır basmasına karşı "aman dikkat!"
Lezzet peşinde
Ayvalık lezzetleri ile beni tanıştıranlardan birisi, 20 yıldır Komili ile zeytinyağı üretimine tedarik sağlayan Özgün Zeytincilik'in sahibi sevgili Ahmet Sucu. Mübadele ile Midilli'den Ayvalık'a yerleşmiş zeytinci bir ailenin 3. kuşağı. Bu kez, her Ayvalık yolculuğumda muhakkak uğradığım restoran Bay Nihat'ta yalnızca bir yemekte beraber olabildik.
35 yılı aşkın bir süredir Ana Gıda Ayvalık Operasyon Müdürü olan sevgili Mehmet Cavlı ise yeni mekânlarla tanıştırma "operasyonları"na bu sene de devam etti. Bunlardan birisi, geçtiğimiz haftalarda açılan Aivali idi. Bir depoyken restorana dönüştürülmesindeki özenli mimarisi, yemeklerin sunumu, doğal ürünlerle hazırlamaya çalıştığı mönüsü ile beğenimi kazanan yerlerden birisi oldu.
Öğle yemeğini yediğimiz Deniz Yıldızı Restaurant, her zamanki kalitesini koruyordu.
Kentin ünlü pastanelerinden birisinin lor baklavaları, lor tatlıları ise ne yazık ki eski lezzetinde değildi.
Neyse ki peynirler hâlâ çok lezzetli, zeytinler özellikle domat, mutlaka alınması gerekenlerden. Ben, lor taşımayı da başardım. Özellikle vişne reçeli ile birlikte mutlaka tadılması gerekiyor.
Dilerim ki…
Ayvalık, başta da söylediğim gibi her geçen sene olumlu yönde gelişiyor, değişiyor. Bu gayretin sonuçlarını gözle görmek mümkün. Dilerim, bu dokusu ve lezzetleriyle "rant peşindekiler"den mümkün olabildiğince uzak çok ziyaret edilen bir "saklı cennet" olarak kalmayı sürdürür…