Son beş yılın en kaliteli zeytinyağı
Türkiye'deki 187 milyon ağaçtan 280 bin ton zeytinyağı üretimi bekleniyor. Önceki yılın 170 bin tonundan sonra sevindirici bir rakam… Üretici memnun, ağaçlar meyve yüklü… Son 5 yılın tat, koku ve asidite olarak en kaliteli zeytinyağı sıkılıyormuş…
Ayvalık'ta bir zeytin ağacının gölgesindeyim. Siyaha dönmeye başlayan zeytinlerin beni çağırdığını hissediyor, ağaca uzanıp bir zeytin danesini sıkıyor, yağını ellerime yayıyor, etkisini hemen hissediyorum. Birden aklıma Nâzım Hikmet'in şiiri düşüveriyor, mırıldanıyorum iki dizesini, biliyorum ki yavaş yavaş esmeye başlayan öğleden sonra rüzgârı, onu dağlara taşıyacak:
"Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, / yetmişinde bile, meselâ, zeytin dikeceksin."
Bir de Bedri Rahmi Eyüboğlu şiiri var… "Önde zeytin ağaçları, arkasında yâr / Sene 1946 / Mevsim / Sonbahar / Önde zeytin ağaçları neyleyim neyleyim / Dalları neyleyim / Yâr yoluna dökülmedik dilleri neyeyim" diyor "Sitem" şiirinde Eyüboğlu.
İşte öyle bir duygu zeytincilik, aynı zamanda kuşaktan kuşağa geçen bir meslek. Özgün Zeytincilik'in sahibi Ahmet Sucu, Ayvalık'ta zeytinle uğraşan bir ailenin üçüncü kuşağı… "1970'li yıllarda at arabalarıyla gidiyorduk zeytine" diyor ve şöyle devam ediyor:
"Sabah atın arabaya koşulması, hazırlanması, çocukluğumuzun en eğlenceli anlarından biriydi. Yolda at arabaları yarışırdı. Sabah tarlaya gittiğimizde yakılan ateşin etrafına oturur, kızarmış ekmeklerimizi yerdik. Dedemin bir eşeği vardı. O eşekle tarlaya gitmek, hayatımın en büyük lüksüydü. Onunla tarlaya gidip böğürtlen toplar, onun üzerinde yükselerek ağaçtan yemiş koparırdım."
Her hasat bir şenliktir
Ayvalık'ta bulunmamın nedeni, Hasat Şenlikleri… Şehir, bir zamanları anlatan kitaplarda söz edildiği gibi zeytin, zeytinyağı, prina kokmuyor artık… Ortalıkta karasu da görmüyoruz… Ama zeytin ağaçlarının altında bu duyguyu hissetmek mümkün… Bir zamanlarki gibi at arabalarıyla olmasa da tarlaya gidiyor, zeytin hasadına katılıyoruz… Günaydın, diyorum zeytin ülkesine. Bir yanım mitolojide Tanrıların oturduğu bilge Kazdağı, bir yanım Madralar. Oralardan gelen tertemiz havayla dolduruyorum ciğerlerimi. Milyonlarca ağaçtan oluşan zeytin denizi, sert esen rüzgârla dalgalanıyor, dalgalanıyor…
Ev sahibimiz Bunge Gıda Direktörü Erman Erol, bu sene Türkiye'nin birçok yöresinde olduğu gibi Ayvalık'ta da zeytin bereketi yaşandığını söylüyor… Türkiye'deki 187 milyon ağaçtan 280 bin ton zeytinyağı üretimi bekleniyor. Bir önceki yılın 170 bin tonundan sonra çok sevindirici bir rakam… Üretici memnun, ağaçlar meyve yüklü… Son beş yılın tat, koku ve asidite olarak en kaliteli zeytinyağı sıkılıyormuş…
Zeytin ağaçlarına bakıyor, gövdelerine dokunuyor, yüzlerce yaşı olan o "anıtların" gölgesinde bir zamanlar kimlerin oturduğunu, neler yaşandığını hayal ediyorum…
Zeytin tayfası olmak
Sevinçliyim, mutluyum; birazdan, hasada katılan, düşleri zeytin olan binlerce zeytin tayfasından biri olacak, zeytin toplamanın, sonrasında sepetimdekileri makineye boşaltıp kendi zeytinyağımı sıkmanın keyfini yaşayacağım. Topladığım zeytinin, altın sıvıya dönüşüp şişelere doldurulmasını gözlemleyecek, ılık ılık şişeyi elime almanın, zümrüt yeşili rengini seyretmenin mutluluğunu duyumsayacağım…
Yıllardır geldiğim hasatlarda erken hasat sırasında sıkılan o filtresiz zeytinyağlarına sahip olmamın ayrıcalığı da bu sene bitiyor, çünkü, zengin dokulu, keskin tatlı o zeytinyağına artık tüketiciler de ulaşabilecek… Kasım sonunda satışa sunulacak Komili Gurme Erken Hasat-Filtresiz Zeytinyağı, sadece 20 bin şişe üretilmiş…
Komili, Kırlangıç gibi markaların üreticisi Ana Gıda hisselerini dünyanın en büyük bitkisel yağ üreticilerinden ABD merkezli Koninklijke Bunge B. V.'ye devretmişti bu yılın ilk aylarında. Bunge Gıda, 200 yaşında bir şirket, Türk zeytinyağını yurtdışında bulunabilir hale getirmeyi hedefliyor… 2018'de Kenya, Çin, Japonya, Brezilya pazarlarına girmek için çalışmalarını sürdürüyorlar… Almanya'da ise Türk vatandaşlarının yaşadığı yörelerdeki marketlere vermek istiyorlar. Uzakdoğu, Güney Amerika, Arap yarımadası ülkeleri ve Rusya ile temas halindeler…
Hasat yemeğimizi, zeytin ağaçlarının altında yiyoruz… Mönü, kara fırında pişmiş dana güveç, pilav, nohut, keşkek ve irmik helvası…
Tadım deneyimi
Bir de Komili fabrikasında zeytinyağı tadımı var programımızda… Her geçen yıl biraz daha "uzmanlaşma"ya başladığımızı düşündüğümüz… Komili Zeytinyağı Orijinasyon Müdürü Mehmet Cavlı "tadım yapacak kişinin iki saat önceden sigara içmemesi, psikolojik durumunun da iyi olması gerekir" diyor ve devam ediyor:
"Bu şartlar yerine getirildiğinde tadımcılar, tat odasındaki ayrı bölmelere girer. Zeytinyağı, yukarı doğru daralan, dibi daha geniş olan mavi renkli tadım kadehine beşte birine kadar doldurulur. Önce yağın kokusuna, sonra da tat değerlerine bakılır. Bunun için belirli bir miktar ağzın içine alınıp dilin altında gezdirilerek tüm ağıza, yan cidarlara yayılır. Genize çekildiğinde ağzı rahatsız etmeyen, zeytin meyvesinin tadının, kokusunun, istenilen yakar ve acılıklarının alındığı, negatif parametre taşımayan yağlar, natürel sızma grubuna dahil edilir. Bu gruba girmesi için yağın asidinin maksimum 0.8 olması gerekir."
4 zeytin danesi
Tadım sonrasında ballı koruk ve karadut suları eşliğinde lor kurabiyelerimizi yerken 2013 kaybettiğimiz usta sanatçı Tuncel Kurtiz'in zeytini anlattığı filmi izliyor, hepimiz duygulanıyoruz…
Fabrikanın bahçesinde, kendi ellerimizle diktiğimiz zeytin fideleri var… Üç yıl geçti, daha da serpilip boy atmışlar… Dikildikten 5-6 yıl sonra veriyor ilk meyvelerini zeytin fideleri; bakalım kendi ağacımızın ilk hasadını ne zaman yapacağız? Derken 4 zeytin danesi ile karşılaşıyorum altında adımın yazdığı ağacın üzerinde… İlk meyveler… Hayırlı, uğurlu, bereketli olsun!