Macahel gezisi öyle verimli, öyle öğreticiydi ki…
Çok özel bir yerde, Macahel'de geçirdiğimiz ilk iki günü geçtiğimiz Ehlikeyf'te yazmıştım. Dönüş yolunda arıcı Melâhat Hanım'ın evinde yaşadıklarımız, Çamlıhemşin‘deki süs bitkileri projesi ve Çaykur Fabrikası izlenimleri ise burada…
"Macahel'de yaşayacağımız, bir sonraki yazımda anlatacağım bir günümüz daha vardı" diye bitirmiştim geçen yazımı… Kısa bir anımsatma; Macahel'in bulunduğu bu havzaya, Ali Nihat Gökyiğit (ANG) Vakfı'nın konuğu olarak gelmiştik… Nihat Bey'in önderliğindeki bölge ziyaretlerimizi birçok öğretim üyesi ile birlikte gerçekleştiriyorduk...
ANG Vakfı havzada arıcılık, meyvecilik konularında eğitim, araştırma ve denetim çalışmalarını üstlenmişti. Ayrıca doğa turlarını çeşitlendirme ve altyapı geliştirme faaliyetlerinde rol almıştı. Tarım ilaçlarından uzak olan bu belde, 2009 yılında organik tarım ürünleri sertifikasına sahip olmuştu…
Vakıf, Artvin'in çay tarımı yapılan alanlarında katma değeri yüksek olan süs bitkisi yetiştirme çalışmalarını bir kırsal kalkınma projesi olarak başlatmıştı… Nihat Gökyiğit'in himayelerinde Artvinli kadınlara mikrofinans desteği de veriliyordu…
Havza, biyolojik çeşitliliği, endemik bitki ve hayvan türlerini barındırması, çok sayıda nesli tehlike altında nadir ya da endemik sürüngen, yarasa, çift yaşamlı kelebek ve tatlısu balığına da ev sahipliği yapmasıyla da önemliydi. Tıbbi ve aromatik birçok bitkinin yetişmesi, Kafkasya Ekolojik Bölgesi içinde kalan Gürcistan'a komşu bu bölgenin önemini daha da artırıyordu…
Tibbi ve Aromatik Bitkiler Projesi
Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı (DOKAP), Ali Nihat Gökyiğit Vakfı (ANG) ve Macahel Arıcılık işbirliği ile önümüzdeki haftalarda anlatacağım "Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Projesi" gerçekleştiriliyordu. DOKAP Başkanı Ekrem Yüce de aramızdaydı, bizi bölge konusunda geniş bir biçimde bilgilendirecekti…
Bu arada gezimize kısa bir süreliğinde de olsa Simit Sarayı Onursal Kurucu Başkanı Haluk Okutur ve eşi Ayşenur Okutur da katılmış, Nihat Gökyiğit ve Tekfen Holding ve Tekzen Yönetim Kurulu Başkanı Murat Gigin'le ANG Vakfı'nın, Macahel Arıcılık'ın çalışmaları hakkında sohbet etmişti…
Ayrıntılı bir şekilde ilk iki günün hikâyesini, https://www.dunya.com/ehlikeyf/sakli-cennet-camilide-macahel-uc-gun-haberi-379401 adresinden okumak mümkün…
Gelelim son günümüze…
Balcı Melahat Hanım
Sabah, yine erkenden kalkılacak, ANG Konukevi'nde yöresel lezzetlerden oluşan bir kahvaltı sonrasında ana arı da üreten balcı Melâhat Hanım'ın evine gidilecekti… Melâhat Hanım (Gülbin), yöreye özgü beyaz mısırlar haşlamış, pişiler kızartmıştı… Kızı, Macahel Arıcılık'ın laboratuvarında ana arı üretiminde çalışıyordu.
Nihat Bey'in ekibiyle tanıştıktan sonra yaşamlarında çok şey değişmiş, tüm aile arıcılık için seferber olmuşlardı…
Gülbin ailesi, asırlardır aynı yerde, hattâ aynı evde yaşıyordu. Sohbet, dönmüş dolaşmış, aileyi yakından etkileyecek HES projesine gelmişti… Son günlerdeki endişeleri, hemen üzerlerindeki bir alandan başlayacak bir HES yapılacağı hakkındaki duyumlarıyla ilgiliydi…
Süs Bitkileri Projesi
Yolculuğumuz, "Süs Bitkileri Projesi" kapsamında çiçek yetiştiren kadınlarla tanışmak üzere Çamlıhemşin'e doğru devam edecekti. Proje ile Çamlıhemşin bitkilerini bir marka altında toplayarak pazara sunma ve bölgede bir klon merkezi oluşturma hedeflenmişti. İleriki aşamalarla birlikte projenin mevcut insan potansiyelini harekete geçireceğine, büyük göç vermiş olan bölgeye çay bahçelerini daha fazla genişletmeye gerek olmadan yakın zamanda geri dönüş sağlamaya destek olunacağına inanılıyordu…
Bitkiler çiftçilere bila bedel veriliyor, üretimin sonucunda bitkilerin bedeli çiftçiye pazar koşullarına uygun bir fiyatla, yapılan harcamalar tahsil edilerek ödeniyordu. Bu çok önemli çalışmayı da önümüzdeki haftalarda ayrıntılarıyla anlatacağım…
ÇAYKUR fabrikasında
Düzenli'deki köy evinde kuru fasulye pilavın başrolde olduğu lezzetli öğle yemeğinden sonra Rize'deki Çaykur çay fabrikasına doğru hareket edecektik… Trabzon havalimanından önceki bu son durağımızda bizi ÇAYKUR Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu karşılayacak, çay üretimi hakkında bilgilendirdikten sonra fabrikayı gezdirerek üretim aşamalarını gösterecekti…
Anavatanı Güney Amerika olan ve Rize'de de üretilen Stevia bitkisi ile de tanışacaktık…
Yapraklarının tadına baktığımızda şeker lezzetini duyumsayacaktık… Bu bitkiden sıfır kalorili şeker üretiliyordu… Çaykur'un yeni ürünlerinden çay pudrası da fabrikada tanıştığımız ürünler arasında olacaktı… Uzak Doğu ülkelerinde genellikle yeşil çay ve oolong çayın tüketilmesi yanında, Japonya'da yüzlerce yıldır yeşil çayın başka bir şekli diyebileceğimiz matcha adı verilen bir ürün tüketiliyordu. Dilimize yeşil çay pudrası olarak çevirebileceğimiz matcha, birçok içeceğin hazırlanmasında kullanıldığı gibi farklı gıda gruplarında katkı maddesi olarak da değerlendirilebiliyordu.
İmdat Bey'le vedalaştıktan sonra, Trabzon'a doğru yol alırken yorgunluğumuzu hissetmeyecek kadar mutluyduk… Bu üç gün, öyle verimli, öyle öğretici geçmişti ki…