Gastronominin başkenti, kitap için de aday!
Gurme kent Gaziantepliler, ilk kez düzenlenen kitap fuarına 7’den 77’ye yoğun ilgi gösterdiler. Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, bu sene 50 yayınevinin katıldığı etkinliği önümüzdeki yıllarda yeni yapılacak daha büyük mekânlara taşıma sözü verdi.
Gaziantep’in kadim tarihi, her alanda olduğu gibi mutfak kültüründe de kendini hissettiriyor. Örneğin Dede Korkut Masalları’nda geçen kara kavurma, yahni, borani, sarımsak aşı, katmer, Antepliler için vazgeçilmez yemekler arasında. Bu kültür, kitaplara da yansımış Ali Eşref Dede’nin 18. yüzyılda yazdığı Yemek Risalesi’nde anlattığı cartlak kebabı, taze peynir helvası ve bandıcan dolması bugün de hemen hemen aynı biçimde Gaziantep evlerinde pişiriliyor.
İşte bu gelenekseli asırlardır sürdürme becerisi, Gaziantep’in UNESCO tarafından geçtiğimiz aylarda Dünya Yaratıcı Kentler Listesi'ne eklenmesinde önemli pay sahibi oldu.
Bu köşede daha önce de anlattığım gibi UNESCO sürdürülebilir kentsel kalkınmada yaratıcılığı stratejik faktör olarak değerlendiren şehirleri belirleyip onlar arasında bir işbirliği ağı oluştururken yaratıcılığı El Sanatları, Tasarım, Film, Edebiyat, Medya Sanatları, Müzik ve Gastronomi başlıkları altında değerlendirmişti. Programın hayata geçirildiği 2014'ten bugüne Unesco'nun bu listesine giren şehirlerin sayısı 116’ydı. Ancak, yeme içme kültürü başlığı altında sadece 18 kent vardı, bunlardan birisi de hak ederek Gaziantep olmuştu.
Kültür, ekonomi buluşması
Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, kendisiyle yaptığım bir söyleşide “UNESCO'nun bu kararı bize yeni bir pencere açtı. Sorumluluklarımız var. Sözler verdik. Bu işe kafa yoran akademisyenlerin de sistemin içinde olması, teori ile pratiği birleştirmemiz gerekiyor. Bu, ciddi bir enstitü ve ar-ge inovasyonu sağlamak demek. Yani yoğun bir çalışmayı taahhüt ettik; festivaller, yarışmalar yapacağımızı, bu konuda kafa yoran dünyanın en iyileri ile toplumumuzu bir araya getireceğimi söyledik. UNESCO'nun bizi kattığı bu networkü çok iyi kullanma şehrin kalkınmasına, ülkenin kalkınmasına önemli faydalar sağlayacak. Kültürü ekonomi ile buluşturup kültürel zenginliği artıracağız, herkes kazanacak. Biz, kültürel mirasımızı ekonomik, sosyal ve kültürel mânâda zenginliğin bir parçası yapmayı taahhüt ediyoruz, İpek Yolu zaten böyle oluşmuş. Bu arada fuarlar çok önemli” demişti. Bu bağlamda ulusal, uluslararası fuarlara katılmayı sürdüren Gaziantep, şehrinde bir ilki gerçekleştirdi geçtiğimiz günlerde… Dünya kültürünün çok önemli eserlerini binlerce yıldır biriktiren bu kadim şehrin dünyası, bu kez kitap fuarı ile şenlendi:
TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım A. Ş. tarafından Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliği, Gaziantep Valiliği, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Gaziantep Üniversitesi, Ticaret Odası, Ticaret Borsası ve Sanayi Odası’nın desteğiyle gerçekleştirilen “Gaziantep Kitap Fuarı.”
Salı’dan Pazar’a…
3 Mayıs Salı günü Gaziantep Üniversitesi Mâvera Kongre ve Sanat Merkezi’nde açılan fuar, 8 Mayıs Pazar gününe kadar sürdü. Kent bu sürede 50 yayınevi, 100 yazar ve 40 etkinliğe ev sahipliği yaptı.
Başkan Fatma Şahin, kültürün, kitabın öneminin farkında. Bir başka söyleşimizde yaptıkları etkinliklerle kültür sanat alanında genç nesillere birer mum yaktıklarını dile getirmiş, “Umarım gençlerimiz bu doğrultuda yollarına devam ederler. Biz onları cesaretlendiriyor, yüreklendiriyoruz. Özellikle okumaları ve kitaplara değer vermeleri yönünde bir yol açmak istiyoruz” diye konuşmuştu.
Bu yol açılmış olacak ki sabah 10.00’dan akşam 8.00’e her gün Gazianteplilerin çok yoğun ilgisine tanık olduğunu duyduğum fuarın son 3 gününe katıldığımda kentteki kitap sevgisini gözlerimle gördüm. Ziyaretçiler, biribirlerine saygılı biçimde fuara giriş yapıyor, standlardaki kitapları muhakkak karıştırıyor, haklarında sorular soruyor ve çok önemli, neredeyse her biri alışveriş yapıyordu. Yani, yayıncıların keyfi yerindeydi…
Daha büyük bir mekâna doğru
Fatma Şahin de hemen her gün fuara uğruyor, gidişat hakkında bilgi alıyordu. Oğlak Yayınları standında Cumartesi günü sohbet ederken bir müjde verdi ve mekân nedeniyle bu sene ancak 50 yayınevinin katılabildiği fuara önümüzdeki yıllarda yapımı bitecek olan daha büyük merkezleri tahsis edebileceklerini söyledi.
Gaziantepliler yemeği içmeyi severler; yerel deyişle haftanın altı günü çok çalışırlar, ama 7. gün de sahrede (Gaziantep’te halk arasında genellikle kır alanına gitmek, dinlenmek için kullanılıyor) lezzetlerin keyfini çıkarırlar. Ne güzel ki bu arada kitapları da ihmal etmediklerini gördük. Yemek yapmayı iyi biliyorlar, ama gastronomi kültürü üzerine olan kitapları da kütüphanelerinde bulundurmak istiyorlar. Roman okumayı da seviyorlar; Ayşe Kulin’in, Canan Tan’ın, Ahmet Ümit’in önündeki imza kuyrukları en az beş saat sürmesi bunun en güzel kanıtıydı.
İstanbul’a dönerken 3 günlük cevelanımda kitapla ilgili bütün tanıklıklarımdan şu sonucu çıkaracaktım:
Gastronominin başkenti, kitap için de iddialıydı, başkentliğe adaydı!