Erzurum'a yolunuz düşerse…

Erzurum'a yolunuz düşerse Çifte Minareli ve Yakutiye Medreselerini ziyaret etmeden, şelaleyi görmek için Tortum'a gitmeden, cağ kebabı, su böreği, civil peyniri, lor ve kadayıf dolmaları yemeden, mevsim kışsa Palandöken'de kayak yapmadan dönmeyin…

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

"Dayım Prof. Dr. Orhan Okay'ın uzun yıllar yaşadığı, üniversitesinde ders verdiği Erzurum'dayım… 40 yıldan fazla olmuş gitmeyeli… Doğu Ekspresi ile unutulmaz bir yolculuk yapmıştık 2 bin metredeki yayla şehrine… "Hani yaylam hani senin ezelin" diye başlayan Erzurum türküleri dinlemiştik…

Trenin yavaşladığı yerlerde İstanbul'dan aldığımız gazeteleri pencereden atmamız için "gazte gazte!" diye bağıran çocuklar hep aklımdadır. O senelerde köylere gazeteler ulaşmazdı. Erzurum'a da sanıyorum bir veya iki gün sonra geliyordu… Bugün ise her şey çok farklı. Şehir değişmiş, gelişmiş; kitap fuarı düzenleniyor… TÜYAP Doğu Anadolu Erzurum 1. Kitap Fuarı için buradayım" diye başlamıştım geçtiğimiz Cuma günü Dünya Gazetesi'nde Odak köşesinde yayınlanan yazıma… Bugün, Erzurum'un doğal güzellikleri, tarihi eserleri ve lezzetleriyle devam etmek istiyorum:

Erzurum'a yolunuz düşerse Çifte Minareli ve Yakutiye Medreselerini ziyaret etmeden, şelaleyi ve gölü görmek için Tortum'a gitmeden, saat kulesi ve kaleyi görmeden, İspir şeker fasulyesi almadan, Çoruh Nehri'nde rafting yapmadan, Kongre Binası'nı ziyaret etmeden, cağ kebabı, su böreği, civil peyniri, lor dolması, kadayıf dolması yemeden, mevsim kışsa Palandöken'de kayak yapmadan dönmeyin…

Nakkaşlığın en güzel örneklerinden

Önce Çifte Minare ile başlayalım… Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubad'ın kızı Hüdavend Hatun tarafından 1253'te yaptırılmış, çini ve rölyef süslemeleriyle, taş işçiliğiyle 13. yüzyıl nakkaşlığının en güzel örneklerinden birisi…

Palandöken Dağı, 3 bin 125 metre rakımlı, tektonik bir dağ. Sadece Palandöken'e özgü bir çiçek olan Palandökenensis, içinde bulunduğumuz ay açıyor… Ben oradayken, bırakın zirveyi, hâlâ etekleri bile karlıydı dağın… Kışın nasıl olduğunu hayal etmek bile güzel…

Tortum şelalesi, 48 metre yüksekten dökülüyor… Şelale, şehrin 100 km kuzeyinde, Uzundere ilçesine 16 km mesafede Tortum gülünün kuzey kenarında yer alıyor.

Şehrin merkezindeki saat kulesi, Roma döneminden. Osmanlılar zamanında yenilenmiş. Yanındaki iç kale ise kışla olarak kullanılmış…

Turkuaz taşlarla süslü İlhanlı döneminden kalan Yakutiye Medresesi, şehrin ana caddesinin üzerinde kendini hemen fark ettiriyor…

İspir'in şeker fasulyesi

İspir'den geçen Çoruh nehrinde rafting yaptıktan sonra dönüşte meşhur şeker fasulyesini almadan dönmemek gerekiyor. Dikkat edilmesi gereken, İspir'de yetişen her fasulyenin şeker fasulyesi olmadığı… Hakiki İspir fasulyesi, Ulubel köyü sınırlarında üretiliyor. Diğer fasulyelere göre daha küçük ve içinde, en fazla 3 tanesi bulunuyor…

Başka yörelerde tel peynir olarak da bilinen civil peyniri de İspir'de çiğ sütten üretiliyor. Taze tüketilmemesi gereken peynirin küflü olanı bir harika…

1928'den bu yana…

Şehirde 1928'den beri hizmet veren Yakutiye Medresesi'nin tam karşısındaki Güzelyurt Restaurant'ın kurucuları Çamlıhemşinli Yakup Bozhalli ve Şevki Muratoğlu. 1950'li yılların başında çalışmaya başlayan aşçı İsmail Usta'nın lezzetli yemekleri, Güzelyurt'un şehir içindeki ününü artırıyor. 1954'te yeğeni Kemal Yıldırım da lokantada işe giriyor. 1990 yılında oğlu Ruşen Yıldırım ondan görevi teslim alıyor… Bugün işinin başında, mayonezi dahi kendi mutfaklarında hazırlatıyor, tereyağını Hemşin yaylalarından, kurufasulyeyi ispirden getirtiyor. Bir de F16 diye bir mezesi var, Rus salatası yerine onu öneriyor… Yerel lezzetlerin yanında Viyana usulü şinitzel, Venedik usülü işkembe, tavuk kievski gibi yemekler de servis ediliyor…

Erzurum evleri…

Hemen Çifte Minare'nin yakınlarında ise Erzurum Evleri bulunuyor… Tarihe tanıklık eden eski Erzurum evleri, tek bir çatı altında toplanarak restaurant müze haline getirilmiş…

Özellikle Ramazan ayında iftar sofralarında 30 gün sürüyle başköşede yer alan ayran aşı gibi çorbalar, dut çullaması, şalgam çırtması, çaşır kavurması, haşıllar, kuymaklar buranın lezzetleri arasında…

Kadayıf dolması

Ramazan ayının olmazsa olmazlarından kadayıf dolması… Selçuklu ve Anadolu beylikleri zamanından beri içine ceviz koyulmuş telkadayıfın yumurtaya bulanıp kızartılmasıyla yapılıyor… Erzurum'un mutlaka tadılması gereken lezzetlerinden…

Cağ kebabı ve kadayıf dolması için bir saate 300 kadayıf dolması sardığı söylenen Muammer Usta'nın adı geçiyor… Cağ kebabı veya yatık döner, keçi ve kuzu etinden yapılıyor. Adını, cağ adı verilen şişlerden alıyor… Lavaş ekmeğinin içinde servis ediliyor…

Eğer denk gelirse atlı cirit oynayanları veya hançer barı yapanları seyretmek de Erzurum'daki güzel anılarınız arasına yerleşecektir…

Bir de siyah elmas denilen oltu taşı var ki kalitelisini bulabilirseniz ondan elişçiliğiyle yapılmış bir mücevher veya tespih, güzel bir hatıra olacaktır…

Bu konularda ilginizi çekebilir