Bartın'da bir haftasonu kaçamağı…
İstanbul'a aracınızla mola vere vere 5-5.5 saat… Bolu Dağı tünelini kullandığınızda neredeyse dümdüz bir yol… Haftasonları, 3 bin yıllık geçmişi olan Bartın'da kalıp bu güzel şehri doya doya gezmeniz için iyi bir fırsat…
İstanbul'a aracınızla mola vere vere 5-5.5 saat… Bolu Dağı tünelini kullandığınızda neredeyse dümdüz bir yol… Çaycuma-Devrek (Zonguldak), aşçıların anayurtlarından biri olan Mengen, tarihi dokusu ve hemen yolun üstündeki kor ateşinde çay yapan kahvesiyle Eskiçağa (Bolu), Safranbolu (Karabük), Cide (Kastamonu) uğrayabileceğiniz birbirinden güzel merkezler, ama ben illâ da 3 bin yıllık geçmişi olan Bartın'da kalın, bu güzel şehri doya doya gezin diyorum…
Eğer tarihe meraklıysanız, Paphlagonia bölgesindeki antik kentlerden Sesamos (Amasra), Kromna (Kurucaşile) ve Erythinoi (Çakraz) Bartın sınırları içinde. Mevsim uygunsa, denizden yararlanmak istiyorsanız İnkumu, Amasra, Mugada ve Çakraz'da Karadeniz'in tadını doya doya çıkarabilirsiniz…
Gelenekler sürdürülüyor
22. Bartın Kitap Fuarı'nın “onur konukları”ndan biri olarak bulunduğum kentin değişen zamana rağmen gelenek ve göreneklerini, halk oyunları ve müziğini, giyimini, el sanatlarını, mutfak kültürünü ve yöresel şiveyi geleceğe taşımaya çalıştığını fark ettim. Hâlâ sürdürülen Garıla Pazarı, Kent Müzesi'nde de yerini alan yerel düğünler ve topluca kutlanan dini bayramlar bunlar arasında yer alıyor…
Turizmin kültür, deniz, ırmak, yayla, kış, dağ ve doğa, çadır ve karavan, mağara, yat, kongre gibi neredeyse tüm dallarını barındıran Bartın'da 1997 yılından bu yana kitap fuarı düzenleniyor… Fuarın açılış törenine Vali Sinan Güner, Belediye Başkanı Cemal Akın'ın yanı sıra şehir protokolü, yazarlar ve çok sayıda kitapsever katıldı. Açılış konuşmasını Belediye Başkanı Cemal Akın yaptı. “Kitap olmayınca ilim ve bilim olmuyor” şeklinde sözlerine başlayan Akın, “Hayatta en hakiki mürşid ilimdir diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün eğitime, bilime ve ilime verdiği değeri görüyoruz. Eskiden kitaplara ulaşmak zordu, imkânlar yoktu. Şu anda ise imkânlar var ulaşmak çok kolay. Gençlerimiz kitaplara ulaşamazsa hakikaten gençliğe, bu devlete ve millete yazık olur” dedi.
Onur Ödülleri verildi
Vali Güner ise “seve seve, koşa koşa bu açışla gelmeyi kabul ettim. Kitap okumanın değerini elbette bu zamanda vurgulayacak değiliz. Bir zamanlar bilgiye ulaşmada kitaptan başka bir alternatif yokken, şimdi ise internet okuyuculuğu var. Kitap okumadıktan sonra bu alanlardaki okumaları da yapmamız imkânsız. Emeği geçen herkese, bu organizasyonu Bartın'a sunan herkese teşekkür ediyorum” dedi. Konuşmaların ardından fuarın bu yılki onur konuklarından Faruk Şüyün'e Vali Güner, İbrahim Boz'a ise Belediye Başkanı Akın tarafından onur plaketi verildi.
Kent turu, Şehir Müzesi'nden başlamalı
Şehri gezmeye Kent Müzesi'nden başladım (https://www.dunya.com/kose-yazisi/bartin-kent-muzesi/432958). Gemi atması töreni, yöresel giyim-kuşam, el işlemeleri, tel kırma, dokumacılık, ağaç oymacılığı (çekicilik), gemi yapımcılığı, taş sac yapımı, yöre mutfağı, yerel etkinlikler ve kutlama günleri gibi aktiviteler ve sosyal ögelerin Bartın canlı kültür hayatının vazgeçilmez parçaları olduğunu gördüğüm müze, çağdaş müzecilik koşullarına uygun bir biçimde düzenlenmişti.
Tarihi mekânlar, yerel lezzetler
Aya Nikolas Kilisesi (Kültür Evi), Höyükler ile Osmanlı dönemi eserlerinden camiler, köprüler, hanlar, hamam, 1887'de esnafın su ihtiyacını karşılamak için inşa edilen su terazisi, 1912 yılında Karakaşoğlu Hacı Arif Kaptan tarafından yaptırılan şadırvan, ahşap Bartın evleri, ki onlardan birinde Fatma Hanım Konağı'nda kaldım… Yöresel yemeklerin de sunulduğu konakta isput, pazı mıhlaması, pumpum çorbası, kabak burması, gelin teli baklavası, incir tatlısı gibi lezzetler tatma fırsatı buldum…
400 yıllık bir geleneği yansıtan ahşap yat ve tekne yapımcılığı, atölyelerini ziyaret ederek yazmacılık, tel kırma hakkında bilgiler aldım… Çınçın ailesinin kuşaklardır süren yazmacılık serüvenini, Erdoğan Çınçın'ın “Neşeli Günler” ismiyle oyunlaştırdığı hikâyeleri dinledim… Naht sanatını icra eden ahşap maket ustası Ahmet Güldür'ün 10 yılda oluşturduğu, kentteki 300 yıllık sivil mimariyi birebir yansıtan ahşap evler, camiler, Arnavut kaldırımları, taş fırınlar ve su kuyuları gibi eserlerin maketlerinin yer aldığı Gazhane Kültür Park'taki sergiyi gezdim… Parkın ucunda Kocaçay ve Kocanaz Çayı'nın birleştikleri noktadan Bartın Irmağı'na baktım… İbrahim Boz'la camaltı ve tespih atölyesinde sohbet ettim…
Bartın Gazetesi 95 yaşında
19. yüzyılın başlarında yapılan Taşhan'ın hemen altında kırtasiye dükkânı bulunan 95 yıldır Bartın Gazetesi'ni çıkaran Aliş ailesinin ikinci kuşağı Esen Bey ile sohbet ettim…
Şehrin biraz dışına çıkıp Güzelcehisar'daki 80 milyon yıllık "lav sütunları"nı gördüm. Bartın'ın bugünlerde ıssız olan sayfiyesi 3 kilometre uzunluğundaki İnkumu plajında yürüdüm…
Bir akşamüzerini köylülerin ürettikleri taze sebze ve meyveler ile manda yoğurtlarını sattıkları “Galla Bazarı”na, yani kadınlar pazarına ayırdım… Cuma günü Odak köşesinde anlatmaya çalıştığım (https://www.dunya.com/kose-yazisi/cesm-i-cihan-amasra/433496) Amasra'ya gittim...
Ne yazık ki sayılı günler çabuk geçti, daha görülecek yerler vardı, ama Akhisar'daki Dünya Zeytin Günü etkinliğine katılmak için İstanbul'a dönmek zorundaydım… Son akşam yemeğimi Merdane isimli ev yemekleri yapan bir lokantada yedim… Bütün yolculuklarımda olduğu gibi heybem yine yerel kitaplarla dolu, İzmir'e uçmak üzere evime döndüm…