Bahar, Ankara'da müzikle başlar…

Başkentin en uzun soluklu etkinliği Uluslararası Ankara Müzik Festivali 34 yaşında. Bahar çiçekleri ile birlikte kenti şenlendiren festival, 30 Nisan'a kadar sürecek. Geleneksel festival yolculuğumu bu kez Big Al & The Jokers konseri için yaptım.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Yine, yeniden Ankara… 34 senesinin sanırım 20 küsur yılına yakından tanık olduğum Uluslararası Ankara Müzik Festivali için bir kez daha Ankara'dayım… Sevda-Cenap And Müzik Vakfı'nın düzenlediği ve Onur Üyeliğini Sabancı Vakfı ile Kavaklıdere Şirketler Grubu'nun yaptığı 34. Uluslararası Ankara Müzik Festivali 4 Nisan Salı akşamı başladı. Ben, açılışa katılamadım, ama üçüncü etkinlik olan Rigalı Big Al & The Jokers topluluğunun rock'n roll konserini büyük bir keyifle izledim.

Herkes dans etti

Letonya ve Litvanya'nın tanınmış müzisyenlerinden oluşan grubun sahne coşkusu salonu dolduran izleyicilere de yansıdı. Rock'n roll bilenler hemen sahnenin önünde iki saat boyunca durmaksızın dans etti. Benim gibi dans konusunda iddialı olmayanlar da yerlerinde kıpırdamakla yetindi…

İki tenor saksofon, trompet ve trombon, kontrabas, org, gitar, bateri ve solistten oluşan topluluğa üç de dansçı eşlik etti…

İki de sergi var

Festival kapsamında MEB Şura Salonu'nda açılan iki sergiyi de gezme fırsatı buldum. Bunlardan birisi, Asaf Erdemli'nin "Enstrümantal" isimli heykel sergisiydi. Sergi, şöyle anlatılıyordu:

"Yalnızca seslerle oluşturulan enstrümantal müzik gibi bu heykellere de tek tek hurda parçalardan oluşturulan yeni bir hikâye yaratıldı.

Tıpkı müziğin kulaklarımızın pasını silmesi gibi hurdaların geriye dönüşümü ile hayatımızın pasını silme şansını yakalayabildik, yeni bir yol çizmek yalnızca üreten/tüketen bir toplum olmaktan dönüştüren bir toplum olma yolunda yeni bir bakışaçısı sunmak için yapıldı bu heykeller.

Artık işlevini yitirmiş, görevini tamamlamış endüstriden geriye kalan atıl durumdaki nesneyi yeniden hayatın içine sokmak değer kazandırmak estetik bir eser haline dönüştürmek çabası enstrümantal sergisinin kurulmasını sağladı."

Gerçekten hem estetik, hem de düşündürücü bir sergiydi…

Ve hüzün…

Diğer sergi, zaten Ankara'ya varır varmaz içimde çoğalan hüznü daha da derinleştirdi. Sevda Cenap And Vakfı'nı ve festivali bugünlere getiren, geçtiğimiz sene kaybettiğimiz Mehmet Başman anısına düzenlenmişti…

Onun ardından şöyle yazmıştım:

Bir ritüel

"Ne zaman Ankara'ya gitsem, Kavaklıdere'de Kuğulu Park'ta soluklanmaya çalışırım. Bir vahadır benim için. Adı gibi zamanında oraları kavaklıkmış, bir de dere akarmış. Semt ismini onlardan almış. Kuğulu Park'ı sevmemin bir nedeni de Kavaklıdere Şarapları'nın sahibi Cenap And'ın 1955'de yaptırdığı Sevda ve Cenap And Evi'nin orada olmasıdır. Rüstik mimarisiyle bir İsviçre kır evini andıran And'ların bahçesi, yemyeşil ağaçları, rengârenk çiçekleri ile beni kendine çağırır.

Eğer müsaitse, tanımaktan onur duyduğum Sevda-Cenap And Müzik Vakfı Başkanı Mehmet Başman'ı ziyaret ederim orada. Sonra, evin hemen birkaç adım ötesindeki Tunalı Hilmi Caddesi üzerinde bulunan vakıf merkezine geçerim.

Hani geçen hafta yazmıştım ya seneler senelerdir izlediğim kimi etkinlikler vardır, diye. İşte onlardan birisi de Uluslararası Ankara Müzik Festivali'dir. Ankara seyahatlerimin nedenlerinden de birisidir ve yukarıda anlattığım 'ritüel', işte bu etkinlik nedeniyle başlamıştır.

20 küsur sene sonra, pazartesi günü itibariyle o ritüel bitti! Bir daha asla yaşanmayacak!

'Kavaklıdere Şarapları Yönetim Kurulu Başkanı ve Sevda Cenap And Müzik Vakfı Başkanı Mehmet Akman Başman, 22 Ağustos Pazartesi günü sabahın erken saatlerinde vefat etmiştir.

Hayatı boyunca mütevazı bir hayat süren Mehmet A. Başman, kendi isteği doğrultusunda sadece aile bireylerinin bulunduğu sade bir törenle, aynı gün Cebeci Asri Mezarlığı'na And Ocağı kabristanında defnedilmiştir.

Mehmet A. Başman, Cenap And ve ablası Ayşe Cevza And tarafından ona emanet edilen tüm değerlere sahip çıkmış ve geliştirmiştir. Türk şarapçılık sektörünü ileriye taşımış ve geleceğine inandırmıştır. Bunun yanı sıra Ankara'nın kültür ve sanat faaliyetlerini geliştirerek sürdürmüştür. Oğulları Ali Necati Başman ve Murat Avni Başman'ın ve son yıllarda torunlarının da desteği ile yaşamının son anına kadar çalışmış ve üretmeye devam etmiştir.

Ankara'nın sosyal hayatında, dürüstlüğü, çalışkanlığı, samimiyeti esas etken olarak, sevilen ve sayılan, özellikle şarapçılık sektöründe ve sanat ve kültür alanındaki çalışmaları ile takdir edilen Başman'ın vefatından bir gün sonra, Kavaklıdere Şarapları'nın Akyurt tesislerinde tüm şirketler ve vakıf personelinin katıldığı bir tören düzenlemiştir. Törende konuşan Ali Necati Başman ve Murat Avni Başman, böyle bir babanın evlatları olmaktan gurur duyduklarını, onun tüm yaşamı boyunca çalışarak elde ettiği değerlere hep birlikte onun istediği şekilde sahip çıkıp ilerleteceklerini, onu hiçbir zaman unutmayacaklarını ve çok özleyeceklerini söylemişlerdir.

1948 Galatasaray Lisesi, 1953 İstanbul Teknik Üniversitesi, 1956 Ecole Nationale Supérieure du Petrol mezunu Makine Yüksek Mühendisi Mehmet A. Başman'ın vefatı kendi isteği ile defin işlemlerinin tamamlanmasından sonra tanıyanlarına duyurulmuştur.'

Yarınlara iyi bakmıyordu

Başman ailesinin gönderdiği yüreğimi cızlatan e-postayı okuyunca anılar, anılar hücum etti, tozlu sayfalara sığındım. Bakın ne demişti bana bu sene 33. yaşını kutlayan festivalin 24. yılında:

'Yarınlara iyi bakmıyorum. Benim dostlarım da bugün festivale destek veriyorlarsa Mehmet Bey'in hatırı kırılmasın diye 10 bin lira, 15 bin lira veriyorlar. Böyle olmaz, böyle festival yürümez. Ben de Mehmet Bey olarak 'e gelsin' diyorum, ama ağrıma gidiyor. Bu böyle sürmez. Ankara, bütün sanat kültür faaliyetlerinin başıdır… Fidelerin dikildiği yerdir. Onlar başka yerlerde çiçek açıyor olabilirler, bu da güzel bir şey. Ancak, bugün Ankara'da konuşulacak nitelikte bir opera binası, bir konser salonu yapılırsa daha farklı gelişebilir her şey.'

Ve kavga etmeyi hiçbir zaman sevmeyen Mehmet Başman, 'Zamana bırakıyorum, anlayışa bırakıyorum.' diye bitirmişti sözlerini. 

Nasıldı Behçet Necatigil'in dizeleri:

'Adı, soyadı/Açılır parantez/Doğduğu yıl, çizgi, öldüğü yıl, bitti/Kapanır, parantez.'

Mehmet Bey'in parantezinin onu sevenlerce kapatılmayacağına inanıyorum. Çünkü o, bir aydın olarak ülkesine, yaşadığı kente bir şeyler katabilmek için çok didindi, bunu vicdani bir görev olarak gördü. Yaptıklarını unutmak mümkün değil."

İşte onun anısına açılmıştı Ertuğrul Özakdemir'in resimlerinden oluşan sergi…

Başman, fotoğraflarında dostlarıyla

Fuayede kocaman bir panoya Mehmet Başman'ın dostlarıyla, müzikseverlerle fotoğrafları asılmıştı. Birçoğunu anımsadığım, beni geçmişe taşıyan fotoğraflardan fuayeye doğru döndüm, gözlerim Mehmet Bey'in her zaman gülümseyen gözlerini aradı… Sonra Sevda - Cenap And Vakfı Genel Sekreteri sevgili Pınar Alpay Yüksel'in verdiği, elinde kocaman bir buket çiçek tutan Mehmet Başman fotoğrafına dokunmak için elimi cebime götürdüm; çıkardım, bir kez daha baktım…

30 Nisan'a dek sürüyor

Festival, 19 Nisan'da Julien Libeer piyano, 20 Nisan'da Ahmet Kanneci klasik gitar resitalleri ile sürüyor…. 22 Nisan'da Company Rafael Amargo'dan flmaneko gösterisi, 26 Nisan'da Jan Kracek keman, Lukas Klansky piyano resitali, 27 Nisan'da Bagoa Ensemble, 29 Nisan'da Nicholas Payton Afro Caribbean Mixtape Project caz konseri var…

Bundan böyle festivalin kapanış konserleri Mehmet Başman adına yapılacak… 30 Nisan Pazar günü Ankara Gençlik Senfoni Orkestrası konseri ile festival sona erecek… Lütfen Ankara'da baharı siz de müzikle karşılayın, bu güzel konserleri kaçırmayın…