Adana'nın geleneksel tarihi evlerini gördünüz mü?

Bir "keşke"mi daha gerçekleştirdim; Adana seyahatimin bir gününü Tepebağ ve Kayalıbağ'da, tarihi evler arasında geçirdim…

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

"Keşke, Taşköprü'nün bağlandığı Adana kalesinin bugün olmayan surlarını görebilseydim, keşke 8 bin yıllık geçmişi olan Tepebağ bölgesinin, geçmişin o pahalı semtinin yıkılan, yok olan 500 küsur yıllık evlerinin fotoğraflarını çekebilseydim… Neyse ki 18. yüzyıldan kalan kimi evlerin restorasyon programına alındığını öğrenecek, biraz olsun rahatlayacaktım" yazmıştım geçtiğimiz Ocak ayında. (https://www.dunya.com/ehlikeyf/turkuler-yakilmis-taskopru-haberi-397484) Bir "keşke"mi daha gerçekleştirdim; Adana seyahatimin bir gününü Tepebağ'da, tarihi evler arasında geçirdim…

Tarih boyunca Doğu ile Batı'yı birleştiren, Roma döneminde ahşaptan taşa dönüştürülerek yeniden inşa edilen Taşköprü'den bir kez daha geçerek başladım yolculuğuma. Daha önce uğradığım (https://www.dunya.com/ehlikeyf/bereketli-topraklar-uzerinde-bes-gun-haberi-397481?ref=page_infinite) güzellikleri anımsayarak Abidin Paşa Caddesi'nden yürüyüp tarihi el yapımı Şalgamcı Hacı Ahmet'te soluklandıktan sonra Av. Turhan Arun Sokak'taki Seyhan Belediyesi'nin restore ettiği Musa Ballı Konağı ile Tepebağ Evleri yolculuğuma başladım… Atatürk Evi ve Bosnalı Salih Efendi Konağı, Büyük Saat, Yeni Han'ın içinden geçerek Kazancılar Çarşısı ve Ciğerciler Sokağı, Yağ Camii, Ali Münif Yeğenağa Caddesi, Ramazanoğlu Konağı, Ulu Cami, Ulu Cami Medresesi, Ziya Paşa'nın mezarı, ejderha/yılan süslemelere sahip mukarnastan sonra, Ramazanoğlu Medresesi'nde bir kahve molası verdim…

İstanbul'un karlar içinde olduğu bir Ocak ayında uzun uzun keyfini yaşayıp anlatmaya çalıştığım Adana'nın (https://www.dunya.com/kose-yazisi/kar-esaretinde-lezzet-pesinde/344921) bu kez arkeolog Ümit Çakmak'ın rehberliğinde Tepebağ evleri, tabii ki Adana lezzetleri ile devam ediyorum…

Roma döneminden kalan cadde

Taşköprü'yü geçince karşınıza gelen Abidin Paşa Caddesi, şehrin en eski ve dümdüz uzanan tek caddesi… Roma döneminden kalmış. Biraz yürüyünce sağ taraftaki 1902 yılında kurulan, Anadolu'nun ilk Türk eczanesi olarak bilinen ve aslına uygun olarak restore edilen ''Mustafa Rıfat Gülek Eczanesi''nin tam karşısında, bugün cadde seviyesinin altında kalmış 2,5-3 metrelik şehrin sur duvarlarından bir bölümü dikkatli bakılırsa görmek mümkün… Şehrin surlarından bir parçaya daha, Atatürk Evi'ne varmadan rastlamak mümkün… Eczane binası, diğer tarihi evlerde pek rastlanmayan balkonu ile de dikkat çekici…

Birkaç yüz metre sonra yine sağ tarafta 1965'ten beri geleneksel usullerle şalgam suyu üretip satan Hacı Ahmet'in dükkânı var… Yaz günlerinde ferahlatacak soğuk şalgamın yanında soğuk limonata da satıyor…

Tarihi doku günyüzüne çıkıyor

Hemen yanındaki sokak, Av. Turhan Arun adını taşıyor… Buradan itibaren Tepebağ'a, geleneksel tarihi Adana evlerinin dünyasına geçiliyor. Bu evler, şehrin tarihi kent kimliğinin en önemli öğelerinden. Kârgir ve karkas sistemli 2-3 katlı yapılar… Sıcak ve nemli iklim koşullarına uygun yapılmış binaların dış yüzeyleri tuğla ile örülmüş. Seyhan Belediyesi bu evlerin bir kısmını istimlak ederek restorasyona girişmiş… Sıvalar kazınarak tarihi tuğlalar ortaya çıkarılmış, pimapen pencerelerin ahşaba dönüştürülmesinin sağlanmasıyla doku birliği konusunda önemli adımlar atılmış.

Adana'nın tarihini önemsediklerini belirten Seyhan Belediye Başkanı Zeydan Karalar, geçmişten miras kalan tarihi yapıları korumak ve bir sonraki nesle aktarmak istediklerini söylüyor. Karalar, "Kayalıbağ ile Tepebağ mahallerini ikiye ayıran sokağın, Romalılardan beri varolduğunu vurgulayarak "Sanatımızı, tarihimizi, kültürümüzü ve o dünyanın en güzel insanlarını Adanalıları dünyaya tanıtacağız" diyor.

Bu proje kapsamında tarihi Ramazanoğlu Beyliği'ne uzanan kentin en eski ve güzel yapılarından biri olan Musa Balı Konağı da belediye tarafından restore edilmiş. "Hanımın Çiftliği" dizisinde de kullanılan, altından yol geçen konak, Adana'da görülmesi gereken yerlerden birisi…

Arkeopark olacak

Tepebağ bölgesi, şehrin ilk yerleşim yeri olan Tepebağ Höyüğü'nü de içine alıyor. Kilikya bölgesinin başkenti "Adaniya" olduğu düşünülen ve 2013'ten bu yana kazı çalışmaları sürdürülen höyüğün günyüzüne çıkarılarak arkeoparka dönüştürülmesi planlanıyor.

Tepebağ Seyhan nehri, Taşköprü, Sabancı Kültür Merkezi, Hilton Oteli, tarihi kapalıçarşı, arastalar ile eskiyle yeninin birleştiği bir bölge…

1998 yılındaki Adana depreminden şehrin birçok yeri gibi tarihi evler de etkilenmiş; zamana yıllardır direnen binalarda çökmeler olmuş…

Küçük Saat Meydanı'nı Adana'nın merkezi olarak kabul edersek kapalıçarşının bulunduğu alan, tarihi ticaret merkezi. Burada Büyük Saat Kulesi, Ulu Cami, Yağ Camii, Ramazanoğulları Konağı ve vakıf yapıları, Mestan Hamamı gibi dini, idari ve sosyal yapılar yer alıyor.

Ulu Cami

Ulu Cami'nin yapım tarihi Ramazanoğulları Beyliği dönemine dayanıyor. Batı yönündeki Selçuklu tarzı mukarnas (İslam sanatında mimari yapılarda görülen geometrik bir bezeme çeşidi) kapı üzerindeki kubbede yer alan yılan kabartmaları oldukça dikkat çekici. Mimari yönden Selçuklu etkisinin ötesinde, Memlûk ve Osmanlı izleri de taşıyan caminin çinileri ve taş işçiliği de çok güzel.

Sıra konaklar

Kayalıbağ'da, Seyhan Nehri kıyısında sıra konaklar yer alıyor… Bunlardan birisi olan Suphi Paşa Konağı, 1976'dan bu yana Atatürk Müzesi olarak kullanılıyor. Hemen yanında Sinema Müzesi var…

Tarihi evlerin arasından Ulu Cami'ye doğru yürürken ciğercilerin bulunduğu sokakta ciğer yemek, bici bici, şalgam ve simit, güğüm içinde meyan kökü şerbeti aşlama satan seyyarlardan sokak lezzetleri tatmanın keyfi de cabası…

Tarih, lezzetle birleşince

Öğleden sonraları ise şırdan, kırkat ve mumbar zamanı… Saat 15.00'den sonra sabah 3'e kadar seyyar satıcıların hazırladığı bol kimyon ekilmiş bu lezzetler, acı biberlerle yeniliyor… Onca acının arkasından taşkadayıf veya halka tatlısı satanların önü, neredeyse kuyruk oluyor. Hemen tezgâhın önüne koyulmuş kâğıtlarla tutup beğendiğinizi alıveriyorsunuz. Ödeme, doyduktan sonra…

Bu arada, 1968'den beri seyyar olarak hizmet veren Levent Börekçilik, Adana'da ve sonrasında İstanbul'da şubeler açmıştı. Tanıtım, Satış ve Pazarlama Direktörü Savaş Çetin, kendi sütlerini üretmek için hayvancılık yapmayı planladıklarını, usta yetiştirmek amacıyla da bir akademi açacaklarını söyledi… Bu arada börek çeşitlerine pastırmalıyı da eklemişler…

Adana sokaklarında dolaştıkça yiyip içmemek mümkün değil… Bu sefer bir günümü sokak lezzetlerine ayırmış oldum… Tarih, lezzetle de birleşince doyumsuz bir ikili oluyor…

Bu konularda ilginizi çekebilir