Tarımda yeni trend; kentsel çiftçilik...
Sizler bu satırları okurken, İstanbul üzerinden İtalya’nın Torino kentine gitmek üzere İzmir’den yola çıkmış olacağız.
Sadece yeme içme kültürünü değil, üretim biçimini de değiştirerek dünyamızı hızla tüketen Fast Food’a karşı, yerelde üretimi,geleneksel ürünleri, yerel kültürü, tarımda biyoçeşitliliği savunan Slow-Food’un Dünya Toplantısı için 6 gün Torino’da olacağız.
Yaklaşık 150 ülkeden 6 bini aşkın katılımcının yer alacağı Slow Food Terra Madre Dünya Toplantısı 2 yılda bir yapılıyor. Toplantı kapsamında “Nuh’un Ambarı” olarak adlandırılan alanda geleneksel yöntemlerle üretilen ve kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya olan binlerce ürün tanıtılıyor.
Toplantının ana teması, “Kentsel Çiftçilik; Bilinçli Tüketiciler Şehre Sürdürülebilir Tarımı Getiriyor” olarak belirlendi.
Kentlerde çatı ve gökdelenlerde, kısıtlı alanlarda en verimli dikey tarım projelerini yaratan tarımın öncüleri, uygulamalı tarım için yaratıcı önerilerini paylaşacak.
Balkonda ya da evin kullanılmayan bir alanında sebze ya da baharatlar yetiştirmeyi, kentsel alanda pratik yollarla kendi ihtiyacı olan yiyeceği yetiştirme konusu ele alınacak. Bu kapsamda metropolitan boyutlardaki şehirlerde, New York’un çatı bahçeciliği, Singapur’un dikey çiftlikleri, Paris ve San Francisco’ nun kentsel çiftlikleri, Boston’un halk bahçeleri, İstanbul’un Yedikule Bostanları örnek çalışmalar olarak sunulacak.
Carlo Petrini’nin kurduğu Slow Food Terra Madre’nin 6 gün sürecek toplantı ve etkinliklerinde kentsel çiftçilik konusunda uluslararası boyutta bir tartışma başlatılması hedefl eniyor.
Bu çalışma sonucunda kentler ile köylerin yeniden iletişim içinde olmalarını sağlamak, kaybolan bilgilerin, değerlerin yeniden kazanılması, toplumun gelenekleri ve gastronomi kültürü konularında eğitilmesi, bilinçlendirilmesi amaçlanıyor.
Kentin ihtiyacı olan besin kaynaklarının yerel yiyeceklerin kullanımı ile giderilmesi ve aynı zamanda kent sakinlerinin bu üretimde rol almalarının sağlanması bekleniyor. Bunun için kentsel tarımın boş vakit geçirme yöntemi olarak algılanması yerine, ekonomik, sosyal ve çevresel bir aktivite olarak bakılması gerekiyor. Bu bakış açısı ile belediye alanlarından ayrı olarak, çatılar, eşikler, balkonlar ve bahçeler yeni tarım alanlarına dönüşüyor.
Kentsel tarım neden önemli?
Dünya nüfusunun yarısından fazlası, 3.5 milyar kişi kent merkezlerinde yaşıyor. Büyüme trendine göre, uzmanların tahmini 2030 yılında dünya nüfusunun yüzde 70’ inin şehirlerde yaşayacağını öngörüyor.
Kentsel alanların artmasına karşılık olarak kırsal alanlarda azalma var. Aile çiftçiliğinin giderek yok olması nedeniyle, özellikle yeni nesilde çiftçilerin sayısı azalıyor. Bu, şehirdeki yiyeceklerin kalitesinin değişimini, özellikle dünyanın geleceğini etkileyecek olan demografik değişimi görmezden gelmek mümkün değil.
Bu demografik değişimin sonuçlarından biri de kentlere taşınan nüfus ile tarımla uğraşan nüfusun gittikçe biribirinden uzaklaşması. Tüketici ile üreticinin birbirinden uzaklaşması, kent sakinleri için gerekli yiyecek maddelerinin miktarı ile üretilen miktarın birbirinden farklılaşmasına neden oluyor. Büyük şehirde yaşayanlar, yiyeceklerin masalarına nasıl ve nereden geldiği konusunda bir fikir sahibi olmadan tüketiyorlar. Bu yiyecek maddeleri hakkında bilgisizlik ve konudan uzaklaşma yiyecek maddelerinin kalitesi ve sürdürülebilirliği hakkında değerlendirmeleride zorlaştırıyor.
Bu konudaki olumlu gelişme ise, uluslararası boyutta kent sakinleri ile tarım-yiyecek arasında tekrar bağlantı kurmasını sağlayan projelerin üretiliyor olmasıdır. Her gün daha çok kişi bu sosyal değişimin ve özellikle kentlerde sürdürülebilir yiyecek üretimi ile bu demografik değişimlerin yarattığı çevresel etkilerini anlamaya başlıyor. Pek çok bilinçli tüketici ve organizasyon, kişisel yada ortak kentsel tarım faaliyetlerini hayata geçiriyor.
Slow Food Fikir Sahibi Damaklar Konvivium Lideri Defne Koryürek ve çalışma arkadaşları Türkiye’nin bu büyük organizasyonda en etkin biçimde temsil edilmesi için 2 yıldan beri yoğun çaba gösterdi. Türkiye’den katılan delagasyonun katılımına ilişkin çalışmaları ise İtalya’da yaşayan Biriçim Özhuy üstlendi.
Etkinlikler kapsamında Mehmet Ali Alabora kamusal alanların korunması konusunda konuşma yapacak.
Kentsel tarım projelerinde yer alan, Yedikule Bostanları Koruma Girişimi’nden Ali Taptik ve Suna Kafadar, İstanbul Bahçe Yetiştiriciliği, Yedikule Bostanları konusundaki çalışmaları anlatacak.
Nuh’un Ambarı alanında Foça Yeryüzü Pazarı’nın standı ve Essedra Projesi ana standında Anadolu’dan farklı ürünlerin yer aldığı Türkiye masası olacak.
Ülkesi olmayan yemekler konusunda Gazeteci dostumuz Nedim Atilla ve Nilhan Aras yemek kültürü üzerine sunum yapacak.
Türkiye’nin de etkin katılımı ile daha bir çok etkinlik ve sunum yapılacak.
Bizler İtalya’da böylesine büyük bir organizasyonu yakından izlerken, Antalya’da da bugün çok önemli bir fuar açılıyor. Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır ve çalışma arkadaşları ısrarla ve inatla yöresel ürünleri tanıtmak için Yörex Fuarı’nı düzenliyor. Antalya’da bugün başlayacak Yörex Fuarı’nın da ana amacı, yerel ürünleri, yöresel tatları kültürüyle birlikte yaşatmak ve geleceğe taşımak.
Özetle, dünyayı kasıp kavuran tek tip beslenme modeli olan Fast Food’a karşı duran Slow Food hareketi hızla büyüyor. Kaybolma tehlikesi ile karşı karşıya olan tarım ve gıda ürünlerini Nuh’un Ambarı’nda toplayan, yerel ürünleri, yerel kültürleri geleceğe taşımak için mücadele eden Slow Food, kentsel çiftçiliğin yayılması için çalışıyor.