Süt fiyatı ne olmalı?
Devletin doğrudan ve dolaylı fiyatına müdahale ettiği bir kaç tarımsal ürün var. Buğday, arpa, mısır, çeltik, çay, çiğ süt, karkas et ilk akla gelenler.
Bu müdahale Toprak Mahsulleri Ofisi, Et ve Süt Kurumu ile Çaykur gibi piyasayı düzenleme görevi verilen kurumlar aracılığıyla yapılıyor.
Devlet çiğ süt fiyatına da müdahale ediyor. Fakat orada farklı bir işleyiş var. Çiğ sütün fiyatı üretici, sanayici ve bürokratların yer aldığı Ulusal Süt Konseyi'nde belirleniyor.
Konsey fiyatı nasıl belirliyor ve devlet daha doğrusu bakanlık bu fiyata nasıl müdahale ediyor?
Ulusal Süt Konseyi çiğ süt fiyatını belirlemek üzere tarafları toplantıya çağırıyor. Genel olarak süt üreticilerini Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği, Süt Üreticileri Birliği ile Hayvancılık Kooperatifleri yöneticileri temsil ediyor. Sanayici grubunu ise süt sanayicileri temsil ediyor. Bakanlığı ise Hayvancılık Genel Müdürlüğü bürokratları temsil ediyor.
Süt üreticileri daha baştan bölünmüş bir yapı ile sanayicilerin karşısına çıkıyor. En az 3 farklı kesimden gelen temsilciler kendi aralarında bile anlaşamıyor. Ayrıca devletten, yani bakanlıktan çekiniyorlar. Çünkü Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı süt primi ve diğer destekleri bu örgütler üzerinden üreticiye ödüyor. Bu örgütler de ekonomik olarak buradan ciddi gelir elde ediyor. Bu avantajı yitirmemek ve Bakanlıkla karşı karşıya gelmemek için son noktada dayatılan süt fiyatını kabul ediyor.
Süt sanayicileri tek ses ve daha güçlü bir şekilde toplantıda temsil ediliyor. Bakanlık bürokratlarını da yönlendirebildikleri ölçüde çiğ süt fiyatını istedikleri gibi belirlenmesini sağlıyor.
Ulusal Süt Konseyi toplantıları çok çekişmeli, çok tartışmalı geçer. Ama sonuçta sanayicilerin ve Bakanlığın istediği doğrultuda bir fiyat ilan edilir. Geçmiş dönemde olduğu gibi bu fiyat genellikle üretim maliyetlerinin altında belirleniyor. Devletin verdiği 6 kuruşluk primde yetersiz kalınca üreticiler ürettiği sütle yem dahi alamaz duruma geliyor.
Oysa çiğ süt fiyatı belirlenirken;
1- Üretim maliyetinin dikkate alınması ve maliyetin altında bir fiyat belirlenmemesi gerekir.
2- Dünyada standart olarak kabul edilen süt-yem paritesi dikkate alınmalı. Yani 1 litre sütle 1.5 kilo yem alınabilmeli. Türkiye'de parite uzun bir süredir 1'e 1'in bile altında. Yani 1 litre sütle 1 kilo yem alınamıyor. En fazla 800-900 gram yem alınabiliyor.
3- Hayvancılığın sürdürülebilir olması için üreticinin refah payının dikkate alınması gerekir.
4- Hükümet eğer süt sanayicilerini destekleyecekse o zaman maliyetle fiyat arasındaki fark veya süt yem paritesi arasındaki fark kadar üreticiye prim vermeli.
Geçtiğimiz günlerde Ulusal Süt Konseyi 6 ay uygulanacak çiğ süt referans fiyatını belirlemek için ilk toplantıyı yaptı. Belirlenecek süt fiyatı haziran sonuna kadar geçerli olacak.
İlk toplantıda uzlaşma sağlanamadı. Süt sanayicileri piyasada çok süt olduğunu süt ve süt ürünlerini satmakta zorlandıklarını belirterek halen uygulanmakta olan 1 litreye 1 lira referans fiyatının devam etmesini istiyor.
Üreticiler ise rakamlarla üretici maliyetini ortaya koydu. Çiğ sütün litre maliyeti ve süt-yem paritesi dikkate alındığında en az 1 lira 20 kuruşluk bir fiyat açıklanmasını talep etti.
Taraflar cumartesi günü bir kez daha buluşacak. Bu toplantıdan sonuç çıkar mı bilemeyiz. Ancak, pazartesi günü DÜNYA Gazetesi'nde manşetten yayınlanan haberimizde de yer verdiğimiz gibi yem fiyatı kurdaki artışa bağlı olarak sürekli artıyor. Yem fabrikaları bugün yarın yeni bir zam açıklayacak. Yem hammaddelerinde dışa bağımlı olan Türkiye, dövizdeki artış nedeniyle ithalat maliyeti yükseliyor ve bu da yeme yansıyor. Yemcilerde bunu haklı olarak fiyata yansıtıyor.
Üstüne üstlük ülkeyi ciddi bir kuraklık bekliyor. Kuraklık yem bitkileri üretimini düşürecek ve fiyat bir kez daha artacak.
Özetle, hazirana kadar 6 ay sabit bir fiyat belirlemek ne kadar doğru. Ayrıca böyle bir fiyatla üreticinin eli kolu bağlanacak. Kur ve kuraklıktan dolayı üretim maliyetlerinin artacağı gün gibi ortada. Bu nedenle açıklanacak fiyat bu maliyet artışları dikkate alınarak belirlenmezse çok sorun yaşanır. Süt üretimi tehlikeye girer. İnekler kesime gider ve sektörde büyük kriz olur. Gelişmeler bakılırsa 6 aylık bir fiyat açıklansa bile bunun mutlaka revize edileceği bilinmesi gerekir.