“Tarım ve su yönetiminde döngüsel ekonomi sağlanmalı"
Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürü Afire Sever, şu anda tüm dünyada en önemli konunun suyun değişen iklim şartlarında sürdürülebilir yönetimi
‘İklim Değişikliğine Karşı Suyun Verimli Kullanımı, Su Kıtlığı ve Su Kaynaklarının Geleceği’ konulu ikinci oturumda Türkiye’nin farklı bölgelerinde iklim değişikliğinin beklenen etkileri, ülkemizdeki su kaynaklarının durumu ve iklim değişikliği ile olan ilişkisi, susuzluk ve su yönetimi stratejileri konuları masaya yatırıldı. Dünya var olduğundan beri suyun yaşam kaynağı olduğunu belirten Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürü Afire Sever, şu anda tüm dünyada en önemli konunun suyun değişen iklim şartlarında sürdürülebilir yönetimi olduğunu söyledi.
Türkiye’de havza bazında yönetim sistemine 2011 yılında Su Yönetimi Genel Müdürlüğü’nün kurulmasıyla başlandığını ifade eden Sever, “Türkiye olarak suyun havza bazında entegre yönetimini sağlamak üzere çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 25 havzamız var, bu havzalar için havza yönetim planları, taşkın yönetim planları, kuraklık yönetim planları, su tahsis planları hazırlıyoruz. Dolayısıyla su yönetimi bir zanaatsa, yetenekse buna yönelik olarak politika ve stratejilerin oluşturulması, bu politika ve stratejilerin mevzuatla güçlendirilmesi lâzım” diye konuştu.
“Su Kanunu hazırlıyoruz”
Su yönetiminde finansal kaynakların belirlenmesine ve optimizasyonuna ihtiyaç olduğunu dile getiren Sever, havza bazında planlar yaptıklarına ve Su Kanunu üzerinde çalıştıklarına da dikkat çekti. Suyun hem içme suyu hem üretim hem enerji hem de tarımda kullanılan yatay bir sektör olduğunu dile getiren Sever, şunları söyledi: “Dolayısıyla su konusunda tüm kurumların bir araya gelmesi lâzımdı. Tüm sektörlere yetecek suyu verebilmemiz lâzım. Havza bazında sektörel su tahsis planları hazırlıyoruz. Kurak dönemde, çok kurak dönemde, yağışlı dönemde tarıma, endüstriye ne kadar su verebileceğimizi hesaplıyoruz. Yani politika ve stratejileri oluşturuyoruz.”
"Su ve enerji israfı fazla"
Dicle Elektrik Dağıtım Genel Müdürü Yaşar Arvas ise il, ilçe ve kırsalda ikamet eden abonelerinin yanı sıra büyük oranda tarımsal sulama yapan aboneleri de olduğunu söyledi. Arvar, “Maalesef bölgenin tarımsal sulamasının tümü normal kanal sulamalarıyla yapılamıyor. Önemli bir kısmı Türkiye’de elektrik enerjisiyle ve üstelik yeraltı suları kullanılarak yapılıyor ki, bu aynı zamanda hem suyun israfına hem de elektriğin israfına yol açıyor” dedi.
Arvas, Türkiye’deki 21 dağıtım şirketi arasında yer alan Dicle Elektrik’in kayıp kaçak oranı en yüksek olan Şanlıurfa, Mardin, Diyarbakır, Batman, Siirt ve Şırnak’ta 6 milyondan fazla nüfusa ve 2 milyonu aşkın aboneye dağıtım hizmeti sunduğunu söyledi.
Şanılurfa, Mardin ve Diyarbakır’da pamuk, buğday ve mısır üretimi yapan çiftçilerin olduğunu ve Türkiye’deki yıllık tüketilen 15 milyar kilowatt saat enerjinin yarısını bu bölgedeki çiftçilerin tükettiğini vurgulayan Arvas, “100 binin üzerinde çiftçimiz var. Bunların yaklaşık yarısı suyu kullanarak çiftçilik yapıyor, 25-30 bini ise tamamen elektrik enerjisiyle sulama yapıyor. Elektrik enerjisiyle yapılan sulamada da maalesef bütün olumsuz özellikler bölgemizde mevcut. Vahşi salma sulama yapılması, çok büyük su ve enerji israfına yol açıyor” diye konuştu.