Şişe suları çevreyi tehdit ediyor

Küresel şişe suyu satışlarının 2015 yılında 233 milyar litreye ulaşması bekleniyor. Bu artış birçok açıdan endişe verici olarak nitelendiriliyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

DİDEM ERYAR ÜNLÜ

Su, hayatımızın vazgeçilmezi; fakat suyu şişelemek ve ülkeler arası taşımak, çevreye çok fazla zarar veriyor. Küresel olarak, kişi başı yıllık su tüketimi 30 litreye ulaşıyor. Şişe su, dünya genelinde en fazla tüketilen ikinci içecek. Şişe su tüketimindeki küresel patlamanın en önemli nedeni, gelişmekte olan ülkelerde tüketicilerin musluktan akan suyun kalitesinden endişe etmeleri. İkinci nedeni ise, gelişmiş ülkelerde tüketicilerin şekerli içeceklerin sağlığa zararlı olduğunu düşünmeleri. 

Küresel şişe suyu satışlarının 2015 yılında 233 milyar litreye ulaşması bekleniyor. Bu artış birçok açıdan endişe verici olarak nitelendiriliyor. 

Sürdürülebilirlik ve su ithalatı 
ABD Merkezli Pacific Institute Başkanı Peter Gleick, “Atık, eşitsizlik, yüksek ekonomik maliyet ve yerel kaynakların olumsuz etkilenmesi tüm su endüstrisini yakından ilgilendiren sorunlar” diyor. 

Gleick, aynı zamanda “Bottled and Sold: The Story Behind our Obsession with Bottled Water” (Şişelendi ve Satıldı. Şişe Su Saplantımızın Arkasındaki Hikaye) isimli kitabın yazarı. 

Şişe suyu endüstrisinin sürdürülebilirlik adına en olumsuz etkisi, su ithalatı. 

Şişe sularının markaları, o suyun geldiği bölgeyi temsil ediyor. Örneğin Fransız Danone’nin markası olan Evian, Fransız Alplerinin zirvelerinden geliyor. 

Çevrecilere sorduğunuzda isebir ülkenin suyunu plastik şişeye doldurup başka bir ülkeye taşımak hiçbir anlam ifade etmiyor. Eğer kendi ülkenizde yeterli su kaynaklarınız varsa, neden başka bir ülkeden su ithal edesiniz? Örneğin İngiltere’de mineral kaynakların son derece yeterli olmasına rağmen, satılan suyun yüzde 22’si başka ülkelerden geliyor. Bazı ithalatçılar, lojistik değişikliklere giderek karbon ayak izlerini belli ölçüde azaltmayı başarıyorlar. Örneğin Fransız Evian ve İngiliz Volvic fabrikaları kendi tren istasyonlarına sahip ve Danone sözcüsüne göre İngiltere’ye gelen suların yüzde 69’u tren yolu ile geliyor. 

Kaynakların korunması 
Su kaynaklarının korunması da, endüstri açısından önemli bir diğer konu. Bir örnek vermek gerekirse; Highland Spring, İskoçyalı bir şişe suyu üreticisi. Şirket, su kaynaklarının bulunduğu yerde tarım, inşaat veya oturuma izin vermiyor. Bu sayede su kaynaklarının bulunduğu bölge son 30 senedir tarım ilaçları ve kirlenmeye maruz kalmıyor ve organik toprak statüsüne sahip. Su kaynaklarının korunması veya aşırı kullanımın engellenmesi açısından benzer uygulamaların yasalarla desteklenmesi önem taşıyor. 

Geri dönüşümlü plastik 
Şişe suyu sadece su ile ilgili değil. Aynı zamanda şişe de önemli bir rol oynuyor. Su endüstrisinde arz tarafının önemli bir bölümünü paketleme oluşturuyor. 

Suyun paketlenmesinde hakimiyet plastikte. Nestlé, Danone, Coca Cola ve Pepsi gibi endüstrinin büyük oyuncuları PET şişelerde kullanılan geri dönüşüm oranını artırmaya çalışıyorlar; fakat bu konuda ilerleme oldukça yavaş. Örneğin Coca-Cola’nın, şişeli içeceklerinde kullandığı geri dönüşümlü pet oranı yüzde 34. Bu oran Danone’de yüzde 9. Üreticilere göre gelişimin yavaş olmasının iki temel nedeni var. Birincisi plastikte geri dönüşümü sağlayacak altyapının yetersiz olması; yani yeterince geri dönüşüm fabrikasının bulunmaması. İkinci neden ise, tüketicilerin şişelerin geri dönüşümü konusunda yeterince duyarlı davranmaması.

Paketlemede inovasyon
Su endüstrisinde paket inovasyonu konusunda oldukça başarılı çalışmalar olduğunu söylemek gerekir. Örneğin 2011 yılında, Coca-Cola yüzde 30 organik malzemeden elde edilen plastik şişe üretti. PlantBottle (BitkiŞişe) adı verilen bu ürün, şeker pancarı işlenirken ortaya çıkan bir atık maddeden elde ediliyor. Yeni nesil teknolojiler ile şişelerdeki organik içeriğin yüzde 100’e çıkması mümkün olacak. Paketlerin ağırlığını azaltmak da bir diğer inovasyon konusu. Uluslararası Şişelenmiş Su Birliği rakamlarına göre, 2000-2011 yılları arasında plastik şişelerin ağırlığı yüzde 47.7 oranında azaldı. Tüm bu gelişmeler, su endüstrisinin karbon ayak izini düşürmeye yönelik; fakat çevrecilerin endişeleri sona ermiyor. Gleick’a göre, tek mantıklı çözüm, toplumların su sistemlerinin daha güvenli bir yapı kazanması

Bu konularda ilginizi çekebilir