Marakeş Zirvesi Trump’a rağmen hedefinde kararlı

Paris Anlaşması’nın 4 Kasım’da yürürlüğe girmesi ile Marakeş müzakerelerinin önemi arttı. Donald Trump seçim kampanyası sırasında ısrarla iklim değişikliğini inkar eden söylemlerde bulunmuştu. Trump’ın zaferi müzakereleri etkilemedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Didem ERYAR ÜNLÜ

Marakeş İklim Zirvesi müzakerelerinde ilk hafta geride kaldı. Özellikle Paris Anlaşması’nın 4 Kasım’da yürürlüğe girmesiyle zirvenin önemi daha da artmış oldu.; çünkü Paris İklim Anlaşması bir çerçeve anlaşma ve birçok detay üzerinde müzakere edilmesi gerekiyor. Paris Anlaşması taslağının hazırlanması esnasında, anlaşmanın yürürlüğe girmesinin birkaç yıl alacağı var sayılmıştı. Ancak Anlaşma beklenmeyen bir hızla 4 Kasım’da yürürlüğe girdi. Böylece, aslında daha uzun vadede atılması planlanan adımlar öne çekilmiş oldu. Bu da Marakeş müzakerelerinin önemi artırdı ve iklim değişikliği konusunda daha erken harekete geçme fırsatı doğdu.

Tabi ki, Donald Trump’ın ABD seçimlerini kazanması zirvenin gündemine damga vurdu. Trump’ın kampanyası sırasında iklim değişikliğini inkar eden söylemlerine rağmen, konferanstaki ortak görüş, iklim değişikliğinin tek bir ülkenin tekeline bırakılamayacak kadar önemli olduğu şeklinde.

Ortak bir iklim eylemi için kural kitabına ihtiyaç var

360.org, Marakeş Zirvesi'ne yönelik bir değerlendirme yayınladı. Bu değerlendirmede yer alan yorumlara genel olarak bakacak olursak;

Anlaşma çerçevesinde ortak bir iklim eylemi için bir kural kitabına ihtiyacımız olduğu ortada. Çünkü farklı tipte azaltım, finans ve uyum taahhütleri veren yeni aktörlerle birlikte, detayları ortaya koymak ve bir düzen yaratmak için daha iyi ve daha tutarlı sistemlere ihtiyacımız var. Kural kitabının ne zamana bitirileceği üzerine ise bir taahhüt bulunmuyor. Paris Anlaşması’nın yürürlüğe girmesi ile kural kitabının ne zaman yazılacağı konusunda da bir an önce uzlaşılması gerekiyor. Marakeş’te kurallara dair zamanlamaların ortaya konulması gerekecek.

Zirve, Trump’tan etkilenmedi

Donald Trump’un ABD seçimini kazanması, Marakeş’te gündemin birinci maddesi oldu. Donald Trump seçim kampanyası sırasında ısrarla iklim değişikliğini inkar eden söylemlerde bulunmuştu. Trump’un seçilmesine rağmen, Marakeş’te hem ülke temsilcileri hem de sivil toplum kuruluşları müzakerelerin etkilenmeyeceğine dair açıklamalarda bulundular.

Marshall Adaları Cumhuriyeti Başkanı Hillary Heine’in yorumları şöyle: “Amerika’nın yeni seçilmiş başkanı Donald Trump geçtiğimiz yıl sürekli olarak iklim değişikliği ile ilgili çok sayıda yaygara çıkaran birisi oldu, ama artık seçim kampanyası sona erdi ve lider olmanın gereklilikleri ortaya çıktı. Umuyorum ki iklim değişikliğinin hem kendi halkına ve ülkesine, hem de benim ülkemin de aralarında olduğu ABD ile aynı denizleri paylaşan diğer bütün ülkelere karşı oldukça önemli bir tehdit olacağını anlayacaktır. Sayın Trump’ın hem kendi halkına karşı hem de dünyadaki diğer insanlara karşı sorumluluğunu sahiplenmesini ve onlara düşük karbonlu ekonomilerin daha çok ve iyi işler, daha güçlü bir ekonomi ve daha iyi bir sağlık sunan fırsatlarını göstermesini dört gözle bekliyorum.”

Sivil toplumdan gelen yorumlar ise, iklim değişikliğinin tek bir ülkenin tekeline bırakılamayacak kadar önemli olduğu ve ABD’nin kim tarafından yönetilirse, yönetilsin, kendi çıkarları için küresel dönüşümün parçası olacağı şeklindeydi.

ABD İklim Eylem Ağı Politika Koordinatörü Tina Johnson bu kapsamda, “Yeni seçilmiş başkan Trump’ın iklim değişikliği ile mücadeleyi daha da kolaylaştırma ve yatırımcılara gücünü yenilenebilir enerjiden alan dönüşümü devam ettirmeleri için önemli bir sinyal verme fırsatı var. Çin, Hindistan ve diğer ekonomik rakipleri dünyanın küresel temiz enerji süper güçleri olmak için yarışırken ABD geride kalmayı istemez” dedi.

Buzdolabındaki

Türkiye Avustralya’nın da Paris Anlaşması’nı imzalaması ile Anlaşma’yı onaylayan ülke sayısı 105’e çıktı. Şu anda küresel emisyonların yüzde 75’i, anlaşmayı onaylayan ülkeler tarafından salınıyor. İklim değişikliği konusunda diğer kötü şöhretli ülkelerden biri olan Japonya da 8 Kasım 2016’da anlaşmayı onayladı. Böylece, dünyanın en büyük 20 ekonomisinin temsil edildiği G20 ülkelerinden sadece Türkiye, İtalya, İngiltere ve Rusya henüz anlaşmayı onaylamadı. Fakat İtalya ve İngiltere, Avrupa Birliği üyesi. AB, anlaşmayı 4 Ekim’de onaylamış olduğu için, İtalya ile İngiltere de anlaşmanın yükümlüğü altına girmiş oluyor. 360.org değerlendirmelerine göre, Türkiye “özel koşulları” ile müzakerelerde yine “değerli yalnızlık” durumunda kalabilir. Türkiye’nin hafta başında gündeme “finansa erişim” tartışmasının eklenmesi önerisi ise şu anda buzdolabında; ülkeler ise öncelikle küresel meselelere odaklanıyor.

Prof. Dr. Birpınar: Dünyayı biz kirletmedik

Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Taraflar Konferansı’na katılan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı ve Türkiye İklim Değişikliği Başmüzakerecisi Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar, iklim değişikliğinin tehdit değil, bir fırsat olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Marakeş'teki COP22’ye Türk Heyeti Başkanı olarak katılan Birpınar, "İklim değişikliği meselesi dünyada yaşayan ve yaşayacak olan bütün insanları ilgilendiren bir konu. Türkiye bunun farkında, bu yüzden iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için çalışma yapan ulusal ve uluslararası organizasyonlarda güçlü bir şekilde yer alıyor" dedi.

Prof.Dr. Birpınar, "Türkiye'nin iklim değişikliği konusunda tarihi bir sorumluluğu yok, dünyayı biz kirletmedik. Sanayi devrimiyle beraber 18. yüzyıldan sonra hızla ve vahşice büyüyen, acımasızca doğadaki bütün kaynakları tüketen ülkeler dünyadaki iklim değişikliğinin müsebbipleridir. Bütün bunlara rağmen ülke olarak iklim değişikliği ile mücadele edilmesi noktasında büyük çaba gösteriyoruz. Ülke olarak kalkınmak için temiz ve yenilenebilir enerji alanlarına yatırımlarımızı arttırmak istiyoruz. Hedeflerimizi uygulayabilmek için uluslararası finans mekanizmalarından kredi sağlanmasını talep ediyoruz. Özellikle iklim değişikliği alanında oluşturulan fonlara ulaşabilmemiz lazım ki bu yatırımları hayata geçirebilelim. Türkiye söz konusu kredileri karşılıksız talep etmiyor, biz bu paralarla iklim değişikliği ile mücadele ederken düşük faizle alınabilecek kredileri tekrar ödeyeceğimizi taahhüt ediyoruz" ifadelerini kullandı.

Bu konularda ilginizi çekebilir