İklim değişikliği için küresel ortak liderlik oluştu
Trump'ın ABD başkanı seçilmesinin ardından gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler, şehirler, bölgeler, şirketler Paris Anlaşması’na bağlılıklarını teyit ederek iklim değişikliği için gerekli olan küresel ortak liderliği ortaya koydular.
Didem ERYAR ÜNLÜ
Marakeş’te düzenlenen Birleşmiş Milletler 22. İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) Tarafl ar Konferansı (COP22), geçen sene imzalanan ve rekor sürede 111 ülke tarafından onaylanarak uygulamaya giren Paris İklim Anlaşması’nın uygulanmasına dair önemli çıktıların olduğu bir toplantı olarak tarihe geçti.
Zirve’de ilk haftanın gündemine Trump’ın kazandığı ABD seçimi damga vurdu. Trump’ın iklim değişikliği konusunda neler yapacağı halen belirsiz olsa da, dünyanın geri kalan kısmı; gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler, şehirler, bölgeler, şirketler Paris Anlaşması’na bağlılıklarını teyit ederek iklim değişikliği için gerekli olan küresel ortak liderliği ortaya koydular. Özellikle iklim değişikliğinden en çok etkilenen ülkelerin kurduğu Kırılgan Ülkeler Platformu hem ahlaki, hem politik hem de pratik anlamda liderliklerini kanıtladılar. Zirve sırasında ortaya çıkan önemli gelişmeleri 5 başlık altında özetlenebilir:
1. Paris Anlaşması artık daha güçlü
Son iki hafta içinde, küresel seragazı emisyonunun yüzde 7.72’sinden sorumlu 7 ülke -Avustralya, İsrail, Malezya, Japonya, Finlandiya, Guatemala ve Birleşik Krallık- Paris Antlaşması’nı onayladı. Bu ülkelerle birlikte anlaşmayı onaylayan ülke sayısı 111’e yükseldi, toplamda şu anda küresel emisyonların yüzde 77’si anlaşma kapsamında. Türkiye ise halen anlaşmayı onaylamayan birkaç ülke arasında, G20 ülkelerinden ise sadece Türkiye ve Rusya halen anlaşmayı onaylamadı. ABD seçim sonuçlarının tehdidi COP’a gölge düşürdü ancak, buna cevaben UNFCCC’nin 196 üye ülkesi (ABD de dahil olmak üzere), Marakeş Duyurusu’nda Paris Antlaşması’nın “tamamının hayata geçirilmesi taahhüt ettiklerini” ilan ettiler. Aralarında Almanya, Fransa, Meksika, AB, Brezilya ve Marshall Adaları gibi ülkelerin bulunduğu High Ambition Coalition (HAC) bakanları“ iklim değişikliği mücadelesinin çevre, ekonomi ve uluslararası güvenliğe faydaları var” ifadelerini yenilediler.
2. Kırılgan ülkeler iklim mücadelesinde liderliği ele alıyor
47 ülkenin üye olduğu Climate Vulnerable Forum (CVF, Kırılgan Ülkeler Forumu), CVF Vizyonu adını verdikleri bir bildirge yayınladılar ve tüm dünyayı daha etkin bir biçimde, Paris Anlaşması’nın ortaya koyduğu 1.5 derece hedefine uygun politikalar belirlemeye davet ettiler. CVF üyesi olan düşük gelirli ülkeler ayrıca; aşağıdaki taahhütlerde de bulundu:
● CVF ülkeleri, ulusal niyet beyanlarını 2020 yılından önce güncellenecek.
● Ülkeler en kısa sürede (2030 ile 2050 arasında) %100 yenilebilir enerji hedefine ulaşacaklar.
● CVF ülkeleri, 2020 yılından önce, 2050 uzun Dönemli Dekarbonizasyon Stratejilerini sunacaklar.
3. Uzun vadeli planlar sunulmaya başladı
Paris Anlaşması’nın en kritik maddelerinden biri de uzun vadeli dekarbonizasyon planları ile ilgiliydi. COP22’de bu alanda da gelişmeler yaşandı. Trump’ın seçilmesine rağmen ilk uzun vadeli planı sunan ABD oldu, ayrıca Almanya, Kanada ve Meksika da planlarını açıkladı. ABD 2005 yılını referans alarak 2050’ye kadar %80 emisyon azaltımı hedefl erken, Almanya ise 1990 yılını referans alarak %80 ile %95 oranında emisyonlarını azaltacak.
Ayrıca, zirvenin son gününde başlatılan 2050 platformu dünyanın birçok yerinde yankı uyandırdı. Kanada, Kolombiya, Kosta Rika, Almanya, Peru, Birleşik Krallık, Marşal Adaları, İsveç, ABD, Şili, Norveç, Meksika, İtalya, Yeni Zelanda, Japonya, Etiyopya, İsviçre ve Fransa’nın aralarında bulunduğu 22 ülke, Rio, Paris, Melbourne, New York gibi 15 büyük şehir ve 190’dan fazla şirket, 2050 yılını hedefl eyen dekarbonizasyon planlarını en kısa sürede sunmak üzere taahhütte bulundular.
4. Paris Anlaşması’nın başlattığı dönüşümü
COP22 hızlandırdı Enerji Ekonomisi ve Finansal Analiz Enstitüsü’nün (IEEFA) COP’tan hemen önce yayınladığı bir rapor,fosil yakıt şirketlerinin hisse değerlerinin düşüşte olduğunu ve temiz enerji yatırımlarının küresel olarak artışta olduğunu göstermişti. Paris Anlaşması’nın reel ekonomide başlattığı bu dönüşüm, Marakeş COP22 sırasında da ivme kazandı. Zirve sırasında piyasaları etkileyen birçok önemli gelişme yaşandı.
A) Ülkelerin teknik ve finansal destek almalarını sağlamak için birlikte çalışan gelişmiş ve gelişmekte olan, ve uluslararası kurumlardan kurulmuş yeni bir koalisyon olan NDC Partnership (Ulusal Katkı Ortaklığı) kuruldu.
B) Çin, 2015 yılında kurduğu 3 milyar ABD Dolarlık South-South Climate Cooperation Fund (Güney-Güney İklim İşbirliği Fonu) aracılığıyla "10, 100, 1000" South-South Cooperation Initiative’i başlattı. Bu yeni inisiyatif aracılığıyla Çin, düşük karbon için 10 örnek bölge, 100 karbon azaltma projesi kurmak ve bin kişiye kapasite arttırma eğitimi sağlamak için gelişmiş ülkelerle işbirliği yapacak.
C) Hindistan ve Fransa öncülüğünde geçtiğimiz yıl kurulan International Solar Alliance (Uluslararası Güneş Enerjisi Birliği), BM sözleşmesinde kayıtlı bir hükümetler arası organizasyon olarak resmiyet kazanacak.
D) Afrika öncülüğündeki Africa Renewable Energy Initiative (AREI- Afrika Yenilenebilir Enerji İnisiyatifi) iddialı ancak aynı zamanda Afrika kıtasına elektrik sağlamanın en az maliyetli yolu olan, 2030 yılına kadar 300GW yenilenebilir enerji hedefine doğru hızla yol alıyor.
E) En Az Gelişmiş Ülkeler Grubu, Sürdürülebilir Kalkınma doğrultusunda yeni Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliği İnisiyatifi’ni başlattığını açıkladı.
F) COP21'den bu yana hızla büyüyen SIDS Lighthouses İnisiyatifi bünyesindeki 39 devlet ve 19 kalkınma partneriyle ada ülkeler için bir yenilikçi yenilenebilir enerji destek programı geliştirdi.
5. Özel sektörden de mücadele için destek geldi
COP22 sırasında zirveyi takip eden özel sektör kuruluşlarından da net bir mesaj çıktı: düşük karbon ekonomisine geçiş yaşanmakta ve artık geri dönüşü olamaz ve şirketler, ve yatırımcılar bir an önce bu dönüşümü hızlandırmak istiyor.
Hafta başında, Google, Apple, Goldman Sachs ve başka Wall Street bankaları dahil olmak üzere, 360’dan fazla şirket, başkan seçilen Trump’a ABD’nin Paris Antlaşması taahhütlerini devam ettirmesi için çağrıda bulundu. Küresel yatırımcı koalisyonu COP 22’de,Paris Antlaşması’nın hayata geçirildiği 2015’ten bu yana yatırımcıların portföylerini karbonsuzlaştırmak için kullandıkları risk saydamlık beyanları ve düşük karbonlu çözümlere yapılan somut yatırımları açıkladı. Saudi Aramco, BP ve Shell’in de aralarında bulunduğu on büyük petrol devi şirket de bu zirve sırasında tavır değiştirdi. Daha önce iklim değişikliğinin olmadığını savunan bu şirketler, COP22 sırasında, “karbon yakalama” teknolojilerine 1 milyar dolarlık yatırım yapacaklarını belirterek, iklim değişikliğinin varlığını bir anlamda kabul etmiş oldular.
TÜRKİYE'YE DAİR YORUMLAR:
“KÖMÜR VE FOSİL YAKITLAR MERKEZDEN UZAKLAŞMALI”
ELİF GÜNDÜZYELİ, AVRUPA İKLİM EYLEM AĞI TÜRKİYE İKLİM POLİTİKALARI KOORDİNATÖRÜ:
“Küresel sıcaklık artışını 1.5C derecede sınırlamak için ortaya konan Paris Anlaşması'nın yürürlüğe girmesiyle, Marakeş'te pek çok ülke anlaşmayı onayladı, Türkiye gibi az sayıdaki henüz onaylamamış ülkelerin bu yeni küresel iklim rejiminin dışında kalmaması gerekli. Özellikle Türkiye gibi hızlı gelişmekte olan ekonomiler, önlerindeki iklim liderliği fırsatlarını bir an önce fark ederek ulusal iklim politikalarını, sürdürülebilir yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği yatırımlarını destekleyecek, kömür ve diğer fosil yakıtları merkezlerinden uzaklaştıracak şekilde gözden geçirmeliler.”
“ÜLKEMİZİN REFAHI İÇİN % 100 YENİLENEBİLİR ENERJİ”
CANSIN LEYLİM ILGAZ, 350.ORG
“Marakeş İklim Zirvesi Türkiye’nin bir an önce iklim değişikliği ile etkin bir biçimde mücadele etmeye başlaması gerektiğini tekrar ortaya koydu. Küresel ısınmayı 2C derecenin altında tutmak için tüm yeni fosil yakıt projelerinin iptal edilmesi gerektiğini ortaya koyan birçok bilimsel çalışma var. Türkiye fosil yakıt projelerini hayata geçirmeye devam edemez. Gelişmiş olan ülkeler de gelişmekte olan ülkelerdeki kirli kömür yatırımı projelerine verdikleri finansal desteklere bir an önce son vermeli. Hemen şimdi, ülkemizin refahı ve ekonomisi için %100 yenilebilir enerji hedefini ortaya koymalı, ademi merkeziyetçi, sürdürülebilir enerji projelerine hız vermeliyiz. Bunun için de bir an önce, Yeşil İklim Fonu’ndan yararlanmanın peşinde koşmak yerine, tüm dünyanın yaptığı gibi Paris Anlaşması’nı onaylayarak harekete geçmeliyiz.”
“TÜRKİYE NEDEN GERİ KALIYOR?”
DR. ETHEMCAN TURHAN, SABANCI ÜNİVERSİTESİ İSTANBUL POLİTİKALAR MERKEZİ
“Paris İklim Anlaşması’nın yürürlüğe girmesi ve Marakeş’te ortaya çıkan gelişmeler, Türkiye’deki karar vericilere, sivil toplum kuruluşlarına ve iş dünyasına net bir mesaj veriyor. ABD’deki politik dengelerin değişmesine rağmen, sürdürülebilir enerji dönüşümü tüm dünyada hızlanarak devam edecek. Türkiye ise, kömüre artan şekilde yatırım kendi ekonomisini ve yurttaşlarının sağlığını tehlikeye atan ender ülkelerden biri. Çin, Hindistan ve diğer büyük ekonomiler, istihdam yarattığı ve refaha katkı sağladığı için güneş ve rüzgara yöneliyor. Neden ülkemizdeki karar vericilerinin, Türkiye’nin bu konuda geri kalmasına izin verdiğini anlamak kolay değil.”