Duyarlı ve sorumlu liderlik çağrısı
Dünya Ekonomik Forumu Başkanı Prof. Schwab, karamsarlık dolu bir dünyada insanları yoksulluktan çıkarıp daha sağlıklı ve anlamlı bir hayat sürmelerini sağlamanın yolunu liderlerin açması gerektiğini düşünüyor.
Didem ERYAR ÜNLÜ
İsviçre’nin Davos kasabasında 17-20 Ocak tarihleri arasında gerçekleşecek olan 47. Dünya Ekonomik Forumu’nun bu yılki gündem konusu “Duyarlı ve Sorumlu Liderlik” olacak.
Dünyada tüm denge ve değerlerin sorgulandığı, yaygın belirsizliğin küreselleşmeyi bile geriletmeye başladığı şu dönemde liderlere büyük görevler düştüğü kesin.
Dünyaca ünlü müzik grubu U2,’nun solisti Bono’nun da dediği gibi “Dünya artık farklı bir yer”. Özellikle de Donald Trump’un zaferinden sonra...
Dünya Ekonomik Forumu da bunun farkında ve bu sene yönetim bilimlerinin terminolojilerinden farklı bir liderliği tartışacak: Duyarlı ve Sorumlu Liderlik. Dünya Ekonomik Forumu Başkanı Prof. Klaus Schwab; karamsarlık, negatifl ik ve sinizm dolu bir dünyada insanları yoksulluktan çıkarıp daha sağlıklı ve anlamlı bir hayat sürmelerini sağlamanın yolunu, liderlerin açması gerektiğini düşünüyor.
Dün Financial Times gazetesinde, Prof. Schwab imzalı tam sayfa bir çağrı yer aldı. Schwab, yazının sonunda şu notu düşmüş: “Bu çağrının aciliyeti 2017 Küresel Riskler Raporu’ndan kaynaklanıyor.” Raporu yakında göreceğiz.
Prof. Schwab, Duyarlı ve Sorumlu Liderlik Çağrısı’nda, “Liderler sorumluluk sahibi olmalılar; belirsizliğin, derin dönüşüm sancılarının etkisinde olan bir dünyada yaşadığımızı anlamalılar. İnsanlar bu hızlı değişen dünyada kimlik ve anlam arayışındalar. Varoluş nedenlerini yeniden bulmaya çalışıyorlar. Liderlik, her zamankinden daha fazla sorumluluk almak anlamına geliyor. İnsanları dinlemek, o
lup bitenlerin karmaşıklığını dürüst bir şekilde anlatmak, çözüm üretmek ve temel değerlere bağlı kalarak harekete geçmek gerekiyor. Liderlerin duyarlı olması ve kendini diğer insanların yerine koyması önem taşıyor. Liderlik, ayrıcalık üzerine inşa edilemez; sürdürülebilir ve samimi çabalarla güven kazanmak gerekir ve güven kazanmak, kişisel çıkarları bir kenara bırakarak topluma hizmet etmekten; toplumun sorunlarına çözüm üretmekten geçer” diyor.
2017’DE ÇÖZÜLMESİ GEREKEN DÖRT TEMEL SORUN
2017 yılında çözüm üretilmesi gereken dört büyük toplumsal sorun olduğuna dikkat çeken Prof. Schwab, bu sorunları şöyle sıralıyor: “Ekonomik büyümeyi güçlendirmek; pazar temelli sistemleri daha kapsayıcı bir hale getirmek; Dördüncü Sanayi Devrimi’ni yönetmek; uluslararası işbirliğini yeniden tasarlamak. Schwab’ın bu dört başlık altında yaptığı çağrı şöyle:
1. Herkesi kapsayan sürdürülebilir kalkınma
“Liderlerin küresel ekonomik büyümeyi acilen yeniden canlandırmaları; daha yüksek ve daha sürdürülebilir büyüme oranlarına ulaşmaları gerekiyor. İyileştirilmiş gelir düzeyi ve refah dağılımı ile birlikte sağlanacak güçlü ekonomik büyüme, özellikle de gençlerde izlenen işsizlik oranlarının düşmesi için şart. Küresel nüfusun artması ve üretimin otomatikleşmesi sonucunda, zoraki göçe engel olmak açısından daha güçlü ve geniş kapsamlı bir ekonomik kalkınmaya ihtiyaç var. Kalkınmanın temel gücü girişimcilik, inovasyon ve dünya ile bağlantı halinde olmak. Bunların her birinin geliştirilmesi gerekli. Aynı zamanda gelecek nesillerin daha verimli bir hayatı olması açısından, fiziksel, dijital ve sosyal altyapıya da yatırım yapmaya devam etmemiz gerekiyor. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne ulaşmak en büyük öncelik.
2. Dayanışma temelli sosyal anlaşmalar
Pazarların her zaman kazananları ve kaybedenleri olur; fakat kazananlar ve kaybedenler arasında dayanışma temelli bir sosyal anlaşma yoksa, hiç bir toplum yaşayamaz. Bu sosyal anlaşmaları liderlerin yapması gerekiyor. Sanayi çağı sonrasına yönelik; döngüsel ekonomi ve paylaşım ekonomileri için de sosyal anlaşmalar yapılması kaçınılmaz. Liderler; refah, güvenlik, maddi ihtiyaçlar olduğu kadar, maddi olmayan refah düzeyi ile de yakından ilgilenmeliler. Yolsuzluğu engellemek; yüksek kurumsal yönetişim standartları sunmak; sosyal sorumluluk ve küresel kurumsal vatandaşlık alanlarında ilham verecek örnekler oluşturmak bu sosyal anlaşmaların temel unsurlarını oluşturmalı.
3. 4. Sanayi Devrimi’ne hazırlanmak
Liderler 4. Sanayi Devrimi’nin özellikle de istihdam piyasasında yol açtığı hızlı ve yıkıcı değişimlere hazırlıklı olmalılar. Teknolojik fırsatların en iyi şekilde kullanılmasını sağlayacak gerekli altyapıyı oluşturmalı ve tüm bu değişimin neden olabileceği olumsuz sonuçlara karşı önlem almalılar. Yapay zeka, genetik tasarım, veri koruma gibi kavramların ortaya çıktığı bu dönemde, insanlık bazı etik sorunlarla karşı karşıya gelebilir. Kalitesiz işgücünün yerini akıllı makinelerin alması, geleceğin işgücü ve vergilendirme kavramlarını yeniden tanımlayabilir. Herşeyden önce, gelecekte ihtiyaç duyulacak becerilerin hazırlanması için bir eğitim reformuna ihtiyacımız var. Bununla birlikte, sosyal ilerlemeyi ölçtüğümüz ekonomik ve sosyal normları yeniden düşünmemizin vakti geldi.
4. Dünyayı bir bütün olarak algılamak
Birbirimize bağımlı bir dünyada yaşadığımızı unutmamak gerekiyor. Karşımıza çıkan zorlukların boyutu, küresel toplumun tüm paydaşlarının işbirliği içinde hareket etmesini gerektiriyor. Sadece küreselleşmenin açık ve adil olmasını sağlamak için değil, aynı zamanda nükleer silahların yaygınlaşması, terörizm, doğal kaynakların tükenmesi gibi modern medeniyetin sonunun getirecek küresel risklerle mücadele etmek için de güçlerimizi birleştirmeliyiz. Hepimizin küresel toplumun bir parçası olduğunu kabul edersek, o zaman önyargılarımızdan kurtulup, diğerinin kimliğine saygı duyabiliriz. Bu nedenle liderler işbirliği içinde olmalılar. Liderlik, dünyayı bir bütün olarak, tüm insanlık ve doğayı kapsayan bir şekilde yönetmek anlamına geliyor.”
Dünya değişiyor. Teknolojik, ekonomik, sosyal ve siyasi anlamda büyük değişimler yaşıyoruz. Bu dönüşüm sürecinin iyi yönetilmesi; ayrımcı ve olumsuz yaklaşımlardan vazgeçilmesi gerekiyor. Basit ve hazır çözümler olmadığını hepimizi biliyoruz. Acil bir şekilde daha pragmatik ve geleceğe yönelik hareketlere ihtiyacımız var. Küçük adımlarla da olsa, olumlu, mutlu hikayeler gerekiyor. Ve tüm bunlar duyarlı ve sorumlu liderlerle mümkün olacak.