Denizler için ‘mavi ekonomi prensibi’ önerisi
Tarım, endüstri ve atıklar nedeniyle kirlenen denizler için öneride bulunan ODTÜ İklim Merkezi Müdürü Prof. Dr. Barış Salihoğlu, “Denizlerde sürdürülebilirliğin sağlanması için tüm sektörlerde sürdürülebilir mavi ekonomi ilkelerinin benimsenmesi gerek” dedi.
Meryem Karadağ
Deniz kirliliğinin ciddi bir çevre sorunu olduğunu, kimyasal kirlilik, tarım, endüstri ve şehir atıklarından kaynaklandığını ve özellikle azot, fosfor, kimyasallar, pestisitler ve ağır metallerin denizleri kirlettiğini söyleyen Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdürü ve ODTÜ İklim Merkezi Müdürü Profesör Doktor Barış Salihoğlu, “Denizlerde sürdürülebilirliğin sağlanması için tüm sektörlerde sürdürülebilir mavi ekonomi ilkelerinin benimsenmesi gerektiğini söyleyen Salihoğlu, “Mavi ekonomi, denizlerin sunduğu kaynakların hem çevresel hem de ekonomik açıdan sürdürülebilir bir şekilde kullanılmasını hedefler.
Sağlıklı ekosistemler olmadan, sağlıklı bir ekonomi yaratmak mümkün değildir. Bu nedenle, denizlerin korunması ve sürdürülebilir kullanımı, ekonomik kalkınmanın temel bir parçası olarak görülmelidir. Sadece balıkçılık değil, turizm, enerji, deniz taşımacılığı ve diğer tüm denizle bağlantılı sektörlerin sürdürülebilir mavi ekonomi prensiplerine göre şekillendirilmesi gerekmektedir” dedi.
Deniz kirliliğinin temel kaynakları, şehir deşarjları, endüstriyel atıklar ve tarımsal uygulamalar olarak özetlenebilir. Buna ek olarak, tek kullanımlık plastikler ve yoğun plastik kullanımı da önemli bir kirlilik kaynağıdır. Özellikle ileri arıtmadan geçmeden denize boşaltılan şehir deşarjları, fosfor ve azot açısından oldukça zengindir ve bu da denizlerde ötrofikasyona yol açar” bilgisini verdi.
Azot ve fosfor yükü müsilaja neden oluyor
Müsilajın oluşumunun ana nedenleri arasında denizdeki yoğun kirlilik baskısı ve azot ile fosfor yüklerindeki aşırı artışların olduğunu vurgulayan Salihoğlu, “Bu besin maddeleri, özellikle tarım ve endüstri kaynaklı atıklardan denizlere ulaşır ve fitoplanktonların aşırı çoğalmasını tetikler. Buna ek olarak, balıkçılığın neden olduğu biyoçeşitlilik kaybı ve besin zincirindeki dengesizlikler de müsilajın oluşumunu hızlandıran etkenler arasındadır. Denizlerdeki yırtıcı türlerin azalması, fitoplankton gibi küçük organizmaların kontrolsüz şekilde çoğalmasına yol açarak müsilajı tetikleyebilir” diye konuştu.
Denizleri tanımak gerekiyor
Denizleri korumak için yapılması gerekenler hakkında bilgiler veren Salihoğlu, “Bireysel olarak, denizleri korumak için yapmamız gerekenlerin başında denizleri doğru tanımak ve onların bize sunduğu hizmetleri anlamak gelir. Denizlerin ekosistem hizmetlerini ve üzerlerindeki etkilerimizi doğru kavramalıyız. İklim değişikliği ile mücadele etmek için de bireysel karbon salımını azaltılması gerekiyor. Bunun için hayat tarzımızda değişikliğe gitmek lazım. Örneğin; bireysel araç kullanımını azaltabilir, toplu taşıma, bisiklet veya yürüyüş gibi çevre dostu ulaşımı tercih edebilir, tek kullanımlık plastiklerden kaçınarak, yeniden kullanılabilir alternatiflere yönelebiliriz” dedi.
“Atık sular ileri arıtma sisteminden geçirilmeli”
Yerel yönetimlerin, denizleri korunması için yapması gereken uygulamalara değinen ODTÜ İklim Merkezi Müdürü Prof. Dr. Barış Salihoğlu, “Denize bırakılan atık sular, ileri arıtma sistemlerinden geçirilmeli, kıyı bölgelerinde yapılaşma sınırlandırılmalıdır. Tarım arazileri üzerine yapılan yapılaşma derhal durdurulmalıdır. Tarım alanları ve doğal ekosistemlerin korunması, kirliliğin önlenmesi açısından hayati önem taşır. Nehir yataklarına dökülen betonlar kaldırılmalı ve nehir çevresindeki doğal ekosistemler restore edilmelidir” önerisinde bulundu.