Canbay: Deniz suyu arıtımı sürdürülebilir tarım için kaçınılmaz

Dünyada birçok ülkenin deniz suyu arıtımı konusunda büyük yatırımlar yaptığına dikkat çeken ARC Su ve Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Alkan Canbay, “Türkiye’nin tatlı su kaynaklarının giderek azalıyor. Deniz suyu sınırsız bir kaynak ve arıtma teknolojileri ile tarımsal sulama için verimli hale getirilebilir. Bu, özellikle kuraklık tehdidi altındaki bölgeler için büyük bir fırsat sunuyor” dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Ziya İPEK

Günümüzde su kaynak­larının azalması ve ik­lim değişikliğinin et­kileri, tarımsal üretimi tehdit eden en büyük faktörlerden biri haline gelirken ARC Su ve Enerji Yönetim Kurulu Baş­kanı Alkan Canbay, deniz suyu arıtımının tarımsal sulamada kullanımının kaçınılmaz oldu­ğunu söyledi.

Canbay, Çukurova Üniver­sitesi Mithat Özsan Amfisi’n­de Dünya Su Günü Etkinlikle­ri kapsamında gerçekleştiri­len “Tarımda Su Yönetiminde Uygulama Çözümleri” konulu oturumda konuştu. Alkan Can­bay, burada yaptığı konuşmada, bugün dünyada birçok ülkenin deniz suyu arıtımı konusunda büyük yatırımlar yaptıkları­nı bildirdi. Türkiye’nin tatlı su kaynaklarının giderek azaldı­ğını anımsatan Alkan Canbay, “Deniz suyu sınırsız bir kay­nak ve arıtma teknolojileri ile tarımsal sulama için verimli hale getirilebilir. Bu, özellikle kuraklık tehdidi altındaki böl­geler için büyük bir fırsat sunu­yor." dedi.

ARC Su ve Enerji'nin Kaza­kistan, Libya, Irak gibi toplam 36 ülkede yürüttüğü 27 fark­lı su arıtma projesine deği­nen Canbay, "Deniz suyu arıtı­mı konusunda dünyada büyük yatırımlar yapılıyor. Örneğin, Birleşik Arap Emirlikleri 80 milyar dolarlık, Mısır 30 mil­yar dolarlık bir yatırım ile deniz suyunu arıtarak içme suyu sağ­ladı. Türkiye'de de benzer pro­jelerin hayata geçirilmesi gere­kiyor" ifadelerini kullandı.

“Deniz suyu arıtımında maliyetler düşüyor”

Deniz suyu arıtımının mali­yetli bir süreç olduğunu ancak teknolojinin gelişmesiyle bir­likte bu maliyetlerin düştüğü­nü belirten Canbay, “Şu an tatlı su kaynaklarından elde edilen suyun maliyeti 0,45 euro civa­rında. Deniz suyunun arıtımı başlangıçta daha yüksek ma­liyet gerektirse de uzun vade­de ekonomik ve sürdürülebilir bir çözüm sunuyor. Türkiye'de özellikle Çukurova gibi tarım­sal üretim merkezlerinde bu yöntemi yaygınlaştırmalıyız” diye konuştu.

Canbay, dünya genelinde su kıtlığının giderek arttığı­nı, 2050 yılında dünya nüfu­sunun yarısının su kaynakla­rı nedeniyle göç etmek zorun­da kalacağının öngörüldüğünü anımsattı. Türkiye’nin su yö­netimi konusunda daha sürdü­rülebilir ve yenilikçi çözümler üretmesi gerektiğini belirten Canbay, şunları kaydetti: “Be­lediyeler ve özel sektör iş birli­ği içinde yenilikçi su yönetim sistemlerini hayata geçirmeli. Kamu ve özel sektör, su arıtımı konusunda daha fazla yatırım yapmalı ve teknolojik çözüm­ler geliştirmelidir. Su yönetimi artık sadece bir çevre sorunu değil, ekonomik bir zorunlu­luktur.”

Ülkemizde de mevcut tatlı su kaynaklarının sınırlı olduğunu, deniz suyunun arıtılması gibi alternatif çözümlerin yeterin­ce değerlendirilmesi gerekti­ğine dikkat çeken Alkan Can­bay, şunları kaydetti: “Türki­ye'nin su yönetimi konusunda daha sürdürülebilir ve yenilikçi çözümler üretmesi gerekmek­tedir. Çukurova gibi tarımsal üretim merkezlerinde su kay­naklarının etkin yönetilme­si büyük bir önem taşımakta­dır.

İzmir’de kurulmakta olan tarım organize sanayi bölgele­ri, suyun daha verimli kullanıl­masına yönelik başarılı örnek­ler arasında gösterilebilir. Bir­leşmiş Milletler'in su yönetimi üzerine yaptığı araştırmalara göre, Afrika’daki su yatırımları için yıllık 300 ila 400 milyar do­lar arasında bir bütçe ayrılmak­tadır. Ancak, bu yatırımların büyük bir kısmı altyapı eksik­liği nedeniyle verimli şekilde kullanılamamaktadır. Özbekis­tan ve Kırgızistan gibi ülkeler­de de benzer su problemleri ya­şanmaktadır.

Türkiye’nin de bu sorunlardan ders çıkarması ve su yönetimi konusunda daha stratejik adımlar atması gerek­mektedir. Su kaynaklarımızın etkin kullanımı ve geri dönü­şümü konusunda yatırımların artırılması, gelecekte yaşana­bilecek su krizlerini önlemek adına kritik bir gerekliliktir. Bu doğrultuda, belediyeler ve özel sektör iş birliği içinde, yenilikçi su yönetim sistemlerini hayata geçirmelidir.”

BAE ve Mısır yatırım yaparak nehir yönünü değiştirdi

İklim değişikliği sebebiy­le çok yağış alan Türkiye’nin doğu bölgesinde su kıtlığı ya­şanırken, İç Anadolu’da kara­sal iklimin yaşandığı herhan­gi bir bölgede su kaynaklarının yeterli seviyede olabileceğine dikkat çeken Canbay, ekosiste­min sürdürülebilirliği için de­niz suyunun arıtılmasının, su krizine çözüm olabilecek en önemli seçeneklerden olduğu­na vurgu yaptı.

Canbay, şöyle devam etti: “Deniz suyu arıtımı konusun­da dünyada çeşitli projeler ger­çekleştiriliyor. Ülkemizde de benzer projeler hayata geçiri­lebilir. İstanbul'un su ihtiyacı­nın büyük bir kısmı deniz suyu arıtımı ile karşılanabilir. Birle­şik Arap Emirlikleri 80 milyar dolar, Mısır 30 milyar dolar ya­tırım yaparak nehir yönünü de­ğiştirmiştir ve deniz suyu arı­tımına önem vermektedir. De­niz suyu arıtımı sürdürülebilir bir çözüm sunuyor ancak de­nizden alınan suyun tekrar geri bırakılması sürecinde, çevre­sel etkilerin iyi yönetilmesi ge­rekmektedir. Daha bilinçli mü­hendislik çalışmaları ve çev­resel etkileri minimize eden projeler ile su yönetimi daha verimli hale getirilebilir.”

Günümüzde en hızlı büyü­yen sektörlerden birinin su arıtma teknolojileri olduğunu anlatan Canbay, bu alanda bü­yük bir istihdam açığı bulundu­ğunu, gelecekte de talebin art­masının beklendiğini sözleri­ne ekledi.

“Basınçlı sulama sistemine geçiş zorunlu”

Şırnak Üniversitesi Mühen­dislik Fakültesi Hidrolik Ana Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Meh­met Şimşek, Batman, Bingöl, Diyarbakır, Mardin ve Şanlıur­fa’da son 65 yılın en kurak dö­neminin yaşandığını belirtti. Ülkemizdeki kullanılabilir su miktarının kuraklık nedeniy­le 112 milyar metreküpten 101 milyar metreküpe düştüğü­nü vurgulayan Şimşek, tarım­sal sulamada basınçlı sulama sistemine geçişin zorunlu hale geldiğini söyledi.

“Yağmur suyunu hasat etmeliyiz”

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi eski rektörü Prof. Dr. Nafi Baytorun, tarımsal üretimde suyun kritik bir faktör haline geldiğini vurgulayarak, nehir suyundan daha kaliteli olan yağmur suyunun hasat edilmesi gerektiğini belirtti. Baytorun, özellikle seracılıkta su maliyetlerinin yükseldiğine dikkat çekerek, "Bugün seralarda 1 kilogram domatesi 59 cent dolara mal ediyoruz. Bu, ihracata giden salkım domates için önemli bir maliyet kalemi. Su bizim için bir kısıt haline geldiyse neden suyu hasat etmiyoruz?" dedi.

“GAP ile bölgenin ihracatı 13,5 milyar dolara çıktı”

GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Nusret Mutlu, proje kapsamında hedeflenen 22 barajın 18’inin tamamlandığını, 19 hidroelektrik santralinden 14’ünün faaliyete geçtiğini bildirdi. Özellikle tarımsal üretim ve ihracatta sağlanan ilerlemelere dikkat çekerek, “GAP bölgesinin ihracatı, 600 milyon dolarlardan 13,5 milyar dolara çıktı. Tarımsal sulamanın etkisiyle bu büyük bir başarı hikâyesine dönüştü” ifadelerini kullandı.

Ruhsatsız kuyularla kontrolsüz su tüketimi artırıyor!

İklim değişikliği, azalan yağış oranları, artan buharlaşma ve kontrolsüz su kullanımının su kaynaklarını azalttığını kaydeden Harran Üniversitesi Tarım Yapıları ve Sulama Bölümü'nden Prof. Dr. Ali Rıza Türkmen, yalnızca Şanlıurfa'da 17 bin ruhsatlı kuyunun bulunduğunu, ancak ruhsatsız kuyuların sayısının bunun dört katına ulaştığını belirtti. Kontrolsüz su tüketimi nedeniyle bölgede yeraltı su seviyelerinde son 20 yılda 40- 50 metreye varan düşüşler meydana geldiğini aktaran Türkmen, bunun da enerji maliyetini de artırdığını aktardı.

Kaynak: DÜNYA - İSTANBUL