Beyaz Saray'a yapay zeka danışmanlığı veren Türk kızı
Türkiye'de bilgisayar mühendisliği eğitiminden sonra Harvard'a Robert L. Wallace Ödül Bursu ile kabul edilen Ece Kamar, bugün Microsoft'un yapay zeka konusundaki kıdemli araştırmacılarından.
YASEMİN SALİH
Yapay zeka son dönemin tartışmasız en popüler oyuncularından. Hatta bilimin de Oscar'ı verilse en sıkı adaylardan biri olurdu. Herkesin onun hakkındaki fikri farklı. Microsoft'un CEO'su Satya Nadella'ya göre gelecek tüm inovasyonların hammaddesi olan yapay zeka, ünlü fizikçi Hawking'in düşüncesiyle insanlığın sonunu getirebilecek gelişmelerden, Elon Musk ise onu olası bir üçüncü dünya savaşının sorumlusu olarak görüyor. Tartışmalar ne olursa olsun veriler ve algoritmalarla beslenen yapay bir beyin için geri adım atmak artık mümkün değil. Ok yaydan çıktı ve bilim dünyası şimdi bu konunun üzerine yazılan kötü senaryoların gerçekleşmemesi adına işin içine fizik ve mühendisliğin dışında ahlak, adalet, vicdan gibi unsurları katmak üzere çalışıyor.
Geçtiğimiz hafta Türkiye'ye yapay zeka konusunda dünyaca tanınmış bir isim geldi. Adı, Ece Kamar. Kamar, Microsoft'ta yapay zeka algoritmaları üzerine çalışıyor. Kıdemli Araştırmacı unvanıyla Satya Nadella ve hatta Beyaz Saray'a da yapay zeka konusunda danışmanlık veriyor. Kamar ile yapay zekanın bugüne kadar kat ettiği yolu, bu konuda kadınların gücünü ve gelecekte neler yaşanabileceğini konuştuk.
Problem yapay zekada değil veriyi girende
Yapay zekanın son yıllarda popüler olmasına rağmen 1950'lerden beri insanlığın hayatında olduğunu söyleyerek başlıyor sözlerine Kamar. O tarihte bilim insanı Alan Turing'in tanımlamasından bu yana çok şey değişti elbette, insanlık bir yandan yapay zekanın nimetlerini oburca tüketirken bir yandan da her hatasında onu yerlere vurmaya çok hevesli. Ece Kamar'a göre 2000'den itibaren istatistiksel öğrenme teknikleriyle büyük bir atılımda olan yapay zekada belirleyici gelişme, işin mühendislik tarafından çok ahlaki yönünde yaşanacak. Çünkü Amerika'da şirket yönetimlerinden mahkemelere kadar birçok alanda kullanılan yapay zekanın adalet ve vicdani yönünü sorgulamamıza neden olacak deneyimler edinilmeye başlandı bile. Zaten kafaları kurcalayan da işin "insani" yönü değil miydi?
Ece Kamar'a göre yapay zekayla ilgili çizilen kötü senaryoların temeli sağlam değil, "Çünkü yapay zeka bir veri ve algoritma sistemi. O verileri kimler, nasıl giriyorsa ona göre davranıyor. Siz ona hangi bilgileri nasıl bir yaklaşımla yüklüyorsanız öyle hareket ediyor. Ahlak bu verileri yükleyenlerin, yani yapay zeka konusunda çalışanların eksiği olabilir ancak" diyor.
Kırılma noktasındayız
Kamar'ın verdiği bilgilere göre yapay zeka ile ilgili 2000'den bu yana yayımlanan makale ve araştırmacı sayısı 8 kat, yatırılan sermaye büyüklüğü de 6 kat artmış durumda. En önemli katkısı da insanların bilgiye ulaşımını kolaylaştırması. Öyle ki dünyadaki tüm verilerin yüzde 90'ı son iki yılda girilmiş sisteme. Kamar, "Artık insanların hangi bilgiye ulaşacağına yapay zeka karar veriyor. O sadece bir araç, bunu unutmamak gerek. Onu iyi ya da kötüye kullanmak insanların elinde. Dünya bu anlamda bir kırılma noktasında" derken, asıl önemli gelişmelerin bundan sonra yaşanacağına dikkat çekiyor. Bu alanda araştırma yapan bir bilim insanı olarak yapay zeka konusunda doğru adımların atılması için hükümetler, uzmanlar, sivil toplum kuruluşları ve bilim insanlarının koordineli çalışması gerektiğini vurguluyor özellikle. Bunun için kendi kendine giden otomobilleri örnek veriyor. Diyor ki, "Bu müthiş bir kolaylık olabilir ancak bu yapay zekalar örneğin arkasında bir bisiklet olduğunu şu anda algılayamıyor, kazalara neden olabiliyor. Bu büyük problem. Burada insan sağlığı devreye girdiğinden koordineli çalışmak gerek."
Daha etik olana kadar en iyi araç insan
Yapay zeka konusunda son dönemin en çok tartışılan konularından biri önyargılar. Toplum ırkçılık, cinsiyet ayrımcılığı gibi ötekileştirme eğilimlerini insanlardan görmeye alışık ancak bunu bir makine yapınca olayın rengi değişiyor. Ece Kamar ise makinelerin böyle bir eğilimlerinin olamayacağını özellikle vurguluyor. Açıklaması çok net: "Yapay zeka veriden öğrenir. Veriler önyargılı konulmuş. Örneğin yüz tanıma konusunda siyahi bireyleri görmüyor sistem. Bunun nedeni verilerin beyaz kişilerce yüklenmesi. Aynı şekilde ses tanıma sistemi de aksanlı konuşanları, kadınları algılamıyor. Bu da yapay zeka ile ilgili çalışanların daha fazla çeşitlendirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Bilgi çeşitlenirse problem çözülür."
Amerika'nın birçok eyaletinde 1990'lardan bu yana mahkemeler algoritmalarla karar veriyor. Önyargılar ise yapay zekanın hukuk kariyerini tehlikeye atıyor. Bu bir bakıma hayati tehlike doğuran bir durum. Çünkü yapay zeka zanlının yüzünü ve sesini tarıyor, onunla ilgili hızlı bir GBT çalışması yapıp, yeni bir suç işleme olasılığını hesaplayarak tutuksuz yargılanıp yargılanamayacağına karar veriyor. İşte bu noktada da hata yapabiliyor. Çünkü ırkçı yaklaşımlar gözlemleniyor. Bilgisayar aynı geçmişe sahip iki zanlıya ırkından dolayı farklı risk puanları veriyor. Kamar, bir bilim insanı olarak bu noktada yapay zeka ile insanların işbirliğinde olmaları gerektiğinde ısrarcı. Hataların giderilmesi için insani bakış açısına ihtiyaç olduğunu belirterek, "Etik, önyargısız sistemler yaratmak için data yeterli değil. Her yarattığımız sistem için kendimize onun etik davranışının ne olduğunu sormalıyız. Bu değer yargılarını sistemlere aktarmamız gerekiyor. Kritik bir alanda yapay zeka sistemleri mükemmel olana kadar elimizdeki en iyi araç insan" ifadesini kullanıyor.
Çalışmaları Microsoft'un patent listesinde
İzmir Anadolu Lisesi ve İzmir Fen Lisesi'nden sonra Sabancı Üniversitesi Bilgisayar Bilimi ve Mühendisliği Bölümü'nden mezun olan Kamar, Harvard Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri'nde doktorasını yaptı. Harvard'da Robert L. Wallace Ödül Bursuna ve Microsoft Araştırma Lisansüstü Araştırma Bursu ödülüne layık görüldü. Harvard'daki tez çalışmasında etkili insan-bilgisayar takım çalışması için modeller ve algoritmalar üzerine odaklananan Ece Kamar, şu sıralarda Redmond'taki Microsoft Araştırmaları bünyesinde Uyarlamalı Sistemler ve Etkileşim grubunda kıdemli araştırmacı olarak görev yapıyor. Ece Kamar'ın makaleleri en saygın yapay zekâ yayınlarında, 40'tan fazla hakemli dergide yayınlandı. Kamar'ın araştırmalarından bazıları patent alarak Microsoft ürünlerinde kullanıldı.
Daha çok kadın daha az önyargı
Ece Kamar, birçoklarının düşündüğü gibi bilgsayarların gün gelip de kontrolden çıkacağına inanmıyor. Olaya iyiler ve kötüler arasındaki bir oyun olarak bakmadığını belirten Ece Kamar, yapay zeka ile ilgili gelecekten umutlu. Ancak bir şartı var: Bu alanda daha çok kadın çalışmalı. Bu konuda araştırma yapan bir kadın olarak çoğu zaman platformlarda tek kaldığını anlatıyor. Diyor ki, "İnsanın yaratıcılık, ilişki yönetimi, fi ziksel temas, fikir yürütme gibi yetenekleri bir yere gitmiyor. Sadece bu alanda hassasiyet gerek. Bu da daha fazla kadını bu alanda çalışmaya çekmekle mümkün."
Kamar'ın verdiği bilgilere göre insan-bilgisayar iletişimi alanında kadın çalışan oranı şu anda yüzde 50-50. İş yapay zekaya gelince ise oran yüzde 10'a düşüyor, teori kısmında ise yüzde 5. Bunun tehlikeli olduğunu söylüyor Kamar ve ekliyor: "Yapay zekada kadınların daha fazla işin içinde olmaları gerek çünkü bu işte vicdan gerekiyor. Yapay zeka vicdanlı olmalı ki insanlığa gerçekten hizmet etsin."
Oysa mevcut durumda yapay zekanın ciddi önyargıları var kadınlarla ilgili. Örneğin geleneksel yapıda görülen kadını sadece destek birimlerine konumlandırma burada da var. Kamar bu durumu, "Arama motoruna Türkçe olarak 'o bir doktor' yazın, İngilizce çevirisinde 'he is' ifadesi var. Hemşire ile ilgili bunu yaparsanız 'she', yani kadın ifadesini görürsünüz. Aynı şekilde mutlu ifadesinde erkek, mutsuz olarak çeviri yaptırırsanız kadın betimleniyor. Bu verileri erkekler giriyor. Bunu yıkmak gerek" sözleriyle açıklıyor.