Koç: Dünya liderleri yetiştirmeliyiz

Koç, Washington’da DÜNYA’ya yaptığı açıklamada “Paradigmaları değiştirecek, evrensel değerlere hizmet edecek, hızlı değişime uyum sağlayacak liderlere ihtiyacımız var” dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Didem ERYAR ÜNLÜ

Washington DC’de bulunan Smithsonian Enstitüsü, ABD hükümeti tarafından yönetilen bir müze ve araştırma merkezi öbeği.

Geçtiğimiz hafta, “Kur’an-ı Kerim Sanatı: Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nden Hazineler” sergisinin açılışı nedeniyle ziyaret ettiğimiz Smithsonian Enstitüsü, 1846 yılında “bilgiyi artırmak ve yaymak” amacıyla kurulmuş. Enstitü bugün dünyanın en büyük müze, eğitim ve araştırma merkezi olarak değerlendiriliyor. 19 müzesi, 9 araştırma merkezi bulunan Smithsonian, 156 milyon objeden oluşan bir koleksiyona sahip.

Smithsonian Enstitüsü’nün misyonu, “mirası koruyarak geleceği şekillendirmek, yeni bilgiler keşfetmek ve değerleri dünya ile paylaşmak” olarak tanımlanıyor.

Enstitünün savunduğu değerler; yeni bilgi ve fikirleri keşfetmek ve bunları dünya ile paylaşmak; iş yapış modellerini iyileştirmek; yaratıcılık ve yenilikçiliğe her zaman öncelik vermek; farklılıklardan ortaya çıkan zenginliğe yatırım yapmak; sürdürülebilir ve sorumluluk sahibi yarınlar inşa etmek olarak ifade edilebilir.

Dolayısıyla, Koç Holding’in 2005 yılından bu yana Smithsonian Enstitüsü ile sürdürmekte olduğu işbirliği de bu değerleri savunmak açısından büyük önem taşıyor.

'Ali Koç Fenerbahçe'de başkanlığa aday olacak'Fenerbahçe'de başkanlığa aday 

11 yıllık işbirliği

Koç Holding ile Smithsonian Vakfı arasında imzalanan işbirliği 11 yılı geride bırakırken, Türk kültürünü dünyaya tanıtmayı, önyargıları ortadan kaldırmayı ve geleceğe dair yapıcı diyalog ortamının oluşmasını amaçlıyor.

Bu işbirliği kapsamında ilk olarak 2005 yılında ‘Stil Ve Statü: Osmanlı Türkiye’sinden Saray Kıyafetleri’ sergisi gerçekleşti. Sergi kapsamda Türkiye’nin zengin kültürel mirasının en iyi örnekleri geniş kitlelere ulaştırıldı.

2007 yılında, doğumunun 800’üncü yılı nedeni ile UNESCO tarafından Mevlana Yılı ilan edilmesi çerçevesinde Mevlana etkinlikleri gerçekleştirildi. Etkinlikte, Mevlana’nın insanlık anlayışı, hoşgörüsü, ortak noktası sevgi olan ve bu idealde birleşen felsefesi tanıtıldı.

Son etkinlik olan “Kur’an-ı Kerim Sanatı: Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nden Hazineler” sergisi ise, Smithsonian bünyesindeki Arthur M. Sackler Galerisi’nde 3 Aralık’a kadar yer alacak.

Sergide, Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nin el yazması Kur’an-ı Kerim koleksiyonundan 60’ı aşkın nadide eser yer alıyor. Koç Holding’in desteğiyle düzenlenen sergi özellikle de İslam dininin oldukça yanlış algılandığı bir dönemde oldukça önemli.

Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ali Y. Koç’un da dediği gibi, “Hoşgörüye dayalı dünyanın temel dayanağını kültürlerin, toplumların birbirlerini tanıması, yaşam biçimlerini ve değerlerini anlaması oluşturuyor. Temel insani haklarımızın lütfuna varabilmemiz için, hepimizin işbirliği içinde, hoşgörü ve saygı kültürünü teşvik etmemiz şarttır. Aşırılık yanlısı olanların, evrensel değerlerimizi rehin almalarına izin veremeyiz. Daha iyi bir dünya için tek yol budur.”

ABD’de ilk kez

Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nin el yazması nadide Kur’an-ı Kerim koleksiyonunun bir arada ilk kez ABD’de sergilenmesi büyük önem taşıyor. Sergide yer alan eserler, 8. yüzyıldan 17. yüzyıla uzanan neredeyse bin yıla yakın bir devri kapsıyor ve Abbasiler, Selçuklular ve Osmanlılar dönemlerinin en seçkin yapıtlarından oluşuyor.

Türk ve İslam Eserleri Müzesi Koleksiyonu’ndan seçilen el yazmaları İran, Orta Asya ve Arap dünyasının en kuvvetli hattatlarının elinden çıkan paha biçilmez eserler olarak biliniyor. Sergide, Kur’an-ı Kerim’in ilk nüshaları olarak kabul edilen parşömen üzerine yazılmış Kur’an yapraklarını ihtiva etmesi nedeniyle İslam dünyası için çok değerli bir koleksiyon olan Şam Evraklarından parçalar da yer alıyor.

Serginin gerçekleştiği Arthur M. Saikler Galerisi’nin ve Freer Sanat Galerisi’nin Direktörü Julian Raby, İstanbul’daki Türk ve İslam Eserleri Müzesi dünyadaki en olağanüstü Kur’an-ı Kerim koleksiyonuna sahip olduğuna dikkat çekiyor ve “Ne var ki uzmanların çoğu neredeyse bunu hiç bilmiyor. Bu sergi Müslüman hattat ve zanaatkârların bin yıldan uzun bir süre boyunca Kuzey Afrika’dan Afganistan’a kadar yayılan sanatlarını ABD’deki ziyaretçilere sunan benzersiz bir fırsat niteliğinde” diyor.

Türkiye, dünya açısından kazanılması gereken bir ülke

Sergi sonrasın sohbet ettiğimiz Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ali Y. Koç, “Türkiye, dünya açısından kazanılması gereken bir ülke. Kendimizi daha iyi anlatmalıyız” diyor ve şu önemli mesajları veriyor:

► “Mevlana’nın öğretisi bütün insanlığı kucaklayan bir aydınlanmadır. Ne yazık ki Müslüman dünyası ters istikamete doğru yol alıyor. Doğruyu yansıtmak için sabırla mücadele vermek lazım. İslam karşıtlığı seçim kampanyalarında gündeme gelmeye başladıysa, artık harekete geçmek lazım.”

► “Dünyada yaşanan mülteci durumu da İslamofobiye katkı veriyor. 21. yüzyılda çağ dışı görüntülere şahit oluyoruz. 21. yüzyılın sorunları çok fazla. Bu sorunların çözümünde farklı bir anlayışa ihtiyacımız var. Artık geçmişin gerçeklerini tamamen yok eden yeni veriler var. En büyük sorun ise insancıl yaşama ulaşma eşitsizliği.”

► “Yeni bir profilde dünya liderleri yetiştirmemiz gerekiyor. Paradigmaları değiştirecek, evrensel değerlere hizmet edecek, piyasanın yanı sıra sosyal konulara öncelik verecek, hızlı değişime uyum sağlayacak liderlere ihtiyacımız var.”

► “Batı dünyası Türkiye’nin Ortadoğu konusunda kayıtsız kalmasının mümkün olmadığını anlamıyor. Kaosun sonlanması açısından fark yaratabilecek olan Türkiye’dir. Türkiye’nin tarafsız olabileceğini düşünmek büyük hata. Türkiye, demokrasisi, halkı, becerileri ile diğer ülkelerden ayrışıyor. Bölgesel bir güç olmak istiyorsak, bu sürece dahil olmak zorundayız. Türkiye, dünya açısından kazanılması gereken bir ülke. Kendimizi daha iyi anlatmalıyız.”

Parayı ''Bilgiyi yaymak ve arttırmak'' için kullanmak

Smithsonian Enstitüsü’nün kurucusu James Smithson’un hikayesi oldukça ilginç. ABD ile hiçbir bağı olmayan, hatta hayatında ABD’ye ayak basmamış olan Smithson, tüm mirasını ABD’ye bağışlar. James Smithson’un tek isteği, bu paranın “bilgiyi yaymak ve arttırmak” amacıyla Smithsonian isimli bir enstitü kurulması için harcanması olur. Smithsonian Enstitüsü, ABD Kongresi’nde kurulan bir komisyon tarafından kurulur ve Smithson’un mirası Philedelphia’daki hazineye getirilir. Yıllar sonra, Graham Bell’in aracılık etmesiyle James Smithson’un mezarı da ABD’ye getirilir. Anıt mezar bugün enstitünün içinde yer almakta.

Smithsonian Enstitüsü, 1846'da “bilgiyi artırmak ve yaymak” amacıyla kuruldu. Enstitü bugün dünyanın en büyük müze, eğitim ve araştırma merkezi olarak değerlendiriliyor.

Bu konularda ilginizi çekebilir