Akademi, fosil yakıt sanayiinin görünmez sömürgesi mi?

Akademik araştırmalar kurumsal dünyanın hakimiyetine geçiyor. Özellikle petrol şirketlerinin üniversiteler üzerinde kurduğu hakimiyet, küresel ısınma ile mücadeleyi tehdit ediyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Didem ERYAR ÜNLÜ

Stanford Üniversitesi Tarih Departmanı öğretim görevlisi Dr. Benjamin Franta ve MIT Veri, Sistemler ve Toplum Enstitüsü görevlisi Doç. Dr. Geoff rey Supran tarafından The Guardian için kaleme alınan analizde, akademik araştırmaların kurumsal dünyanın hakimiyetine geçtiğine dikkat çekiliyor. Analizde yer verilen örnekler oldukça ilginç;

Şubat ayında Harvard Kennedy School'da "Rational Middle Energy Series" isimli bir film gösterimi gerçekleşti. Üniversite bu gösterimi, günümüzün enerji konularına dair dengeli bir tartışma ihtiyacı ve istediğine cevap vermek üzere hazırlanan bir etkinlik olarak tanıttı. Bu noktada soru şu: "Dengeli ve rasyonel" olduğu ifade edilen tartışmayı kim gerçekleştiriyor? Harvard Üniversitesi onayı ile gerçekleştirilen bu etkinlikte paylaşılan bilgiler; öğrenciler ve kamuoyu için ne derece güvenilir?

The Guardian gazetesinde yer alan habere göre, Harvard Kennedy School'da düzenlenen etkinliğin sponsoru Shell petrol şirketi. Filmin prodüksiyonu Shell'e ait. Filmin yönetmeni, bir petrol şirketinin Başkan Yardımcısı. Filme verilen sponsorluk bedeli 300 bin dolar. Etkinliğe ev sahipliği yapan Harvard Kennedy School ise 3.75 milyon almış. “The Great Transition” (Büyük Dönüşüm) isimli bir başka film ise, doğalgazın karbon emisyonları bakımından “temiz” olduğunu; düşük karbon ekonomisine ve yenilenebilir enerjilere geçişin ise çok uzun zaman alacağını anlatıyor. Filmde, California Üniversitesi Enerji ve Sürdürülebilirlik Direktörü olarak yer alan Amy Myers Jaffe, “Fosil yakıt kullanmaya devam edeceğimiz konusunda gerçekçi olmak zorundayız” diyor. Filmde, Jaff e’nin ABD Ulusal Petrol Konseyi üyesi olduğundan bahsedilmiyor. Filmde yer alan bir diğer isim ise, yenilenebilir enerjilerden pil üretilmesi konusunda olumsuz yorumlar yapan Michelle Michot Foss. Foss, Austin merkezli Texas Üniversitesi Enerji Ekonomisi Merkezi Baş Ekonomisti olarak tanıtılıyor; fakat, merkezin Chevron, ExxonMobil tarafından kurulduğu belirtilmiyor.

Objektif ve bağımsız değiller

Dr. Benjamin Franta ve Doç. Dr. Geoff rey Supran tarafından yapılan yorum şöyle: “Objektif olduğuna inandığımız uzmanlar ve bağımsız olduğunu düşündüğümüz araştırma merkezleri, petrol sanayi ile bağlantılı ve bu bağlantılar genellikle gizli tutuluyor. Bu araştırma merkezleri, akademinin sağladığı tarafsızlık ve güvenilirlik görüntüsü altında, sanayinin birer projesi aslında.”

İki akademisyen, yıllar boyunca Harvard ve MIT’de çok sayıda enerji araştırması yürüttüklerini ifade ediyorlar. Akademisyenlerin öncelikle vurguladıkları unsur ise, bu araştırmaların büyük petrol şirketleri tarafından fonlanıyor olması. Bu durum da tabi ki, fonu alan üniversitelerin enerji ve ilkim politikalarını belirliyor.

Dr. Franta ve Doç. Dr. Supran’a göre; petrol, gaz ve kömür şirketleri, fosil yakıt üreticileri ve yatırımcıları ABD üniversitelerindeki enerji ve iklim politikası araştırmalarını kontrol altına almış durumda.

Franta ve Supran, durumun daha da iyi anlaşılması için şu örneği veriyorlar: “Kamu sağlığı araştırmalarının tütün endüstrisinin eline geçtiğini hayal edin. Bu araştırmaların güvenilir olmayacağını anlamak için dahi olmaya gerek yok. Bilimsel araştırmalara zarar vermemek amacıyla, üniversiteler sağlık araştırmaları için tütün endüstrisinden fon almıyor. Doğrusu da bu zaten.”

Bilim insanları ve politika uzmanları, insanlığın önündeki en büyük tehditlerden biri olan küresel ısınmaya karşı çözüm geliştirmeye çalışırken; çıkar çatışmaları tüm dünyaya zarar verecek ve sonunda hepimiz kaybedeceğiz.

Dr. Franta ve Doç. Dr. Supran’ın önerilerine kulak verelim: “Üniversiteler fosil yakıt şirketleri ile tüm ilişkilerini sonlandırsınlar demiyoruz. Enerji araştırmaları fosil yakıt endüstrisi ile öylesine iç içe geçmiş durumda ki, böyle bir öneri çok büyük değişimler gerektirir. Bizim söylemek istediğimiz, üniversitelerin şu gerçeği görmezden gelmemeleri: ‘Küresel ısınma ile petrol şirketleri arasında net bir çıkar çatışması var’.”

Franta ve Supran bu duruma çözüm üretmek açısından iki yaklaşım öneriyorlar. Bunlardan birincisi, iklim politikası ve enerji araştırmalarının finansal ve profesyonel bağlantılarını tanımlayan standartlar belirlemek ve kurumların bu standartlara uymasını sağmaka. İkincisi ise, çıkar çatışmasını azaltmak için birbiri ile çok zıt düşen tarafların bir araya gelmemesini sağlamak.

Sonuçta küresel ısınmayla mücadele edebilmek ve çocuklarımıza yaşanabilir bir dünya bırakmak için, gerçekleri olduğu gibi ortaya koyan bağımsız araştırmalara ihtiyacımız var. Aksi taktirde, ne bugüne ne de geleceğe fayda sağlayabiliriz.

Bu konularda ilginizi çekebilir