"Aksilik olmazsa cuma günü karar vermeyi planlıyoruz"
Şike davasında karar aşamasına gelindi. Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci yaptığı açıklamada, "Cuma günü karar vermeyi planlıyoruz" dedi. Aziz Yıldırım beraatini talep etti.
İSTANBUL - "Futbolda şike" iddialarına ilişkin yargılamayı yapan İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti Başkanı Mehmet Ekinci, "Bir aksilik olmazsa Cuma günü karar vermeyi planlıyoruz" dedi.
Özel yetkili İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, 4 tutuklu sanık ile 11 tutuksuz sanığın esas hakkındaki savunmalarının alınmasının ardından Başkan Ekinci, duruşmaya son verdiğini söyledi.
Duruşmayı 29 Haziran Cuma gününe bıraktığını bildiren Ekinci, "O gün, geriye kalan sanıkların savunmalarını alacağız. Müdahillerin diyeceklerini soracağız. Sonra sanıkların son sözlerini alacağız.
Bir aksilik olmazsa Cuma günü karar vermeyi planlıyoruz. O gün biraz uzun sürebilir duruşma. Olmazsa, Pazartesi gününe de duruşma tarihi verebiliriz" diye konuştu.
Yıldırım, beraatini talep etti
"Futbolda şike" iddialarına ilişkin davanın tutuklu sanıklarından Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, savunmasında hakimlere, "Sizler benim örgüt kurmadığımı, bu insanların örgüt üyesi olmadıklarını çok iyi biliyorsunuz" diyerek, beraatini talep etti.
Özel yetkili İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davada verilen aranın ardından Aziz Yıldırım savunmasına devam etti.
3 Temmuz sabahı, "silahlı örgüt kurdukları" iddiasıyla gözaltına alındıklarını hatırlatan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Aziz Yıldırım ve arkadaşları, Fenerbahçe'yi şampiyon yapmak için silahlı suç örgütü kurmuştu. Evlerimizi aramadılar, bahçelerimizi de kazmadılar. Bu örgütün silahlarını kimse aramadı, sormadı... Sonradan anladık ki amaç 'bir yerlerden bir örgüt bulmak ve bizleri oraya katmaktı ve öyle de oldu. Tam silahlı suç örgütü suçlamasına alışmıştık ki, sorgular başladı. Gördük ki 6222 sayılı yasa uyarınca 'şike' yapmışız. Herhalde 'şike' yapmak için 'silahlı suç örgütü' kurduk diye düşündük. Tutuklama müzekkerelerinde gördük ki, sadece 'şikeden' tutuklanmışız. Yine anladık ki, hakkımızda hüküm verenler şike suçunun cezasının daha ağır olduğunu anlayınca, sağ olsunlar bizleri silahlı suç örgütünden çıkartıp, şike maddesine sokmuşlar ve tabii ki tutuklandık. Bugün anlamaktayım ki, Aziz Yıldırım'ın aslında en özgür olduğu günlerinin başlangıç tarihiymiş 3 Temmuz."
"Televizyonlarda kendilerinden menkul adamlar türedi"
Bu süreçte hakkında itibarsızlaştırma ve toplum önünde küçük düşürmeye dönük planların hayata geçirildiğini ileri süren Yıldırım, şöyle konuştu:
"Televizyonlarda, gazetelerde kendinden menkul adamlar türedi. Bizlere her gün küfreden, özel resim ve haberlerimizi yayınlayan, bizleri hedef alan, iki lafı bir araya getiremeyen bu şahısların birçok ortak noktaları vardı. Savcı ve polis onlarındı. Bizlerse karşıt güçler. Hep aynı ağızdan konuşuyorlardı, aynı yere bağlı olduklarını söylüyorlardı. Sözde bu haberciler savcıdan ve polisten, gizlilik kararı olan dosyadan bilgiler alıp basına sızdırma yarışına girmişlerdi. Aslında buna en güzel cevabı Savcı Mehmet Berk vermişti. Medyada ve basında konuşulanların yüzde 90'ının yalan olduğunu açıkça ifade eden savcımız, bu yalanlarla bir yıl boyunca kişiliklerimize tecavüz edilmesine de izin vermiştir. Gerçi aynı Mehmet Berk, 'Sivas maçının sonucu böyle olmasaydı bu davayı açmayacaktım' demek suretiyle davadaki ciddiyetini ve bakış açısını ortaya koymuştu; ancak biz anlamamıştık."
Yıldırım, Futbolda Şike ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun'da yapılan değişikliğin de "Aziz Yıldırım" yasası olarak lanse edilmesine karşın bu yasadan tek bir Fenerbahçeli'nin yararlanamadığını ileri sürdü.
"İddialar komikti"
İddianame açıklanınca rahatladıklarını ifade eden Yıldırım, "Çünkü iddialar yetersizdi. Hukuka açıkça aykırı şekilde toplanan deliller bizleri suçlamaya yetmezdi. İddialar gerekçesizdi, komikti. Tıpkı savcının huzurda verdiği iddianamenin diğer sureti olan mütalaa gibi. Ama iddianamede bir şey değişmiş, değiştirilmişti. Bizler bu sefer de 'haksız ve ekonomik çıkar amaçlı suç örgütü' olmuştuk. Kısacası silahlı suç örgütünden soruşturulup, şikeden tutuklanıp, haksız ve ekonomik çıkar amaçlı suç örgütünden yargılanacaktık. Bu kadar telaşa, böylesine önemli makamları sırf bizleri buralarda yargılamak için bu durumlara düşürmeye ne gerek vardı. İstenilse bizler burada, özel yetkili ağır ceza mahkemelerinde yargılanmak için dilekçe dahi verebilirdik. En azından devletin ciddiyetine gölge düşürülmemiş olurdu diye düşündük" şeklinde konuştu.
Yargılama başlayınca hak ettikleri saygıyı gördüklerini ve bu konuda müteşekkir olduklarını dile getiren Yıldırım, "Yargılama tarafınızdan hızlı bir şekilde yapılıyordu. Yine tutukluyduk ancak daha da özgürdük. Tam bir şeylerin değişmeye, bazı oyunların bozulmaya başladığını düşünmeye başladık, bu sefer de 'hızlı bir şekilde ceza vermek için yargılama yapıldığı' dedikoduları çıktı karşımıza. Şu anda bu dedikodular ve sizlerle baş başayım" dedi.
[PAGE]"Örgüt kurmadığımı çok iyi biliyorsunuz"
Hakimlere hitaben, "Sizler benim örgüt kurmadığımı, bu insanların örgüt üyesi olmadıklarını çok iyi biliyorsunuz" diyen Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kenan Yaralı'ya şike parası yollamadığımı, İbrahim Akın'a hiçbir Fenerbahçeli yöneticiden para gitmediğini, bu paralar tespit dahi edilmeden suçlandığımızı, kulübüyle sözleşmesi devam eden bir oyuncuya 'transfer şikesi' teklif edilemeyeceğini, Sivas'taki çantanın içinde şike parası değil, biletler olduğunu, Ümit Karan'a, Bülent Uygun'a, Sezer Öztürk'e, Emenike'ye şike veya teşvik teklifinde bulunmadığımızı konuşmalardan açıkça anlıyor, biliyorsunuz. Üç tarlanın şike söylemi olduğuna kendisi bile inanmayan savcı gibi sizler de eminsiniz. Bu tür söylemlerle bizlere ceza verilmemesi gerektiğini... Biz de herkes kadar temiziz derken, diğer takım ve yöneticilerin tapelerini çok iyi biliyorsunuz ve bin 300 tapeden tarafıma ait 103 tapeden bir tanesinin bile bu nitelikte olmadığını biliyorsunuz. Türkiye Cumhuriyeti ve Fenerbahçe'den başka aşkımız ve zayıf noktamız olmadığını, Fenerbahçe'ye ve bizlere yaşatılanları hak etmediğimizi biliyorsunuz. Bu ülkeyi, bu vatanı bölmeye çalışanlara övgü ve ayrımcılık yarışında olanların, konu biz olunca nasıl acımasız olduklarını görüyorsunuz."
Hakimlerin bildiklerini okumaktan vazgeçmemelerini isteyen Yıldırım, "Çünkü Aziz Yıldırım'ın bundan önce olduğu gibi bundan sonra da bildiği ve inandığı yolda yürüyeceğini tüm kamuoyuna ilan ederim. Vereceğiniz karar sadece Aziz Yıldırım'ın bağımsızlık kararı olmayacaktır. Bu karar, aynı zamanda Türk yargısının bağımsızlığına dair olacaktır. Bilinmelidir ki, adaletsizliği engelleyecek gücümüzün olmadığı zamanlar olabilir ancak mücadele etmediğimiz hiçbir zaman olmamıştır ve olmayacaktır" şeklinde konuştu.
[PAGE]UEFA'nın verdiği karar
Aziz Yıldırım, savunmasında, UEFA'nın, Fenerbahçe'nin Avrupa Şampiyonlar Ligi'ne katılabileceğine dair kararına da yer verdi.
Yargılamanın özel yetkili mahkeme yerine spor mahkemesinde görülmemesine anlam veremediklerini kaydeden Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Spor hukukuna ait bir ihtilafın neden spor hukuku düzenlemeleri tahtında çözümlenmediğini defalarca sorduk, söyledik. Bu sırada bunu birileri daha söyledi. UEFA... Evet, Fenerbahçe üzerinden oynanan oyunların bittiği bu günlerde UEFA, ders niteliğinde bir karar verdi bizlere, hepimize. Aslında bu kararda önemli olan kararın kendisi ya da sonuçları değildi. Karar, sadece spor hukuku yargı organlarının yaptığı yargılamayı esas alıyor, özel yetkili organize ve özel yetkili savcılığın hiçbir işlemi ve tasarrufunun adı dahi anılmıyordu kararda. Bizlerin haklıyken peşinen haksızlığı seçeceğimiz yegane durum; Türkiye Cumhuriyeti menfaatleridir. Bu kararınız Fenerbahçe'den öte Türk futbolunun geleceği ile, itibarı ile ilgilidir. UEFA kararı göstermiştir ki, yapmış olduğunuz bu yargılama, spor hukuku hükümleri itibarı ile tanınmamakta; hatta UEFA'da aleyhe durum ve delil olarak dahi değerlendirmeye tabi tutulmamaktadır.
Uluslararası kurum ve kuralların Türk ve dünya futbolu üzerindeki hakimiyeti kamuoyunun malumudur. Bu nedenle sizlerin sırf soruşturmayı yapan polis ve savcıları incitmemek, kamuoyunun bazı kesimlerini tatmin etmek ya da belki de Aziz Yıldırım'ın tasfiyesini sağlamak için sadece vicdanen vereceğiniz karar, inanın Türk futbolunun sonu olacak ve futbolda Türkiye'nin her platformda lekelenmiş, damgalanmış 3. dünya ülkesi muamelesi görmemiz sonucunu doğuracaktır. Unutulmamalı ve şu sıralar sıklıkça hissedilmektedir ki, Türkiye her geçen gün damarlarındaki asil kanın farkına biraz daha varmak zorundadır."
Aziz Yıldırım, sözlerini, "Sayın makamınız tahtında tüm Türk yargısına olan inancımı yineler, son sözümüzün 'Bu sevda bitmez' ve 'Her koşulda Fenerbahçe' olduğunu dosta, düşmana ilan ederim. Bununla birlikte mütalaada yer alan itham ve iddiaların asılsızlığı yapılan savunmalarımızla açıkça ortaya konulmuştur. Hiçbir maçta şike ve teşvik yoktur. Şike teşebbüsünde bulunulmamıştır; teşvik primi verilmemiştir. Tüm kamuoyunun malumu olduğu üzere, tüm hesaplarımız resen atanan bilirkişi ve Dernekler Masası tarafından incelenmiş ve hiçbir hukuka aykırı tasarrufa ya da usulsüzlüğe tesadüf edilmemiştir. Bu gerçeğin sayın mahkemece tespit edileceğine dair olan inancım tamdır. İş bu açıklamalar ve tespitler tahtında tahliye ve beraat yönünde karar vermenizi talep ederim" diyerek tamamladı.
Yıldırım, hakimin sorusu üzerine, ceza verilmesi durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükmünden yararlanmak istemediğini de tekrar etti.
[PAGE]
"CMK'nın 231. maddesini kabul ediyorum ama kalbim çok acıyor"
"Futbolda şike" iddialarına ilişkin davada esas hakkındaki savunmasını yapan tutuklu sanık Olgun Peker, "(Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını içeren) CMK'nın 231. maddesini kabul ediyorum ama kalbim çok acıyor" dedi.
Gasp suçlamasını kabul etmediğini, müştekilerin de şikayetçi olmadıklarını belirten Olgun Peker, "Başkanım duruşmalarda bana 'biraz sert konuşuyorsun' dediniz. Ben Kasımpaşa'da büyüdüm, orada büyüyenler profesör de olsa konuşmaları biraz farklıdır. Bunu bazı siyasilerimizden siz de görüyorsunuz. Siz de sinirlenince fena değilsiniz " dedi.
Bunun üzerine, sinirlendiklerinde duruşmaya biraz ara verdiklerini belirten Mahkeme Heyeti Başkanı Ekinci, hakim Orhan Karadeniz'in, "Size en büyük tavsiyem, eğer bir şeye sinirlenirseniz o gün asla karar vermeyin" şeklinde tavsiyede bulunduğunu anlattı.
Peker'in, mahkemede hiç yalan söylemediğini belirtmesi üzerine Ekinci, soruşturma aşamasında yalan söyleyip söylemediğini sordu. Peker de "Yalan söylemedim. Sadece soruları aldığım kişiyi orada söylememiştim, size anlattım. Yine size de söylemezdim. O kendince bana bir iyilik yapmış. Sonra öğrendim ki, bu işin patlamasına onlar sebep olmuş. Ben de söyleyelim dedim" diye konuştu.
Savcı Mehmet Berk'e ifade verdiği sırada odaya giren bir kişinin, kimin ifadesini aldığını sorduğunu, savcının da "Ben ağaların ifadesini alırım" dediğini anlatan Peker, "En büyük pişmanlığım, bunu duyunca ifade vermeyi kesmemektir" dedi.
Silahlı örgüt yöneticisi olduğu yönündeki iddiaları reddeden Olgun Peker, "Gerçekten o anlatılan adam ben değilim, çete kurmak gibi bir hayalim hiç olmadı. Benim hayallerim hep düzgün şeylerdi. İsmi gayri meşru olan bir şeyin içinde bulunmak istemiyorum" diye konuştu.
Rüşvetle ilgili iddianın da gerçeği yansıtmadığını, bu durumun telefon konuşmalarından da ortaya çıktığını savunan Peker, eğer rüşvet vermiş olsaydı bunu söyleyeceğini ifade etti.
Peker'in, menajerlik sınavının sorularını aldığını ancak bunun için para vermediğini söylemesi üzerine Başkan Ekinci, "Kimsenin bana bir şey ısmarlamasına izin vermem diyordun. Soruları almışsın" dedi.
Peker de "Başkanım, siz de öğrenci oldunuz. Şimdi ben yapmazdım dersiniz ama size öğrenciyken biri gelip sınavın soruları var dese..." diye konuştu.
Başkan Ekinci ise eğitim gördüğü okullarda bu gibi şeylerin çok sıkı tutulduğunu ifade etti.
Olgun Peker, "Üniversite sınav soruları çıktı dışarıya, bir sürü öğrenciye ulaştı, bu kadar sorun olmadı" dedi.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını içeren CMK'nın 231. maddesinin uygulanmasını kabul ettiğini belirten Olgun Peker, "CMK'nın 231. maddesini kabul ediyorum ama kalbim çok acıyor. Benim bu dosyayla ilgili şöyle bir hayalim var. Ben bu dosyadan beraat etmek ve o beraati gazetelere ilan vermek istiyorum. İçim kanayarak kabul ediyorum. Bize gösterdiğiniz anlayıştan dolayı da teşekkür ediyorum" diye konuştu.
Bunun üzerine Başkan Ekinci'nin, "Böyle diyorsunuz, ayrılık vakti gelmiş gibi biz de hüzünleniyoruz" demesi salonda gülüşmelere neden oldu.
Söylediklerinin tutanağa geçirilmesi sırasında, CMK'nın 231. maddesinin uygulanmasına ilişkin "içim kanayarak" ifadesinin de eklenmesini isteyen Peker'e Başkan Ekinci, "Kanunda içim kanayarak diye bir hüküm yok" dedi.
Şekip Mosturoğlu da hakkındaki suçlamalardan beraatine karar verilmesini istediğini belirterek, "CMK'nın 231. maddesinin uygulanması konusunda da, bir hukukçu olarak tavsiye etmezdim bu delil durumuna göre, ancak haktır kullanmak istiyorum. Öngörülemez bir yargılama yapılıyor, hiç içtihadı olmayan, örneği olmayan bir konuda yargılama yapılıyor" diye konuştu.
[PAGE]"Etik Kurulu raporunu da, Etik Kurulu'nu da tanımıyorum"
"Futbolda şike" iddialarına yönelik dava kapsamında tutuklu bulunan Fenerbahçe Asbaşkanı İlhan Ekşioğlu, Fenerbahçe'nin menfaatlerini her zaman ön planda tuttuğunu, örgüte üye olarak çıkar sağladığı iddialarının gerçek dışı olduğunu söyledi.
Özel yetkili İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davada, Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'ın savunmasının ardından Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci, sanıklara, diledikleri sürede savunma yapabileceklerini, gerektiğinde aldıkları kararları ve kendilerini eleştirebileceklerini kaydetti.
Ekinci'nin bu sözlerinin ardından savunmasına başlayan İlhan Ekşioğlu, hakkındaki örgüt üyeliği suçlamasını kabul etmediğini söyledi.
Ekşioğlu'nun, "Fenerbahçe de bir sivil toplum örgütüdür ama örgüt denilince korkarak yaklaşıyoruz. Her örgüt suç örgütü değildir" şeklindeki sözleri üzerine Mahkeme Başkanı Ekinci, "Yargıçların da örgütü var" şeklinde karşılık verdi.
Çıkar amaçlı suç örgütüne üye olmanın kendisi için kabul edilemez olduğunu dile getiren Ekşioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ben böyle bir örgütün varlığına inanmıyorum. Böyle bir örgüte üye değilim. Çıkar amaçlı suç örgütü olduğu zaman daha da can yakıcı oluyor. Allah'a şükür hiçbir menfaate ihtiyacım yok. Duysaydım da o yola başvurmazdım. Şan, şöhrete de ihtiyacım yok. Belki 4 bin gündür Fenerbahçe'de yöneticilik yapıyorum ama 4 kere gazetede açıklamam çıkmamıştır. Fenerbahçe rozetini kullanarak trafik polisine karşı bile menfaat sağlamadım. 10 yıl önceki mal varlığım şu anki mal varlığımdan daha fazladır. Ben böyle bir Fenerbahçeliyim. Hiç kimse, 'Fenerbahçe'yi kendi menfaatinden arkada tuttu' diyemez. Hep Fenerbahçe'nin menfaatleri önde gelmiştir."
Türkiye Futbol Federasyonu'nun Etik Kurulu raporunu eleştiren Ekşioğlu, "Futbolun kirli olduğunu iddia edenler varsa, ben kirletmediğim gibi, benim üzerimden temizlenmesine de şiddetle karşı çıkıyorum. Ben Etik Kurulu raporunu da, kurulunu da tanımıyorum" dedi.
Futbol yöneticilerinin, futbolun ortamının gerilmesinde büyük payı olduğunu kaydeden Ekşioğlu, Beşiktaş Kulübü'nün eski yöneticilerinden Serdal Adalı'nın gıyabında kendisi hakkında kötü sözler sarf ettiğini ancak tanıdıktan sonra çok iyi dost olduklarını dile getirdi.
Telefonda yaptığı konuşmaların her yöne çekilebileceğini kaydeden Ekşioğlu, "Şüpheden sanık yararlanır diye bir ilke var. Hep savcılık makamı yararlanmış. Yarısından da ben yararlanmak istiyorum" diye konuştu.
Cezaevinde uzun süre düşünme fırsatı bulduğunu dile getiren Ekşioğlu, "Beni çok iyi tanıdınız. Ben cezamı çok fazla çektim. 17 kişi başladık. Metris'te şu anda 2 kişi kaldık ve artık sabah kalktığımızda yerde böceklerle karşılaşmaya başladık. Rezil bir hayatın içindeyiz. Beraatimi talep ediyorum" ifadelerini kullandı.
Yusuf Turanlı
Futbolcu menajeri Yusuf Turanlı ise savunmasına, 1 yıldır tutuklu olduğunu dile getirerek başladı. Turanlı, şöyle konuştu:
"Bir futbolcuya, 'ağrıların varsa sıkma' demek suç mu? Ben bugün olsa yine aynı şeyi söylerim. Eğer futbol dünyasında tüm kişilerin telefonları 5 ay süreyle dinlense, bu salon değil Kazlıçeşme Meydanı yetmezdi. Bunlar olağan konuşmalardı. Şüphe sanığın lehinedir. İlhan Ekşioğlu yarısına talip oldu, ben de diğer yarısına talip olmak istiyorum. Ben hiç yararlanmadım."