Galatasaraylılar Derneği Di­van Başkanı Reha Bilge: Tarihi okullarımıza sahip çıkalım

Galatasaraylılar Derneği Di­van Başkanı Reha Bilge, Ga­latasaray’ın tarihini yazdı. Ga­latasaray tarihi dediysem spor kulübünün değil 500 yılı aşkın bir eğitim kurumunu “Galatasa­ray’ın Tarihi 1481-1868” adlı ki­tabında kaleme aldı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Recep ERÇİN

Galatasaray denince sadece futbol kulübünün öne çıkması­nı ve taraftarlığın gündeme gel­mesinden ziyade bir eğitim ku­rumu olarak Galatasaray’ın öne­mine dikkat çeken Reha Bilge, “1481’de Galatasaray’ı İkinci Ba­yezid kurdu. O zaman ortada ne Galatasaray Futbol Kulübü var­dı. Ne Beşiktaş vardı. Ne Fener­bahçeli vardı.

Bir eğitim kurumu olarak kuruldu. Bir orta öğrenim. O güne göre burayı bitirenler Topkapı Sarayı’ndaki Enderun’a yüksek eğitime gidiyorlar. Oku­lun kuruluş amacı imparatorlu­ğun omurgasını oluşturacak in­sanları yetiştirmek üzerinedir. O dönem Galatasaray değil Ga­latasarayı deniyor. Saray ama bu saray padişahların ve ailesinin oturduğu bir saray değil, eğitim sarayı” bilgilerini paylaştı.

İmparatorluk yönetecek kadrolar

Okulun yatılı olarak kuruldu­ğunu bugün özel işletmeye veri­len hamamın da okulun hama­mı olduğunu anlatan Reha Bilge, “Bina da bugünkü bina değil ama yer aynı yer. Aynı okul. Burada 500 seneden fazladır eğitim ve­riliyor. Başarılı olanlar daha son­ra Topkapı Sarayı’na gidiyor. Ba­şarısız olarak kabul edilenler de çeşitli görevlere daha çok askeri sınıflara gönderiliyor. Subaşı ya­pıldıkları biliniyor. Çünkü okula alınanlar seçilerek alınıyor. Ga­latasaray müdürlerine de Gala­tasaray’ı ağası deniliyor” ifade­lerini kullandı.

İkinci Mahmut, zamanında okulu ziyaret ettiğinde öğren­cilerin kendi aralarında elle ve topla oynanan bugünkü hent­bola benzeyen bir oyun sergile­diklerini kaydeden Reha Bilge, çocukların bu okulda, ilerde im­paratorluğu yönetirken ihtiyaç­ları olacak her türlü donanımı kazandıklarını söyledi.

Tarihin bilinen ilk öğrenci hareketi

Galatasaraylılar içinden IV. Mehmed döneminde diğer ülke­lere elçi olarak gönderilen me­zunlar olduğunu da sözlerine ek­leyen Reha Bilge, okulun tarihte birkaç kez modernize edildiği­ni, Osmanlı’nın son dönemlerin­de de o dönem Avrupa ilerlediği için Fransız etkisinin başladığı­nı anımsattı.

Fakat Galatasaray’ın hiçbir zaman bir Fransız okulu olmadı­ğını, Sorbonne kadar kök­lü tarihe sahip bulunan Osman­lı eğitim kurumu olduğunu vur­gulayan Reha Bilge, sanıldığının aksine tarihin bilinen en eski öğ­renci hareketinin 1968’de Fran­sa’da değil 1648’de Galatasara­yı’nda başladığını açıkladı.

Sultan İbrahim zamanında okula yeterli gıda ödeneği ayrıl­mayınca öğrencilerin İbrahim Paşa Sarayı’na giderek oradaki öğrencilerle birleştiklerini anla­tan Reha Bilge, zamanla impara­torluğu yönetenlerin dünya de­ğişirken okuldaki müfredat ve eğitim sisteminin de değişme­si gerektiğini görerek yenilikler getirdiklerini ifade etti.

Fransız etkisi var ama Fransızlaşma yok

O dönem Avrupa’da eğitim ve kültürde Fransızlar önde oldu­ğu için Abdülaziz’in de bundan etkilenerek benzer bir okul oluş­turma amacı doğrultusunda Ga­latasaray’ın müfredat ve eğitim modelinin çağa uygun hale ge­tirildiğini anlatan Reha Bilge, “O noktada Fransa’daki reform­la Türkiye’nin ihtiyaçları kesi­şiyor ve 1868 yılı itibarıyla oku­lun yapısı, eğitim programı de­ğişiyor ve model o günün çağına uygun bir eğitim sistemi getiri­liyor. Olay budur. Fransızca eği­tim başladığı zaman Fransızlar bütün derslerin Fransızca yapıl­masını istiyorlar. Türk tarafı ka­bul etmiyor” diye konuştu.

Abdurrahman Şeref Efendi ve Tevfik Fikret etkisi

Galatasaray tarihi denince “İsmini anlamamız gereken çok önemli bir kişi var” uyarısı ya­pan Reha Bilge, “Abdurrahman Şeref Efendi. Galatasaray’dan mezun olan öğrenciler arasın­da ve modern Türk tarihinin, modern Türk edebiyatının ku­rucusu olan pek çok öğrencinin de hocalığını yapmıştır. Ali Sa­mi Yen de Galatasaray’dadır.

Za­ten çok önemli bir aileden gelir. Şemsettin Sami’nin oğludur. Ta­bi okul takımı kurulması o gün­ler için hoş karşılanmıyor. Ama Abdurrahman Şeref Efendi on­ları sadece ikaz edip kolluyor. Tevfik Fikret de o zaman önem­li bir şair. Tevfik Fikret okul mü­dürü oluyor. Eğitimin içinde sosyal, kültürel konuları ekliyor sporun gelişmesini sağlıyor. Di­ğer yandan Abdurrahman Şeref Efendi’nin önemi aynı zamanda cumhuriyetin adını ilk telaffuz eden ve bunu kamuoyuna Mec­lis’e duyuran isim olmasından da kaynaklanıyor” bilgilerini pay­laştı.

Atatürk de liseye sahip çıktı

 Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Galatasaray’ı iki defa ziyaret ettiğini belirten Reha Bilge, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sahip çıkıyor, derslere giriyor. Atatürk de biliyor bir cumhuriyet kuruyorsun, bu cumhuriyette her kaynağın kıt. Gelenekleri olan bir eğitim kurumu olarak görüyor. Bir eğitim hazinesinin üzerinde oturuyoruz. Bu hazine; Galatasaray, Vefa Lisesi, Kabataş Lisesi, Darüşşafaka, İstanbul Erkek ve diğer köklü okulları tarihi okullar statüsüne getirmemiz gerekiyor.

Ben burada bir tek Galatasaray peşinde değilim. Başka illerde de böyle okullar var. Bir defa bu okulların sınavlarının Anadolu Lisesi Sınavlarından ayrılması lazım. 100 kişilik kapasite varsa 500 kişi almayacak. Geçenlerde bir Fransız gazeteci geldi. Özel izinle Galatasaray’ı ziyaret ettik. Bütün bunları gördü şaşırdı. Bugün buna sahip çıkılması lazım. Bu okullar seçkin yetiştirmeli. Osmanlı’da da seçkinler vardı. Cumhuriyet’te de vardı.”