Futbol kulüpleri yeni bir “hiper ticarileşme” dönemine giriyor

Futbol asla sadece futbol değildir… İngiliz yazar Simon Kuper’ın 1994’te yazdığı kitabın ismi olan bu cümle, herhalde futbolun önemini anlatan en güzel cümledir. Bu güzel cümleye dün itibarıyla yenisi eklendi: “Futbolda yeni bir hiper-ticarileşme dönemi başlıyor.”

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Emre ERGÜL

Cümlenin sahibi 2015’te kurulan Miami merkezli yatırım şirketi olan “777 Partners”ın ortaklarından Josh Wander (Diğer ortak Steven Pasko). Şirketin özelliği, son 18 ayda 7 futbol kulübünü satın alması ya da küçük hissesinin sahibi olması…

İtalyan Genoa, Brezilyalı Vasco da Gama, Alman Hertha Berlin ve Belçikalı Standart Liege’i alan 777, şimdi gözünü İngiltere’ye dikti. Wander, Financial Times’a verdiği röportajda Everton’ı almak istediklerini açıkladı.

777’nin bu seri satın almaları, UEFA’da tartışmalara da neden oldu. Futbolu yönetenler, “çoklu kulüp sahipliği”nin (Birden fazla kulüp almak) tekelleşmeye neden olmasından korkuyor. Ancak 777’nin elini attığı her takımın ekonomik olarak kalkınması, futbolu yönetenlerin “şimdilik” “çoklu patronluğa” sesini çıkartmamasına neden oluyor.

Peki 777’nin sırrı ne? Ve futbola ne getirmek istiyorlar? Wander’ın sözlerine bir bakalım: “Futbolda yeni bir ticarileşme dalgasının geldiğine dair güçlü bir görüşümüz var. Futbol kulüpleri yeni bir ‘hiper ticarileşme’ dönemine giriyor. Bugüne kadar ürünlerini ticarileştirme konusunda korkunç işler yapan kulüplere yatırım yaptık, cazip fiyatlar ödedik.” “Premier Lig ürünlerini ticarileştirme konusunda diğer liglere göre çok iyi bir iş çıkarıyor.

Ciddi olmadığımızı söyleyenler var. Absürd. 18 ayda 7 kulüpten hisse aldık. Futbol tarihinde kulüp alma konusunda bizden daha ciddi olmuş mu?” “Bizim şirket politikamız, taraftara maç sırasında bir gün sosisli ya da içecek satmak değil. Biz onlara sigorta ve finansal hizmet veriyoruz. Başka deyişle onların kulüplerine olan bağlarının paraya çevrilmesini sağlıyoruz. Kulüplerimiz arasında oyuncu alıp veriyoruz, çapraz ürün satışları yapıyoruz.”

İki örnek: Ilıcalı ve Ankersen

 Peki, Wander’ın bahsettiği “hiper ticarileşme” nedir? Akademisyen Sarphan Uzunoğlu, Gazete Duvar’a verdiği bir röportajda şöyle diyor: “Hiper ticarileşme bir etkileşim ekonomisi. Doğal olmayan trafik ve etkileşim için insanların para ödediği yeni bir döneme geçtik. Özellikle Youtube gibi mecralarda sponsorların ilgisini çekmek için yapılmayan hile kalmadı. Manevi ‘etkileşim değiş tokuşu’ da mümkün maddi olanı da.”  “Çoklu takım sahipliği”ne Türkiye’den örnek olarak iki isim verilebilir: İngiliz Hull City ve İrlandalı Shelbourne’nin sahibi Acun Ilıcalı ve İngiliz Southampton ile Göztepe’nin sahibi Danimarkalı iş insanı Rasmus Ankersen.