Türkiye'den beyin göçü arttı CEO açığı ortaya çıktı

Egon Zehnder’in Küresel Yönetim Kurulu Başkanı Michael Ensser, Türkiye'de son dönemde beyin göçünde artış olduğunu belirterek, “Üst düzey CEO'lar, C-seviyesi pozisyonlar için de yetenek açığı olduğu görüyoruz” dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Sevilay ÇOBAN

Dünyada liderlik alanındaki son gelişmeleri ve yeni yaklaşımları paylaşmak üzere Türkiye’ye gelen liderlik danışmanlık hizmetleri firması Egon Zehnder’in Küresel Yönetim Kurulu Başkanı Michael Ensser, Türk liderlerin kendi yetkinliklerinden daha emin olmalarını ve dünyadaki güncel trend ve gelişmeleri daha yakın takip etmelerini tavsiye etti.

“Yetenek havuzu sığlaştı”

 Michael Ensser, Türkiye'de son dönemde beyin göçünde artış gözlemlediklerini ifade ederek, “Yurtdışında yaşamak isteyen C-seviye yöneticilerde artış oldu. Örneğin 10 yıl önce listede diyelim ki 30 kişi vardı, şimdi bu kişilerin %10 ila 20'si yurtdışında. Diğer bir dinamik ise, geçmişte diyelim ki bir CEO ya da CXO ararken, yurtdışında yaşayan Türk adayları da hedefliyorduk ve onlar geri dönmeye daha istekliydiler. Şu anda, geri dönmeye istekli daha sınırlı kişi var.

Bu da Türkiye'de bazı sektörlerde yetenek açığını ortaya çıkarıyor. Mesela IT sektöründe 15 bin yetenek açığı olduğu konuşuluyor. Üst düzey CEO'lar, C-seviyesi pozisyonlar için de yetenek açığı olduğu görülüyor. Bu da yetenek havuzunu 5 yıl ya da 10 yıl öncesine göre biraz daha sığ hale getiriyor” dedi.

Erkeksi iş dünyası…

 Türkiye gezisinde büyük ve önemli Türk kuruluşlarını ve şirketlerini yöneten 50'den fazla ü st düzey yöneticiyle bir araya geldiğini anlatan Ensser, “Birçoğunun etkileyici bir uluslararası deneyimi ve geçmişi var. Daha az gördüğüm şey ise masanın etrafında oturan üst düzey yönetici kadın meslektaşlarımdı. Anglosakson, İskandinav, Hollandalı ve hatta Alman dünyasıyla karşılaştırdığınızda, Türkiye'de hala çok erkeksi bir iş dünyası olduğunu görülüyor” diye konuştu.

“Yetenekli göçmenleri kabul ediyorlar”

 Pek çok ülke, özellikle de Almanya’nın daha fazla yetenekli göçmeni kabul etmek için politikalarını değiştirmeye başladığını kaydeden Ensser, “Çünkü ülkelerin yetenek açığı bulunuyor. Mesela Amerika nitelikli işgücünü ülkeye getirme konusunda çok kararlı.

İstedikleri vasıflı çalışanlar ve istemedikleri ‘diğerleri’ söz konusu olduğunda çok daha yetkinlik odaklı bir göçmenlik zihniyetine sahip olduklarını düşünüyorum. İngiltere geçen yıl çok benzer bir şey yaptı. En iyi 50 üniversite mezununa bir tür açık çalışma vizesi verdiler. Bu tür değişimler daha da artacak gibi görünüyor” ifadelerini kullandı.

''İş dünyasında yeni söylem “çoklu kriz”

 Bu yıl Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu’ndayken, dünyanın gerçekliği ile ilgili “çoklu Kkiz” söylemini duyduğunu ileten Ensser, “Her sektör ve bölgeden liderlerle yaptığımız konuşmalar, dünyanın benzersiz derecede zor bir durumda olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Enflasyon, ekonomik durgunluk, bankacılık krizi, jeopolitik zorluklar, iklim ve sağlık krizleri durumu daha da derinleştiriyor. CEO’lar bu karmaşık günler için esnek ve pragmatik olmalı” dedi.

Türkiye’nin gelişim potansiyeli çok yüksek

Michael Ensser, Türkiye ile ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi; “Halihazırda görevini sürdüren Türk liderler son dönemlerde yaşanan zorlu süreçlerden geçerken çevik, dirençli ve kararlı olduklarını kanıtladılar.

Türkiye'de halka açık şirketler için bağımsız yönetim kurulu üyelerinin atanmasına yönelik düzenlemelere rağmen, yetkin ve gerçekten bağımsız yönetim kurulu üyelerinin belirlenmesi ve atanması konusunda gelişime ihtiyaç olduğunu görüyorum. Küresel olarak tüm atamalarda aynı kriterlerle inceleme yaklaşımını benimsiyoruz. Son 5 ila 10 yıl içinde adayların gelecek ile ilgili potansiyellerini de daha titiz bir şekilde değerlendirmeye başladık.

Bununla paralel olarak, muhtemelen ülkedeki demografinin de katkısıyla, Türkiye'de üst düzey roller için -genellikle CxO seviyesi- daha genç yöneticilere yönelik güçlü bir eğilim gözlemliyoruz. Bu eğilim ülkenin dinamizmini de gösteriyor. Yine de liderlik yetkinliklerinin zorlu koşullarda tekrarlanan deneyimlerle esnediğini ve geliştiğini unutmamalıyız.”