Torba Yasa’dan yararlanan şirketler teknik iflas riski

6111 sayılı Torba Yasa’daki ‘ortaklara esas faaliyet dışı verilen paranın yüzde 3’ü oranında vergi ödeyerek bilançosunu düzeltme seçeneği’ni kullanan mükellefler teknik iflas riskiyle karşı karşıya kaldı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

HÜSEYİN GÖKÇE / ANKARA 

2010 yılında çıkarılan 6111 sayılı Torba Yasa’nın getirdiği imkanla ‘ortaklara esas faaliyet dışı verilen paranın yüzde 3’ü oranında vergi ödeyerek bilançosunu düzeltme seçeneği’ni kullanan mükellefl er teknik ifl as riskiyle karşı karşıya kaldı. Yasadan yararlanan şirketler, bankalara gittiklerinde, işlem bilançoda ‘geçmiş yıl zararı’ olarak görüldüğünden kredi başvuruları doğrudan reddediliyor. 2010 yılında çıkarılan ve kamuoyunda stok aff ı düzenlemesi olarak bilinen 6111 sayılı yasanın bir hükmünden yararlanan şirketler, hem ifl as riskiyle karşı karşıya kaldı, hem de kredi için bankalara başvurduklarında, ‘kırmızı alarm’ işaretiyle karşılaşarak kredi alamadı. Bu düzenlemeden yararlanan kurumlar vergisi mükellefl eri, yararlandıkları tutarı bilançolarında ‘kanunen kabul edilemeyen gider’ olarak gösterdi. Bu durum ise bilançoda faaliyet sonucu oluşmayan bir fiktif (sanal- varsayılan) zarar meydana getirdi. Bilançoda geçmiş yıl zararı olarak yansıyan bu işlem, şirketleri iki tehlikeyle karşı karşıya bıraktı. Birincisi, bu işlem şirketlerin sermayelerini de azalttığı için karşılarında Türk Ticaret Kanunu (TTK) buldular. Yeni TTK sermaye ve yedek akçelerinin 2/3’ünü yitiren şirketlerin teknik ifl as sürecine girmelerini öngörüyor. İkinci olarak da bu işlem bilançoya geçmiş yıl zararı olarak girdiği ve bilanço zararının sebebi yazılmadığı için bankalar şirketleri teknik ifl as sürecine girmiş gibi algılayarak yeni kredi vermedi. Yani yasanın getirdiği imkandan yararlanıp bilançolarını düzelten şirketler, TTK ve bankalarla karşı karşıya kalınca isyan noktasına geldi ve şimdi bu durumun bir an önce çözüme kavuşturulmasını istiyor. 

‘Ya sermaye artacak veya kalanla devam edilecek’ 

Ancak çözüm çok kolay değil. Güncel Laviale Yönetim Kurulu Başkanı YMM Yılmaz Sezer’e göre, şirketlerin önünde geçmiş yıl zararları hesabı nedeniyle teknik ifl asa girilmesini engellemek için iki seçenek bulunuyor. Ya bu şirketler sermaye artıracak ya da kalan sermaye ile devam edecek. Sezer, banklar, şirketlerin bilançolarındaki geçmiş yıl zararının, gerçekten zor durumda oldukları için mi, yoksa 6111 sayılı yasadan yararlandıkları için mi oluştuğunu göremediğinden yeni kredi vermekten kaçındığının altını çizdi. 6111 sayılı yasa ile kasada ve ortaklar cari hesabında görünen ama fiilen işletmede olmayan para ve alacakların gerçek duruma getirilmesinin amaçlandığını belirten Yılmaz Sezer, “İşletmenin bilançosunun aktifinde görünen bu paraların sıfırlanması ancak zarar yazmakla mümkündü. Bunun başka yolu da yoktur. Bilanço denkliği içerisinde aktiften bir tutar çekilip de yerine bir şey konulamazsa zarar olur. Tabii zarar yazınca öz varlık düşer. Şirketin bu zararı kapatacak kadar serbest yedekleri yoksa bu defa yazıda da belirtildiği gibi sermayenin kaybı ve dolayısıyla teknik ifl as söz konusu olabilmektedir” diye konuştu.

Maliye, şirketlere yolu göstermişti 

Maliye Bakanlığı, şirketlerin 6111 sayılı yasadan yararlanabilmesi için izlemesi gereken yol hakkında bilgilendirme yapmıştı. Bakanlığın hazırladığı bilgi notunda durum şöyle anlatılmıştı: “İşletmenin esas faaliyet konusu dışındaki işlemleri dolayısıyla (ödünç verme ve benzer nedenlerle ortaya çıkan) ortaklarından alacaklı bulunduğu tutarlar ile ortaklara borçlu bulunduğu tutarlar arasındaki net alacak tutarları vergi dairelerine beyan edilerek yasal kayıtlar düzeltilebilecektir. Ortaklar cari hesabının (ortaklardan net alacaklar) beyanında, ‘131. Ortaklardan Alacaklar’ ve ‘231. Ortaklardan Alacaklar’ toplamından ‘331. Ortaklara Borçlar’ ve ‘431. Ortaklara Borçlar’ toplamının çıkarılması sonucunda kalan net tutar dikkate alınacaktır. Bu beyanla ilgili olarak söz konusu tutarların ortaklara dağıtılıp dağıtılmadığına bakılmaksızın kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisine yönelik ilave bir tarhiyat yapılmayacaktır.”