Termik santral külünden yalıtımlı "İzoduo" üretti
Ürolog Hüseyin Lüleci'nin şirketi atıkları ürüne çeviriyor. Tunçbilek ve Seyitömer gibi termik santrallerin külleri, İzoduo ile yalıtımlı duvar bloku oluyor.
Yıldız DOĞRUER YEMİŞ
İSTANBUL - İzoduo, Türkiye'deki termik santrallerin külünü, yalıtımlı duvar blokuna çeviriyor. Tamamen geridönüşümlü olan malzemede, Tunçbilek ve Seyitömer gibi termik santrallerin enerji atığı kullanılıyor. Daha önceden pomza taşından üretilen İzoduo'nun, Ar-Ge ile termik santral atıklarını küllerini kullanır hale gelmesini sağlayan ise İstanbul'un ünlü ürologlarından Hüseyin Lüleci.
Bir hekim olarak sanayiciliğe giriş öyküsünü ve yaptığı Ar-Ge çalışmalarını DÜNYA'ya anlatan Hüseyin Lüleci, babasının Eskişehir'de kalorifer kazanı ürettiğini anlattı. "Sanayinin içinde büyüdüm" diyen Lüleci, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesini'nde okuduktan sonra Ankara ve İzmir' de kamuda doktorluk yapmış. Dha sonra istifa ederek serbest piyasada doktorluk yapmaya başlayan Lüleci, bu dönemde Amerika ve İngiltere'den yeni ameliyat teknikleri öğrenerek Türkiye'de uygulamaya başlamış. Medikal malzeme satışı yapan bir şirket kurarak ticaret hayatına giren Lüleci, üretimin içinde büyüdüğü için yaptığı ithalatın yanına sanayiciliği de eklemek istediğini belirterek "Üretim heyecan meselesi, yaşam tarzı. Bu dönemde çevremden hiç kimse üretime girmemi teşvik etmedi. Ama ben tamamı yerli makinelerle yüzde 100 yerli İzoduo'nun üretimine başladım" diye konuştu.
Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi'ndeki (OSB) tesislerinde toplam 7 milyon liralık bir yatırımları olduğunu ve AndGrup'a bağlı olarak AndBlok şirketleri ile İzoduo'yu ürettiklerini belirten Lüleci, "Şimdi bu tesisin bir benzerini Şanlıurfa OSB'de kuracağız. Yaklaşık 7 milyon liralık bir yatırım olacak. Urfa tesisimizin tamamlanması ile hem bölge hem de Irak için üretime başlamış olacağız" dedi.
İzoduo'nun üretimine henüz enerji verimliliği konuşulmazken başladıklarını anlatan Lüleci, "Şimdi ısı ve ses yalıtımı ön planda. 2009 yılında üretime başladığımızda Türkiye'de yeşil konuşulmuyordu ya da çevre ve yalıtım konularında zorunluluk yoktu. Biz bunu heyecan için yaptık. Bu işten para kazanmak için değil. İlk yola çıktığımızda bu bir hayaldi. Ortaya tahminimizden daha iyi bir şey çıkardık. 2010'da 500 bin liralık mal sattık. 2011 yılında fabrikayı büyüttük 2.5 milyon liralık satış yaptık. Bu yıl hedefimiz 7 milyon liralık mal satmak. Üç yıl içinde çok hızlı bir büyüme sağladık" ifadelerini kullandı.
Türkiye'de ve dünyada örneği olmayan bir ürün geliştirdiklerini bu nedenle ilk iş olarak patent almaya yöneldiklerini belirten Hüseyin Lüleli, İzoduo'nun 4 patenti olduğunu kaydetti. İnşaat yapılırken yalıtımın sağlanması için kullanılan gaz betonların 50-55 santimetre olduğunu da anlatan Lüleci, "İzoduo ise 20 santim kalınlığında. Böylece binayı hafifletme üstünlüğü de sağlıyoruz. Ses yalıtımı konusunda çok ilerideyiz. 60 desibel ses korumasına sahibiz. Ama en önemlisi enerji tasarrufumuz. İzoduo'nun ısı koruma katsayısı 0.29 - 0.27 değerlerine sahip, bu rakamlar şuanda piyasada olmayan, kimsenin bilmediği değerlerdir. Enerjiyi bugüne kadar koruyan en iyi sitemden 2.5 kat daha iyi koruma sağlıyoruz. Bizzat Ar-Ge çalışmalarının içinde yer alıyorum" ifadelerini kullandı.
Ürünlerinin yeni binalara uygulandığını anlatan Lüleci, "Maliyet olarak da daha uygunuz. Kırmızı veya gaz beton duvarın 25 TL'ye yalıtım ve mantolamanın 35 TL'ye mal edildiği bir ortamda bina maliyet 55-60 TL'ye denk gelirken, biz 35 TL'ye aynı duvarın satışını yapıyoruz. Ömür boyu izolasyon sağlıyoruz" şeklinde konuştu.
Piyasada yüzde birlik pazar payına sahip olduklarını belirten Hüseyin Lüleci, "Ancak hedefimiz yüzde 10'luk bir pazar payı. Önümüzdeki bir yıl içinde bunu çok kolay yakalayacağımıza inanıyoruz. İstanbul, Bursa, Artvin ve Edirne gibi illerde Türkiye'nin dört bir yanında ürünlerimiz kullanılıyor. İstanbul ve Konya'da bayimiz var. Eskişehir tesisimizin kapasitesini 3 kat artırmaya hazırlanıyoruz. Eskişehir fabrikasındaki normal kapasitemiz 300 bin metrekare. Bu kapasiteyi seneye bir milyon metrekareye çıkaracağız. Şanlıurfa'da kuracağımız tesis tamamlandığında kapasitemiz 2 milyon metrekareye ulaşacak. Ayrıca devlet alımı için, biz çıkartmadan ürünümüzü inceleyen devlet bize Poz numarası verdi" diye konuştu.
Çevreci üretimin 5 koşulu tamam
Hammadde olarak pomza taşı ile başladıkları üretime farklılık getirdiklerini belirten Hüseyin Lüleci, "Biz termik santrallerin çöp olarak attığı külleri para vererek satın aldık ve malzememizi bununla üretmeye başladık. Tamamen çevreci bir üretim yapıyoruz. Zararlı bir maddeyi alıp yaralı bir ürün üretiyoruz. Seri üretimine başladığımız bu malzeme inşaatlarda her yerde kullanılabiliyor. Bir miktar pomza taşı ve enerji üretim atığını kullanarak İzoduo üretiyoruz. Tunçbilek ve Seyitömer gibi termik santrallerin atık küllerini kullanıyoruz" diye konuştu.
"Çevreci kuruluşlar Avrupa Birliği tarafından desteklenirken biz bu külleri toplarken çeşitli sorunlarla karşılaşıyoruz" diyen Lüleli, "Çevreci üretimin 5 koşulu var:
'Toprağa zarar vermeyeceksin', 'havaya karbondioksit salmayacaksın', 'yaptığın malzeme dünyadaki enerjiyi koruyacak', üretim sırasında dışarıya çöp atmayacaksın' ve 'son ürün kullanıldığında yüzde 100 geri dönüşüm sağlamalısın.' Bizim ürünümüz bu 5 koşulu da sağlıyor" açıklamasını yaptı.
Mantolama konusunda da soruları yanıtlayan Lüleli, "Mantolama ömrü olan bir şey. 5-10 yıl içerisinde mutlaka değişmesi, tamir edilmesi gereken bir sistem. Yani 5-10 yıla kadar mantolama çöplükleri de oluşacak. Bu çevre için çok büyük bir sorun" ifadelerini kullandı.
Sosyal medya departmanı kurdu
Şirketlerin yüzünün ve sekreterlerinin internet olduğu bir dönemden geçtiğimizin altını da çizen Hüseyin Lüleci, "Bilişim ve teknoloji benim ilgi alanım. Bunun için 'Sosyal Medya Departmanı' kurdum. Şimdi yeni bir internet sitesi tasarlıyoruz" diye konuştu.
'Yeşil' oskarı Green Dot'tan üç ödül
İzoduo'nun dünyada yeşil ürün oskarı olarak bilinen Green Dot Awards'tan da sessiz sedasız 3 ödül aldığını kaydeden Hüseyin Lüleci, "Geçen yıl Amerika menşeli ödüllerde üründe ikincilik, building method'ta üçüncülük ve onur ödülü sertifikası aldık Bunu 'sessiz sedasız' diye tabir ediyorum. çünkü bu oskarı aldığımızı yurtiçinde fark eden yok gibi" diye konuştu. Türkiye'de yeşil ürüne sertifika veren bir kurum olmadığını da anlatan Lüleci, "TSE yeşil ürün sertifikası vermiyor. Dünyada biri Amerika'da biri İngiltere'de olan iki kurum var. Bunun da bir şirkete maliyeti yaklaşık 15 bin euro. Ama benim ürünüm yüzde 100 Türk. Bu sertifikayı neden TSE vermiyor" diye sordu.