Susuz yeşeren sihirli çiçekler duvarlarda 7 yıl yaşayacak
Çiçekleri cam kenarı esaretinden kurtaran Flowerbox trendi tüm ülkeyi sarıyor. İki genç girişimcinin İspanya’dan getirdiği marka, çiçek bakımı alışkanlıklarını değiştiriyor.
HÜLYA KESKİN
Flowerbox, dekorasyon alanında dünyada yaygın olan bir trend. Türkiye için ise oldukça yeni. İnsanların farklı farklı sorularına maruz kalan marka, dekorasyonda yeni bir dönem başlatıyor. Artık insanlar, yemyeşil bir bahçeye sahip olmak için müstakil bir eve ya da konutlardan iptal edilmeye başlanan balkonlara gerek duymuyor. Çünkü Flowerbox, bahçeyi duvarlara taşıyor ve çiçek bakımındaki kuralları adeta yeniden düzenliyor. Markanın Türkiye’ye gelmesi ise iki genç girişimci ile oluyor. Marka ile girişimciler; Ebru Başak Güven ve Cenk Tuncay’ın yolları üniversite eğitimi almak için gittikleri İspanya’da kesişiyor. Ürünlerin sunumu, hızı ve üreticinin istediği ürünü kendisinin tasarlaması onların dikkatini çekiyor. Eğitimlerini tamamladıktan sonra Türkiye dönen girişimciler, başka işlerde çalıştıkları sırada bir gün Flowerbox’a mail atıyor. Her şey bu mailin ardından başlıyor. Türkiye’yi bir yenilikle tanıştıran bu iki isim, aldıkları yolu ve planlarını KOBİDEN’e anlattı.
Flowerbox markası ile nasıl karşılaştınız?
Ebru Başak Güven: Cenk Barselona’da, ben de Madrid’de öğrenim görüyordum. Cenk orada bir gün Flowerbox mağazasını görüyor. Ve çok beğeniyor. Bana bundan bahsetti ve biz sürekli bu markayı konuşmaya başladık. Aradan zaman geçti, biz Türkiye’ye döndük. Ama hala bu markayı, neler yapabileceğimizi konuşuyorduk. Ve sonunda bir gün markaya mail attık, 2012 yılıydı. Onlara Türkiye’de gelişen inşaat sektöründen, İkea’nın Türkiye’deki başarısından, turizmin geldiği noktadan bahsettik. Türkiye pazarı ilgilerini çekti. Bizi davet ettiler gittik, görüştük, şartları konuştuk ve bir baktık ki Flowerbox Türkiye’yi almışız.
Flowerbox’ta sizin dikkatinizi en çok neler çekti?
Cenk Tuncay: Açıkçası dekorasyondan pek fazla anlamam. Ama bir gün markanın Barselona’daki mağazasının önünden geçerken konsepti ve ürünlerin sunuluş tarzını çok beğendim. Ve mağazaya girdim. Mağazanın sol tarafında bitkiler, sağ tarafta karton, seramik türde ve hepsi demonte üniteler bulunuyordu. Ortada da bir üretim alanı vardı. Müşteriler beğendikleri çiçek ile üniteleri seçiyor, istedikleri ürün de 5 dakikada hazırlanarak, onlara teslim ediliyordu. Yani tüketici üretici konumuna geçiyordu. Bu beni çok etkiledi.
Flowerbox’ta kaç çeşit ürün bulunuyor?
E.B.G: Canlı bitkiler ve doğal bitkiler olmak üzere iki çeşit ürün grubumuz var. Canlı bitkiler su ve ışık ihtiyacı olan bildiğimiz saksı bitkileri gibi büyüyor. En önemli özelliği, özel bir yosuna sarılarak ekilmesi. Böylece çiçeklerin dikey büyümesine elveriş sağlanıyor, sulandığı zaman yere su dökülmüyor. Bunlar daha çok hediyelik ürünler.
Doğal bitkiler ise Türkiye’de olmayan özel bir sistemle, yetiştiriliyor. Belli bir olgunluğa geldikten sonra da işlemden geçirilerek, doğal yapısı korunarak üretiliyor. 50’ye yakın çeşidimiz var. Yüzde 100 doğallar. Su ve ışık ihtiyacı olmadan 7 yıl boyunca tazeliğini koruyorlar. Bu ürünler işimizin tamamen proje boyutu. Doğal bitkilerle duvar bahçeler, özel tasarımlar ve logolar yapıyoruz.
Proje anlamında hangi isimlerle çalıştınız?
C.T: Genellikle mimarlık firmaları ile ortak çalışıyoruz çalışıyoruz. Proje olarak da ArenaPark AVM, AVEDA (Zorlu), Boyner, Graniser gibi isimlerin aralarında bulunduğu 23 şirket ile çalıştık.
Kısa bir süre önce kuruldunuz. Bu yıldan neler bekliyorsunuz?
E.B.G: Bu yıl bizim yılımız. Mağaza açacağız. Adres olarak da Bağdat Caddesi’ni düşünüyoruz. Sonra da franchise ile genişleyeceğiz. C.T.: Satış ve pazarlama ağını genişleteceğiz. İzmir, Siirt, Eskişehir, Kayseri, Bursa, Antalya gibi farklı farklı illerden franchise talepleri alıyoruz. Gerekli altyapıyı haziran ayına kadar tamamladıktan sonra talepleri değerlendireceğiz. Önceliği ise oteller bölgesi olduğu için Antalya ve İzmir'e vermeyi düşünüyoruz.
Türkiye’nin yabancı olduğu bir konsept. İnsanların ilgisi nasıl?
E.B.G: İnsanlar Flowerbox’ı çok beğeniyorlar. Ancak bunun yanında nasıl sulanacağı yönünde bir sürü soru gelmeye başlıyor. Şu anda bu soruları kırma aşamasındayız. Sorularında çok haklılar, çünkü bir yerde biz onların saksılarını artık duvara asıyoruz. Bildiklerini değiştiriyoruz.
Proje bazlı talepleriniz daha fazla değil mi?
E.B.G: Evet. Mimarlarla yürüttüğümüz projeler daha hızlı ilerliyor. Çünkü mimarlar bu fikrimizi, bu konsepti çok beğeniyorlar. Zaten mimarlar genellikle yapay çiçek kullanmak istemiyor. İç mekanlarda da bitkiler ölebiliyor. O yüzden biz çok iyi bir alternatif oluyoruz.
Bu yıl ne kadarlık bir büyüme öngörüyorsunuz?
C.T.: Geçen yıl yaklaşık 130 bin TL’lik ciro elde ettik. Bu yıl da 350 bin TL’lik ciro hedefliyoruz.
İnternetteki satış grafiğinden memnun musunuz?
E.B.G.: İnternet satışlarımız biraz yavaş ilerliyor. Çünkü insanların onlara sunduğumuz ürünü tanıması lazım. Şimdilik önceliğimiz proje bazlı çalışmalar. C.T.: Mimarlar yaptığımız işe daha çok aşina. Bazıları yurtdışında Flowerbox’ı görmüşler, bize ‘nihayet Türkiye’ye geldiniz’ diyorlar. İnternet üzerinden satışta da biz zaten insanların alışkanlıklarını kırma aşamasındayız. Tabi ki zor bir süreç. Ama ilgiden memnunuz.
Bu yıl açmayı planladığınız şube hakkında bilgi verir misiniz?
E.B.G: 50 metrekarelik bir şube düşünüyoruz. Mağazamız rengarenk olacak. Burada her çiçeğin, her ünitenin çeşitlerine yer vereceğiz. İnsanlar bu mağazaya geldiklerinde farklı dekorasyon fikirleri edinecekler. İstedikleri ürünü kendileri tasarlayıp, orada hemen alabilecekler. Biz de müşterilere kendi özgün tasarımlarını hazırlama imkanı sunmuş olacağız.
Doğal takılar da tasarladınız. Bu fikir nasıl oluştu?
E.B.G: Takılar yalnızca Flowerbox Türkiye’de var. Tamamen doğal ürünlerle bu ilk defa bu yıl hazırladık. Su ve parfüm değmediği sürece bir yıl kullanılabiliyor. Çok güzel ve değişik tasarımlarımız var.
Bu işe başladığınızda tereddütleriniz var mıydı?
E.B.G.: Hiçbir tereddüt taşımadık. Zaten biz bu fikri hayata geçirmek için kendi işlerimizden ayrıldık. İşlerimizi bir anda bırakarak, bu projeye odaklandık. Çünkü projemizin başarılı olacağından, Türkiye’de kesinlikle tutacağından ikimiz de emindik.