Show TV'de flaş gelişme

İstanbul 4. İdare Mahkemesi, oy çokluğuyla TMSF'nin Show TV'nin devri için verdiği onayı iptal etti. Show Tv Ciner Gurubu'na devredilmişti.Bu kararla Show Tv tekrar TMSF’ye geçti. Danıştay konu hakkındaki son kararı verecek.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İstanbul 4. İdare Mahkemesi, Çukurova Grubu’nun başvurusu üzerine açılan davada Show Tv’nin Ciner Gurubu’na devrini iptal etti.  Radikal'in haberine göre karar ikiye karşı bir oyla alındı. “TMSF Dışı Borçları”nın alacaklılarına ödenmesini, Çukurova Grubu’nun ve SHOW TV alacaklılarının menfaatinin, amme alacağının önüne geçirilmesi anlamına geldiği ve bunun hukuken geçerli olmadığı gerekçesiyle TMSF’nin, hisse satış sözleşmesine onay ve muvafakat verilmesi işleminin oyçokluğu ile iptaline karar vermiştir” denildi.

Karara muhalefet eden Mahkeme Başkanı, davacının (Erol Aksoy) dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte satışa konu şirkette hissesinin bulunmadığı, dava dışı Çukurova Grubu ile imzaladığı sözleşmedeki bir maddeden hareketle satış işleminin iptalini istediği , bu sebeple dava açma ehliyetinin bulunmaması sebebiyle davanın reddi yönünde görüş bildirdi. Böylece Show Tv tekrar TMSF’ye geçti. Danıştay konu hakkındaki son kararı verecek.

Ciner'den açıklama

Ciner Medya Grup Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada ise kararda Ciner Grubuna herhangi bir kusur, sözleşme temerrüdü ya da sözleşme ihlali gibi bir konu atfedilmediği ve kararın Ciner Grubu'nu etkilemediği öne sürüldü. Ciner Grubu'ndan yapılan açıklamada şöyle denildi:

“İstanbul 4. İdare Mahkemesi; SHOW TV’nin sahibi AKS A.Ş.’nin hisselerinin Çukurova Grubu tarafından Ciner Grubuna satışına dair sözleşmeye TMSF’nin onay ve muvafakat vermesine dair işlemin iptaline yönelik açılmış olan davada; SHOW TV’nin “TMSF Dışı Borçları”nın alacaklılarına ödenmesini, Çukurova Grubu’nun ve SHOW TV alacaklılarının menfaatinin, amme alacağının önüne geçirilmesi anlamına geldiği ve bunun hukuken geçerli olmadığı gerekçesiyle TMSF’nin, hisse satış sözleşmesine onay ve muvafakat verilmesi işleminin oyçokluğu ile iptaline karar vermiştir.

Buna mukabil, Mahkeme Başkanı; “Davacının (Erol Aksoy) dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte satışa konu şirkette hissesinin bulunmadığı, dava dışı Çukurova Grubu ile imzaladığı sözleşmedeki bir maddeden hareketle satış işleminin iptalini istediği”, bu sebeple dava açma ehliyetinin bulunmaması sebebiyle davanın reddi gerektiği gerekçesiyle karara muhalefet etmiştir.

Kararın içeriğinden de anlaşılacağı üzere:

1) SHOW TV hisselerinin satışı özel hukuk hükümlerine tabi olup, tüm yönleriyle hukuken ve fiilen sonuçlanmış olan hisse satış sözleşmesinin iptal edilmesi sözkonusu değildir.

Esasen İdari Yargı tarafından bir özel hukuk sözleşmesinin iptal edilmesi hukuken mümkün değildir.

2) Kararda, alıcı Ciner Grubuna herhangi bir kusur, sözleşme temerrüdü ya da sözleşme ihlali gibi bir konu atfedilmemiştir. Dolayısıyla karar Ciner Grubunu etkilememektedir.

3) Bu sebeple iyiniyetli alıcı olan ve bugüne kadar SHOW TV için 400 milyon Dolar’a yakın ödeme yaparak edimlerini tamamen yerine getiren alıcı Ciner Grubunun, sözleşme uyarınca hukuka uygun şekilde kazanmış olduğu müktesep haklarının bu kararla ve bu karara dayanılarak ortadan kaldırılabilmesi sözkonusu değildir.

4) Ciner Grubu, her zaman olduğu gibi TMSF ile bundan sonraki süreçte de Hukuka, Kanunlara ve Hukukun Genel İlkelerine uygun bir şekilde hareket edecektir.

Bilindiği gibi İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nce daha önce de aynı gerekçeyle TMSF’nin SHOW TV ile ilgili aldığı kararın Yürütmesinin Durdurulmasına karar verilmiş; ancak Bölge İdare Mahkemesi itiraz üzerine verdiği kararda “TMSF işlemlerinin hukuka uygun olduğuna ve Yürütmeyi Durdurma Kararının Kaldırılmasına” karar vermiştir.

Bölge İdare Mahkemesi’nin bu kararı ortada iken, İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nin, Bölge İdare Mahkemesi’nin ayrıntılı gerekçelerle kaldırdığı Yürütmenin Durdurulması kararındaki aynı geçersiz gerekçelerle ve avukat iken 8 ay önce hakimliğe geçmiş iki üyenin kararı ile, hakimlik tecrübesi çok daha uzun ve geniş Sayın Mahkeme Başkanı’nın muhalefetine rağmen aynı kararı vermiş olmaları düşündürücüdür ve karar üzerinde maalesef kuşkular yaratmıştır.

Karar, temyize tabi olup, temyizi halinde Danıştay incelemesinden sonra kesinleşecektir. Danıştay’ın olaya ve hukuka uymayan gerekçelerle ve saiklerle verilmiş bu kararı hukuka uygun kriterlerle değerlendireceğine inancımız tamdır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”