Raylı Sistemler Kümesi milli yüksek hızlı trene talip
Eskişehir Raylı Sistemler Kümelenmesi (RSK), önceliklerini; milli yüksek hızlı tren üretimi, yerli tasarım, teknoloji transfer merkezi olarak saptadı. TÜLOMSAŞ’ta düzenlenen toplantıda sektör temsilcileri Eximbank kredileriyle sektör firmalarına destek olunmasını talep etti.
Soner CAVKAYTAR
Eskişehir Raylı Sistemler Kümelenmesi, 2020 yılına kadar yerli ve milli yüksek hızlı tren (YHT) üretimi hedefinin gerçekleştirilmesine odaklandı. Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşabilmesi için Raylı Sistemlerde 2020 Vizyon Stratejisi adı altında bir yol haritasını gündemine alan RSK, önceliklerini; yerli ve milli yüksek hızlı tren üretimi, yerli tasarım, teknoloji transfer merkezi olma hedefinin gerçekleşmesi, yerli katkı oranı yüksek platform üretimi olarak belirledi.
Eskişehir sanayisi, önümüzdeki dönemde gerek Türkiye’de gerekse dünyada önemli yatırım planları yapılan raylı sistemler alanında sahip olduğu bilgi, teknoloji ve üretim kabiliyetleriyle payına düşeni almak istiyor. Bu amaçla Türkiye Lokomotif Sanayi AŞ’de (TÜLOMSAŞ) düzenlenen toplantıda Raylı Sistemler sektörü masaya yatırıldı.
Toplantıda Eskişehir RSK Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Işık sektördeki küresel gelişmeler, yatırımlar, sorunlarla ilgili bir sunum yaptı. Toplantıya ayrıca konuşmacı olarak Eskişehir Sanayi Odası (ESO) Başkanı Savaş M. Özaydemir, TÜLOMSAŞ Genel Müdürü Hayri Avcı, Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Naci Gündoğan, ESOGÜ Rektörü Prof. Dr. Hasan Gönen, Demiryolu Düzenleme Genel Müdürü İbrahim Yiğit ve Altyapı Yatırımlar Genel Müdürü Erol Çıtak katıldı.
İleri teknoloji içeren katma değeri yüksek ürünlerin üretiminde Eskişehir sanayisinin oldukça rekabetçi olduğunu belirten konuşmacılar, sektörün ortak sorunların nitelikli işgücü ve kaynak ihtiyacı olduğuna vurgu yaptılar. Raylı sistemler sektörünün milli bir proje olarak ele alınması gerektiğine değinen konuşmacılar, Eximbank kredileriyle sektörde faaliyet gösteren sipariş veren ve sipariş alan firmalara destek olunmasının öneminin altını çizdiler.
RSK Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Işık:
Yerli otomobil değil, milli lokomotif öncelikli olmalı
Raylı sistemler sektöründe 2005- 2023 yılları arasında 50 milyar 440 milyon doları aşkın yatırım planlayan Türkiye’nin 2023 hedefl erine ulaşabilmesi için öncelikle sektörün 2020 vizyonunu belirlediklerini kaydeden RSK Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Işık, raylı sistemler sektöründe Adapazarı, Eskişehir ve Ankara’yı içine alan bir üretim havzası oluşacağına dikkat çekerek, bu üretim merkezinde; çekilen araç, lokomotif, tren setleri ve hafif raylı sistemler tasarımı yapılacağını vurguladı. Raylı sistemlerde yerli katkı oranı yüksek platform üretiminin yanı sıra, teknoloji transfer merkezi olma yolunda ilerleyeceklerini anlatan Işık, ileri teknoloji ile yüksek hızlı tren üretimi konusuna odaklanılması gerektiğini belirtti.
Önceliğin yerli otomobil üretiminden çok yerli ve milli lokomotif üretimi olması gerektiğinin altını çizen Işık, raylı sistemlerdeki üretim kabiliyetleriyle dünya pazarlarına açılacaklarına işaret ederken, “Üretilmiş 1000 yerli otomobilin satışı aylarca zaman alabilir ama fabrikaların arka bahçesinde bekleyen 1000 lokomotifin satışı ertesi gün yapılabilir. Unutulmamalıdır ki yerli otomobil üretimine bugün start verilse bile sonuç alınacak olan 4-5 yıl sonra yollarda elektrikli ve sürücüsüz otomobiller olacaktır” ifadesi dikkat çekti. Sektördeki küresel gelişmelerle ilgili bilgi veren Işık, “Küresel değer zinciri açısından üretim maliyet endeksinde değişim gözleniyor.
Üretim maliyetlerindeki avantaj Uzakdoğu’dan ABD’ye kayıyor. Yani üretim, işgücü maliyeti düşük olan, yükselmekte olan pazarlara kayıyor. Türkiye, dünyada üretim açısından rekabet edebilir düzeyini koruyor. Üretim maliyetini 100 kabul edersek bu rakam Almanya’da 121, ABD’de 100, Türkiye’de 98’dir. Görüldüğü üzere rekabet gücümüzü koruyoruz. Biz de yüksek katma değeri olan üretime geçmeliyiz. Değer zincirleri oluşturmak zorundayız. Yani birlikte hareket etmeliyiz” dedi.
Raylı sistemler sektörünün amaçlarını sıralayan Işık, bunların tasarım, Ar-Ge ve inovasyonu geliştirilmesi ve üretim merkezi olma hedefinin gerçekleşmesi olduğunu belirterek şunları kaydetti: “Sektörümüzde test ve sertifikasyon ‘olmazsa olmaz’. Çünkü test edemediğin ürün, ürün değildir. Sertifiye edemediğin ürün, satılabilir değildir. Teknolojiye sahip olmak, ürün geliştirmek, test edebilmek ve belgelendirmek ile pazara sunabilmenin bir bütünüdür.
Teknoloji yetkinliği yüksek işgücü ihtiyacımız teknisyen, akademisyen, araştırmacı olarak hala sürüyor. Sektörümüzde işbirliği ve paylaşımı artırmamız gerekiyor. Yeni projeler, ürünler ve hizmetlerle yeni pazarlara açılmalıyız.
URAYSİM bunları başarmak için önemli bir yatırımdır. URAYSİM ile raylı sistemler sektöründe bir mükemmeliyet merkezi oluşturacağız. URAYSİM bize sertifikasyon otoritesi olmanın yanında test yolları kabiliyeti ve test altyapısı ile önemli avantajlar sağlayacaktır. Üretimimizi ‘milli mi yerli mi’ sorularından çok ‘satabilir miyiz’ sorusuyla birlikte artırmalıyız. Eskişehir’de bir Raylı Sistemler Tasarım Merkezi kurma aşamasındayız. Bu merkezin modeliyle ilgili çalışmalar sürüyor.”
ESO Yönetim Kurulu Başkanı Savaş Özaydemir:
Eskişehir'de çok önemli bir yan sanayi kültürü oluştu
Raylı sistemlerin Eskişehir sanayisinin odaklandığı bir sektör olduğunu ifade eden ESO Yönetim Kurulu Başkanı Savaş Özaydemir, “Burada teknoloji üretir düzeydeyiz. Buradaki üretim daha çok sermayeye bağlı. Üretim kabiliyetinin geliştirilmesi için kaynak ihtiyacının giderilmesi gerekiyor.
Eskişehir’de çok önemli bir yan sanayi kültürü oluştu. Eskişehir’de raylı sistemler alanında gün gelecek başka ülkelerden gelenleri eğiteceğiz. Ancak ‘yaparız, ederiz’ ile günümüzü geçirmemeliyiz. Bize civatayı sıkacak adam lazım. Endüstri bölgelerinde yüksek eğitim standartlarına sahip mesleki eğitim veren okullar kurulmalı. Her endüstri bölgesine bin mezun veren okul olsa oradaki teknik personel istihdamı açığını giderecektir. Otomotiv konusunda bir toplantıda yerli otomobilin satılamayacağı konuşuluyor. Herşeyin bir ekonomisi var. Gelecekte otomobillerin elektrikli ve sürücüsüz olacağı bilinmelidir” dedi. Raylı sistemlere önümüzdeki dönemde çok yüksek talep doğacağını vurulayan Özaydemir, “Bu alanlarda yatırımlar yapılıyor, biz de bunların burada yerimizi almaya devam etmeliyiz. Eskişehir sanayisi önemli yan sanayi yatırımları ve üretim kabiliyetiyle bu alanda söz sahibi olmaya devam edecektir” diye konuştu.
TÜLOMSAŞ Genel Müdürü Hayri Avcı:
Her ürünü farklı bir sektör gibi ele alıp yapılandırdık
Son 10 yılda uyguladıkları ürün, üretim, vizyon geliştirme çalışmaları kapsamında önemli bir yol aldıklarını belirten TÜLOMSAŞ Genel Müdürü Hayri Avcı, “Ürettiğimiz her ürünü farklı bir sektör gibi ele alarak yeniden yapılandırdık. Yan sanayilerimizin organize olması ve uzmanlaşması da önemsediğimiz konulardan biridir. E1000 lokomotifimizin üretimine başladık. Şu anda E5000 lokomotif üretimi üzerinde çalışıyoruz. Bu lokomotifin 2019’da raylarda olmasını hedefl iyoruz. E10000 manevra lokomotifi üzerinde de çalışmaya devam ediyoruz.
Ayrıca hibrit lokomotif üretimini de hedefl erimiz arasına koyduk. Ayrıca TÜLOMSAŞ yük vagonunda dünya çapında bir marka haline geldi. General Electric firmasıyla yaptığımız stratejik ortaklık anlaşmasının meyvelerini de alıyoruz. Bu firma tarafından Avrupa için tasarlanan yeni nesil dizel lokomotifin üretimini TÜLOMSAŞ’ta gerçekleştirdik. Bu lokomotifin Avrupa ve ABD’ye ihracatını gerçekleştiriyoruz.
Yüksek hızlı tren üretimini de yine TÜLOMSAŞ’ta gerçekleştireceğiz. Bu konuda personelimizin eğitim seviyesini geliştirme çalışmalarımız sürüyor. Teknik personel yetiştirme ve Ar-Ge mühendisi yetiştirme çalışmalarımız yine üniversitelerimizle beraber sürdürdüğümüz çalışmalardır. Ar-Ge’yi çok hızlı yapmak ve sonuç almak için tüm ilgili çevrelerle ortak işbirliğimiz olması gerektiğine inanıyoruz.
Demiryolu Düzenleme Genel Müdürü İbrahim Yiğit:
Bakımı yapılmamış araçlar, ülkemize giremeyecek
Demiryolu Düzenleme Genel Müdürü İbrahim Yiğit, demiyollarında serbestleşmenin bu yılın başı itibariyle başladığını vurgulayarak, “Özel sektör artık taşımacılık için TCDD altyapısını kullanabilecektir. Yolcu taşımacılığında ticari ve karlı olmayan demiryolu hatlarında devlet özel sektörü sübvanse edecek. Zarar eden hatların zararı TCDD’ye bütçeden ödenecek. Yük ve yolcu taşımacılığı özel sektöre de açıldı. Yakın bir tarihte yük ve yolcu taşımacılığında 4-5 özel sektör firmasının olmasını bekliyoruz. Burada kurumumuz kilometre/ ton fiyatı olarak 2 TL belirledi. Kurumumuz emniyet konusunda bir otoritedir. Altyapı ve tren işletmeciliğinin asgari emniyet sistemlerini denetleyen sertifikasyon sağlıyoruz. Vagon bakımı konusunda yeni şartlar getirildi. Vagon bakımı yapılmamışsa bu araçlar ülkemize giremeyecek” dedi.
Anadolu Üniversitei Rektörü PRO. DR. Naci Gündoğan:
URAYSİM sektör için önemli bir AR-GE merkezi olacak
Anadolu Üniversitesi olarak Ulusal Raylı Sistemler Test ve Araştırma Merkezi (URAYSİM) projesinin inşaatına devam etiklerini ifade ederek, “2020 yılına kadar fiziksel durum ve merkezde kullanılan test cihazlarının üretimi gibi konular tamamlanmış olacaktır. Bu arada test yolları da bitirilmiş olacaktır. URAYSİM son teknoloji ürünü test cihazlarıyla çalışan dünya çapında bir test merkezi olmasının yanı sıra sektöre hizmet veren önemli bir Ar-Ge merkezi olacaktır.
URAYSİM’de görev yapacak olan akademik kadroları yurtdışında doktora çalışmalarını tamamlamak üzere gönderdik. 2 yıl içinde 20’nin üzerinde doktora öğrencimiz programlarını tamamlayarak yurda dönecekler. Ayrıca Güney Kore’ye teknisyen düzeyinde personelimizi eğitim almaya gönderiyoruz. Eğitimler tamamlandıkça yeni teknisyenler gönderiliyor. Eskişehir üretim, Ar-Ge ve akademik anlamda tüm dünyada bilinen bir merkez haline gelecektir” dedi.
Osmangazi Üniversitei Rektörü PRO. DR.Hsan Gönen:
Sektöre bilimsel birikimimizi sunmaya devam edeceğiz
Raylı sistemler sektöründe görev yapacak olan personelin eğitim ihtiyacını karşılamak üzere üniversitede lisansüstü programlar açtıklarını belirterek, “Yüksek lisans ve doktora programları sektörün ihtiyaçları gözönüne alınarak oluşturulmakta ve kurumların belirttiği alanlarda yoğunlaşılmaktadır. Lisansüstü programların yanı sıra teknoloji transfer ofisimiz kanalıyla yine sektörün ihtiyaçlarına yönelik Ar-Ge konuları belirlenmekte ve firmalar üniversitemizin bilimsel birikiminden faydalanmaktadırlar. ESOGÜ bölge üniversitesi kimliğine sahip bir kurum olması nedeniyle oldukça önemli görevler üstlenen üniversitemiz sektörün ihtiyaçları doğrultusunda bilimsel birikimini sunmaya devam edecektir” diye konuştu.