'Konsolidasyon yılı olacak, hazır olana çok fırsat çıkar'
Zorlu Holding CEO’su Ömer Yüngül, 2017’ye dair karamsar değil. Kriz tecrübesi ile baktığında bu yıl birçok fırsat oluşacağını görüyor. İhtiyatlı olmayı da bir kenara bırakmıyor.
Özlem ERMİŞ BEYHAN
Zorlu Holding CEO’su Ömer Yüngül’e “2017 nasıl bir yıl olacak, sizce zor olacak mı” diye soruyoruz. “Ben 40 yıldır iş hayatındayım, kolay yıl hiç görmedim ki” diye yanıtlıyor. O, yeni bir şeylerin peşine düştüğünde yaşanan heyecanla zor olan her şeyin kolaylaştığını düşünüyor. “Belki Ocak, Şubat, Mart bir sıkışıklık olabilir ama sonrası açılır” diyen Yüngül, 2017’de birkaç sektörde yeni fırsatları kovalayacaklarını açıklıyor. Yüngül, bu yıl insanların birbirine güveninin artmasının kendisi için en kritik gösterge olduğunu vurguluyor; her yerde, işte, trafikte, açık oturumlarda... 2017’ye dair en önemli endişesinin bu güven eksikliği olduğunu söyleyen Yüngül, mali disiplinin bozulmaması gerektiğini de vurguluyor. Zorlu Holding CEO’su, bu yıl işlerde her yerde her an kontrolü elden bırakmamak gerektiğini belirtiyor.
Toplantılarda artık TV açmıyoruz
► Zor günler yaşadık 2016’da. Nasıl işe odaklandınız, çalışanlarınızı nasıl işe odakladınız?
Ben 1997 ve 2001 krizini de hatırlıyorum. Orada şanslıydım çünkü fabrika kuruyorduk; fabrikanın içine giriyorduk ve her şeyi unutup fabrikaya odaklanıyorduk. Şimdi arkadaşlarıma şunu söylüyorum: Bizim bir ilgi alanımız var, bir de etki alanımız var. İlgi alanımızı biraz kapatıp etki alanımızda daha güçlü olacağız. Etki alanımız işimiz ve ailemiz. Gemi radarlarını bilir misiniz? Gemi radarlarını ayarlarsınız 4 mil yaklaşınca haber ver, hava kötüyse 2 mile daha da kötüyse 1 mil... Şimdi 1 mile ayarladık radarı. Örnek olarak söylüyorum. Kendi işimizle ilgili çok uzağa bakmamak lazım, daha yakın hedeflere odaklanılmalı. Bizim gibi şirketlerin 3 yıllık, 10 yıllık planlarımız var. Şimdi 3 yıllıklarda daha hassas davranıyoruz. Bir şeye odaklandık mı oluyor. Böyle dönemler bir avantaj da oluşuyor. Şimdi yaşı 50’nin üzerinde olan yöneticilerin kriz tecrübesi çok fazla. Krizlerden sonra neler yaşanacağını iyi bilen bir nesiliz. Mutlaka avantajlar gelecektir. Önemli olan o avantajlara hazır mıyız değil miyiz... Hiç gaz kesmeden yapılacaklar yapılacak. Ben karamsar değilim. Eskiden yemek salonumuzda tüm yöneticiler biraraya gelir, bir yandan da televizyon açık olurdu. Artık televizyonu açmıyoruz, çünkü bir haber geliyor, her şey ona dönüyor. Biz şimdi gruplar arası sinerjiyi nasıl artırabiliriz onu konuşuyoruz.
► Doların hızlı bir değer artışı oldu, onu nasıl yönettiniz?
Biz tabii inişlerden çıkışlardan tecrübeliyiz. Biz her şeyi hedge ediyoruz. Tamam bu bir maliyet. Ama bu maliyeti ürünün malzemesi gibi görüyoruz. Hem doları TL’yi hedge’liyoruz, hem doları euroyu hedge’liyoruz, hem TL euroyu hedge’liyoruz. 9 aylık alımlarımızı, emtiaları hedge’liyoruz. Bunun bir maliyeti var ama bunu hesaplara koyuyoruz. Eskiden bu riski alırdık, bir bakıyorsun darmadağın olmuşsun, dayak yiye yiye öğreniyoruz.
► 2016’yı nasıl bir büyüme ile kapatmış olacaksınız?
Bizim bir hedefimiz var; ülke ne büyüdüyse onun 10 puan üstü. Bu sene aşağı yukarı 12 ile bitireceğiz. Biz ekonomi 4 büyür, biz de 14 büyürüz diye hesaplıyorduk ama 12 de iyi.
► Yani çift haneli büyümeden aşağıyı kabul etmiyorsunuz...
Hayır etmiyoruz. Aralık ayında 3 yıllık hedeflerimizi konuştuk, onlarda da hiçbir değişiklik yapmadık. Bu süreçte enteresan fırsatlar da çıkıyor, onları değerlendiriyoruz. Örneğin Osmangazi Dağıtım hiç planımızda yoktu ama fırsat çıkınca değerlendirdik. Böyle fırsatlar yine çıkacaktır. Ben genel olarak 2017’de çok konsolidasyon olacak diye düşünüyorum.
Güneş enerjisini sıkı çalıştık
► Hangi sektörlerde fırsatlara bakıyorsunuz daha çok?
Enerji, perakende ve madencilik sektöründe fırsatlarla ilgileniyoruz. Vestel tarafında ise daha çok yurtdışı fırsatları çıkıyor. Onları değerlendiriyoruz. Enerjide de bölge ülkelerde fırsatlara bakıyoruz.
► 2017 için planlarınızı biraz detaylandırır mısınız?
Vestel ile büyeyeceğiz. Özellikle telefonla ihracat ayağında atağımız olacak. Bütün işlerimize servis sokacağız. Servisin tanımı çok geniş. Apple’a baktığınızda gelirlerinin yüzde 50’si cihaz, yüzde 50’si servis satışı. Bizim de buraya yönelmemiz gerekiyor. Beyaz eşyada bir kurutma fabrikası kuracağız. Enerjide jeotermal alanında 2023’e kadar her sene 50 ile 100 megawat ekleyerek gidiyoruz. 3 senenin türbin siparişlerini de verdik. Güneş enerjisi hala radarımızın birinci halkasında. 4 senedir buna çok sıkı çalışıyoruz. Burada regülasyonlara göre yatırım düşünüyoruz. Panel üretiminde arz fazlası var. Yeni çok verimli paneller 2019’dan sonra geliyor. 2019’dan sonra yatırım yapmak ülke kaynaklarını israf etmemek açısından önemli. Enerjide Pakistan’da yatırım için çalışıyoruz. Zaten Pakistan’da bir yatırımız var. Yeni yatırımlar planlıyoruz. İran gibi başka ülkelerde de çalışıyoruz. Ama tabii kolay olmuyor bunlar. Yeni bebeğimiz Osmangazi de var. Biz her işimizi araç olarak görüyoruz. Amaç ondan nasıl bir verim üretilebilir. Dünyayı çok geziyoruz, özellikle Amerika’yı yakından takip ediyoruz. Orada gördüğümüz akıllı şehirler çok önemli bir trend. Ekiplerimizi kurduk, bir bölgeyi akıllı şehir haline getireceğiz. Madencilikte büyüyeceğiz. Nikel işimiz var, onun daha türevlerine gireceğiz. Türkiye’de çok fırsat var ama kesin konsolidasyon olması lazım. Karlı hale gelmesi için küçük şirketler değil Bay Krom, Bay Nikel yaratmamız lazım.
Ciro 16 milyar TL'yi bulacak
► Biraz da rakam paylaşırsanız. Örneğin 2017 yatırımı, ekonomiye dair beklentileriniz?
Planlanmış bir bütçemiz var. Biz suyunu sıksak her sene 400 milyon dolar civarında yatırım yapıyoruz. Ciro 2016 sonu 16 milyar TL’ye yakın olacak. Dolar tahminimiz 3.5, işsizlik beklentimiz yüzde 10. Büyüme beklentimiz ise yüzde 3.
Yabancı ortaklık finansman açısından kritik
“Ben Türk şirketlere yabancı şirketlerle ortaklıklara sıcak bakmalarını öneriyorum. Öncelikle yeni pazar elde ediyorsunuz. Ayrca Türkiye’de finansman maliyeti çok yüksek. Yüzde 6-7 ile borçlanıyorsunuz. Hazine kağıtlarına baktıkları için yüzde 5 ile açıyorlar kapıyı. Borçlanmayı başka bir yerde yapsanız 1.5-2 ile kredi alabiliyorsunuz. Yüzde 6-7’lerde faizle girdiğiniz işlerde bu oranlarda kârlar yok artık. Çok iyi hatırlıyorum, girdiğimiz işe, geri dönüş 3 yılı geçmeyecekse bakardık. Şimdi 8-10 senelere bakıyoruz. Dolayısıyla yabancı ortaklıkları çok önemsiyorum.”
Benim elimde güç olsa 15 sektör seçerim ve...
“Bu dönemde ben olsam 15 sektör seçerim. Bu sektörlerin en iyilerini ortaya çıkartırım, her sektörden 3 en iyi şirket. Bu sektörlerde neleri ithal ediyorum. Bunları ortaya koyarım. Bu 15 sektörde kimin kasları hangi ürünü üretmek için güçlüyse, bir kamu ortaklığı desteğiyle bunu ürettiririm. ‘Kardeşim hadi yürüyün, üretin bu ürünleri’ derim. Bu şirketlerin büyümelerini sağlayacak tedbirleri de alırım. Vergisi, gümrüğü, neyse... Kamu desteği olmadan zaten böyle bir büyüme olmaz. Burada işi yapabilecek kişiler seçilmeli. Köprü, havalimanında bu yapıldı. Bunu sanayi alanına yaymak lazım. Gerekirse Fenerbahçe ile Galatasaray aynı projede çalışmalı. Dünyada konjonktür de çok önemli. Carrier, Meksika’ya gitmeyi planlıyor. Trump gitmiş ikna etmiş, 10 yıl için 20 milyar dolar vermiş. Trump üretimi Amerika’ya çekmeyi planlıyor. Bu şu demek, üretim her yerde lokalleşiyor. Bunun için değişik korumalar koyabiliyor ülkeler. Bizim ülkemizde de bunları yapmamız lazım, ithal ettiğimiz ürünleri yerlileştirebilmek için büyük projelere imza atmamız lazım. Büyük projeler yaptığınızda bunun etrafında da KOBİ’ler oluşuyor. 3-4 yıl içinde güneyimizde sular durulacak. O ülkeler yeniden imara hazır olacak. O döneme ürünlerimizle hazır olmamız gerek. Ekonomi bakanlığı başkanlığında bir konsey ile bu yapılabilir. Devlet burada sessiz ortak olarak kalacak. Özel sektör dinamikleri ile bu yapılırken devlet bunu izleyecek. Doğu'ya bir takım teşvikler verildi. Baktığımda bunlar daha farklı olabilirdi. Temel sektörlerin daha temel belirlenmesi gerekirdi. Ben olsam öyle yapardım. Üretmeden hiçbir şey olmaz. Mutlaka üretmemiz lazım. İşleri yapacak insan da üretmemiz lazım, strateji de üretmemiz lazım. Orta gelir tuzağını aşmak için inovasyon gerekiyor. Parasız inovasyon olmaz. Türk firmalarının finansman gücü belli. Kamuözel ortaklıkları ile daha büyük işlere girebilmemiz gerekiyor.”
Birbirimize güvenmiyoruz bunu çözemezsek ilerisi iyi gitmez
“Bir savaş var, Türkiye bir savaşın içinde. Bir yandan FETÖ’cülerle çarpışıyorsunuz. Bürokrasi son derece yavaşladı, imza atmıyorlar. Ama öbür tarafta bakıyorsunuz perakende çok da kötü değil. Konut satışları yüzde 20 artmış. Otomobil satışları da iyi. Bu, Türkiye’nin iç dinamiklerini ortaya koyuyor. Herkes ekonomi diye bakıyor ama bence bugün en büyük problem insanların birbirine güvenmemesi. Birbirimizle görüş paylaşırken bile çok hiddetlenebiliyoruz. Şimdi Twitter’da sırf küfür dolaşıyor. Birbirimize sabrımız yok. Bunu sağlamadan orta vadede hiçbir şey iyiye gitmez. Cumhurbaşkanımızın seferberlik söyleminin içinde bence insanların birbirine güvenmesi de var. Ticarette de, sosyal ilişkilerde de bu geçerli. En büyük endişe kaynağım bu, bu güven eksikliği.”
Dünya'yı kesmiş, saklıyor
Ömer Yüngül gazetemizde yayınlanan bir haberi kesmiş, masasında saklıyor. İş stratejisti Rowan Gibson’ın İstanbul’da verdiği konferansın haberi. Başlığı; “Yapacağınız en büyük hata işinizin bugünkü gibi süreceğini sanmak”. Yüngül, “Bunu kesip duvara asmak gerek. Hem patronlar hem çalışanlar için çok önemli bir uyarı” dedi.