Kalite ödülü sahibi İl Padrino Türkiye’de “gerçek bir İtalyan”
Ristorante İl Padrino, İtalya devleti tarafından yurtdışında faaliyet gösteren İtalyan restoranlarına verilen kalite ödülünün Türkiye’deki ilk sahibi oldu
İtalya devleti tarafından yurtdışında faaliyet gösteren İtalyan restoranlarına verilen kalite ödülünün Türkiye’deki ilk sahibi İstanbul Caddebostan’daki Ristorante İl Padrino.
Ödül için değerlendirme, İtalyan kültürü ve mutfağının, İtalya dışındaki memleketlerde de tanıtımını sağlamak maksadıyla, İtalyan devleti tarafından oluşturulan bir komisyon tarafından yapılıyor. Sertifikanın üzerinde; turizm, kültür, tarım ve ekonomi bakanlıklarından yetkililerin ve Türkiye’deki İtalyan Ticaret Odası Başkanı Sayın Guiseppe Alberto Moggi’nin de imzası var. Ristorante İl Padrino kurucusu ve sahibi Erkan Öztamur, ‘’Uzun yıllar yurt dışında yaşadım. Bütün mutfaklardan çeşitli lezzetler tattım; beni en çok etkileyen İtalyan mutfağı oldu. 1990 yılında İstanbul’a geldiğimde ilk iş olarak İl Padrino’yu kurdum. Başarımın sırrı 24 yıldır aynı personelle çalışmamdır” yorumlarını yapıyor. Erkan Öztamur’a ödülünü veren İtalya Büyükelçisi Gianpaolo Scarante ise " Öztamur, Türkiye’de bu ödülü hak eden ilk İtalyan restoranı sahibidir. Bu ödülü almanın kriterleri, İtalya’da yetişmiş ya da eğitim görmüş aşçı ve personelin bulunması, mutfakta, İtalyan peynirleri, makarnaları ve ürünlerinin kullanılıyor olması, olmazsa olmazlardan, İtalyan şarapları servis edilmesi ve en önemlisi, klasik İtalyan lezzetlerini yansıtıyor olmasıdır‘' diyor.
İtalya tarafından, yurtdışında faaliyet gösteren İtalyan restoranlarına verilen kalite ödülünün Türkiye’deki ilk sahibi oldunuz.
Bu ödül; ‘’İtalyan restoranı’’ dediğinizde aklınıza gelecek her türlü konuda, oldukça detaylı kriterlerin sağlanması sonucunda verilen bir ödül. Elbette kriterlerin tutarlı olması, lezzete ve verdiğiniz hizmete de yansıyor. Birkaç örnek vermem gerekirse, kullandığınız ürünlerin orijinal İtalyan menşeli olması gerekli. Peynirlerde, şaraplarda, zeytinyağında, yani İtalyan mutfağının en önemli ürünlerinde muhakkak köken sorgulaması yapılıyor. Kullanılan ürün yanında, İtalyan yemeklerinin klasik ve orijinal tadını veren mutfak personelinin İtalya’da eğitim görmüş olması önemli kriterlerden biri. Yani, sizin Ristorante İl Padrino’da yediğiniz bir yemek, İtalya’nın herhangi bir bölgesinde yediğinizden, kullanılan ürün ve hazırlanış şekli olarak farklı değildir. Ödül aldığımız akşam, İtalya Büyükelçisi Sayın Gianpaolo Scarante de, bu konularla beraber özellikle ‘’klasik İtalyan lezzetlerinin yansıtılıyor olması’’ hususunun altını çizdi.
Ödülün bizim açımızdan önemi, uzun yılların özenli uğraşının, gerçek kaynağı tarafından ‘’Türkiye’de ilk’’ olarak ödüllendirilmesi oldu. Bu kadar ‘’İtalyan restoranı’’ enfl asyonunun olduğu bir ortamda, orijinalitenin yani bu mutfağın aslına sadakatin ödüllendirilmesi, bizim ‘’gerçek İtalyan’’ sloganımızın altını kalın çizgilerle çizmiş oldu. Bu son derece zengin mutfağın aslında, sadece makarna ve pizzadan ibaret ve İtalyan restoranının sadece İtalyan ambiyansı verilmiş restoran demek olmadığının ya da bazı menülerin aslında İtalyan mutfağıyla alakası bulunmadığının da altı çizildi.
Il Padrino 1990'da kuruldu. Bu kadar uzun soluklu olmanın sırrı nedir?
Çok ince eleyip, çok sık dokumak diyebilirim. Ristorante İl Padrino’da masaya oturduğunuzda elinize verilen menü, çok uzun yılların, sık yapılan İtalya seyahatlerinin, test edilmiş ve özenle seçilmiş yüzlerce ürünün, işi bilenlerle çalışmanın sonucudur. Yeme içme ve bu konuda hizmet verme bir kültür işidir. Yani, kendi damak zevkiniz gelişmeden, bir mutfağı, uzun süreler kendi orijinal yerinde test edip öğrenmeden, o konuda iyi olamazsınız. Benim rahmetli babam, on yıllarca restorancılık yapmış bir kişidir. Yeme içme kültürü son derece zengin olan bir aileden geliyorum. Ben aslında inşaat mühendisiyim. Bizim evimiz her zaman kalabalık yemeklerin yendiği, deyim yerindeyse meclislerin kurulduğu bir evdi. Annem ve ablam, değme ustaya taş çıkartacak kadar güzel yemek pişirirler. Elbette babamın restoranı, benim de bu konuya ilk ilgimin başladığı yer oldu. Çocukluğumda, masaların arasında koşuşturmak, sadece bir oyun olmaktan çok öte, bu konuda ilk bilgilerimi edindiğim, eğitim fırsatlarıydı diyebilirim.
İsim olarak “Il Padrino” seçmenizin nedenini öğrenebilir miyiz?
İl Padrino aslında mafya babası demek biliyorsunuz. Ben iyi bir sinema seyircisiyimdir. Mario Puzo’nun unutulmaz eserinden, Francis Ford Coppola tarafından uyarlanan efsanevi İl Padrino yani Baba ya da The Godfather film üçlemesinin benim için çok özel bir yerinin olması, restoranımın adının en başından belli olmasını sağladı diyebilirim.
İl Padrino’nun mutfak olarak yarattığı farkı nasıl tanımlarsınız?
Tek cümleyle, Ristorante İl Padrino gerçek ve klasik İtalyan’dır. Zeytinyağından, makarnasına, et ve peynir ürünlerinden şarabına kadar her ürünün orijinaliteye sahip olması, bu ürünlerin, İtalya’da eğitim almış şefl erimizce, mutfağın aslına sadık kalınarak hazırlanması ve elbette bu işte kaliteden asla ödün verilmemesi İl Padrino farkıdır.
Türkiye’de kendini İtalyan mutfağı olarak tanımlayan çok sayıda restoran var. Bu restoranları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Belki kendimi tekrarlamak gibi olacak ama ciddi bir enfl asyon yaşıyoruz bu konuda.. Elbette, çok az sayıdaki birkaç ciddi İtalyan restoranını, bu söylediklerim dışında tutuyorum ama sadece ambiyans yaratmak veya bir İtalyan isim vererek kendini İtalyan restoranı sınıfına sokmak, melez yemekleri İtalyan yemeği diye sunmak, İtalyan’ı sadece pizza ve makarnaya indirgemek, hakikaten bu zengin mutfağa ihanet etmek demek.
İtalyan mutfağının olmazsa olmazı nedir?
Hep altını çiziyorum, her mutfakta olduğu gibi İtalyan mutfağında da orijinalite önemli. İtalyan mutfağında bu kendisini; zeytinyağı, pasta yani hamur işleri, peynir ve şarküteri ürünleri çeşitliliği ve elbette çok çeşitli şarap olarak gösteriyor.
1990’dan bu yana İstanbul’da yaşayan Il Padrino’da Türk mutfağının esintileri de var mı? Biz klasik bir İtalyan restoranıyız. Türkiye de doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine mutfağı çok zengin bir ülke. Ama ben melez mutfakların, insanlarda olduğu gibi başarılı ürünler çıkaramadığı düşüncesinde olanlardanım.