İşte Ege'nin 100 büyüğü
Ege Bölgesi Sanayi Odası, Ege’nin 100 büyük firmasını açıkladı. Listede ilk 5 büyük firma değişmezken, geçen yıl ilk 10 içinde olan Küçükbay Yağ ve Cms Jant bu yıl ilk 10’da yer bulamadı.
BEYZA COŞKUNTÜRK
Ege Bölgesi Sanayi Odası, üretimden satışlar kriterine göre 100 büyük firmayı açıkladı. Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, ilk üç firmanın sırasıyla Tüpraş, Petkim, Philsa olduğunu açıkladı.
2017 yılında Türkiye’deki yüzde 7.4’lük büyümenin nicelik ve nitelik açısından da değerlendirilmesi ve bunun sürdürebilir bir büyüme olması gerektiğini vurguladı.
Ege Bölgesi Sanayi Odası üretimden satış kriterlerine göre ilk 10 firması Tüpraş, Petkim, Philsa Philip Morris, İzmir Demir Çelik, Abalıoğlu, BMC, JTİ Tütün, (8. Firma açıklanmasını istememiş), Özkan Demir Çelik ve İmbat Madencilik oldu. İlk 5 firmanın yeri değişmezken, geçen sene ilk 10 içinde olan Küçükbay Yağ, Cms Jant bu yıl ilk 10’da yer bulamadı.
Üretimden satışlara göre büyük sanayi kuruşları anket çalışmasının EBSO tarafından 36 yıldır aralıksız olarak devam ettiğini belirten Ender Yorgancılar, “2017 yılı üretimden satışlarına göre Ege Bölgesi Sanayi Odası üyesi olan listedeki 100 firmanın, 73’ünün üretim yeri sadece İzmir, 14 tanesi konsolide olup, 13 firmanın da üretimi bölgesel ağırlıklı. İlk 100 firma içinde geçen yıla göre 18 firmanın sırasında yükselme, 63 firmanın sıralamasında düşme gözlenirken, 7 firma sırasını korudu, 12 firma ise listeye yeni girdi. Kâr bildiren 83 firma olurken, 52 firma da Ar-Ge çalışması yaptı. Zarar eden firma sayısı ise 17 oldu. Bu sayı geçen yıla göre azalma gösterdi. Yabancı sermayeli firma sayısı ise 24 oldu” dedi.
Firmaların performansı son 10 yılın en iyisi
Sektör bazında değerlendirildiğinde ise 100 büyük firmanın yüzde 78.3’ünün kimya, gıda ve demirçelik sektöründe yoğunlaştığına işaret eden Yorgancılar, kimya ve kimyasal ürünler sektöründe 2016 yılına göre değişim oranının yüzde 45.4 olduğu bilgisini verdi. Yorgancılar, “İlk 10 firma, 100 büyük firmanın üretimden satışlarının yüzde 56.2’sini gerçekleştiriyor. Üretimden satışlara yıllar bazlı bakıldığında en son 2017 yılında 4.40’lık bir artış olduğu, Türkiye’nin büyüme oranlarıyla paralel olduğunu görüyoruz. Temel verilere hem cari hem de reel yani enflasyondan arındırılmış olarak baktığımızda ise firmaların gösterdiği performansın son 10 yılın en iyisi olduğu anlaşılıyor” açıklamasını yaptı.
Firmaların toplam net satışlarını 2016 yılında yüzde 1 artarken, 2017’de yüzde 40 artırdığını ifade eden Yorgancılar, “Bu orandaki bir artışta, 2017 yılında verilen destekler, sağlanan kolaylıklar etkili olmuştur.
Niceliksel bu artış sevindirici olmakla birlikte, niteliksel olarak katma değerli üretimi artırmanın önemli olduğu bir süreçte olduğumuz unutulmamalıdır” değerlendirmesini yaptı.
Özkaynak ve borçlanma sorunu en büyük risk
Yorgancılar, geçen yıl 51 milyar 835 milyon olan 100 büyük firmanın cirosunun, bu yıl verilen destekler sayesinde 72 milyar 450 milyon TL’ye çıktığını belirterek, “Artış var, niteliksel olarak katma değerli üretimi artırmanın önemli olduğu bir süreçte olduğumuz unutulmamalı. Özkaynak ve borçlanma sorunu yerli firmalarımızın en büyük riski olmaya devam ediyor. 2018 yılının ikinci yarısının ana belirleyicisi jeopolitik riskler, erken seçim ve sonuçları, ekonomik adımlar olacak. Bu unsurların netleşmesi gerekiyor” dedi.
"Merkez Bankası aldığı kararlarda geç kaldı"
Maliye politikaları ve kurlardaki artışında büyümeye destek olduğunu söyleyen Yorgancılar, devlet bütçesinin de bu genişletici politikalar sonucunda 47 milyar dolar ile 2009’dan sonraki en büyük açığını verdiğini ifade etti. Bu büyümenin yüksek enflasyon ve yüksek cari açık yarattığını aktaran Yorgancılar, “Burada en önemli konu Merkez Bankası aldığı kararlarda çok geç kaldı. Ekonomiyi yönlendirmede de geç kaldı. Faiz artırımı hamlesinde geç kalındı. En son dolarda ile kur sabitlemesine gittiler. Bu hareketle dolar 4.70’e düştü. Kısa süre içerisinde dolar 4.75’e çıktı. Dolayısıyla bunun dolar üzerinde bir etkisi olmadığını gördük” dedi.
Kur hareketliliğinin bilançolara yansıması 44 milyar dolar
Türkiye’de özel sektörün 360 milyar dolar borcu olduğunu, ancak yaklaşık 220 milyar doların ihracat geliri olmayan özel sektöre ait olduğunu ve asıl riskin de bu 220 milyar dolar olduğunu dile getiren Yorgancılar, “Doların kur hareketliliği özel sektörün bilançolarına şu an 44 milyar dolar yansıdı. Onun için doların artışı sanayicileri direk olarak etkiliyor. İthalat yaparken de kur arttığı için oradan da zarar eder hale geliyor” ifadesini kullandı.
İmalat sanayiinin büyümesi en önemli etkenlerden
Geçen yıl Türkiye ekonomisinin tarihi bir büyüme gerçekleştirdiğini ifade eden Yorgancılar, “2015 yılında 6.1 büyüyen ülkemiz, 2016 yılında 2.9 büyüme gösterdi. Ancak geçen yıl tarihi bir büyümeye imza atarak 7.4’lük büyüme gerçekleştirdi. Ancak bu büyümenin sürdürebilir bir büyüme olması gerektiğini her zaman söyledik. Bu rakamlar sürdürebilir olduğu zaman istihdamla ilgili problemler de çözülecek. 2017 yılında imalat sanayisinin yüzde 8.8 büyümesi büyüme oranımızı olumlu etkiledi” dedi. Geçen yılın olumlu geçmesinde büyüme rakamlarında KGF destekli 250 milyar TL’lik kredi desteği, istihdam seferberliği ve beyaz eşya sektöründeki ÖTV ve KDV indiriminin çok büyük katkısı olduğuna işaret eden Yorgancılar, “Kur artışlarının da ihracata olumlu etkisi oldu. Eximbank’ın artan ve çeşitlenen destekleri de bu konuda etkili oldu. Rusya ile yaşanan krizin, son bulması ile olumlu gidişatta etkili oldu. Reel sektörün zorlu koşullara alışmış dinamik yapısı bu krizleri yumuşak atlatmasına sebep oldu.”
Türkiye'nin talep dokusu üretim dokusuyla örtüşmüyor
Bu yılın ilk 3 ayındaki büyüme sonuçlarının da olumlu olduğunu aktaran Yorgancılar, “2017’de bir önceki yıla göre ihracatta yüzde 10’luk artış, ancak ithalatta 17 artış var. Türkiyedeki talep dokusu üretim dokusuyla örtüşmüyor. Her 100 dolarlık ihracatın 60 doları ara mal olarak yurtdışından ithal ediliyor. Üzerine koyduğumuz 40 dolarlık katmadeğer görünen bir işçilik ve yerli üretim payı var. Yüksek teknoloji ürünler ihracatının altında yatan yerli üretim payını artırmak gerekiyor. Teşvikli yatırımların büyüdüğü görünüyor, bu yatırımlardan kaynaklı da büyüme görünüyor. Teşvikli yatırımların sanayi içindeki payı yüzde 22. Teşvikler büyümeyi de etkiledi” diye konuştu. İstihdam seferberliği sonucunda işsizlik oranının aynı düzeyde kalmasının da başarı olduğunu dile getiren Yorgancılar, işsizlik oranın yüzde 7’lere düşmesinin bile gelişmekte olan ülkeler için yeterli olacağını belirtti.