Hava kargoya dönüş hızlandı bu Türkiye için fırsat

DHL Express’in Avrupa CEO’su Mike Parra, şirket olarak 135 milyon euroluk yatırımla Türkiye’deki büyümeyi destekleyecek şekilde konumlandıklarını belirterek, “Türkiye bizim için Avrupa’ya açılan bir geçit. Aynı zamanda Ortadoğu’ya da açılan bir geçit konumunda. Uzak Doğu için de güçlü bir kaldıraç olacağına inanıyorum” dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Necmi ÇELİK

Dünyanın en büyük lojistik şirketlerinden DHL Express’in Avrupa CEO’su Mike Parra Türkiye’ye yaptığı ilk ziyarette ilk mülakatını da DÜNYA Gazetesi’ne verdi.

Mike Parra, Kızıldeniz geçişinde yaşanan kriz nedeniyle hava kargoya talebin arttığını ve müşterilerden daha fazla kapasite isteği geldiğini belirterek, “Rotalar uzuyor, gemi ve konteyner kapasiteleri yetersiz kalıyor. Küresel ölçekte hava kargoya yavaş yavaş geri döndüğümüzü söyleyen potansiyel bir ışık var. Hava kargo kapasitemizi Türkiye’nin dış ticareti için de daha fazla kullanmaya hazırız.Bu Türkiye ihracatı için de bir fırsat olabilir”dedi.

Lojistik sektöründe 40 yıla yakın bir deneyime sahip olan ve DHL’nin küresel büyüme stratejisinde önemli bir rol oynayan Mike Parra, “Her gönderinin, taşınan her paketin bir hikayesi olduğunu biliyoruz. Yaptığımız iş aslında bu; her işlemle insanları birleştiriyor ve yaşamlarını iyileştiriyoruz; global olarak, yaptığımız her işlemle bir insanın hayatına dokunuyoruz”diye konuştu.

Mike Parra’nın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle;

Şirketinizde oldukça etkili bir isimsiniz; Uzun bir süre DHL ABD’nin başında bulundunuz. ABD’deki deneyimlerinizi paylaşabilir misiniz?

ABD’nin hem grup hem de DHL Express için dünyadaki en büyük pazar olduğunu söyleyebilirim. ABD bizim için dünyadaki en büyük destinasyon ve dünya için en büyük destinasyon olmaya da devam ediyor. Aynı zamanda, pek çok açıdan en zorlu pazarlardan biri çünkü rakiplerimize de ev sahipliği yapıyor. Buna rağmen ABD’deki pazar payımızı yüzde 7’den yüzde 20’ye yükseltmiş durumdayız.

Bunu hizmet seviyemiz ve sunduğumuz servis yelpazesini iyileştirerek yaptık. Avrupa’da olmaktan heyecanlandığımı söyleyebilirim.Ancak burası benim için farklı bir ortam. Bizim için dünyadaki en büyük destinasyon olduğu için ABD’nin zorlu olmaya devam edeceğini söyleyebilirim. Aynı zamanda da bizim için oldukça heyecanlı zamanlar, çünkü pazar payımız şimdi yüzde 20 ve peşinden gidebileceğimiz yüzde 80’lik bir pay var; biliyorum ki tüm ekibimiz de bunun üzerinde çalışıyor.

Türkiye pazarını ve buradaki faaliyetlerinizi sormak istiyorum; bu tesise yaptığınız yatırımla başlayabiliriz.

Uçağım indikten sonra bulunduğumuz yerden DHL terminaline gelmem 10 dakika sürdü. Daha önce bu havaalanına hiç iniş yapmamıştım ve arabayla giderken büyüklüğünden çok etkilendim. Bence bu büyüklük Türkiye’deki fırsatların da bir göstergesi. Bu doğrultuda Türk hükümetine doğru şeyleri yaptıklarını söylemek isterdim. İstanbul Havalimanı ile Türkiye’yi yalnızca global bir transfer noktası olarak konumlandırmakla kalmıyor, daha fazla yatırım alabileceklerini de gösteriyorlar.

Bu açıdan bakıldığında biz de bu binaya yaptığımız 135 milyon euroluk yatırımla kendimizi Türkiye’deki büyümeyi destekleyecek şekilde konumlandırıyoruz. Türkiye bizim için Avrupa’ya açılan bir geçit. Aynı zamanda Ortadoğu’ya da açılan bir geçit konumunda. Uzak Doğu için de güçlü bir kaldıraç olacağına inanıyorum.İGA İstanbul Havalimanı’ndaki DHL terminali ile farklı coğrafyalara da açılacak mısınız?Kesinlikle; böyle bir isteğimiz var ve bu binayı inşa ederken bu şekilde ilerlememizin ve kendimizi bu noktada konumlandırmamızın arkasında da bu istek yatıyor.

Türkiye’de de büyümeye devam eden, oldukça sağlıklı bir işimiz var. Kapasite açısından değerlendirdiğimizde bu binada yaklaşık iki kat büyüme fırsatımız daha olduğunu söyleyebilirim. Burayı, önümüzdeki 25 yılı göz önünde bulundurarak inşa ettik. Türkiye’yi ziyaret ettim, genişlemeye hazır bir havalimanınız var, genişlemeye hazır genç bir iş gücünüz var, DHL gibi “hazır ol, hedef belirle, başla!” diyen bir ortağınız ve Türkiye’ye bağlı olmaya kararlı bir şirket var. Halihazırda 135 milyon euro yatırım yaptık ve bunun son olacağını sanmıyorum.

Türkiye ekonomisinin büyüme yolculuğuna ve dış ticaretine DHL olarak katkınız ne yönde olabilir?

Türkiye söz konusu olduğunda Avrupa’da ve global olarak yaptığımız gibi burada da KOBİ’lere destek verdiğimizi de söylememiz gerek. Türkiye’nin geleceği KOBİ’lere, perakendeye, B2B’ye ve aynı zamanda Avrupa’yla e-ticarete bağlı olacak. Şirket olarak KOBİ’lere sadece taşımacılık alanında değil, konuyla ilgili bilgi ve deneyim paylaşımı, nasıl ihracat ve ithalat yapabilecekleri, gerekli belgeler gibi konularda destek olma tarafında da güçlü bir pozisyonda olduğumuza inanıyorum.

DHL, merkezi Almanya olan bir şirket ve Türkiye’de büyük operasyonları var. Türkiye’deki yerel bir şirket olarak bugün DHL Express Türkiye’de 1000’den fazla kişi çalışıyor.Yakın zamanda da bir Türk şirketini, MNG Kargo’yu satın aldık. Yani, Türkiye’de iyi bir şekilde temsil ediliyoruz. Grup, Türkiye’nin öneminin farkında. Öyle olmasa pazara 135 milyon euroluk yatırım yapmazdık.

Ayrıca, Türkiye’de mevcut trendlerin neler olduğunu da inceliyoruz. Gerek KOBİ, gerek B2B ve diğer açılardan olsun, bu trendleri nasıl destekleyebileceğimizi inceliyoruz.Türk Hava Yolları’nınki gibi, elimizdeki altyapılardan nasıl faydalanacağımızı ve THY ile ticari bir havayolu olarak kurumsal açıdan nasıl işbirlikleri olabileceğini de düşünüyoruz.

Global olarak lojistik sektörü pek çok zorlukla karşı karşıya. Sizin pozisyonunuzdan baktığınızda küresel fotoğraf nasıl görünüyor?

Çin, Hong Kong ve Asya Pasifik ekonomilerinde toparlanma sürüyor.Bunun Amerika kıtasında da gerçekleştiğini görüyoruz. Satın Alma Yönetici Endeksi’ne (PMI) baktığımızda imalat endeksinde bazı ülkelerin yüzde 50’nin üzerinde olduğunu ve bazı pazarlarda faiz oranlarının da azaldığını görüyoruz. Bu toparlanma açısından iyi bir işaret. Avrupa’nın da yeniden canlandığını görmeye başlıyoruz. Avrupa bizim işimizin yüzde 51’ini oluşturduğundan, oradaki çark dönmeye başladığında yavaşlaması artık çok zor.

Son zamanlarda gördüğümüz iki gelişme DHL’e gelen gönderi başına ortalama ağırlığı veya DHL üzerinden gelen gönderi sayısını artırdı. Birincisi, Kızıldeniz sorunu okyanus yük gemilerinin rotalarını ve teslimat sürelerini uzattı.

İkincisi ise Asya’da, özellikle Güney Çin ve Hong Kong’da yaşanan kapasite eksikliği. Kızıldeniz etkisi nedeniyle müşterilerimiz bizden kapasite istiyor. Bunu ayrıca kapasite eksikliğinde de görüyoruz, müşteriler bizi arayıp okyanus gemi taşımacılığından hava taşımacılığına, hava taşımacılığından ekspres hava taşımacılığına geçmemiz gerektiğini söylüyorlar. Dolayısıyla son haftalarda yeniden bir sıçrama gördük, bu da bizim için yaz aylarında neler olacağının erken bir göstergesi.

Bildiğiniz gibi, okyanus yük gemileri için ya da okyanus üzerinden taşımacılık hizmeti veren herhangi bir sağlayıcı için en yoğun sezon yaz, ancak şimdi en yoğun sezonda kapasiteleri yok. Dolayısıyla, hava kargoya yavaş yavaş geri döndüğümüzü söyleyen potansiyel bir ışık var. Değerlendirebileceğimiz bir fırsat var ve biz bir organizasyon olarak bunu yapabilecek konumdayız. Hava kargo kapasitemizi Türkiye’nin dış ticareti için daha fazla kullanmaya hazırız.

Her düzeyde çalışan memnuniyeti konusuna nasıl bakıyorsunuz?

DHL Express Türkiye, servis sektöründe rekabetçi oyuncuların olduğu ve birinci sırada bir otelin yer aldığı kategoride ikinci sırada yer alıyor. Dolayısıyla burada bir numara ya da iki numara olmak çok özel bir şey ve bizim gurur duyduğumuz bir şey. Avrupa’ya bakacak olursanız, DHL Avrupa’da uzun yıllardır birinci sırada yer alıyor. Verileri sadece çalışan görüşü anketimizden almıyoruz, Great Place to Work araştırmasına ek olarak müşterilerimizden de çok zengin veriler ve geri bildirimler alıyoruz.

DHL, herkesi kabul eden küresel ve evrensel bir şirket. Hangi cinsiyetten, ırktan, milletten hangi dini inançtan olduğunuzun bir önemi yok. Sadece bazılarının ya da birçoğunun değil,herkesin çalışması için harika bir yer olduğumuzu söylüyoruz, bazıları, birçokları, birkaçı için değil, herkes için. Mükemmel miyiz? Tabii ki hayır. Mükemmel değiliz ama gittikçe yaklaşıyoruz. Hata yaptığımız günler oluyor mu? Kesinlikle. Bu hataların ne olduğunu biliyor muyuz? Kesinlikle.

Bence bizimle diğerleri arasındaki farkı yaratan, bu hataların ardından onları düzeltmek için attığımız adımlar. Türkiye’den bahsederken burada gördüğüm gençlerden çok etkilendiğimi de söylemeliyim. Avrupa’daki diğer pazarlardan daha farklı şeyler gördüm. ABD’de çalışırken de Türklerle olan deneyimimde aynı burada olduğu gibi, onların çok çalışkan, tutkulu ve motive olduklarını gördüm. Bu sebeple Türkiye’nin çok umut vaat ettiğini düşünüyorum. Türkiye’de gördüğüm bir diğer güzel şey ise genç yeteneklerin DHL global ortamında farklı rollere atanıyor olmasıdır.

Araç filomuzun yüzde 60’ını elektrikli olma hedefinde ilerliyoruz

Çevre sorunları ve sürdürülebilirlik konusundaki politikalarınızdan bahsedebilir misiniz?

Mike Parra: Bu konuyu sorduğunuz için teşekkür ederim. Sanırım küresel hedefimizin 2050 yılına kadar net sıfır emisyon olduğunu zaten biliyorsunuz. Bu bizim taahhüdümüz ve bundan hiç sapmadık. Sürdürülebilir Havacılık Yakıtını (SAF) en yoğun kullanan şirketlerden biriyiz.

Bize sunulan tüm kapasiteyi kullanıyoruz çünkü bizim tarafımızda talep var. Bu ilk kısım. İkinci kısım ise, biliyorsunuz, aynı zaman dilimi için filomuzun yüzde 60’ının elektrikli olmasına yönelik bir hedef taahhüdümüz de var. Bu rakama doğru ilerliyoruz. Burada karşılaştığımız en büyük zorluk altyapı ve ülkelerin ya da mülk sahiplerinin elektrifikasyon konusunda bizimle bu yolculuğa katılmak istememeleri. Şu anda içinde bulunduğumuz tesis için durum farklı.

Tüm elektrikli araçlarımızın ihtiyaçları olduğunda girip şarj olabilecekleri istasyonlar olduğunu görebilirsiniz. Ancak şarj istasyonlarının yaygınlığı konusunda dünya genelinde bu sorunu yaşıyoruz. Elektrifikasyon yanlısı olan ve her yere şarj istasyonları ya da elektrikli kapsüller kurmak için yatırım yapan bazı ülkeler var. Ancak bunu istemeyen ülkeler de var. Normal yakıt satmaya devam etmek istiyorlar. Bu açıdan, bu bizi zorlayacak bir şey olabilir mi? Belirlediğimiz rakama ulaşmakta zorlanabiliriz ama şu anda yüzde 60 taahhüdümüze bağlılığımızı sürdürüyoruz.

Kuruluş olarak pek çok karar aldık, ayrıca yeşil bir ürün olan GoGreen Plus ile de fark yaratıyoruz. Çin ve ABD’den sonra GoGreen ürününü satan dünyadaki en önemli ülkelerden biri Türkiye. Teslimat yapmak için elektrikli scooter’ların veya elektrikli bisikletlerin kullanılması da şu an kuruluşumuzda yaygın bir uygulama. Bir Alman inovasyonu değil ama 2026-2027 gibi ABD’de uçmaya başlayacak 12 elektrikli uçak piyasaya sürmeyi düşünüyoruz. Atlanta’dan ve daha sonra ABD’nin batı kıyısından kısa mesafeli uçuşlar yapacaklar. Burada temelde uçan bir Tesla’mız olacak diyebiliriz.

THY’nin kapasitesini de kullanabiliriz

DHL Express Türkiye CEO’su Volkan Demiroğlu: “43 yıldır ihracatçılarımızın yanındayız. Türkiye’de ihracat ve ithalatın öncüleriyiz, bu nedenle İGA ve THY ile yakın bir şekilde çalışıyoruz. Şimdi değil ama ileride İstanbul’un diğer yakasına da yatırım yapacağız. Sabiha Gökçen’deki yeni tesis için HEAŞ ile bir mutabakat zaptı anlaşmamız var.

Oradaki zorlukları biliyorsunuz, ikinci pisti kullanmaya başladılar ama ilk pistte bazı inşaatlar olacak, çünkü yenilenmesi gerekiyor. Ama orta vadede Türkiye büyürse, biz büyümeye devam edersek daha fazla yatırımlarımız olacak. İGA ile anlaşmamız, park alanımız, genişleme için 4000 metrekarelik alanımız var. Transit sevkiyatlar için buraya bir tesis açmayı planlıyoruz. Mike’ın da dediği gibi Uzak Doğu’ya, Orta Doğu’ya sevkiyat yapacağız ve bunu Avrupa’yla birleştireceğiz. Türk Hava Yolları’nın farklı hatlarda uçuş yaptığını biliyoruz ve ticari tarafta onların kapasitesini kullanabiliriz. Bu fırsatları takip ediyoruz, ancak gümrük yasaları, özellikle transit gönderiler alanındaki yasalarda bazı kolaylıklara ihtiyacımız var.

İGA da bunu sağlamak için istekli. Onlar da bunu hedefliyor çünkü hem yolcular hem de kargo için tek global merkez olmak istiyorlar. Çok fazla ithalat faaliyetimiz de var, çünkü Türk ekonomisinde ithalatın da önemli yeri var. İhracatta iyi bir kapasiteye sahibiz; ortak yeteneklerimizi birleştirerek mevcut ihraç ürünleri yanısıra ihracat ürün yelpazesinin genişlemesi için de destek oluyoruz ve bir anlamda birlikte büyüyoruz. İhracat için yeterli hacim olduğunda Avrupa’daki ekiplerin desteğiyle ek uçaklar kaldırma konusunu da düşünüyoruz.”