Delly markasının kurucusu Ceren B. Erdirik: Sağlıklı beslenmenin eğlenceli yönünü ortaya çıkardık

Sağlıklı atıştırmalıkta yerli girişim Delly markasının kurucusu Ceren B. Erdirik ‘lezzetli ama sağlıklı çikolata da olur’ diyor. Erdirik, Türkiye'deki sağlıklı ürünleri lezzetle birleştirdiklerini söylüyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Zühre KURT

İlk olarak zeytinyağı markası ile girdiği gıda sektörüne, sağlıklı atıştırmalıklar markasını da katarak devam eden Erdirik’in uluslararası birçok yarışmada ödülleri bulunuyor. Uzun yıllar beyaz yaka olarak çalışan Ceren B. Erdirik, ailesinden gelen girişimci ve üretim ruhuyla Delly markasını kurmuş. Sürdürülebilir gıda adına yaptığı çalışmalar ile tanınan Erdirik, sağlıklı gıda sektörü ve sanat koleksiyonerliği üzerine sorularımızı yanıtladı:

Neden sağlıklı gıda pazarına yatırım yapmayı seçtiniz?

Delly kendim ve çocuklarım için atılmış bir adım. Kendi başarı hikayemi yazmak istiyorum. Para kazanmanın çok dışında bir ideal bu benim için. Ülkemizdeki gıda sektörünün güçlü oyuncularından biri olmak, özellikle de iyi beslenmenin öncüsü olarak başta çocuklarım olmak üzere gelecek nesillere değerli bir marka bırakmak istiyorum. Hayat her alanda bir denge gerektiriyor, Delly de o dengenin bir sembolü benim için. Her şeyi yiyelim her şeyi yapalım ama hepsi olması gerektiği kadar dengede ve değerli olmalı. Delly şu anda benim için her şey…

Babanızın kurduğu işte çalışabilecekken neden Delly markasını kurdunuz?

Ben sanayici bir ailenin en küçük çocuğuyum. Babamın 1970’li yıllarda temelini attığı, kimya sektöründe faaliyet gösteren şirketimiz 2020’lerin başında belli bir hacme geldiğinde satılarak başarılı bir holding bünyesine geçti. Üniversite yıllarımı da sayarsak aktif olarak bu şirkette 15 yıl çalıştım. Üretim, satış ve ar-ge konusunda müthiş tecrübeler edindim. Üretime odaklı bir aile içinde olmanın geliştirdiği kaslarla kendi işimi planlarken de üretime odaklandım. Üretici olmaktan başka bir opsiyon düşünmedim ve istemedim. Delly’de bu süreçte doğdu. Ben her zaman damak tadı gelişmiş biriydim ve bir üretim yapacaksam bunun FMCG alanında olması zaten benden beklenen bir hamleydi. Eşim Erdem’in bu hayalime ortak olmasıyla da Delly’nin temelleri atıldı.

Ne tür zorluklarla karşılaştınız?

Marka olmak, özellikle gıda sektöründe marka olmak zorlu bir süreç. Siz istediğiniz kadar iyi ürün üretin, en öncelikli tüketicinin size güvenmesi gerekiyor. Biz bunun için gerçekten çok çaba sarf ediyoruz. Öncelikle yol haritamız ve yönümüz çok net. Gelip geçici, trend peşinde koşan bir marka değiliz. Tüketicimize ve perakendecilere sunduğumuz vaat en başından beri çok net. Dünyada artık temiz içerikli, sağlıklı gıda çok daha fazla değer bulur bir seviyeye ulaştı. Tüketiciler etiket okuyabiliyor ve bu da sizin her an her durumda tüketici tarafından değerlendirildiğiniz anlamına geliyor. Evet bugün bir sağlıklı atıştırmalık markasıyız ama ana hedefimiz beslenme alışkanlıklarına yön verebilecek kadar güçlü ve güvenilir bir marka olmak. Bunun için de üretimden pazarlamaya her alanda kendimizi sürekli geliştiriyor ve dünya standartlarına uyarlıyoruz.

Siz sadece bir girişimci değil aynı zamanda sanatla yakından ilgili bir koleksiyonersiniz. Koleksiyonerlige nasıl başladınız?

Çok doğal gelişen bir süreç oldu, sanat tarihi dersleri almaya başladım ve modern sanata olan sevgim sayesinde gözüm gelişti. Sanatçıları galerileri eserleri yakından tanıdıkça yavaş yavaş eser almaya başladım ve artık bu benim için bir koleksiyona ve zevke dönüştü. Evimi dekore etmek için başladığım yolda, aldığım eserlerin sayısı arttı, duvarlar doldu ama beğendiğim, sevdiğim iyi eserlere sahip olmak isteğim bitmedi.

Sanat alanındaki trendleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ben sanatta trendlerle çok ilgilenen biri değilim. Sanat zamansız olmalı. İşçiliği sağlam olmalı, kavramsal olarak kafa yorulmuş olmalı. Trendlerden bağımsız anlamlı ve iyi olmalı. Trendlere uyup sahip olmak istediğim veya olduğum eserlerim oldu fakat sonrasında hep pişman oldum. Bu nedenle bu konuda çok netim ve kendimi bu yönde çok geliştirdim, eğittim. Mesela instagramable art konseptine çok inanmıyorum.

Sanat eserinin değerini belirleyen kriterler sizce nedir?

Sanatçının öz geçmişi, kavramsal değeri, işçiliğinin kuvvetliliği, işin görsel ve estetik boyutu, zamansızlığı bence en önemli unsurlar. Dediğim gibi trend olan bir eseri koleksiyonuma katmayı istemem, çünkü trendlerin çok çabuk değiştiği bir dünyada yaşıyoruz.

Koleksiyonu sergilemeyi düşünür müsünüz?

Hayallerimden biri bu, ileride koleksiyonum sergilemeye hazır bir boyuta geldiğinde çok isterim. Umarım bir gün kısmet olur.

Bilinçli ve oldukça büyük bir kesim doğal ve katkısız ürüne kayıyor

Sağlıklı gıda üretiminde diğer ülkelerle kıyaslandığında Türkiye ne durumda?

Delly Kurucu Ortağı Erdem Erdirik: Türkiye sağlıklı atıştırmalık üretimi için müthiş bir yer. Aradığınız her şey, makine, hammadde her şey elinizin altında. Tüm kuru ve taze meyveler, kuruyemişler, bu topraklarda mevcut. Hurma hemen yakınımızda, bu üreticiler için büyük bir artı. Bununla beraber global pazardaki ürün ve fiyat çeşitliliği maalesef Türkiye için henüz geçerli değil. Yurt dışında bu kategoride çocuklar için bile ayrı ürünler var. Fonksiyonel ve takviye edici gıdalar oldukça zengin. Evet biz hammadde bakımından kuvvetliyiz ancak katma değeri yüksek, ar-ge yapılmış, üzerine düşünülmüş, belli bir standardın üstünde kaliteye sahip çeşitli ürünlere çok sık rastlanmıyor maalesef. Beslenme alışkanlıkları hızla değişiyor. Bilinçli ve oldukça büyük bir kesim doğal ve katkısız ürüne kayıyor. Daha fonksiyonel ürünleri tercih ediyor. Biz de bu anlamda beslenmeyi sadeleştirmek, kolaylaştırmak istedik, ihtiyaçlarımızı karşılamak için daha lezzetli yollar bulmak istedik.