Bursa’dan uzaya yüksek teknoloji
Bosch dünyanın önde gelen teknoloji ve hizmet tedarikçilerinden. Geçen yılki toplam satışları 70.6 milyar euro. Bu büyüklük, Türkiye ekonomisinin yaklaşık yüzde 10’una denk geliyor. Bosch toplam gelirlerinin yüzde 9’unu Ar-Ge’ye ayırıyor.
Hakan GÜLDAĞ
İSTANBUL - Bosch 130 yılık bir firma. Kurucusu Robert Bosch bir çiftçi çocuğuydu. Hassas mekanikte çıraklık eğitimi aldı. Amerika’da Thomas Edison için çalıştı. İngiltere’de Siemens firması için… Kendi ‘Hassas Mekanik ve Elektroteknik Atölyesi’ni ise 1886 yılında açtı. Almanya Stuttgart’ta…
Bugün Bosch Grubu 375 bin çalışanıyla bir dev. Dünyanın önde gelen teknoloji ve hizmet tedarikçilerinden biri. Geçen yılki toplam satışları 70.6 milyar euro. Bu büyüklük, Türkiye ekonomisinin yaklaşık yüzde 10’una denk geliyor. Bosch toplam gelirlerinin yüzde 9’unu Ar-Ge’ye ayırıyor. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık da belirtti. Bosch’un geçen yıl 6 milyar euroya denk gelen Ar-Ge’ye ayırdığı kaynak, Türkiye’nin Ar-Ge’ye ayırdığı toplam bütçeden fazla…
Bosch, 1910 yılından bu yana da Türkiye’de. İlk fabrikasını 1972 yılında kurdu. Bursa’da. O günden bu yana Türkiye’ye 2.5 milyar euro yatırım yaptı. Bunun 1 milyarını da son 5 yılda gerçekleştirdi. Şimdi Bosch Türkiye, ‘mobilite çözümleri’, enerji ve bina teknolojileri, ‘sanayi teknolojileri ve ‘dayanıklı tüketim malları’ alanlarında 5 ayrı şirketle, Bursa, Kocaeli, Manisa ve Tekirdağ Çerkezköy’deki 8 fabrikada üretim yapıyor. Geçen yıl yaptığı 300 milyon euroluk yatırım dünyada Almanya, Çin ve Amerika’dan sonraki en büyük yatırım oldu. Bu yıl da Türkiye’ye 220 milyon euroluk yatırım planlıyor.
Bosch Grubu, bu hafta tek çatı altına topladığı Türkiye ve Ortadoğu Genel Merkezi’ni açtı. İstanbul Küçükyalı’da. ‘İlham veren çalışma ortamı’ konseptinde hazırlanmış bina. Çok gezme fırsatı olmadı ama yenilikçi yeşil bina stratejisi adına son teknolojiler kullanılmış. Tabii, Bosch teknolojisi. Fakat o müthiş Adalar manzarası karşısında ne kadar gözlerini manzaradan ayırabilirler, ne kadar verimli çalışabilirler bilmem...
Her neyse... Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık ve Almanya Büyükelçisi Martin Erdmann’ın da katıldığı açılış töreninden sonra, Bosch Grubu Avrupa, Afrika ve Ortadoğu’dan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Uwe Raschke ve Bosch Türkiye Ortadoğu ve Türkiye Başkanı Steven Young ile sohbet ettik. Dünyanın dijital teknolojiler ile yeniden şekillenişinden, Endüstri 4.0’dan, Türkiye’ye faydalarından konuştuk. Ve tabii otomobilin geleceğinden... ‘Tabii’ diyorum çünkü bilmem biliyor musunuz, içinde Bosch’un bir ürünü olmayan otomobil yok!
Mükemmel donanım mükemmel yazılım…
“Önümüzdeki 10 yılda sektörde temel değişimler göreceğiz” diyor Uwe Raschke ve devam ediyor: “Bu değişimlerin tetikleyicisi ise internet. Nesnelerin interneti. Ya da her şeyin interneti. Çünkü makinelerin üzerindeki arayüzler birbirleriyle ya da insanlarla konuşacağı bir dönem olacak. Gelecekteki arabalar elektrikli. Ve sürücüsüz. Aynı zamanda üretim de büyük oranda öyle. Robotlarla ve robotlarla bağlantılı insanlar tarafından yapılacak. Bu da verimliliği belirgin şekilde artıracak. Cep telefonlarıyla da evinizi yöneteceksiniz. Sensörler her yerde olacak. Bu yeni dünyada başarılı olmak için hem donanımda hem yazılımda iyi bir yerde olmak gerekiyor. Mükemmel donanım, mükemmel yazılım. Biz de buna çalışıyoruz. Dünya çapında 118 noktada 55 bin 800 mühendis araştırma ve geliştirme için çalışıyor. Bunun 14 bini yazılım mühendisi. 4 bin mühendis ise sadece nesnelerin interneti alanında çalışıyor.”
Kendi bulut sistemini hayata geçirdi
Öğreniyoruz ki, dünyada kullanılan her 4 cep telefonunun 3’ünde Bosch sensörleri kullanılıyormuş. İleride bütün Bosch aletleri deyim yerindeyse birbiriyle konuşacak. Hazırlıklar o yönde. “Yeni döneme hazırlıklı olmalıyız” diye devam ediyor Raschke, “Bilişim teknolojilerine ciddi yatırım yapıyoruz. Kendi bulut sistemimizi hayata geçirdik. İlk olarak uygulamayı şirket içi çözümlerde kullanacağız. Ama 2017 yılından itibaren diğer şirketlere de servis vereceğiz.”
Bosch IoT Cloud’un merkezi Almanya’da. Her alanda kullanılıyor. Bosch Akıllı Ev Sistemi, evinizdeki mevcut sıcaklığı söylüyor ve siz yoldayken bile sıcaklık ayarını değiştirmenizi sağlıyor. Arıza varsa teknisyenler uzaktan ısıtma sistemine erişim sağlayabiliyor. Değişecek parça varsa tek ziyarette hepsini tamamlıyorlar. Ya da kuşkonmaz tarlalarından gelen sensör verileri bulut üzerinden yetiştiricilere toprağın sıcaklığını vb. söylüyor ki, mahsullerinin randımanı artsın. Kamyon şoförleri bulut üzerinden kendine park yeri rezerve edebiliyor. Ve daha hayatı kolaylaştıran pek çok uygulama Almanya’da devreye giriyor.
Peki ya Türkiye?
Bu hizmetlerin çoğu Türkiye’de de verilebilir. Tabii, altyapının ve de düzenlemelerin uygun standartlarda olması gerekiyor. Örneğin, bulutu kullanan Bosch Güvenlik Sistemleri, müşterilerinin yangın alarm sistemlerine uzaktan bağlantı sağlayarak geliştirilmiş yangın koruma hizmeti sunuyor. Bu yıl, yangın algılama sistemleri için video tabanlı yangın algılama kamerasını da pazara sunacak. Şimdi yangın algılama sistemleri alanında Türkiye’de yürürlükte olan yangın yönetmeliğinin, Avrupa yangın yönetmeliği ile aynı doğrultuda genişletilmesi için ön çalışma başlatılmış. Çalışmalar bakanlığa sunulacak. Türkiye’deki yangın yönetmeliğinin Avrupa standartları ile benzer yapıya gelmesi için adımlar hızlandırılacak.
Sadece üretim üssü değil beyin üssü...
“Türkiye’deki gelişmemizden çok memnunuz” diyor Raschke ve devam ediyor: “Son 10 yılda Türkiye’deki büyümemiz olağanüstü. 17 bin çalışanımız var. Almanya, Çin, Hindistan ve ABD’den sonra Türkiye geliyor büyüklük olarak. Ar-Ge’de 600 mühendisimiz çalışıyor. Türkiye sadece üretim üssü değil giderek daha fazla bir beyin üssü konumuna geliyor. Bursa, Manisa ve Çerkezköy’deki 4 Ar-Ge merkezine son 3 yılda yaklaşık 100 milyon euro bütçe ayırıldı. Bugün Türkiye’den 97 ülkeülkeye Ar-Ge ihracatı yapılıyor. Bir buçuk yıldır 16 ülkeden sorumlu Türkiye… Kısa bir süre önce Tahran’da ofis açılan İran da dahil bölgeye. Bu Türkiye’ye, bu ülkedeki çalışanlarımıza ve şirketimize duyduğumuz güven ve saygının işareti. Bu yeni bölgede 2 milyar euro ihracat gerçekleşti. Tüm siyasi çalkantılara rağmen. Gelecekte de bu bölgede büyümeye devam etmeyi istiyoruz.”
Bursa’dan NASA’ya hidrolik çanaklar…
Bosch Türkiye’nin, ‘bazı alanlardaki işleri Avrupa’dan Türkiye’ye kaydırmak isteğini’ de anlattı Steven Young. Ve çarpıcı bir bilgi paylaştı:
“Kimi altyapı gelişimi ve yeni ürün tasarımlarını Avrupa’dan Bursa’ya kaydırmak için çalışıyoruz. Örneğin, NASA’nın Deep Space Network için oluşturduğu uzay istasyonlarında kullanılacak çanaklar. ABD, İspanya ve Avustralya’da olmak üzere üç yerde bulunuyor bu istasyonlar. NASA’nın temmuz ayında Jüpiter’e göndermeyi planladığı uydunun kontrolü için yeryüzünde bulunan anten sisteminde kullanılacak 17 özel hidrolik pompa ve motoru Bursa’da Bosch Rexroth fabrikasında ürettik. Bu üniteler daha önce Bosch Grubu’nun ana fabrikası Elchingen tarafından gönderiliyordu. Şimdi ilk defa Bursa fabrikamızda üretilip Amerika’ya gönderildi. Ve bu hassas üretim Bosch dünyasında sadece Türkiye’den yapılıyor artık. Motoru özel kılan durum, montaj işlemi sırasında çalışma hassasiyetini artırmak için özel işlemlere gerek duyulması. Tamamen Türk mühendislerinden oluşan bir ekip, 17 çanağın her bir parçasını tek tek özel ölçümlerden ve işlemlerden geçirdi.”
Endüstri 4.0’a odaklanacak…
Bosch Türkiye ve Ortadoğu Genel Merkezi’nin gerçekleştirdiği 2 milyar euroluk ihracatın 1.5 milyar eurosu tek başına Türkiye’den. Türkiye’deki iç satışları da katarsanız, ciro 3.4 milyar euroya çıkıyor. “2015’te Türkiye cirosunu yüzde 9 büyüttük” diyen Steven Young şunları söylüyor: “Bölgedeki büyüme için Bosch Türkiye itici güç. Türkiye’den 49 ülkeye ihracat yapıyoruz. Grup olarak ihracatımız Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 1.5’ine denk geliyor. Hedefimiz bunu daha da büyütmek. Bunun için Sanayi 4.0’a odaklanacağız. Dijital dünyadan gelen fırsatlara yöneleceğiz.”
Çalışmalarını Bakan Işık’a da gösterdiklerini anlatıyor Steven Young, “Türkiye’ye Sanayi 4.0 nasıl yayabiliriz? Bu alanda öncü olacağız. Almanya Büyükelçiliği de destekliyor konuyu. İlk etapta İstanbul ve Bursa dışında Kocaeli, Ankara, Gaziantep, Kayseri gibi 7 ile gideceğiz. Önümüzdeki dönem için ne kadar önemli, ne kadar kritik olduğunu anlatacağız. Vazgeçilmezliğini anlatacağız. Sadece anlatmakla da kalmayacağız. Uygulamada da Türk sanayicilerinin yanındayız. Bizim Bosch olarak da geniş bir yan sanayi ağımız var Türkiye’de. Tüm dünyada olduğu gibi Endüstri 4.0’a geçmelerini istiyoruz” mesajını veriyor.
Bursa’da Sanayi 4.0 uygulaması başladı
“Bursa’da kademe kademe Sanayi 4.0’ı uygulamaya başladık” açıklamasını yaptı Steven Young. “Somut ne gibi yararı olacak?” diye sorunca da şu yanıtı verdi:
“3 yıl içinde masrafl arımız ve toplam maliyetlerimiz üçte bir oranında azalacak. Bu çok önemli bir kere. Ayrıca ek bir yatırım yapmadan mevcut kapasitemizin yüzde 5’in üzerinde artacağını hesaplıyoruz.”
Ya istihdama etkisi... ‘Makineler makinelerle konuşacaksa’ bu işçileri, çalışanları nasıl etkiler?
“Biz olumsuz bir etki yapmayacağı kanaatindeyiz. Aksine, nitelikli iş gücünde yeni istihdam yaratacak Sanayi 4.0. Biz de yatırımlarımızı buna göre planlıyoruz. Bu yıl 220 milyon euro daha yatırım var Türkiye’ye.”
Yeni yatırım mevcut alanlara mı, yoksa yeni alanlar olacak mı? Örneğin, madem sensörler bu kadar ön plana çıkacak, Türkiye’de sensör üretmeyi düşünüyor mu Bosch Grubu?
Vietnam’ın yazılımdaki ‘akıllı stratejisi’…
Bosch sensör üretimini Almanya’da yapıyor. “Sensör fabrikalarının çok fazla yerde olma şansı yok” diyor Uwe Raschke. Son fabrika 800-900 milyon euroya mal odu. Aslında acil ihtiyaç Ar-Ge’de. Daha fazla yazılım mühendisine ihtiyacımız var. Bu konuda Avrupa’da çok açık var. Bizim için ciddi biçimde rekabetçilikte dezavantaj haline gelebilir. Şu sırada en çok Hindistan’dan ve belki şaşıracaksınız Vietnam’dan yazılım mühendisleriyle çalışıyoruz. Vietnam yönetimi bu konuda çok akıllı bir politika izledi bana göre. Akıllı bir strateji geliştirdi. İhtiyacı gördü, özellikle gömülü yazılım alanında mühendis yetiştirdi. Bunu teşvik eden sistemler kurguladı. Türkiye de bu konuda bir strateji geliştirebilir. Belki de geliştiriliyordur. Ama gönül ister ki, Türkiye’den daha fazla yazılım mühendisi ile çalışabilelim. Böyle bir stratejinin illa büyük çapta gruplara dönük olması da gerekmez. Küçük gruplarla da başlayabilir. Ama ihtiyaç var ve görünen o ki, bu ihtiyaç devam edecek.”
Endüstri 4.0’ın ortaya çıkardığı imkanlar…
Sanayi 4.0’ın ortaya çıkaracağı imkanlardan konuşuyoruz Uwe Rascke ile. Hesaplamışlar, 2020’ye kadar Endüstri 4.0 Bosch açısından 1 milyar euro tasarruf sağlayacak. 1 milyar euro da ek satış geliri. Bosch, Almanya’nın Endüstri 4.0 Platformu ile Sanayi İnternet Konsorsiyumu’nun (IIC) teknik standartlarını ilk kez birleştiriyor. Ağa bağlı sanayide uluslararası alanda bir dönüm noktası bu. İki yaklaşımın birleştirilmesi, ağa bağlı sanayinin merkezi alanları arasında veri alışverişi yapılmasına imkan sağlıyor.
Endüstri 4.0’ın Bosch’a sağlayacaklarının ötesindekilere de değiniyor Herr Raschke. “Kişiselleştirmeye müthiş imkan verecek” diyor, “Bugün tüketiciler daha kişisel ürünler talep ediyorlar. Ayrıca lojistik. Mesela Bosch’un 260 fabrikası var dünyada. Sanayi 4.0 ile lojistik maliyetimizin yüzde 30 düşeceğini hesap ediyoruz. Paketlemede de öyle. Kısacası, Sanayi 4.0’ın çok faydası var. Üretimde, makineler onu kullanacak insanlara adapte olabilecek örneğin. Sadece bunun ortaya çıkaracağı verimliliği düşünsenize... Dünyanın neresinde olursa olsun, o kişiye, kendi dilinde uygun yönlendirme yapabileceksiniz. Esnek yatırım imkanı çok genişleyecek. Özellikle makine yatırımlarında. 3 boyutlu makineler pek çok yatırımı gereksiz kılacak. Üstelik, tüketicilerin isteklerine uygun biçimde, daha küçük serileri, daha makul fiyatta üretmenize imkan tanıyacak...”
Sendikalarla da tartışıyor
Steven Young’a yönelttiğimiz soruyu Uwe Rascke’ye de yöneltiyoruz. Arayüzler, robotlar, 3D makineler, insansız fabrikalar... İyi güzel de, insanlara ne olacak?
“Bu dönüşüm bir günde olup bitecek bir şey değil” diyor, “Hiç kimse bir günde getirip önünüze koymuyor bunu. Ama yavaş yavaş bu yöne gidiyoruz. Bu da bir gerçek. Çalışanların ihtiyaçları da artacak. Özellikle de yazılım bilgisi. Biz de sendikalarla tartışıyoruz. Neler yapılabileceğini konuşuyoruz. Çünkü işgücü piyasasını yavaş yavaş değiştirecek bir olgu. Bundan da korkmamak lazım. Bu dönüşüm ilk sanayi devriminden bu yana yaşanıyor…”
Rascke “Korkunun ecele faydası yok diyor” bir anlamda. Ya da biz öyle anlıyoruz.
Otonom sürüş 2020’de...
Bosch otomotiv edüstrisinin temel oyuncularından. Dünyada içinde Bosch’un bir ürünü olmayan araç yok gibi. Bu alandaki olası gelişmeleri soruyoruz. Özellikle de ‘otonom sürüş’ deneyimini... “2020’de sürücüsüz araçlar görünecek” diyor, “Bosch’ta 2500 mühendis sürücüsüz otonom arabalar için çalışıyor. Büyük olasılıkla ilk ülkeler ABD ve Almanya olacak. Ama önce yasal çerçevenin hazırlanması önemli. Ve daha doğru haritalandırma yapılması gerekiyor. Bu alandan 2017’den itibaren para kazanmayı umuyoruz. 2017 için 1 milyar euro civarında. 2018 veya 2019’da sürücüler direksiyon arkasında olacak ama hızını ve dönüşleri söylemeleri halinde otonom sürüş deneyimini yaşayabilecekler. Tabii, bu farklı bir trafik deneyimi de olacak. Uzunları yakarak öndeki arabayı rahatsız etmek vb. tarih oluyor. Bazı ülkelerde bugünden 10-12 yıl sonraya sarkabilir bu deneyim. Ülkeden ülkeye değişecek. Ama yön belli...” Google ve Apple’ın da büyük oyuncu olmaya hazırlandığı sürücüsüz otomobiller çok ilginç bir pazar olacak gibi görünüyor. “Geniş bant kapasitesi de çok önemli” diyor Rascke, “Örneğin Almanya’da geniş bant kapasitesi sürücüsüz otomobil deneyimlerini destekleyecek düzeyde değil. Yeni yatırımlar yapıyoruz. Her yerden rahat bağlantı yapılması ve bunun hızla yapılmasına izin verecek bir altyapıya ihtiyaç var. Türkiye’nin de bu konuda hızlı gelişimi için Türk hükümetinin bu alana yatırım yapması önemli. Eminim bunlar düşünülüyordur.”