B Takımı’ndan geleceğin sürdürülebilir iş modelleri
Şirketlerin başarılarının kârlılıktan çok daha fazlasına bağlı olduğu felsefesiyle hayata geçen B Takımı, işin büyümesini çevresel etkilerden ayıran yeni bir iş modeli getiriyor
İSTANBUL - Sosyal, çevresel ve ekonomik fayda için bir itici güç olmak amacıyla Unilever’in de aralarında bulunduğu 14 şirket, kurum ve kuruluş tarafından kurulan B Team, şirketlere sürdürülebilir iş modelleri için bir “B Planı” sunuyor.
Değişen dünyayla birlikte şirketlerin başarılarının kârlılıktan çok daha fazlasına bağlı olduğu felsefesiyle hayata geçen B Team, sürdürülebilir gelecekten insan haklarına kadar farklı alanlarda lider şirketlerle çalışmalar gerçekleştiriyor.
İnsan ve doğanın faydası için çalışan gönüllü bir kuruluş olan B Team, Dünya Ekonomik Forumu’nun Davos’ta gerçekleşen geleneksel zirvesinde, barış, ortak fırsatlar ve giderek artan karşılıklı dayanışma için umutların risk altında olabileceğine dikkat çekti. İnsanların bu problemleri fark etmesinin önemine de değinilen zirvede, şirketlerin girişim, yenilik ve teknolojik güçleriyle verdikleri desteğinin önemi vurgulandı.
Birleşmiş Milletler, yoksulluğu azaltmak ve gelişmekte olan ülkelerde yaşam kalitesini iyileştirmek için Binyıl Kalkınma Hedefleri’ni gündeme getirdiğinde, şirketler bu plan içinde yer almıyordu. Bugün ise şirketlerin sürdürülebilir geleceğe katkıları, geniş bir çerçevede bakıldığında büyük yer tutuyor.
Gelişmekte olan ülkelerdeki yabancı yatırım oranının yüzde 25’ten yüzde 60’a çıkması, bu bölgelerdeki milyonlarca insana iş imkanı yarattı ve aileleriyle birlikte çok daha fazla insanın ekonomik olarak kalkınmasına destek oldu; iki milyondan fazla insan temiz suya ulaştı ve tüberküloz ve sıtma nedenleriyle ölüm önemli ölçüde azaldı. Ancak, daha sürdürülebilir bir dünya için şirketlere de büyük rol düşüyor.
Unilever B Takımı’nda
Unilever, sürdürülebilir gelecek için firmaların, klasik yöntemlerin dışında daha az kaynakla büyümenin yollarını aramak zorunda olduğunu savunuyor. Unilever’e göre, bunun çözüm yolu yeni bir iş modeli olarak, işin büyümesini çevresel etkilerden ayırmaktan geçiyor. Bu süreçte şirketlerin hükümetlerle birlikte çalışması ve işbirlikleri gerçekliştirmesi büyük önem teşkil ediyor.
Unilever CEO’su Paul Polman, “Tüm dünya olarak bugün artık çok daha zor sosyal ve çevresel problemlerle karşılaşıyoruz. Küresel ısınma, ekonomik krizler, küresel değişimler. Tüm bunlar gösteriyor ki, bir B Planı’na ihtiyacımız var. Unilever olarak, global değişime öncü olmak amacıyla 2010 yılında duyurduğumuz Sürdürülebilir Yaşam Planı çerçevesinde çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz. Ancak ne biz ne de başka bir şirketin bu dönüşümü tek başına gerçekleştirmesi mümkün değil.
Değişime teşvik etmek için sürdürülebilir odaklı kuruluşlarla birlikte çalışıyoruz, ancak sürdürülebilir iş modellerini daha da yaygınlaştırmak için daha fazla organizasyonla işbirliği yapmaya ihtiyacımız var. Bu nedenle B Team’i ve içindeki rolümüzü çok önemsiyoruz” yorumlarını yapıyor.