Arabica Coffee House CEO’su Sertaç Yalçın: Kahve tüketimi bir yaşam tarzı haline geldi

Yerel kahve markası Arabica Coffee House, 2025’te toplam 200 milyon TL yatırım ve 230 şubeyi hedefliyor. Kadın istihdamı ve sürdürülebilirlik projeleriyle sektörde fark yaratmak öncelikleri arasında yer alıyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Günay DEMIRBAĞ

Türkiye’nin yerel kahve markalarından Arabica Coffee House, hedeflerini sürdürülebilir bir vizyonla birleştirerek sektörde büyümek istiyor. Markanın CEO’su Av. Sertaç Yalçın, kahve fiyatlarındaki artış, iklim krizi ve kadın istihdamına yönelik projeler gibi pek çok konuda sorularımızı cevapladı.

Kahve fiyatlarındaki artışın uzun vadede kahve tüketimine ve sektörün geneline nasıl bir etkisi olacağını öngörüyorsunuz?

Kahve fiyatlarındaki artışın birden fazla nedeni var. Özellikle pandemi sonrası, kahve borsasında fiyatların 200-250 dolar seviyelerine kadar çıktı, şu anda ise 320 dolar seviyelerine yükseldi. Fiyat artışını, kahve yetiştirilen coğrafyadaki iklim değişikliklerinin yanı sıra, çiftçilerin pandemiden sonra kahve alımında kontratlar yaparak fiyatları artırma çabaları ile de bağlantılı. Aynı zamanda kahveye olan talebin arttırıyor, ancak üretim aynı hızda artmadığı için bu arz-talep dengesizliği de fiyatları yukarıya çekiyor.

Tüm bunlara ek olarak ayrıca, şirketler maliyetleri kontrol etmek için uzun vadeli kontratlar ve dövize endeksli anlaşmalar yapıyor, bunun yanında ürün tedarikinde stoklarla çalışarak fiyat artışlarını dengelemeye çalışıyorlar. Kahve fiyatlarının yükselmesinin yanı sıra, işçilik ve ambalaj gibi diğer maliyetlerde de ciddi artışlar yaşanıyor. Kahve tüketimi bir yaşam tarzı haline geldi ve bu yüzden fiyat artışlarına rağmen tüketimin devam edeceğini öngörüyoruz.

Öncelik kadın istihdamı

“En İyi ve Güçlü Türk Markası” olma hedefinde “Fark Yarat Öncü Ol” sloganıyla ve girişimci ruhuyla ilerleyen ve şu an kahve sektörünün öncülerinden olan Arabica Coffee House olarak, bu çerçevede çalışmalar yapmak, sektöre ve topluma katma değer sağlamak, sürdürülebilir ekonomi ve ülkemiz değerlerine katkıda bulunmak bizim için çok önemli. Bu kapsamda yaptığımız yatırımlar da yine işimizin parçası. Güneş enerjisi yatırımımız ile önce kendi enerji ihtiyacımızı karşılıyoruz. Şubelerimizde ihtiyacımız olan mobilya vb tedarik ürünlerini yeni kurduğumuz mobilya üretim fabrikamızda üretmeye başlıyoruz. 50 Milyon Türk lirasını aşkın bir yatırımla kurduğumuz yeni yatırımımızda kadın istihdamına da önem vererek herhangi bir eğitim almamış, meslek sahibi olmayan ev kadınlarının meslek edinmesine ve çalışabilmelerine olanak sağlayan bir projeye imza attık. İklim krizi, özellikle taşra bölgelerinde yaşayan insanları derinden etkileyen bir gerçeklik haline geldi. Sürdürülebilir bir gelecek için fark yaratıp öncü olmak adına adımlar atıyoruz, çünkü biliyoruz ki dünyanın değişmek ve iyileşmek için bize ihtiyacı var. Projemizin odak noktasında, iklim krizinden etkilenen öncelikli ekim sahalarına yakın köylerde yaşayan insanlar bulunuyor. Bu köylerdeki kadınlar tohum topu üretimi için eğitim alıyor ve gelir elde ediyorlar. Tohum topları dronelar vasıtasıyla bölgelere dağıtılıyor. Bu sayede, iklim krizinden doğrudan etkilenen grupların gelir eşitsizliğine karşı bir çözüm sunulurken, doğaya da olumlu bir katkı sağlanıyor. 100 Yılın Tohumları kampanyamız ile kadınların toplumdaki rollerini güçlendirmeye de katkıda bulunmak istiyoruz. Hep birlikte, geleceğe daha güçlü bir toplum bırakmak için çalışıyoruz”