200 milyon euro fon ile 1 milyon hektarlık eko-sistem kurulacak

L’Oréal Grup, Sosyal ve çevresel sorunların iyileştirilmesi için 200 milyon eurodan fazla fon ayırdı. Doğanın Rejenerasyonu Fonu ile 2010 yılından bu yana 6 projeye toplam 27 milyon euro destek sağlayan grup, 2030'a kadar fon ile 1 milyon hektar eko-sistemi kurmayı hedefliyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Başak Nur GÖKÇAM

Sürdürülebilir Kalkın­ma Amaçları doğrultu­sunda her sektör kendi içinde dönüşüm süreci yaşıyor. Günümüzün en büyük tüketim kalemlerinden biri olan koz­metik sektörü de dönüşümün hızla yaşandığı alanların ba­şında geliyor. Yapılan hesapla­malara göre yılda yaklaşık 120 milyar adet kozmetik ürün am­balajı üretiliyor. Her yıl ortala­ma yüzde 10 büyüdüğü tahmin edilen sektörün pazar büyük­lüğünün ise Mckinsey araştır­masına göre 2022 yılında yak­laşık 430 milyar dolar olduğu ifade ediliyor.

Türkiye bünyesinde 22 mar­kayla sektöre hizmet eden ve ‘Dünyayı Harekete Geçiren Güzelliği Yaratmak’ amacıy­la çalışmalarını sürdürülebi­lirlik odağında devam ettiren L’Oréal’e, bu alandaki çalışma­larını sorduk. L’Oréal Türki­ye olarak 3 ana devrimi sahip­lendiklerini söyleyen L’Oréal Türkiye Kurumsal İlişkiler ve Etkileşim Direktörü & Ülke Sürdürülebilirlik Lideri İrem Karaoda Tanrıkulu, “Bunlar; sürdürülebilirlik, teknoloji devrimi ve anlamlı markalar. Biliyoruz ki artık tüketici sa­dece ürün ya da marka almıyor. Aldığı ürünün hangi anlamı ta­şıdığına bakıyor. Daha bilinç­li ve daha talepkâr bir müşte­ri kitlesiyle karşı karşıya oldu­ğumuz için de bünyemizdeki markalara anlam katmaya ça­lışıyoruz” dedi.

6 projeye 27 milyon euro destek

Sosyal ve çevresel sorun­ların iyileştirilmesi için 200 milyon eurodan fazla fon ayı­ran L’Oréal Grup, bu fonun 50 milyon euroluk kısmını 1 mil­yonluk canlı türünün yok olma tehlikesiyle karşı karşıya oldu­ğunu göz önünde bulundura­rak; ormanlar, denizler ve su­lak alanlar dahil olmak üzere kaybolan ve bozulmuş habi­tatların onarılması için ayırdı.

Grup, Doğanın Rejenerasyonu Fonu ile 2010 yılından bu ya­na 6 projeye toplam 27 milyon euro destek sağladı. 2030 yılı­na kadar ise bu fon ile 1 milyon hektar eko-sistemi kurtarmayı hedefliyor. 10 bin kilometreka­reye denk gelen bu alan, dünya­nın en küçük yüzölçümüne sa­hip 56 ülkenin toplam alanın­dan daha büyük.

Sürdürülebilirlik çalışmala­rını ‘Gelecek için L’Oréal’ prog­ramı altında topladıklarının bilgisini veren İrem Karaoda Tanrıkulu, “Çalışmalarımızı beş ana başlık altında yürütü­yoruz. Bunlar da iklim, biyoçe­şitlilik, doğal kaynaklar, su ve çevresel-sosyal fayda. Bu prog­ramın benzerlerinden en bü­yük farkı da kapsayıcılığı.

Ta­bii ki her şey şirketin kendini dönüştürmesiyle başlıyor ama biz L’Oréal olarak bununla sı­nırlı kalmayarak, çalıştığımız paydaşlarımız ve tedarikçileri­mizle de beraber adım atmaya özen gösteriyor ve tüketicile­rimizi de bu çembere dahil edi­yoruz. Bu noktada ortak hedef­ler koyuyoruz. Örneğin ürün­lerimizin sevkiyatını yapan şirkete 2030 yılına kadar yüz­de 50 karbon emisyonu düşür­me hedefi veriyoruz veya tüke­ticilerimize kullandığı ürünle yüzde 25 daha az su harcadığı bilgisini aktarıyoruz” diye ko­nuştu.

Yüzde 51 sürdürülebilirliği bilmiyor

Ipsos ve L’Oréal’in ortakla­şa yaptıkları araştırmaya iliş­kin de bilgi veren Tanrıkulu, “Buna göre üreticilerin yüzde 54’ü sürdürülebilirlik alanın­da aksiyon aldığını söylerken, yüzde 39’u markaların insa­nın iyi olma halini destekle­mesini beklediklerini, yüzde 51’i ise sürdürülebilirliğin ta­nımını bilmediğini, yüzde 65’i ise ne yapması gerektiğini bil­mediğini söylüyor. Oranlar o kadar yüksek ki aslında bu tüketicide eğitimin ne kadar stratejik öneme sahip olduğu­nu gösteriyor” değerlendir­mesinde bulundu.

“Sonsuz kere dönüşebilen plastik tasarlıyoruz”

Carbios girişimi ile iş birli­ği yaptıklarının bilgisini veren Tanrıkulu, “Geliştirilen enzi­matik teknolojisini kullana­rak, geliştirilmiş sonsuz kez geri dönüştürülebilen plastik şişeyi hayata geçirdik. Şu an için tüm markalarımızda bu teknoloji yok ama orta vade­de hayata geçmesini bekledi­ğimiz projelerimizden biri bu.

Bunun yanı sıra en önem ver­diğimiz projelerimizden biri de plastiği azaltmak içi yeni­den doldurulabilir refill ürün­lerimiz. Bu taraftada da par­füm, şampuan ve bazı cilt ba­kımı ürünlerimizde yeniden dolumu teşvik etmeye çalışı­yoruz. Bu noktada kalitenin aynı olmayacağı konusunda çekimser davranan tüketici­lere daha ekonomik koşullar­la aynı kaliteyi sunduğumuzu gösteriyor ve farkındalık ya­ratmak için çalışıyoruz” dedi.

Ar-Ge’ye yıllık 1 milyar euro yatırım

Araştırma geliştirme çalışmalarına verdikleri öneme dikkat çeken L’Oréal Türkiye Kurumsal İlişkiler ve Etkileşim Direktörü & Ülke Sürdürülebilirlik Lideri İrem Karaoda Tanrıkulu, “Ar-Ge’yı yıllık 1 milyar euro yatırım gerçekleştiriyoruz. Bu kapsamda plastiğin yüzde 38’ini biyobazlı veya geri dönüştürülmüş kaynaklardan elde etmeyi başardık. 2030 yılına kadar da ambalajlarımızda kullandığımız plastiğin yüzde 100’ünü biyobazlı veya geri dönüştürülmüş malzemeden tasarlayacağız.