2 bin 300 yıllık kentin engellerini Tofaş kaldırıyor
Türkiye'nin en önemli antik kentlerinden Hierapolis'in 1994 yılından bu yana Koç Vakfı ile sponsorluğunu üstlenen Tofaş, Türkiye'de bir ilke imza atıyor. İlk kez bir antik kentte engellilere yönelik gezi parkuru yapılıyor.
Aysel YÜCEL
Otomotiv sektöründeki rekor üretim ve ihracat rakamlarıyla ülke ekonomisine büyük katkı sunan Tofaş, sosyal sorumluluk projelerinde de fark yaratıyor. Türkiye'nin en önemli antik kentlerinden Hierapolis'in 1994 yılından bu yana Koç Vakfı ile sponsorluğunu üstlenen Tofaş, Türkiye'de bir ilke imza atıyor. İlk kez bir antik kentte engellilere yönelik gezi parkuru yapılıyor.
Denizli ilinin 18 km kuzeyinde yer alan Hierapolis (Pamukkale) antik kenti kazıları 60. yılında. Tam da bu nedenle Tofaş CEO'su Cengiz Eroldu, İtalyan Kazı Başkanı Francesco D'andrea ile birlikte geçtiğimiz hafta basın mensuplarını ağırlayarak, antik kentteki son gelişmeleri anlattı.
Helenistik ve Roma'dan izler taşıyor
1957 yılında İtalyan Arkeoloji Heyeti'nin sistematik kazı ve restorasyon çalışmalarına başladığı Hierapolis, MÖ. 300'lü yıllara kadar uzanan geçmişiyle Helenistik ve Roma dönemlerinden izler taşıyor. Kent, kutsal mağara etrafında gelişen dini geleneklerden dolayı, ‘kutsal kent’ anlamına gelen Hierapolis adını alıyor. Hierapolis Antik Kenti, hem büyüklüğü hem de ziyaretçi sayısıyla Türkiye'nin en önemli antik kentleri arasında yer alıyor. Şehrin büyük bir bölümü ortaya çıkarılmış olmakla birlikte hâlâ yeni keşifler üzerinde çalışılıyor. Şu anda kent Apollon kutsal alanı, antik tiyatro, Frontinus Kapısı (ana kapı), Frontinus Yolu, Nekropol, müzeye dönüştürülmüş olan bir hamam yapısı, Agora, Latrina, Tritonlu Çeşme Binası, evler ve seremoni yollarını içeriyor. 1800 yıllık Hierapolis Antik Tiyatrosu, 8 bin kişilik kapasitesiyle Türkiye'deki en görkemli antik tiyatrolar arasında. Kentin ticaret merkezi olan Agora ise Türkiye'deki antik kentler arasındaki en büyük olanı. Kentteki Nekropol de Akdeniz havzasındaki en geniş Roma mezarlığı olma özelliğini taşıyor.
Hierapolis, deprem fay hattı üzerinde yer alması sebebiyle de Türkiye’nin diğer antik kentleri arasında benzersiz bir konuma sahip. Geçirdiği depremlerden dolayı oluşan fay hattındaki çatlaklar termal suların yüzeye çıkmasını sağlamış. Bu sular kalsiyum karbonat bakımından zengin ve yamaçlarda birikerek dünya çapında meşhur beyaz traverten basamakları oluşturuyor.
Fiat'ın 'Egea'sına ilham verdi
Tofaş'ın antik kentler arasında Hierapolis'i seçmesi ise tesadüf değil. Kazı heyetinin İtalyan olması, İtalyan otomotiv devi Fiat'la Türkiye'de ortak üretim yapan Tofaş'ın sponsorluk için burayı seçmesinde ana etken. Hatta, Tofaş'a üretim ve ihracat rekorları kırdıran 'Egea' projesinin ismi seçilirken de bu antik kentten ilham alınıyor. Eroldu, 'Hiera' isminin de gündeme geldiğini ancak bölgeye gönderme yapan 'Egea'da karar kılındığını belirtiyor.
Hocalarla tartışacak kadar sahiplendi
Tofaş, Hierapolis'e 1994 yılından bu yana sponsor olsa da son dönemde projeye daha fazla heyecan duyduklarını vurguluyor Eroldu: “Tofaş olarak 2005 yılından –hatta öncesinden- bu yana ağırlıklı olarak finansal olarak 2 bin 300 yıllık kentin engellerini Tofaş kaldırıyor projeye destek olmayı sürdürüyorduk. Son yıllarda ise artık kazı projelerinin içine daha fazla dâhil olduk. Biz de hocalarla birlikte tartışıyoruz, 2 yıllık planlar yapıyoruz. her ziyaretimde ve ortaya çıkarılan yeni bölümleri gördüğümde çok etkileniyorum. Çünkü burada yapılan çalışmaların ardında çok büyük bir emek ve tutku var.”
Tofaş'ın gerçekleştirilen kazıların son aşamasında yaklaşık 1 milyon TL’lik bir katkısı var. Eroldu, son aşamadaki destekleri şöyle özetliyor: “Plutonium (Hierapolis'te Apollon tapınağının yanında yer alan cehennemin girişi) kazı çalışmalarına destek, Hades heykelinin yapılması, kentte bir ilk olan engellilere yönelik gezme imkânının sağlanması gibi unsurları içeriyor." Plutonium girişinden bitimine kadar olan güzergahta görme, işitme ve bedensel engelli bireyler yardım almadan gezebilecek. Görme engelliler için, onların okuyabilecekleri alfabe ile tabelalar yapılıyor. Türkiye'de bir ilk olan bu uygulamanın önümüzdeki yıl devreye alınması planlanıyor.
Plutonium'un önümüzdeki yıl tamamlanıp, açılışının yapılmasını planladıklarını söyleyen Eroldu, "Platonium en az tiyatro kadar ilgi çekecek bir yapı olacak. Bugüne kadar kazı alanına toplam 1 milyon euro destek verildi. Yeni kazılarda ortaya çıkartılan Plutonium’u tamamladıktan sonra Hierapolis Antik Kenti ile ilgili daha farklı ne yapabiliriz düşüncesiyle yolumuza devam edeceğiz. Çünkü kazıların henüz yüzde 15’lik bir kısmı tamamladı” diyor.
TOFAŞ, 2016'da sosyal sorumluluğa 23 milyon yatırdı
Tofaş olarak kurumsal sosyal sorumluluk projelerine geçtiğimiz yıl toplamda 23 milyon TL’lik yatırım yaptıklarını anlatan Eroldu, işleri doğru yapmaktan öte, doğru işleri yapmanın gerekliliğine inandıklarının altını çiziyor ve “Bu anlamda çok fazla talep almamıza rağmen bizimle ve kurumsal sosyal sorumluluk bakışımızla örtüşecek projeleri seçmeye özen gösteriyoruz. Sosyal sorumluluk projelerimizde sürdürülebilir ve derinliği olan konuları seçmeyi amaçlıyoruz” diyor. Tofaş olarak basketbolda da benzer bir desteği aralıksız sürdürdüklerine vurgu yapan Eroldu, Venedik Bienali, Türkiye Pavyonu’nun 2011 yılından bu yana sponsoru olduklarını ve İstanbul, Küçükyalı’da bulunan “Küçükyalı Arkeoloji Parkı”na da destek verdiklerini hatırlatıyor. Şirketin, eğitim alanında da önemli projeleri mevcut.
CNN İnternacional belgesel için hierapolis'e geldi
Dünyanın pek çok yerinde ve elbette İtalya’da Hierapolis tanınıyor. Smithsonian Channel, geçtiğimiz yıl Hierapolis’e geldi ve bir belgesel için çekimler yaptı. Bu belgesel bir yıl önce yayınlandı. Bir hafta önce Princeton Üniversitesi’nden profesör ve öğrencilerin olduğu bir grup geldi. Bu yıl ise CNN International belgesel çekimi için buradaydı. Genel olarak antik dönemde dünyadaki sağlık merkezleriyle ilgili bir çalışma yapıyorlar. İtalya, Bolivya, Hindistan’dan örneklere ek olarak, Türkiye’den de Hierapolis bu belgeselde yer alacak. Hierapolis, tekstil ve sağlık alanlarında; ayrıca mermerleriyle taş zenginliği açısından ön plana çıkıyor. Hatta Ayasofya’nın inşasında bölgeden oniks taşları getirtilerek kullanıldığını Bizans döneminden elimize ulaşan eserlerde okuyabiliyoruz. Bu oniks taşları Hierapolis taşı olarak geçiyor. Bölgede çok sayıda maden alanı var.
Ayasofya ve Efes'ten daha fazla ziyaretçi alan kent, UNESCO korumasında
Prof. Francesco D’andria, 40 yıldır bu kazıda görev yapıyor. Hayatının en önemli parçalarından biri haline gelen Hierapolis üzerine birçok kitap da yazmış İtalyan profesör. Ömrünün yarısından fazlasını adadığı Hierapolis'in, en fazla ziyaret edilen antik kentlerden biri olmasını büyük bir heyecanla anlatıyor D’andria: “Hierapolis Antik Kenti, 2015 yılında 2 milyon 214 bin kişiyle Türkiye’de en çok katılımcının ziyaret ettiği arkeolojik alan oldu. Hierapolis’e bu yıl 1.5 milyon ziyaretçinin gelmesini bekliyoruz. Ayrıca bugün halen Ayasofya’yı ziyaret edenlerden çok daha fazla sayıda ziyaretçi Hierapolis’e geliyor. Şu anda ziyaretçi bazında Efes Antik Kenti'nden sonra ikinci sıradayız. Bu vesileyle, Tofaş, Vehbi Koç Vakfı ve Fiat’a çok teşekkür etmek istiyorum. Burada görev yaptığım yıllar, benim için çok keyif verici bir çalışma sürecinin parçasıydı.”
Francesco D’andria, Hierapolis'in, 1988 yılından bu yana, tarih ve doğa olmak üzere iki farklı kategoride UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesin'de olduğunu da gururla vurguluyor. 70 kişilik bir kazı ekibinin başkanlığını bu yıl Grazia Semeraro devralacak ve yeni bir kazı programı başlatacak. Şu an ekipte Norveçli, Fin ve Türk arkeologlar da yer alıyor.
“Nehirleriyle zengin Asya'nın, her şeyden üstün olan toprağının tadını çıkarırsın, muhteşem su kaynaklarıyla süslü, Nymphe'lerin efendisi, altın kent, Hierapolis” (Tiyatronun diazomasındaki yazan yazıt)