'Anadolu önümüzdeki yıllarda gündemimizde daha çok yer kaplayacak'

DHL Express Türkiye ‘zorlu 2014’ü yatırımla tamamladı. DHL Express Türkiye’nin CEO’su Markus Reckling, “Anadolu’ya inanıyorum. Sadece İstanbul’da verdiğimiz hizmetleri Anadolu’da da vermek için çalışıyoruz” diyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

w3r.png

İki seçimli, inişli çıkışlı bir yılı geride bıraktık. ‘Zor yıl’ olarak adlandırılsa da 2014’ü yatırım yılı olarak geçiren şirketler de oldu. Bunlardan biri DHL Express Türkiye. Ankara’da yeni bir hizmet merkezi açan, Atatürk Havalimanı’ndaki hizmet noktasını 500 bin euroluk bir yatırımla en son otomasyon teknolojisi ile yenileyen, Sabiha Gökçen Havalimanı’nı global DHL ağına bağlayabilmek için 10 milyon euroluk bir yatırım gerçekleştiren DHL Express Türkiye’nin CEO’su Markus Reckling ile yatırımla geçen 2014’ü konuşmak ve 2015 ön görülerini almak için bir araya geldik. Yeni yatırımları ile ilgili “Anadolu’yu Avrupa’ya daha yakın hale getirmek için çalışıyoruz” ifadelerini kullanan Reckling’e göre Türkiye için Anadolu’nun potansiyelini kullanmak büyük bir fırsat. “Anadolu'daki verimlilik İstanbul'un yüzde 60'ı kadar sağlanabilse, Türkiye sonraki on yıla yetecek kadar büyüme sağlar” tespitinde bulunuyor Reckling ve “O yüzden bizim yatırımlarımız da artık İstanbul'u değil de daha çok Anadolu'yu nasıl Avrupa'ya daha yakın bir hale getirebiliriz şeklinde. Bugün yalnızca İstanbul'un aldığı bazı hizmetleri nasıl Anadolu'ya da götürebileceğimiz üzerine yoğunlaşıyoruz” diyor. 

Reckling’in bu yatırım öngörüsünü Deutsche Post DHL’in (DPDHL) 2020 stratejisi de destekliyor. Bu stratejinin ana ayağını DPDHL’in gelişmekte olan pazarlarda büyüme sağlamasının oluşturduğunu anımsatıyor Reckling, “Hedef, şu an DPDHL’in gelişmekte olan pazarlardan olan yüzde 22'lik gelir payını yüzde 30’a çıkarmak. Bu stratejinin bir parçası olarak 11 ülke öncelikli olarak konumlandırıldı ve Türkiye de bu 11 ülkeden biri. Bizim şirketimiz Türkiye’ye inanıyor. Ekim ayında Türkiye’ye gelen DPDHL CEO’su Frank Appel Türkiye’ye önümüzdeki beş yıl içinde en az 100 milyon euroluk yatırım yapılacağını açıkladı. Bizim için aynı zamanda bu sene Türkiye’de birçok temel yatırım gerçekleştirdiğimiz bir yıl oldu. Ankara’da yeni bir hizmet merkezi açtık. Atatürk Havalimanı’ndaki DHL hizmet noktamızı 500 euroluk bir yatırımla en son otomasyon teknolojisiyle yeniledik. Sabiha Gökçen Havalimanını global DHL ağına bağlayabilmek için yaklaşık 10 milyon euroluk bir yatırım yaptık. Evet, önümüzdeki dönemde yeni yatırımlar yapacağız” diyor. 

2019’a kadar KOBİ’ler gelirlerinin yarısını ihracattan bekliyor 

Markus Reckling, DHL Express’in Economist İstihbarat Birimi’ne (EIU) yaptırttığı araştırmaya göre KOBİ’lerin çoğunluğunun 2019’a kadar gelirlerinin yarısını uluslararası ticaretten hedeflediklerini anlatıyor ve “Bizim global bir lojistik lider olarak yapmak istediğimiz, KOBİ’lerin dünyanın her hangi bir yerinde potansiyel müşterilerle bir araya gelmesine aracı olmak ve onlara DHL ile birlikte çalışırlarsa global sahada rekabet edebilmek için büyük şirketler olmaları gerekmediğini göstermek” ifadelerini kullanıyor.

Çözülecek şey varsa kanıtlanacak çok şey var

İstanbul ve Anadolu değerlendirmesi de yapan Markus Reckling, “Açıkça şunu söylemeliyim ki ben İstanbul'un nasıl bu kadar iyi işlediğine çok İstanbul güvenli. Tamam trafik var ama sonuçta toparlanabiliyor. Çöpler her gün toplanıyor, su her gün akıyor... Arada elektrik kesintisi oluyor ama ortalama olarak bu boyutta bir şehirde her şey yolunda gidiyor. İtalya'ya gidin, Napoli'ye gidin, çok daha ufak ama çöp yığınları sokaklarda birikiyor. Londra'ya gidin, sokakta iPhone'la konuşamıyorsunuz artık. Bir motosikletli geliyor ve telefonunuz gidiyor” değerlendirmesini yapıyor. Reckling şunları kaydediyor: “Geçtiğimiz günlerde Ankara'daydım ve Zürih'e uçmam gerekiyordu. Zürih dünyadaki en ufak havaalanına sahip. İstanbul'dan Zürih’e altı bağlantı var, Ankara'dan sıfır. Ülkenin diğer taraflarında olmaktansa İstanbul'da olmak çok daha rahat. Mesela Bursa. Geçtiğimiz haftalarda bir salı günü tüm gün Bursa'daki müşterilerimizle geçirmek için ayırdım. Pazartesi günü 17:30 feribotuna yetişmek için ofisten öğleden sonra 16:00'da çıktım, geceyi otelde geçirdim. İşlerimi bitirdiğimde akşam İstanbul’a dönmek üç saat aldı. Ama iyi olan şey şu ki, sorun olan yerde fırsat vardır. Çünkü çözülecek şeyler varsa, kanıtlanacak şeyler de var. Ben Anadolu'ya inanıyorum. 2016 ve 2017'de Anadolu gündemimizde çok daha büyük bir yer kaplayacak.” 

2023 hedeflerine de katkıda bulunuyoruz 

Türkiye’deki pazar lideri olarak şimdi İstanbul’un her iki yakasından da uçak kaldıran tek uluslararası hızlı hava taşımacılık şirketi olduklarına vurgu yapıyor Reckling, “Sabiha Gökçen yatırımını Anadolu yakası ile Bursa ve Kocaeli gibi yakın şehirlerdeki müşterilerimizin artan taleplerini karşılayabilmek adına gerçekleştirdik. Yatırımımız sadece kendi müşterilerimizin işini kolaylaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda Türkiye’nin 2023 yılı ihracat hedefl erini yakalamasına da önemli katkıda bulunuyoruz” diyor. Hizmet sağlayıcısı olarak müşterilerinin peşinden gittiklerini belirtiyor Reckling ve “O yüzden de ekonomik aktivitenin bir ülkede ne kadar yaygın olduğuna hakim olabiliyoruz. Eğer biz yerde varsak muhtemelen orası iyi gelişmiştir. On beş yıl kadar önce Gaziantep bizim için önemli değildi şimdiyse önemli” şeklinde konuşuyor. 

e-ticaret büyüyünce Anadolu’da iş hacmi arttı 

Türkiye’de e-ticarette sürdürülebilir bir büyümenin olduğunu gördüğünü de not ediyor Reckling. “Bu büyümeye paralel olarak Anadolu’da kargo sektörünün iş hacmi de büyüdü. Bu da var olan potansiyeli daha da ileri götürüyor” diyor.

Girişimci ruh ve risk alma isteğine vurgu 

Türkiye’nin yüzde 4.5’lik büyümesinin önemli olduğunun altını çiziyor Markus Reckling, “Türkiye’nin sahip olduğu önemli değerler var. Genç nüfus, girişimci ruh... Eğer önceden işe yaradığını düşündüğünüz birtakım stratejiler artık daha az işe yaramaya başladıysa yeni fikirler gerekiyordur” değerlendirmesiyle birlikte Reckling, “Ama bunu biraz daha uygun bir yapıya koymak ve Türkiye dışında bilinecek markalar yaratmak, Ar-Ge'ye yatırım yapmak, eğitime yatırım yapmak lazım. Bunlar gündem dahilinde gibi gözüküyor ancak yakın zamanda somut adımlar atmak lazım. Çünkü orta gelir tuzağından çıkmanın tek yolu bu. Türk girişimciliği ve Türklerin risk alma istekleri birleştirilirse, bunlar eğitim ve doğru programlarla harmanlanırsa harika bir aydınlanma yaşanabilir. Şu anda risk olsa da fırsat da var. Petrol fiyatları böyle devam ettiği sürece bir fırsat var” açıklamalarında bulunuyor.

Onlar fırsatı ben riski görüyorum

Türkiye’de çok güzel işler yapan bir dolu şirket var ve bunu hiç yoktan yapıyorlar. Bence riske olan bakış açısı Türkiye'de benim geldiğim yerde olduğundan çok farklı. Şirket de bazen buna şaşırıyor. Çünkü iki şeye bakıyoruz, onlar fırsatı görüyor, ben riski görüyorum. Durumun güzelliği de burada.

KOBİ Express ile 24 saat uzman desteği

Türk ihracatının arkasındaki itici güç KOBİ’leri desteklemeye yönelik projelerimize devam ederek, yerel yönetimlerle birlikte çalışmaya ve tabii ki Türkiye’nin 2023 hedefl erini desteklemeye devam edeceğiz. 2015 yılında KOBİ Express hizmetimizi daha da güçlendirmeyi planlıyoruz. KOBİ Express aracılığıyla DHL Express olarak KOBİ’lerden haftanın her günü 24 saat çalışan özel telefon hattımıza gelen sorulara cevap veriyoruz. Şirketimizin profesyonel müşteri hizmeti temsilcileri, ihracata girmek isteyen KOBİ’lere ya da hâlihazırda ihracatla ilgilenen KOBİ’lere tekstilden otomotive, sağlıktan teknolojiye kadar birçok alanda yabancı pazarlara açılma konusunda bilgi sağlıyor ve bu şekilde KOBİ’lere uzman desteği sunuyoruz. Mikro İhracat hizmetimiz de var. Özellikle Avrupa ülkelerine ihracat yapmak neredeyse Türkiye içinde iş yapmak kadar kolay hale geldi.

Sıfır-Karbon'un ilk müşterisi Yünsa oldu

Son olarak, DHL Express 2013'te Türkiye’de sıfır-karbon gönderi dönemini başlattı. Ocak 2014'ten itibaren müşterilerimiz bu hizmetten yararlanmaya başladı. Bu sayede, Türkiye’yi dünyanın geri kalanına iklim üzerinde olumsuz bir etki yaratmadan bağlayabildik. Türkiye’den dünyanın geri kalanına “sıfır-karbon” gönderimi mümkün kılan tek şirketiz. Yeni ürünümüz Türkiye’nin lojistik sektörü olarak lider konumunu yenilikçi bir şekilde devam ettirerek ve DHL Express ile çalışan şirketlerin karbon ayak izini azaltmasına da destek veriyor. Bu sayede, BM tarafından desteklenen 7 ülkede yürütülen 8 çevre projesiyle çalışan firmalara da destek oluyoruz. Türkiye'de bu hizmetimizden yararlanan ilk müşterimiz ‘Yünsa’ oldu.

İstanbul'un her iki yakasından uçak

DHL Express Türkiye pazarına 1981’de girdi. Türkiye’ye uluslararası ekspres teslimat hizmetlerini getiren ilk şirket oldu. İlk etapta bir ortak girişim grubu olarak kurulmuştu. DHL Express, 1992 yılından bu yana Deutsche Post DHL’e ait bir şirket olarak faaliyetlerine devam ediyor. Türkiye’de uluslararası gönderi segmentinde yüzde 53’lük pay ile lider konumda. DHL Express, her zaman sektörde gelişim ve inovasyonun da öncüsü olmuştur. Pazara giren ilk uluslararası şirket olmamızın yanı sıra, karşı taraf ödemeli olarak paket gönderimini mümkün kılan Import Express’i tanıtan ilk şirkette yine biz olduk. 2013 itibariyle sıfır-karbon gönderi yapma imkanını pazara sokan ilk taşımacılık şirketi olduk. 2014'te ise İstanbul’un her iki yakasından uçak kaldıran ilk şirket yine biz olduk. DHL Express'in, Türkiye’de yaklaşık 1000 sertifikalı uluslararası uzman çalışanı var. Bütün çalışanlarımız, global olarak verilen standart bir eğitimden geçiyor ve hepsi, işlerinde daha iyi olmak için ihtiyaçları olan uluslararası uzmanlığa sahip.

2015 filo yatırımının %10'u elektrikli araçlara yönlendirilecek

Çevre üzerinde operasyonlarımızın olumsuz etkilerini azaltmak adına bu alanda daha fazla yatırım yapacağız. Örnek olarak, şu anda elektrikli araç kullanımını test ediyoruz. Projenin pilot aşamasından elde ettiğimiz sonuçlar olumlu olursa 2015 yılındaki filo yatırımlarımızın yüzde 10’unu elektrikli araçlara yönlendireceğiz. DHL Express, DPDHL’in küresel olarak uyguladığı çevre koruma programı GoGreen’e bağlı olarak hareket ediyor. GoGreen programı işimizin çevre üzerindeki en büyük etkisi olan karbon salınımlarını en aza indirmeyi amaçlıyor. Buna ek olarak, işimizden kaynaklı aktivitelerin birçok başka çevresel etkisinin de olduğunun farkındayız ve bunların hepsini azaltmaya çalışıyoruz. Karbon ayak izi rakamlarımızı değerlendirerek, hem yakıt tasarrufu hem de verimli enerji kullanımı konusunda yeni ölçütler belirliyoruz. Yaptığımız her yeni yatırım yalnızca finansal sonuçları doğrultusunda değil muhtemel karbon etkisi ışığında da değerlendirilmektedir.

Seneyi yüzde 10'un üzerinde büyümeyle kapattık

2014 yılı, ekonomik aktivite anlamında Türkiye için zorlu bir yıl oldu. Ekonomi, geçmiş yıllardaki kadar canlı değildi. Türkiye’ye yakın bölgelerdeki olaylar ve bu seneki seçimler de bu yılı zorlu kılan etmenler oldu. Çok ilginç bir şekilde sanki bir lunaparktaki araçta gibiydik. Sürekli iniş-çıkış oldu. Şirketlerin birçoğu 2014 için aynı değerlendirmeyi yaptı. Ancak biz DHL Express olarak bu senenin sonuçlarından oldukça memnunuz. Bu seneyi gelirlerimizde yüzde 10’un üzerinde bir büyümeyle kapatıyoruz. Bu büyüme oranı beklentilerimizin üzerinde.

Günün durumuna göre değil iş değerine göre karar

Bir yatırım kararı için uzun süre beklemekte büyük risk olduğunu da anlatan Markus Reckling, “O yüzden şirketimiz kararları günün durumuna göre değil iş değerlerine göre alır. Belki birkaç yıl erken yatırım yapıyoruzdur, belki de değildir... Ama uzun vadede iyi karar, iyi karardır Türkiye'de yaptığımız yatırımlara da böyle bakıyoruz. Biliyorsunuz Türkiye'den yüzde 53 pazar payı aldık ve bu yüzden Türkiye'ye borçluyuz, Türkiye'ye inanmaya devam ediyoruz” diyor. Türkiye’de 22 farklı lokasyonda aktif durumda olduklarını ve 30’dan fazla şehirde faaliyet gösterdiklerini de kaydediyor Reckling, “Filomuzda 400 araç var. 2014’ün ilk 10 ayı boyunca 4 milyon gönderiyi adresine ulaştırdık. Bunu yaparken 220 ülkede 250’den fazla uçağı ve 100 bin çalışanıyla global olarak hizmet veren DHL Express ağımızı kullandık” açıklamalarını yapıyor.