''Teşvik artarsa ihracat 'bal' gibi olur''
Anavarza Bal Genel Müdürü Sezen: 'Dünyanın en pahalı balını Türk arıcısı satıyor, ama dünyanın geliri en düşük arıcısı da Türk arıcısı'
MERVE YİĞİTCAN
İSTANBUL - Yıllık 100 bin ton bal üretimiyle Çin'in ardından dünyada ikinci sırayı alan Türkiye, üretimdeki başarısını ihracata yansıtamıyor. Anavarza Bal Genel Müdürü Can Sezen, bu durumun en önemli nedeninin arıcılıkta bal dışında katma değerli ürün elde edilmemesi olduğunu söyledi. Arıcıların propolis, polen, arı sütü ve arı zehri ürünlere de yönelmesi gerektiğini anlatan Sezen, devletin de bu ürünlere teşvik vermesi gerektiğini aktardı.
Can Sezen, hem Anavarza Bal hem de arıcılık sektörü üzerine değerlendirmelerde bulundu. Adana Kozan merkezli Anavarza Bal, Nielsen'in araştırmasına göre perakendeye konu bal pazarında başı çeken iki firmadan biri. Yıllık 8 bin 500 ton üretim kapasiteleri olduğunu aktaran Sezen, "Markalı pazarda üretim kapasitesinin 20 bin ton olduğu düşünülürse, bunun neredeyse yarısını paketleyecek bir altyapımız olduğunu söyleyebilirim" dedi. Tesisleşme, markalaşma ve laboratuvar yatırımı için 2 yılda 10 milyon TL yatırım gerçekleştirdiklerini dile getiren Sezen, bu alanda dünyanın en iyi ilk 10 fabrikası arasına girecek bir üretim tesisine sahip olduklarını belirtti.
"Fiyatta rekabet edemiyoruz"
Arıcılıkta dünyanın en büyüğünün Çin olduğunu ifade eden Sezen, Türkiye'nin 100 bin ton üretimi ve 6.5 milyon kolonisi ile ikinci sırada yer aldığını belirtti. Çam balında dünya üretiminin yaklaşık yüzde 95'ini Türkiye'nin sağlamasına rağmen ihracatta üretimin aksine bir performans sergilendiğine dikkat çeken Sezen, sözlerini şöyle sürdürdü: "İhracatımız çok yetersiz. Hep şunu söylüyorum, dünyanın en pahalı balını Türk arıcısı satıyor, ama dünyanın geliri en düşük arıcısı da Türk arıcısı. Çünkü arıcılıktan katmadeğerli ürünü alamıyoruz. Yani propolis, arı sütü, arı zehri, polen... Bu noktada hem bilinçsizlik, hem kurumların altyapı yetersizliği söz konusu. 'Türkiye dünya ile fiyat konusunda rekabet edemiyor' dediğimde arıcılar bana kızıyor. Ancak durum bu. Hem dünya fiyatlarıyla rekabet edebilmeli hem de arıcının gelirini artırabilmeliyiz. Bunu yapabilmenin tek yolu da katmadeğerli üründen geçiyor." Can Sezen, Anavarza Bal olarak bu durumu çevrelerindeki arıcılara anlattıklarını ancak devletin de bu konuda devreye girmesi gerektiğini savundu. Sezen, "Devlet arıcılığa destek veriyor, ama bunu sadece bala veriyor. Biz diyoruz ki bunu çeşitlendirin, hepsine destek verin. Bizim satışımızın sadece yüzde 5'i ihracata gidiyor. Çünkü benim fiyatım ülke fiyatlarından dolayı dışarıda yüksek kalıyor" dedi.
Teşhir sahtecileri azalttı
Balın kovandan çıktığı gibi satılmasının sağlık açısından çok doğru olmadığını dile getiren Can Sezen, ağır metal, naftalin, karbondioksit gibi kirliliklerin olduğunu söyledi. Bu kirliliğin sağlığa olumsuz etkilerinin olduğunu aktaran Sezen, "Biz laboratuvarımızda yaklaşık 70 farklı testten geçirerek bu kirlilikleri tespit edebiliyoruz. Yoksa balın kokusundan, tadından bu anlaşılamaz. Bu yüzden markalı ürünler, yani söz konusu kontrollerin yapıldığı ürünler tercih edilmeli. Dere suyu da doğal ama tüketmiyoruz sonuçta" diye konuştu. Sahte bal konusuna da değinen Sezen, mücadelede teşhirin en etkili yöntem olduğunu kaydetti. Sezen, "Teşhir edilen bir marka reyonda barınamıyor. Marka çıkarmak kolay değil. Teşhir devam ettikçe sahteciler de azalacak" diye konuştu.