'Uzakdoğulu firmalara bizi ezdirmeyin’ çağrısı

Konfeksiyon yan sanayi, yüzde 40’lara varan ithal ürünlere karşı koruma tedbirleri istiyor. KYSD Başkanı Murat Özpehlivan, “Sektörümüz Uzakdoğulu firmalara ezdirilmesin” dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Nurdoğan ARSLAN ERGÜN

Hazır giyim ve konfeksiyon ana sanayisine sunduğu ürünlerle katma değer yaratan konfeksiyon yan sanayi, iç pazarda ithal ürünlere karşı koruma desteği bekliyor. Askı, dar dokuma, düğme, etiket, fermuar, tela ve metal aksesuar olarak yedi farklı kola ayrılan konfeksiyon yan sanayi sektörü, ana sanayiye en az yüzde 10 katkı sağlıyor.

Ancak son dönemlerde artan maliyetler ve Çin’in yeniden oyuna dahil olması nedeniyle iç pazara giren ithal ürünler, yaklaşık 5 bin firmanın yer aldığı sektörde haksız rekabete neden oluyor. Sektörde ithal ürün baskısı yüzde 35-40’lara çıkmış durumda.

Üretim kapasitesiyle Türkiye’deki talebi karşılama gücü olan sektörün ithalata karşı anti-damping uygulamalarıyla korunmasını isteyen Konfeksiyon Yan Sanayicileri Derneği (KYSD) Başkanı Murat Özpehlivan, “Oturmuş ve gelişmiş altyapısı ile zorluklarla baş edebilme yeteneği yüksek olan sektörümüz stratejik bir endüstri dalı olarak ülkemizde desteklenen ve kollanan bir yapıya büründürülmeli” dedi.

Özellikle AB’de yaşanan resesyon söylentileri, düşen sipariş adetleri ve enflasyonist ortamın tüketimde oluşturduğu azalmayla birlikte konfeksiyon yan sanayinin de negatif etkilendiğini söyleyen Özpehlivan, “On yıllarca süren emek ve gayretler sonucunda bu aşamaya gelmiş firmalarımızın Uzakdoğu’da yer alan ve haksız rekabetle üretim gerçekleştiren firmalara ezdirilmesi kabul edilemez” vurgusu yaptı.

Anti damping olan bazı alt kalem ürünler olduğunu ancak buna rağmen yoğun bir ithal girdisi bulunduğunu belirten Özpehlivan, “Yüzde 35-40’lara varan düzeyde ithal ürün hala sahada satılmakta” dedi. Ayrıca ihracat potansiyeli yüksek firmaların finansal anlamda uzun vadeli kredilerle desteklenmesi gerektiğine dikkat çeken Özpehlivan, net ihracatçı olan sektörün ülkeye döviz girdisi kazandırırken istihdam noktasında da önemli bir işlev gördüğüne işaret etti.

Özpehlivan, “Sektörümüz pandemiyle birlikte yaşanan daralmanın ardından ülkemize yönelen hazır giyim siparişleriyle sağlıklı bir gelişim göstermiş ancak Çin’in tekrardan oyuna dahil olması, navlun fiyatlarının düşüşü, ülkemizdeki enerji ve işçilik maliyetlerinin artışıyla birlikte tekrardan zorlu bir döneme girdi” diye konuştu.

Ana sanayinin yüzde 10’u

 Sektörü ana sanayinin ‘olmazsa olmazı’ olarak nitelendiren Özpehlivan, yan sanayi sektörünü geldiği noktada hem hazır giyim ihracatını arttıran ve geliştiren hem de kendi başına dünyanın birçok ülkesine ihracat gerçekleştiren önemli bir endüstri dalı diye tanımladı.

Tekstil aksesuarları nın ürün üzerinde oluşturduğu katma değerin hazır giyim sektörü için en önemli fark yaratan etkenlerden biri olduğunu dile getiren Özpehlivan, “Hazır giyim sektöründe yaklaşık yüzde 10 civarında kullanıldığı varsayılan konfeksiyon yan sanayi ürünleri kendi başına 750 ile 850 milyon dolar aralığında net ihracat gerçekleştiren önemli bir sektör.

Ayrıca giysilerin görünür ve görünmez birçok alanında yer alan konfeksiyon yan sanayi ürünleri her anlamda bir kıyafeti zenginleştiren, geliştiren, kullanım ömrünü ve kalitesini arttıran en önemli girdilerden” yorumunu yaptı.

İhracatta 1.5-2 yıl kaybettik

Hazır giyim ana sektörü ihracatında yaşanan sıkıntıların yan sanayiye de direkt yansıdığını söyleyen Murat Özpehlivan, “Ana pazarımız olan AB’de yaşanan talep daralması ülkemiz hazır giyim ihracatını olumsuz yönde etkilerken bizler de bundan azami düzeyde etkileniyoruz.

Ayrıca çalışan temininde yaşanan sorunlar, istihdam üzerindeki yük ve maliyete olan olumsuz etkileri, rekabet koşullarındaki zorluklar, finansal yükler gibi birçok unsur bizleri yoruyor.

Siparişlerdeki dönemsel dalgalanma ve beklenmedik düşüşler de pandemi sürecinde yatırımını arttıran sektörümüz için önemli bir zorluk olarak görülüyor. Bu kayıpların telafisi şüphesiz kamu, bankalar ve özel sektör işbirliğiyle aşılabilir. Sektörümüze yapılacak tüm desteklerin ülkemize fazlasıyla geri döneceğini bilmemizde yarar var. Baskılanan döviz kuruyla 1.5-2 yıl geçiren sektörümüz birçok siparişi kaçırmışken bunları geri kazanmak hiç de kolay değil” diye konuştu.

“Yatırımlar teşvik edilmezse gelişim durur”

Sektörün pandemi sonrasında yoğun bir yatırım eğilimine girerek bina, makine ve altyapı yatırımlarıyla kapasitesini yükselttiğini söyleyen Murat Özpehlivan, “AB’de yer alan markaların çevreci ve doğaya saygılı üretim taleplerini karşılamaya dönük önemli yatırımlar yapıldı. Yine makine ve üretimde otomasyona dönük ciddi atılımlar gerçekleştirildi.

Bu tür yatırımların finansal yük getirmemesi adına ekonomik desteklerin ivedilikle ele alınmasında yarar var. Artan faizler yatırım eğiliminde yavaşlamaya neden olacak. Bu konuda ivedilikle çalışmalar yapılması ve destekler oluşturulmalı. Kritik yatırımların, güncel faiz oranları yerine yükü hafifleten oranlarla firmalara sunulması zorlu süreçte işletmelerimize nefes aldırır. Aksi halde yatırım yapmaya ara veren bir sektörün gelişimi istenen düzeyde olmayacak” dedi.