Un fiyatında yüzde 9’luk artış ekmekte yüzde 25’lik zamma gerekçe olamaz

Un fiyatındaki artışın yüzde 9 olduğunu belirten TUSAF Başkanı Ulusoy, bunun ekmekte yüzde 25’lik artışa gerekçe gösterilemeyeceğini açıkladı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Sergül KESKİN

İSTANBUL - Fırıncıların un fiyatlarının spekülatif bir şekilde yüzde 25-30 oranında arttığı, ekmeğin fiyatının da un fiyatında iyileşme olursa yüzde 10, olmazsa yüzde 20-25 oranında artacağı şeklindeki açıklamasının ardından, sektörde un ve ekmek fiyatı tartışması başladı.

Un sanayicileri, ekmeğin maliyetinde unun payının yüzde 30 olduğunu ve un fiyatlarının buğday fiyatına paralel olarak yüzde 9 oranında arttığını belirterek, yüzde 25’lik ekmek zammına gerekçe olamayacağını açıkladı. Toprak Mahsulleri Ofisi’de üst kalite buğday fiyatlarını dengelemek amacıyla AB menşeli buğday ithal edeceğini duyurdu. Türkiye yeni yıla birçok mal ve hizmetin yanı sıra, gıda ve tarımsal ürünlerde de yüksek zam oranlarıyla girdi. Kar yağışı ve Akdeniz Bölgesi’ndeki sel felaketinin ardından meyve ve sebze fiyatlarındaki artışın ardından geçen hafta fırıncıncılar ekmekte zam sinyali verdi.

Türkiye Fırıncılar Federasyonu Başkanı Halil İbrahim Balcı’nın un fiyatlarının spekülatif olarak yüzde 25-30 oranında arttığı ve un fiyatlarında iyileşme oranına göre Ankara’da 1 liraya satılan 250 gram ekmeğin fiyatının 1.10 lira veya 1.25 liradan aşağı olmayacağını ifade ederek, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın kısa sürede müdahale ederek un fiyatlarındaki artışın önüne geçmesi gerektiğini açıklamasının ardından sektörde fiyat tartışması başladı.

Ekmeğin maliyetinde unun payı yüzde 30

Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) Başkanı Eren Günhan Ulusoy, “un fiyatlarına yüzde 30 zam yapıldığı, bunun da ekmek fiyatlarına yansımasının yüzde 25 olduğu” şeklindeki ifadenin gerçek dışı olduğunu belirterek, “Ekmeğin maliyetinde unun payı sadece yüzde 30 civarında. Geri kalan yüzde 70’lik kısmını ise genel imalat giderleri, işçilik giderleri, fırıncı karı, bayi ücreti oluşturmaktadır. Bu da demek oluyor ki, ekmeğe yüzde 20-25 oranında bir zam gelecekse bu zam oranında unun payı yüzde 6-8 arasında değişmektedir. 1 liralık ekmek 1.25 lira olacaksa unun toplam fiyattaki payı 30 kuruştur. Kalan kısmı ise diğer maliyet giderleri ve kar oluşturmaktadır” dedi.

Un fiyatındaki artış yüzde 9 spekülatif artış yok

Geçen yıl boyunca un fiyatlarına, buğday fiyatlarına göre yüzde 9 zam yapıldığını belirten Ulusoy, şu bilgileri verdi: “Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) Temmuz 2016’da harman döneminde uyguladığı buğday alım fiyatı, kalitesine göre ton başına 765 lira, 865 lira ve 910 lira olarak değişiyor. Ocak ayında uygulanacak satış fiyatları ise sırasıyla 840 lira, 945 lira ve 975 lira olarak açıklandı.

TMO, çiftçilerin emeğini korumak ve piyasanın sürdürülebilir olması için enflasyon oranlarıyla uyumlu şekilde buğdayın kalitesine göre yüzde 7 ila 10 arasında zam yaptı. Un fiyatlarındaki yükseliş de buğdaya yapılan artışla aynı oranda. TMO, piyasayı yakından takip ettiği için buğdayda olağan dışı fiyat hareketlerine izin vermiyor. Bugün 50 kilogramdan oluşan bir çuval ekmeklik unun fiyatı, kalitesine ve ödeme şartlarına göre 62 ila 74 lira arasında değişiyor.”

Ekmekteki fiyat artışından diğer girdi maliyetleri sorumlu

Ulusoy, Bir çuval undan 260-280 adet ekmek elde edildiği göz önünde bulundurulduğunda, 74 liralık bir çuval un karşılığında, ekmek üreticisinin 1 liralık fiyatla en az 260 lira gelir elde ettiğini belirterek, “Bu haliyle maliyetteki payı yüzde 30 olan unun, eğer ekmeğe yüzde 25 zam gelirse, maliyetteki payı yüzde 25’e düşecek. Un fiyatlarında spekülatif bir artış yok, aksine yapılacak zamlardan un sanayicileri sorumlu tutulmak isteniyor. Un fiyatlarının bu artışın sorumlusu olmadığı ortada. Bu yüzden ekmek fiyatlarındaki artıştan, asgari ücret, kira, elektrik, doğal gaz gibi belli başlı giderlerdeki maliyet artışları sorumlu” açıklamasını yaptı.
Ulusoy, ekmek fiyatında maliyetler dışında en büyük belirleyicinin illerdeki rekabet şartları olduğunu da vurgulayarak, İstanbul ile Burdur ve Adana’daki ekmek satış fiyatları arasında farklılıklar bulunduğunu söyledi. Ulusoy, burada da un fiyatının değil, kar marjlarının sorgulanması gerektiğini kaydetti.

''Un fiyatı arttı diye zam yapmak sorunu çözmez''

Ekmek Sanayii İşverenler Sendikası Genel Sekreteri Cihan Kolivar, sadece una zam geldi diye ekmekte fiyat artışı yapılamayacağını belirterek, İstanbul’daki ruhsatsız fırınların kapatılması veya ciddi şekilde denetlenmesinin yanı sıra bu fırınlarla zincir marketlerin kalitesiz ekmek satmasının önüne geçilmesiyle zammın bir yıl ertelenebileceğini söyledi. İstanbul genelinde faaliyet gösteren fırın sayısının 3 bin 500’e ulaştığını kaydederek, bunların yaklaşık üçte birinin, yani bin 100’ünün, ruhsatsız olduğunu belirten Kolivar, kaçak fırınlarda hem framajı düşük ekmek üretildiğini, hem de kayıt dışı işçi çalıştırdığı için maliyetini düşürerek haksız rekabete yol açtığını söyledi.

“Ekmek maliyetinin tamamı un değil” diyen Kolivar, “Ekmeğe sadece un fiyatları arttı diye zam yapmak sorunu çözmez. Sorunun çözümü, İstanbul’daki ruhsatsız fırınların kapatılması veya bu fırınlarla birlikte zincir marketlerin sattığı ekmeklerin ciddi şekilde denetlenmesi. Haksız rekabet ortadan kaldırılırsa, ekmeğe yapılacağı belirtilen zam en az 6 ay, hatta bir yıl geciktirilebilir” dedi.

Un sanayicisi Bosna Hersek'ten un ithalatına fren istiyor

Sedat ALP - İZMİR Türkiye’ye un ithalatı gümrük vergisine tabi. Ancak, Bosna Hersek’ten Türkiye’ye serbestçe un getirmek mümkün. Bu ayrıcalık Bosna’dan Türkiye’ye un ithalatında patlamaya yol açınca içerde piyasa şartları aleyhine dönen yerli sanayicilerin itirazları artmaya başladı. Türkiye’nin un ithalatı son 3 yılda 17 kat arttı. Bosna Hersek’ten 9 ayda 35.3 milyon kilogram un ithalatı yapıldı. Bosna Hersek ekonomisini desteklemek için sağlanan bu ayrıcalık, Macaristan, Hollanda, Sırbistan ve Slovakya başta olmak üzere Avrupa’daki un sanayicisinin Türkiye pazarına giriş için kullandığı açık kapıya dönüştü.

Yerli ün sanayicisi açısından haksız rekabete yol açan uygulama, TBMM’nin gündemine de getirildi. CHP Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu’nun soru önergesini yanıtlayan Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, 1 Ocak 2016 - 30 Eylül 2016 döneminde 145 bin 558 dolar değerinde 506 bin kg makarnalık (durum) buğday unu, 11 milyon 29 bin 543 dolar değerinde 34 milyon 797 bin 110 kg “adi ve kaplıca (kızıl)” buğday unu ithalatı yapıldığı bilgisini verirken, firmaların mevcut tercihli vergi oranlarından yararlanarak ithalat yapma hakkına sahip olduklarına işaret etti.

Türkiye’deki değirmencilik kapasitesinin çok fazla olduğunu, ancak son yıllarda Bosna Hersek’ten artan ithalat yüzünden şu anda kapasitenin üçte ikisinin kaldığına dikkat çeken Tezcan, “Türkiye un ithalatında ya ‘kapıları açıyorum’ demeli ya da Bosnalı un sanayicisine haksız fırsat vermemeli. Bosna’dan ille alınacaksa buğday alınmalı. Şu anda yerli un sanayicisi çok olumsuz etkileniyor. Bazı sanayiciler burada un üretimini bırakıp Bosna Hersek’ten un ithalatına başladı” dedi.

Sanayici fabrikasını kapatıyor

Haluk Tezcan, Türkiye’nin bir yandan döviz ararken, diğer yandan dünyaya ihracat yapan un sektörünü haksız rekabete maruz bıraktığını belirterek, “Şimdiden birçok un sanayicisi buradaki fabrikasını kapatıp Bosna Hersek’ten un getirmeye başladı. Türkiye’de Bosna’daki maliyet imkanı yok. Oradan kilogramı 1.04 TL’den un getirilirken, yerli unun satış fiyatı 1.3 TL. Arada yüzde 27 fark var” diye konuştu. Tezcan, Avrupalı un sanayicisinin de Bosna Hersek üzerinden Türkiye’ye ihracat yaptığına dikkat çekti.

Bosna’dan buğday ithal edelim

Türkiye’nin Bosna Hersek’ten buğday ithal etmesinde bir sorun olmadığını, ancak o ülkeden un ithalatı artınca artık Türk sanayicisine buğday vermemeye başladıklarını vurgulayan Tezcan, “Türkiye’nin en güçlü sektörlerinden biri değirmencilik sektörü. Ancak ithalatın artması ile son 3 yılda kapasitenin üçte ikisi atıl kaldı. Biz sorunu geçtiğimiz ay Ekonomi ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlıklarına aktardık. Sorunun çözümü için Cumhurbaşkanı’nın talimatının gerektiğini söylediler” dedi.

Un sanayicisinin ihtiyaç duyduğu buğdayı bulmakta sorun yaşadığını, Türkiye’de üreticinin buğday yetiştirmekten uzaklaştığını ifade eten Tezcan, şunları söyledi: “ Yerli un sanayisinin buğdayda kendi kendisine yeterli hale gelmesi için buğday üretimi desteklenmeli. Türkiye, anavatanı olduğu buğday üretimini kaybetmemeli. Bunun için kaliteli tohum geliştirmek de dahil olmak üzere en iyi üretim desteklenmeli. Sektör rekabet edebilecek duruma getirilmeli.”

Bu konularda ilginizi çekebilir