'Türkiye, kalıp ve iskele sistemleri alanında dünya 5’incisi olabilir'

URTİM yöneticisi Serdar Urfalılılar 'Türkiye, kalıp ve iskele sistemleri alanında dünya 5’incisi olabilir' diyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Rüştü BOZKURT

Biz hep makro çerçeveleri konuşmaya alışık bir toplumuz. En tehlikeli zehirlenmenin, “kulak zehirlenmesi” olduğunu Mevlana söylese bile, dudaktan tekrarlarız da yürekten anlamak için gerekli enerjiyi harcamayız. Başarılı yanlarımızı abartarak anlatırız da eksiklerimizi söylemede sesimiz cılızdır nedense?

Endüstrinin kılcal damarlarında gezinmemiz gerekiyor oysa. Damarların açık ve tıkalı yanlarını sezmez, açıklayamaz ve anlamazsak; değer üretimimizin verimi düşür; orta gelir tuzaklarına yakalanırız. Böyle bakıyoruz yaşamın her yanına. Bu bakış açısı söyleşinin amacını netleştiriyor: Endüstriyel kalıp ve iskele üretimin önemli ince damarlarından biridir; oralarda olup bitenler makro çerçeveleri durmadan tekrarlamaktan daha önemlidir.

Ürettiklerinin önemli bölümünü küresel ölçekte satabilen URTİM (Urtim Kalıp ve İskele Sistemleri AŞ) yöneticisi Serdar Urfalılılar ve üretim müdürü Erdoğan Eslemez’le konuyu değişik boyutuyla sorguluyoruz : 1) Endüstriyel kalıp ve iskele neden ekonominin önemli kılcal damarlarından biridir? 2)Sektörde kalite düzeyi yakalanmazsa niçin firmaların sürdürülebilirliği tehlikeye girer? 3)Endüstriyel kalıp ve iskele hangi işlevleriyle yaşamımızı kolaylaştırır? 4)Kalıp-iskele üretiminde tedarikçi zincirinin yerlilik ve milliliği ne alama gelir? 5)Tesis donatırken küresel bakışın önemi nedir? 6)Ürün-sistem bütünlüğünü geliştiren etkenler nelerdir? 7) Geleceğe bakarken özgüvenimizi yaratan etkenlerle ilgili ne söyleyebiliriz?

Üretimin kılcal damarlarında gezinme

Dışarıdan bakıldığında kolay üretimlerden biri gibi gözüken endüstriyel kalıp ve iskele üretiminin ekonominin kılcal damarlarındaki yerini anlamaya çalışıyorum. “Endüstriyel kalıp ve iskele üretiminin girdi verdigi alanlar hangileridir?” diye soruyorum.Yanıt Eslemez’ den geliyor: “Bizim üretimlerimiz fiziki sermaye stokunun hemen her alanında kullanılıyor. Tünellerden rafinerilere, konutlardan sanayi yapılarına, alışveriş merkezlerinden karayolu sanat yapılarına, demiryolu yapımından kentlerdeki metrolara, köprülerden havaalanlarına, aklınıza gelen bütün fiziki sermaye stokunun oluşumunda ürünlerimiz kullanılıyor”.

Bir an düşünüyorum: Endüstriyel kalıp ve iskeleler bütün insanların günlük yaşamını doğrudan etkilemese de dolaylı olarak her alanda yaşamımızı kolaylaştırıyor. Sektörün girdi verdiği alanların bu denli yaygın olması, bu üterim alanının “ileriye doğru etkilerini” de artırıyor. Böyle bir sektörü küçümsemek yerine çok temel bir sorunun yanıtını aramak gerektiğini düşünüyorum: “Ya endüstriyel kalıp ve iskele olmasaydı ne olurdu?”

Kalitede var olmanın ağırlığı

Günlük yaşamımızı zenginleştiren çok sayıdaki alanda var olan ve varlığını koruyan endüstriyel kalıp ve iskele üretiminde ulusal boyutu küresele taşımanın dinamikleri olmalıydı. Bu dinamiklerin neler olduğunu sorduğumda yanıt Serdar Urfalılar’dan geliyor: “Uluslararası kalite ve standartları yakalayamadığınız zaman ne ülkede ne de dışarda var olabilirsiniz. Şimdi ülkemizde iki yabancı firma var. Yakın çevremizde endüstriyel kalıp ve iskele üretiminde belirleyici ülke Almanya. Ülkemizde ayakta durmanız için Almanya’daki kaliteye eş düzey bir kalite yaratamazsanız asla hedeflerinize ulaşmanız zor.TSE belgesi çok önemli ama, uluslararası kalite ve normlarla ilgili belgelerle de kendinizi güçlendirmeniz şart.”

Söz TSE belgesinden açılmışken bir kuşkumu aktarıyorum. TSE’den belge alıyorsunuz ama bu kamu kurumu gözetim ve denetim açısından arkanızda duruyor mu? Serdar Urfalılıların yanıtı yüreğime su serpiyor:” İlk kez geçen yıl bizim üretim alanımızda standart belirlendi. TSE çok güzel ve ciddi çalışmalar yapıyor.Kendi belgesinin arkasında duruyor; denetimlerini sürdürüyor. Merdiven altı üretimin fiyat-odaklı haksız rekabeti üzerinde çok etkili sonuçlar alınıyor.Sağlık ve can güvenliğinden çevre-etkileşimine kadar yapılan ciddi denetimler sektörde kalitenin hızla artmasını sağlıyor.

Endüstriyel kalıp ve iskele sistemlerinin işlevi

İskele ve kalıp sistemlerinin endüstri yaşamında ne gibi işlevleri olduğunu, hayatı zenginleştirme ve kolaylaştırmada ne gibi katkılar yaptıklarını merak etmez misiniz? Üretim Müdürü Eslemez bir çırpıda ürettiklerinin yaşama yansımalarını özetliyor: “Önce kullanılan bütün alanlarda ‘zaman kazancı’ sağlıyor. İş güvenliği ve işçi sağlığına pozitif katkıları nedeniyle asıl değeri üretmiş oluyor. Boru, profil ve saç bu ülkede üretiliyor, biz bu girdileri yerli kaynaklardan alıyor, işliyor ve 50 ülkeye satıyoruz. Bizim ürünümüzün ‘net döviz katma değeri yüksek”. Ayrıca ithalatı engelleyerek ‘ithal ikamesi’ yoluyla cari açığın kapanmasına olumlu katkı yapıyoruz. Beton dökme işlemlerini hızlandırdığımız gibi, beton kalitesini yükselterek kaliteli yapıların ömürlerini uzatmanın değerini üretmiş oluyoruz. Yapı sektörü ekosisteminde kaliteli tedarik yaratarak da taahhüt firmalarımızın işlerini zamanından önce ya da tam zamanında yapmalarının aktörlerinden biri olarak sistem içindeki rolümüzü oynuyoruz.”

Tedarik zincirinde yerli ve millilik

Bir an durup düşünüyorum: Yerli ve milli kavramı siyasal anlamda içeriği dolu olmayan bir biçimde kullanılıyor. Endüstriyel kalıp ve iskele üretiminde bu ne anlama geliyor? Sorumu yönelttiğimde Serdar Urfalılar’ın yanıtı çok net: “Bu ülke önemli boru, profil ve saç üreticisi. Bizim girdilerimiz de bunlar. Girdilerimizin yerli olması sektörün önemli bir avantajı. O nedenle şimdi biz 20 yıllık stratejik planımızda yurtiçi konumlanmayı alabildiğine tartışıyoruz; netleşen kararlarımız da var. Bizim uluslararası müteahhitlerimizin ölçekleri büyüdü, aldıkları işler de büyük işler. Onların işlerini kolaylaştırıyor, hızlandırıyor ve esnekliklerini artırarak da milli katkıyı büyütüyoruz. Tedarik zincirinde fason üretim alanlarını yaygınlaştırabilirsek, rakiplerimize göre bir adım öne geçeriz. Bütün bunlar sektörün avantajları, ülke olarak bunu değerlendirmek de siyasi iradeden medyaya, girişimciden çalışana hepimizin ortak sorumluluğu” diyor.

Tesis donatırken küresel bakışın önemi

Söyleşide öğreniyoruz ki Almanya’da cirosu 1.2 milyar euro olan firmalar var. Bunların sayısı 4-5 kadar. Sonra 800-900 milyon euro ciro yapanlar. Giderek daha küçük ölçekli olanlar. Ülkemizde ise sektördeki bütün firmaların cirosu 500 milyon euro dolaylarında. Ölçek sorunu diğer bütün alanlarda olduğu gibi kalıp ve iskele sektöründe de var. Sektördeki firmaların organik büyüme, satın almalar ya da iş birlikleri yoluyla rekabet edebilir ölçek yaratmadaki eğilimlerini de öğrenmek istiyorum. Urfalılar, “Bu bir zorunluluk. Biz ölçek ekonomisinin erişebilirliği ile küçük ve orta ölçek yapınının hız ve esnekliğini birleştirerek rekabet gücü yaratabileceğimizin farkındayız. O nedenle bir yandan rekabet edebilir ölçek yaratma koşullarını yaratmaya çalışırken, öte yandan, tesislerimizi en ileri teknolojiyle donatıyoruz. Bugün bizim tesisimizdeki kaynak robotlar Alman rakiplerimizin aynısı. En önemli işimiz olan kaynak yüzde 90 el değmeden yapılıyor. Bantlama makinelerimiz belki onlardan da ileri. Sürecin bu aşamasında rakiplerden geri değiliz. Ölçek farkımız olabilir ama işlev farkımız yok. Biz, endüstri 4.0 aşamasına çok yakın, kolay uyum gösterebilecek bir yerde duruyoruz; tesisimizin donamlarını ona göre planlıyoruz.”

Tam da endüstri 4.0’ın akıllı ve bağlantılı ürünlerinin ürün doğasını değiştirmesinden, üç boyutlu baskı ve eklemeli üretimin yaratacağı yeni üretim yapısından söz ederek yanıt isteyecektim. Aldığım yanıt, Urfalılar’ın sadece gelişmelerin farkında olmakla sınırlı kalmadığını, ne yapmak istediğini ve nasıl yapacağını da düşündüğünü görünce sormaktan vazgeçtim.

Ürün-sistem bütünlüğüne özen

Sadece malzeme üretmenin yeterli olmadığı bir dünyada yaşıyoruz. Ürün yanında sistem de üretmek gerekiyor. Sektörde sistem üretmenin neresinde olduğumuzu anlamak için, “Projelerin mimarı çalışma aşamasından uygulamaya kadar sizden kalıp ve iskele sağlayan müşterilerinize hangi kolaylıkları sağlıyorsunuz?”diyorum. Urfalılar, “Bizim Ar-Ge bölümümüzdeke elemanlarımız gibi satış elemanlarımız da mühendis ve teknisyen... Hepsi müşterilerimizin işini kolaylaştırmada tasarım aşamasından uygulamaya sürekli gözlem yapıyor; ihtiyaçları sahada belirleyerek, ortaklaşa çözüm üretiyor. Biz üretimle birlikte ürünün geriye ve ileriye doğru bağlantılarının etkilerini de hesaba katarak kendi tedarikçimizle de tedarikçi olduğumuz taahhüt firmalarına da kaliteli hizmet sunan bir ekibe sahibiz. Bizim en büyük gücümüz ekibimiz” diyor.

Geleceğe bakış: Dünyanın ilk 5 üreticisinden biri olmak

Son bir sorum daha var: “Bilinçli olmanın ilk koşulu çevreyi sezme ve anlama ise ikincisi kendimizi bilme... Üçüncüsü de geleceğe dönük bir plana sahip olma. Geleceğe bakışınız nedir?” Serdar Urfalılar, “Sektörümüzün önü açık. Ülke olarak çok fazla dezavantajımız yok. Biz 20 yıllık stratejik plan yaptık. Lokasyonlarımızı yeniden oluşturacağız. Almanya öncelikli olmak üzere uzak ülkelerde de tesis sahibi olmak, oradaki gelişmeleri yerinde izlemek istiyoruz. BAUMA dahil sektörümüzdeki ciddi bütün fuarlara kalabalık bir ekiple katılıyor, dünyanın nereye gittiğini kolluyoruz. Şantiyeleri dolaşan arkadaşlarımız saha ihtiyaçlarını saptıyor. Alınmış patentler sıkı bir biçimde izleniyor. Zaten bilgilerin yüzde 98’i açık bilgi... Bilgileri derliyor, karşılaştırıyor ve analiz ediyoruz. Her 15 günde bir toplanarak değerlendirme yapıyoruz. Müşterinin ilk yatırım maliyetine bakarak kaynak satın alma alışkanlığını kırarak, daha uzun süreli kalite-odaklı bakışı benimsemesi için bilgilendirmeye önem veriyoruz” diyor. Kalıp ve iskele üretiminin önde gelen bir kuruluşunun bakış açısını, potansiyellerini, gelecekle ilgili sevdalarını aktardım size...Daha ileri noktada olanlar varsa, arasınlar onlarla da konuşarak ülkemiz endüstrisinin kılcal damarlarında olup biteni kavrayalım. Kendimizi bilmek, geleceğe sağlam adımlar atmanın çok önemli bir adımı.

URTİM’de 36 yılın köşe taşları

• 1980 yılında şirketin kuruluşu:...

Topcular’da 50 metrekarelik dükkanda var edebilme savaşı

• Gültepe’de 400 metrekarelik dükkana kavuşmanın sevinci

• İkitelli’de 4000 metrekarelik dükkan: Ne yaptığını bilen bir girişimci ile ülkenin dinamiğinin göstergesi

• Hadımköy’de 40.000 metrekareye sığmayan gelecek düşleri

• 45.000 ton/yıl üretim kapasitesi ve lider üreticilerden biri olma

• 50’yı aşkın ülkeye ihracat, üretimin yüzde 70’nin ihraç edilmesi

• Yaklaşık 250 kişiyi istihdam, iş ve aş yaratma

• T ürkiye’de alanında lider olma iddiasının dünyada ilk beş üretici olma vizyonu

• TSE ve uluslararası standartlara sahip olma bilinci.

Bu konularda ilginizi çekebilir