“Türk silolarına talep yüzde 35 artabilir”
Türkiye’nin ilk yerli çelik silo üreticisi ve sektörde dünyadaki ilk 10 üreticiden biri olan Çukurova Silo (ÇSİ), Rusya’ya uygulanan ambargolar nedeniyle Türk silolarına olan talebin en az yüzde 35 oranında artacağını tahmin ettiğini söyledi.
Ziya İPEK
Tahıl depolama sistemleri konusunda uluslararası standartlarda üretim yapan Türkiye’nin ilk çelik silo üreticisi Çukurova Silo (ÇSİ) Genel Müdürü Mehmet Pars Sezer, üretimleri, yeni yatırımları ve projelerini anlattı.
Montajı devam eden Türkmenistan projesi hakkında bilgi veren ve sektör hakkında değerlendirmelerde bulunan Mehmet Pars Sezer, tüm dünyayı etkisi altına alan salgın döneminde olduğu gibi, iklim krizi ile de tarıma yönelik yatırımlar ve tahıl stokunun öneminin bu dönemde daha iyi anlaşıldığını vurguladı. Pars Sezer, bu yatırımların ülkemizde ve dünyada önümüzdeki yıllarda artarak süreceğini söyledi.
Rusya’nın yıllık ortalama 110 milyon ton seviyesindeki hububat üretiminin; son 1-2 yıl içinde sıcaklık artışı nedeniyle Sibirya’daki buzulların erimesiyle yeni tarım alanları ortaya çıkardığını ve buralarda da tarımsal üretime başlandığını anımsatan Sezer, “Bu durumun sonucunda Rusya’nın 2023 yılı tarım rekoltesinin 150 milyon tona ulaşması bekleniyor. Bu kapasite artışı doğal olarak hububat depolama ihtiyacına olan talebi daha da artıracaktır” dedi.
Rusya-Ukrayna savaşının getirdiği Rusya’ya uygulanan ambargolar sebebiyle Türk sanayicisinin önünün daha da açılmış olduğunu, sektör özelinde Türk silolarına olan talebin en az yüzde 35 oranında artacağını tahmin ettiğini kaydeden Sezer, Ukrayna’daki savaşın bitmesi ile birlikte bu ülkede de siloların tekrar kurulmasının gerekeceğini bildirdi.
Türkmenistan'da tahıl depolama projesi devam ediyor
Tahıl depolama sistemleri konusunda uluslararası standartlarda üretim yaptıklarını kaydeden Sezer, ÇSİ’nin dünyanın en büyük tahıl depolama projelerinden biri olan 1 milyon ton kapasiteli Türkmenistan projesinin montajının sürdüğünü vurguladı.
İmalatını yaptıkları sistemlerde dünya standartlarında çelikler kullandıklarını, çeliklerin teknolojik makineler ile soğuk şekillendirme prosesleri gerçekleştirilerek imal edildiğini aktaran Sezer, bu sistemlerin uzun süreli ve uygun koşullar altında ürünleri 5 yıla kadar depolayabilme özelliği olduğunu söyledi.
Yüksek kapasiteli Gemi Boşaltma Sistemi fark yarattı
Çukurova Silo’nun 2018 yılından beri Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın onaylı Tasarım Merkezi olarak faaliyetlerine devam ettiğini anımsatan Sezer, Tasarım Merkezi’nde geliştirilen yeniliklerin müşterilerinin ihtiyaçlarını karşılamanın yanında, rakiplerine göre fark yaratacak projeler olduğunu bildirdi. Sezer, “Yüksek kapasiteli ürün taşıma projemiz Gemi Boşaltma Sistemleri hali hazırda Nijerya’nın en büyük şirketlerinden birinin liman tesislerinde kullanılıyor” dedi.
Sezer ayrıca, KOSGEB Ar-Ge ve İnovasyon programından destek alarak, ihtiyaçlara yönelik tasarımını yaptıkları makineleri üreterek makine parkurunu genişletip yerli ve milli üretim hedeflerine katkıda bulunduklarını bildirdi.
Tedarik zinciri kırıldı, hammadde sıkıntısı yaşanıyor
Depremin ardından yaşam konteynerlerine olan talebin doğal olarak arttığını söyleyen Sezer, yassı çelik üreticilerinin ağırlığı sandviç panel üreticilerine verdiğini, bu durumun silo üretimi için ihtiyaç olan galvanizli sacların temininde sıkıntı yarattığını bildirdi.
Depremden sonra tedarik zincirindeki kırılmaların hammadde tedarikinde yol açtığı sorundan kaynaklı taahhütlü işlerde de gecikmeler yaşandığını bildiren Sezer, depremden en çok etkilenen sektörlerden birinin İskenderun, Osmaniye, Payas hattında bulunan çelik üreticileri olduğuna dikkat çekti.
İsdemir’in üretimine gerek deprem nedeniyle yaşadığı fiziksel sorunlar gerekse bünyesindeki çalışan kayıplarından dolayı ara vermek zorunda kaldığını anımsatan Sezer, özellikle İskenderun bölgesindeki üreticilerden nakliye avantajından dolayı mal tedarik etmeyi tercih ettiklerini, tedarik edemedikleri noktalarda Gebze ve Gemlik'teki üreticileri tercih ettiklerini bildirerek, “Bu kez de krizden dolayı hammadde fiyatlarının yukarı yönlü olması dolayısıyla hem ham maddeye pahalı erişiyoruz hem de terminlerde gecikmeler yaşıyoruz. Bu durumda kârlılığımızı olumsuz etkiliyor” ifadelerini kullandı.
İsteğimiz, normalleşme...
Deprem yaralarının bir an önce sarılması ve insanların normal hayatına dönebileceği şartlar oluşturulmasını beklediklerini kaydeden Mehmet Pars Sezer, “Şayet bu koşullar oluşturulursa, şu günlerde yaşadığımız krizleri daha kolay atlatırız. Tek istediğimiz şey normalleşmek, ortamın ve fiyatların öngörülebilir olmasıdır” dedi.