Ünsal: Yunan Adaları’na turizmin bölgemize faydası var

 Turizmcilerin kapıda vize uygulamasına son verilmesine dönük çağrıları­na farklı bir tepki Alaçatı Turizm Derneği Başkanı Kerem Ünsal’dan geldi. Ünsal, Yunan Adaları’na turizmin bölgeye faydalı olduğuna vurgu yaptı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Özlem SARSIN

Alaçatı Turizm Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Kerem Ünsal, Yunan Adaları ile turizm faaliyetlerinin geliştirilmesi için uygulanan kapıda vize uygulamasını bölge turizmi için bir risk olarak görmediklerini ifade etti.

İzmir genelinde kapıda vize uygulamasının faydalı bile olduğunu söyleyen Ünsal, adalara geçmek isteyen yerli turistin bir gün önceden Çeşme, Kuşadası gibi destinasyonlara gelerek konaklama bile yaptıklarına dikkat çekti. Ünsal şunları söyledi, “İstatistiki olarak baktığımızda geçtiğimiz kurban bayramında Çeşme’ye 1 milyon kişi gelmiş, 8 bin 500 kişi de Sakız Adası’na geçmiş yani binde 1 bile değil.

Bu anlamda zaten ortada abartılacak bir durum yok. Bu kitlenin bize de şöyle bir faydası var, feribot saatleri erken olduğu için bir gün öncesinden gelip buradaki otellerde konaklayabiliyorlar veya döndüklerinde bir süre daha burada vakit geçiriyorlar. Bu anlamda adalar turizminin bölgemize sadece faydası olabilir hiçbir zararı olamaz.”

Diğer taraftan bölgede sezonu 12 aya yaymak için projeler yaptıklarını ve bunun içerisinde Sakız Adası’nın da yer aldığını belirten Ünsal, “Dernek olarak konuya sadece Alaçatı özelinden bakmıyoruz. Biz Yarımada’nın tamamına önem veriyoruz ve bölgemizi çok kıymetli buluyoruz.

Yabancı turistleri buraya getirdiğimizde paket programlarımızla burada konaklatıyoruz ama turistleri Urla’ya, Ildır’a, kültürel varlıkların olduğu bölgelere ve Sakız Adası’na da götürüp ağırlayalım. Bunu Kuşadası turizmcisi çok iyi şekilde yapıyor. Oradaki turizmciler turistleri Kuşadası’nda ağırlıyor Sakız’a da götürüyor geri getiriyorlar, inanılmaz mutlu herkes, yani bundan korkmamak lazım" dedi.

"Sakız ve Çeşme'yi karşılaştırmak doğru değil"

 Sakız ve Çeşme'nin karşılaştırabilecek destinasyonlar olmadığını söyleyen Ünsal, "Çeşme ile Mikonos’u Rodos’u karşılaştırmalısınız. Ama Sakız’ın konsepti bambaşka. Orası dokusunu korumuş, aile işletmelerinin olduğu, pansiyon seviyesinde konaklama hizmetlerinin verildiği bir yer.

O yüzden karşılaştırmak doğru değil” dedi. Alaçatı, Çeşme, Bodrum gibi turizm merkezlerindeki yeme-içme alanındaki fiyatların yüksek olduğu eleştirilerine de değinen Ünsal, adalara gitmenin de bir maliyeti olduğuna işaret ederek, “Orası ucuz burası pahalı. Oraya gitmenin de bir maliyeti var. Kapıda vize 100 euro, 50-60 euro ulaşım için var, daha başka masraflar da var, kapıda bekleme sürelerini bilmiyorsunuz. Çeşme’ye gelen misafiri kapı kuyruklarında bekletemezsiniz, beklemez zaten.

Adalara ayrı bir kitle gidiyor. Birileri sırada bekleyen vatandaşlara mikrofon uzatıyor ve bu sonuçlar çıkıyor" dedi. Yunan adalarındaki fiyatlarla burası arasındaki makasın da yüzde 10’lara gerilediğini söyleyen Ünsal, "Yunanistan ucuz algısı orada da fiyatların yükselmesine yol açtı” dedi. Alaçatı, Çeşme otellerinde şu an doluluk problemi olmadığını, hatta oda bulmada sıkıntı yaşandığını da ifade eden Ünsal, kamuoyuna yansıtılan haberlerin gerçeği yansıtmadığını belirtti.

“Turizmci önünü göremiyor”

2025 sezonuna dönük olarak da turizmcinin önünü göremediğini ifade eden Ünsal, “ Ekonomi yönetiminin alacağı önlemlerin sonuçlarını görmemiz gerekiyor. Şu an mesela döviz kurunun sabit tutulması bizler için de ihracatçı için de iyi değil. Maliyetler TL bazında artarken döviz sabit kalıyor. Fiyatları euro bazında artırırsak da kıyamet kopuyor. Bize düşen görev bu noktada tanıtım faaliyetlerine ağırlık vermek, turisti çeşitlendirmek. Bizim bölgemizin dünyada bir örneği yok. Eşsiz bir yer. Bir top dondurmanın fiyatı ile algılar yaratmak doğru değil. Öte yandan İzmir’e doğrudan uçuşlar da ne kadar çok olursa turist çeşitliliği de o kadar çok olur” diye konuştu.

“Yüksek fiyatlar lokasyon kaynaklı değil”

Bölgede birkaç noktadan fiyat alarak tamamına genellemenin hakkaniyetli olmadığını dile getiren Kerem Ünsal, “Hissedilen enflasyonun yüzde 150 olduğu bir ülkede bu problemi gelip de bir lokasyonun suçuymuş gibi ortaya koymak hakkaniyetli değil. Maliyetlerdeki artışlar Türkiye’nin her yerinde oldu. Burada sadece sezonun kısa olmasında kaynaklanan sıkıntılar var. Sezonu 12 aya yaymak demek masraflarımızı da 12 aya yaymak demek. Diğer türlü 12 ayın masrafını 2 aya sıkıştırmaya çalışmak da fiyatların artmasında etkili. Biz sezonu yayabilirsek bütün maliyetler otomatikman düşecek” dedi.