Tarih kokan sokaklarda

“Hafta Sonu Molası”nda Taraklı'dayız. Yemyeşil bir doğa içinde yer alan ilçede, gezeni zaman yolculuğuna çıkaran tarihi evlerle süslü mahallelerde dolaşacağız.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

NERMİN SAYIN

Hafta içinin stresinden uzaklaşacağımız, hem Cittaslow tarafından tescilli bir sakin şehre, hem de yakınlığıyla yolu yormayacak bir güzergâha davet edeceğim bu “Hafta Sonu Molası”nda sizi. Üstelik yalnızca “İstanbul’a yakın” (210) değil; Ankara’ya 255, Eskişehir’e 152, Bursa’ya 124, Kocaeli’ne 108 ve nihayet ilçesi olduğu Sakarya’ya 68 kilometre... Neresi mi? Tarihin doğayla buluştuğu, hayatın tıpkı üyesi olduğu Cittaslow ağındaki diğer kentler gibi yavaş ve huzurlu aktığı, termal kaynakları dolayısıyla da ziyaretçi çeken Taraklı’ya...

Kadim bir diyar...

İpek Yolu Belediyeler Birliği’nin organizasyonuyla, Taraklı Belediyesi’nin misafiri olarak buradayım. Birliğin “İpek Yolu’nda üç durak” olarak andığı ilçelerden Göynük’ü anlatmıştım sizlere -www. dunya.com’da okuyabilirsiniz- , Mudurnu’yu ise sonraki haftalarda dolaştıracağım. Bugün mola verdiğimiz Taraklı’ya odaklanacak olursak, ilçede kadim bir tarih var. Taraklı, ziyaret edeni âdeta mini bir zaman yolculuğuyla 100-200 yıl öncesine götüren evleri ve konaklarıyla tanınsa da, tarihi binyıllar öncesine uzanıyor. Hisartepe’sindeki iki su sarnıcı kalıntısı da bunun kanıtı. Ayrıca Osmanlı’nın daha ilk senelerinde fethettiği merkezlerden biri burası. Dolayısıyla sokaklarında tarih solumak işten bile değil! Bu bilgileri aklımızın bir köşesine not edip hadi çıkalım artık şu “mini zaman yolculuğu” na... Ben bir cumartesi günü Taraklı’dayım ve ilçenin kimi restore edilmiş kimi yılların izini taşıyan, çoğu beyaz, pencerelerindeki kapılarındaki kahverengi boyaları “sürmeli” gözleri andıran evleri arasında bol bol fotoğraf çekeceğim bir keşfe hazırım. Cumartesi aynı zamanda ilçenin pazarı. Tazelikleri tezgâhtan belli olan meyveleri sebzeleri; rengarenk açmış çiçek fidelerini görüp, “Dönerken alışveriş de yapayım” diye aklımdan geçirip büyük fotoğrafta görebileceğiniz kent merkezine yöneliyorum. Taraklı, tarihi ticaret yollarının geçtiği güzergâhlardan, dolayısıyla, merkezdeki en ilgi çekici binalarından biri Hacı Atıf Hanı... Restore edilen bina, U şeklinde ve iki katlı. Üst katlar konaklamaya ayrılmış zamanında... Yaklaşık 200 yıllık olduğu düşünülen bu hanın turizme kazandırılması gündemde... Gitmişken gezmenizi ve bir zamanlar burada yaşanan hayatları hayal etmenizi öneririm. Durun, hayal etmenizi kolaylaştıracak bir rota daha çizeyim size: Hemen karşıya geçin, sağdaki görkemli binadan içeri girin.

Kültür Evi'ni ziyaret edin...

Burası bugün ilçenin Kültür Evi. 1907’de okul olarak yapılan bina, 2001’den bu yana ilçeyi ziyaret edenleri Taraklı’nın geçmişteki ve bugünkü yaşamına yaklaştıran bir düzenlemeye sahip. Üst katına çıkmışken penceresinden meydana bakıyor ve bugün bazıları turizm amaçlı işletilen konaklarını seyrediyorum Taraklı’nın. Arnavut kaldırımlı sokaklara karışasım geliyor yine... El sanatları hediyelikler ya da ev yapımı lezzetler satan tezgâhları inceleye inceleye dolaşıyorum meydanı. 1517'den kalma Yunus Paşa Camii’nin yanında şerbetli lokma yapan hanımların elinin lezzetine hayran kalarak yokuşa doğru yöneliyorum. Buram buram tarih kokan sokaklar öyle keyifl i ki durmaksızın basıyorum deklanşöre, defalarca defalarca...

Taraklı, evlerinin güzelliğiyle nam salmış...

Karabük’ün Safranbolu, Eskişehir’in Odunpazarı ilçeleri ya da komşuları Bolu’ya bağlı Göynük ve Mudurnu gibi evlerinin güzelliğiyle biliniyor Taraklı... İnsan onların süslediği sokaklardan geçerken de, içlerinde soluklanırken de düşünmeden edemiyor: Bu evlerden kimler geldi, kimler geçti acaba?

Kaşıkçılık sanatı asırlardır devam ediyor

Evliya Çelebi’ye kulak verelim: “Hepsi kaşık ve tarak yapmakla uğraştıklarından şehre Taraklı derler. Dağlar safi şimşir ağacı kaplı olduğundan halkı bunları işleyip Arap ve Acem’e gönderir.” Kaşıkçılık bugün de yaşıyor illçede. Evliya Çelebi “Suyu ve havası çok güzeldir” diye devam ediyor. Biz bugün kültür turizmi yönünü konuşuyoruz ama, termalleriyle sağlık, Karagöl Yaylası, Güngörmez Şelalesi, Hıdırlık Tepesi gibi yerleriyle doğa turizminde açısından da şanslı Taraklı.

Mazi ve doğa öyle bir uyum içinde ki...

Eskiden okul olan Kültür Evi, ilçenin önemli mimari eserlerinden. Geniş salonları, kimbilir kaç yüz çocuğun koşuşturduğu merdivenleri ve yörenin kültürüne uygun yerleşimiyle, Taraklı’nın ziyaret edilmesi gereken noktalarından. Bir salonunda, babaoğul ustalar yöreye has şimşir kaşıkçılık geleneğini yaşatıyor. Zamanında hayvancılıkta, tarlada, hatta evde, mutfakta kullanılan eşyalardan örnekleri de inceleyebilirsiniz burada. Daha gelirken fark ediyorum ki Taraklı âdeta yemyeşil bir doğanın içinde saklanıyor. Ağaçlar, güzelce süslemiş ilçeyi, hele birazdan yağmur bastırınca öyle bir koku salacak ki toprak... Ağaç, yeşil deyince... Bilirsiniz Osmanlı fethettiği toprağa çınar ağacı diker. Taraklı’nın 700 yaşlarında olduğu tahmin edilen, çevresi 11 metre olan çınarı da o günlere tanık belki. Yanında da 18. yüzyıldan kalma kesme taştan bir çeşme var.

Yunus Paşa Camisi 500 yıllık

Evliya Çelebi’nin Taraklı notlarında “Çarşı içindeki camisi güzeldir” diye andığı cami, Yavuz Sultan Selim’in veziriazamı Yunus Paşa’nın adını taşıyor. Mısır Seferi sırasında, 1517’de yaptırılan bu camiden “Kurşunlu Cami” diye bahsedildiğini duyarsanız şaşırmayın. Kubbesi kurşunla kaplı olduğundan halk bu ismi de yakıştırmış. Bahçesinde gür çamlar olan, tam merkezdeki cami, Taraklı’nın görülmesi gereken eserleri arasında. Camiyle birlikte, halen ayakta olan bir hamam da yaptırılmış ve zamanında hamamdan çıkan buhar, caminin merkezi sistemle ısıtılmasında kullanılmış.

Taraklı'dan sevdiklerinize hediye ne alınır?

Benim gibi ziyaretiniz pazarın kurulduğu cumartesi gününe rastlarsa meyve-sebze bölümüne uğramayı ihmâl etmeyin, derim. Taraklı’dan başka ne alıbilir, sevdiklerime ne hediye götürebilirim, diye sorarsanız... Meydanda hoşsohbet satıcıların tezgâhlarında “Taraklı” yazan, havludan masa örtüsüne pek çok tekstil ürünü var. Bakırdan objeler ve elbette başta kaşık olmak üzere şimşir mutfak eşyaları makbule geçecek diğer hediyelik eşyalar arasında... Bir de, Taraklı’yı salonunuza taşıyabileceğiniz bir obje önereceğim: Ahşaptan yapılma, sevimli, boy boy minyatür Taraklı evleri.

Yörenin en meşhur yemeği keşkek

E, geldik, gezdik, keyfimiz yerinde ama acıktık. Ne yiyeceğiz? Taraklı’nın en meşhur lezzeti keşkek... Tavuktan, özellikle de boyun etinden yapılıyormuş. Belki alışık olmayan midelere biraz ağır gelebilir, ama gerçekten lezzetli... Etli nohutu ve bölgenin simge yemeklerinden cevizli keşli erişteyi de deneyebilirsiniz. Buğdaydan yapılan uğut (uhut) tatlısı, ev makarnası, tarhana, reçel, süt, nohut, fasulye, baharat ve bal da Taraklı’dan evinize taşıyabileceğiniz lezzetler arasında.

Bu konularda ilginizi çekebilir