Sınırsız keşifler şehrinde bugünlerde neler var?
Bu yazıyı yazarken bile Londra’da pek çok şey değişiyordur. Bugün gördüğümüz her şey; bir hafta, hatta birkaç gün içinde değişebilir. O zaman, bugünlerde neler moda, yakından bakalım...
VOLKAN AKI
Londra yaşam dinamiğini DNA’sında yer alan değişimde buluyor, diyebiliriz aslında. Herkes Londra ve -hakkını yemeyelim- New York gibi olmak istiyor. Bu tür şehirlerin en büyük özelliği bilgiye, yaratıcılığa sahip insanları bünyesinde barındırmak. Değişimin dinamiğini yaratan da bu insanlar aslında. Peki Londra’da bugünlerde neler var gerçekten? En dikkat çekici ayrıntı kuşkusuz inşaatların fazlalığı. Dikkatinizi çekmemesi mümkün değil, çünkü neredeyse hepsi gökdelen. Bir zamanların Londrası’nda gökdelenlerin yasak olduğunu ve TV’de çok katlı yaşamın zararları konusunda programlar yapıldığını hatırlatalım. Peki bu binalar kimler için yapılıyor? Önemli bir bölümü ofis… Diğerleri ise otel ve rezidans olarak kullanılıyor. Özellikle startup dünyasının gelişimiyle, yeniden yükselen Londra’da artık sadece finans değil, pek çok sektöre yönelik girişim üsleri kuruluyor.
Sanat molaları...
Son dönemde sergiler ve etkinlikler yine yoğun. Örneğin, Tate Modern. Müze zaten mevcut sergileriyle ilgi çekiyor ama pek çok etkinliğe de ev sahipliği yapıyor. Victoria & Albert Müzesi de etkin sanat kurumlarından biri… Tabii sanat değil ama, yılın bu döneminde Somerset House’un bahçesinde buz pateni yapmak da ayrı bir keyif… Yılbaşını keyifl e yaşayacağınız meydanlardan biriyse Covent Garden… Pek bilinmeyen, oysa dünyanın en eski müzikhollerinden biri olan Wilton’s Music Hall’ü gezebilir ve bir performans izleyebilirsiniz. Yine Barbican Center’da sanatın her alanından performanslar bulabilirsiniz.
Kafe ve restoranlarda artış...
Londra’da en çok açılan, yenisi en çok bulunan şey kuşkusuz kafe ve restoranlar. Mekân sayısı, Soho başta olmak üzere, bütün kentte hızla artıyor. Şehrin yeni trend bölgeleri Shoreditch ve Butler’s Wharf taraflarında yeni cafe ve restoran sayısı inanılmaz artmış durumda… Onları butik giysi ve tasarım malzemeler satan dükkânlar izliyor. Bu tabii yeme-içme trendlerini de etkiliyor. Örneğin Uzakdoğu mutfağı yapan pek çok yeni yer açılmış… Ayrıca yeni Hint restoranları da dikkati çekiyor. Chiltern Firehouse ve Sexy Fish ise uğranılmadan geçilmeyen yerler neredeyse…
Ulaşımda son trendler...
Londra’da hiç olmadığı kadar bisiklet var artık… Neredeyse her yere bisiklet yolları yapılmış. Belediyenin kiralanabilir bisikletlerine ‘Boris’ deniyor ve bunlarla bir rota yapmak güzel bir alternatif… Bir de şehirde görünmez bir Uber-Taksi savaşı yaşanıyor aslında… Uber’in lisansının iptal edilebileceği konuşuluyor. Çok kolay söylenebilen Uber’ler pratik olsa da sizi aynı kolaylıkla yerinize bıraktığını söyleyemeyiz. Çünkü Londra taksilerin meşhur olduğu gibi her yeri bilmiyorlar.
Ulaşım deyince, havaalanı transferlerinde Heathrow Express ve Gatwick Express bu yolculuğa çağ atlatmış. Havaalanından şehre 15 dakikada gelen Heathrow Express büyük kolaylık. Çünkü Londra trafiği hani derler ya “çığrından çıkmış” görünüyor.
Hep kozmopolitti ama...
Tabii Türk Lirası'nın değer kaybetmesi özellikle sterlin karşısında paramızı pul etti… Bunun yanına şehrin pahalanmasını da eklemek lâzım… Metrolar bile tek yöne neredeyse 4-5 sterlin civarında… Bunların nedeni şehre aşırı talep. Şirketlerin artması, onların getirdiği talep, emlak ve kira fiyatlarını da yukarı çekmiş. Evet Londra hep kozmopolit bir şehirdi ama hiç bu kadar kozmopolit olmamıştı sanıyorum.
Yılbaşı'nın Londra'sı çok farklı...
Evet “yılbaşında Londra” diye bir konsept var birkaç senedir. Turist çekmek için de şehrin bu zamanlarda süslenmesi ayrı bir strateji. Bunlar artık törene dönüşmüş durumda. Her caddenin ışıklandırması bittiğinde küçük bir tören düzenleniyor. Bandolar geliyor ve mutlaka birkaç tane ünlü sanatçı, şarkıcı davet ediliyor. Tören öyle abartılacak kadar sürmüyor, ancak ilgi çekiyor… Tabii Regent Street ve Oxford Street yılbaşı süslemelerinin tavan yaptığı yerler. Bu senenin sembolü melek ve çeşitli yerlerde Regent Street’in yılbaşı ruhunu yansıttığı söyleniyor. Londra’da yılbaşı üstü pek süslenmeyen bir alan, bina yok gibi zaten… Bunlar kenti bu dönemde çekici yapıyor.
Yılbaşından bahsedince Hyde Park içinde kurulan Winter Wonderland gerçekten ilgi çekici… “Çocuk musun, bir de oralara mı gideceğiz,” demeyin. Gerçekten özenle ve iyi bir organizasyonla keyifl i bir eğlence parkı… Çocuklar tabii çok sever, ama sizin de seveceğiniz çok şey var. En azından bu kadar modern bir şehirde bu geleneklerden vazgeçilememesi bile insanı düşündürüyor. Bizde İstanbul’a merkezde böyle bir şey yapılmaya kalkılsa nereye yapılır diye düşündüm, inanın bulamadım… Oysa eğlenmek, hoş vakit geçirmek, yılbaşına da bu ruh halleriyle girmek herkesin hakkı…
Asya mutfağı ve birkaç mekân
Evet, Nobu hâlâ güzel ve etkileyici… Mekânlarının lüks ve özel havası da hâlâ popülerliğini koruyor. Londra’da bir otel ve altında restoranı olan bir konsept de oluşturdu. İkincisi Berkeley Street’de…
Son dönemin mütevazı ama popüler Asya mutfağı restoranlarından biriyse Sticks’n’Sushi… Covent Garden’da yer alan restoranın Uzakdoğu mutfağından oluşan menüsü çok lezzetli. Ayrıca şişte barbekü tarzında sunduğu pek çok da ürün var ve bunlar da öyle. Bir de The Ned öne çıkıyor. Bu görkemli bina gerçekten ilginç bir yer. Eski Merkez Bankası binası, yemek yerleri de çok rahat… Otel binası aslında ama lobi âdeta bir pasaj gibi kullanılmış. Buranın konseptini ayrıca size aktarmaya çalışacağım bir ara…
“Good food, good mood”
Size tekerleme gibi gelebilir ama Londra’nın her yanı bu konsepti uygulayan mekânlarla dolu… Bazıları sadece çiğ, bazıları doğal ve organik ürünler satıyor… Sadece meyve ve ot suları satanlar da var. Aslında Uzakdoğu felsefesinde vardır: “Ne yersen, o olursun...” Yani sağlıklı gıdalar tüketirsen, sağlıklı olursun. Bunu uygulayan restoranlar da iyi yemeğin insanların “modu” yani o anlardaki tepkilerini, ruh halini etkilediğini düşünüyor. Eğer bu tür gıdalar tüketilirse “mood” da iyi oluyor. Kafe ya da açık büfe tarzındaki bu yerlerde seçim yapıp orada ya da yanınıza alarak yiyebiliyorsunuz.
İngiliz kahvaltısı değişiyor
İngiliz kahvaltısı kendine özgü bir üne sahiptir. Çok çeşit yoktur, ama bir klasiktir. Çırpılmış yumurta, fasulye belki bir de sosis bu kahvaltının tanımıdır. Ama şimdi İngilizler de kendini aşmış görünüyor. Kahvaltı şehrin her bölgesinde yükselen bir trend olarak görülüyor. Yeni kahvaltı salonları her yerde var. Bunlardan biri Breakfast Club; bir şubesi Soho’da, diğeri Shoreditch’de. Kahvaltıda biraz abartılı menüler, şık tabaklar bu trendin ana unsurunu oluşturuyor. Bu tür kafelerin önünde oluşan kuyruklar da dikkati çekiyor.
Shoredıtch yeni soho mu oluyor?
Herkes son dönemlerde şehrin doğusunda kalan Shoreditch’den bahsediyor. Eski binalar içinde ve bu yönüyle Soho’ya benzetiliyor, fakat yaratıcı ve bağımsız bir alan olarak da tanımlanıyor. Çünkü tasarım mağazaları, özgün markalar, özel konsept kafe’lerle sanat galerileri gerçekten yeniden oluşan bir alan görüntüsü veriyor. Hatta “Şuralardan bir dükkân alsaydık şimdi köşeyi dönerdik” diyen Londralı da çıkar. Shoreditch’de kahve kokusunu takip ederseniz özellik Redchurch Street’te hoş mekânlar bulabilirsiniz. All Press Coff ee, Albion Cafe bunlardan sadece birkaç tanesi… Buralarda yalnızca kahve değil, kek ve İngiliz yemeklerinden örnekler de var. Eğer yürüyerek dolaşırsanız inanıyorum ki hoşunuza gidebilecek pek çok yer keşfedebilirsiniz…
Butler's Wharf’ın arka sokakları
Canary Wharf’tan sonra Butler's Wharf da yükselen bir değer. Butler's Wharf içinde lüks daire ve restoranlar olan bir bina aslında… Restore edilerek Londra’ya kazandırılan bu binanın arka sokakları da oldukça hareketli… Dar sokaklarda, küçük dükkânlar, farklı kafelerle Londra’nın yeni yükselen değerleri… South Bank ise uzun süredir bir kültür ve aktiviteler merkezi olarak öne çıkıyor. Bu çizgiyi kıyıdan uzattığımızda Butler's Wharf’a geliyorsunuz. Ama tamamen ayrı karakterlere sahipler. Arada pek çok köprüyle yol koptuğu için, birbirinin çok uzantısı sayılmazlar. Yakınındaki Tower Bridge’den karşıya geçildiğinde köprüye çok yakın olan kıyıdaki alanları kapsıyor. Burada da kafeler, özgün tasarım dükkânları var ancak, Shoreditch kadar otantik değil bölge… Bakalım bundan sonraki gelişimi nasıl olacak?