Saklanmış Kastamonu!

Sanki biraz öyle, trend değil ama kime sorsam “Doğası çok güzel, ilçelerin hepsi ayrı özelliklere sahip, yemekler nefis” diyor. Önümüzdeki yıllarda daha çok moda olacak…

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

VOLKAN AKI

2018 Türk Dünyası Kültür Başkenti Kastamonu’dayım... Küre Dağları bir yanda, Karadeniz’e dayanan kıyı şeridi diğer yanda… Dağlardaki kar havasının yanında İnebolu’da deniz iklimi sizi karşılıyor. Her ilçe ayrı bir özelliğe sahip neredeyse…

Yemek kültürünü ayrı bir yere koymak lazım. Orman ürünleri işçiliği çok güzel… Kent merkezindeki konaklar, müzeler kolaylıkla gezilebilir uzaklıkta, kompakt bir şehir… Aslında Kastamonu merkez ve ilçelerinde, bölge olarak baktığınızda yapılabilecek alternatifleri sıralayınca o kadar çok şey çıkıyor ki… Küre ile Ilgaz dağları arasında kalmış ve iki bölge de Milli Park ilan edilmiş… Horma Kanyonu, Ilgarini Mağarası, Ilıca Şelalesi saymamız gereken yerler. Ilgaz’da, kayağın yanında, bahar ve yaz aylarında konaklanabilecek pek çok doğayla iç içe tesis var. İksir bunlardan biri örneğin…

İstanbul'dan uçakla 45 dakikada buradasınız

Tabii bunların hepsi aslında dediğim gibi yeni, son birkaç yılda birkaç girişimcinin, yerel yönetimlerin, KASİAD’ın destekleriyle gelişmeye çalışıyor. Kent merkezinde birkaç tarihi yapı, örneğin Kurşunlu Han, restore edilerek üstü cam tavanla kaplanmış ve bir otele dönüştürülmüş… Cem Sultan Bedesteni bir restorana çevrilmiş…

Şehir geleneksel ve orijinal yaşam tarzını koruyor aslında ama turizme göre de çok iyi organize olduğunu söylemek mümkün değil… Tüm bu güzellikler biraz hakikaten ‘saklanmış’ gibi… Belki böylesini keşfetmek daha mı güzel? Ulaşım olanaklarına bakınca özellikle İstanbul ve Ankara’ya olan yakınlığı dikkat çekiyor. Ankara’ya sadece 2 saat, İstanbul’a 5 saat, İstanbul’dan uçakla 45 dakikada oradasınız…

Kurtuluş Savaşı'nda…

Nereye gitseniz bir külliyeden bahsediliyor. “Evliyalar şehri” deniyor… Bunun yanında hem Kurtuluş Savaşı hem de kadın hareketleri açısından da çok önemli bir yeri var. Milli Mücadele sırasında lojistik destek açısından güvenilir bir bölge olan Kastamonu; İnebolu Limanı’ndan Ankara’ya erzak, cephane ve insan akışında önemli rol almış. Kurtuluş Savaşı’nda en fazla şehit veren illerden biri. Savaş alanı olmamasına rağmen, bu taşımada kritik rol alan kadınlar hayatlarını kaybetmiş. Kastamonu’da 10 Aralık 1919 tarihinde Anadolu’nun ilk kadınlar mitingi yapılmış. Kadınlar vatan savunmasında kendilerinin de olduğunu bu mitingde duyurmuş. Pek çok heykeli olan Şehit Şerife Bacı ise bu direnişin sembol ismi…

İnebolu'da istiklal yolu

Atatürk, Şapka ve Kıyafet İnkılabı’nı 24 Ağustos 1925’te Kastamonu'nun İnebolu İlçesi’nden başlatmış. 9 Nisan 1924 tarihinde İnebolu Mavnacılar Loncası’na Beyaz Şeritli İstiklâl Madalyası ve Vesikası verilmiş. Tüm bu “İstiklâl Yolu” belgeleri İnebolu Türk Ocağı’nda görülebilir. Atatürk’ün balmumu heykelinin bulunduğu özel bir bölüm de burada yer alıyor.

Mazisi dopdolu bir çiftlik 

Gidip görmenizi, kahvaltı etmenizi önerebileceğim yerlerden biri İzbeli Çiftliği. Tabii Sabiha İzbeli Hanım'la da mutlaka tanışın… Bugün iem bina orijinal haliyle ziyaret için hem de yöresel tatlar için iyi bir durak. Çiftlik, Osmanlı Padişahı IV. Mehmet tarafından, 1651’de İzbeli sülalesine bağışlanmış. Osmanlı ordusunda sayısız zaferlere imza atan sipahiler bu çiftlikte yetiştirilmiş. Tarihin çeşitli dönemlerini otantik bir ortamda yaşatan konakta bulunan eşyalar Sabiha İzbeli tarafından yıllarca korunmuş.

Mahmut bey camii ya da çivisiz camii

1366’da Candaroğulları Beyliği’nden Emir Mahmut Bey tarafından Cuma Camii olarak yaptırılmış ve bugün Daday sınırlarında. Dış duvarları moloz taştan yapılan caminin içi tamamen ahşap ve yalnızca mihrap kısmında alçı kullanılmış. Sadece geçme ahşap ve denge taşlarıyla yapılan cami bir mimari miras aynı zamanda… UNESCO tarafından yapılan değerlendirme sonucunda cami Dünya Mirası Geçici Listesi’ne girmeye hak kazanmış.

580 çeşit özgün yemeğe sahip

Kastamonu bir kültür harmanı; Her yerden, her şeyden bir şeyler var. 580 çeşit yemek olduğu söyleniyor. Tabii bunları toplu olarak sunan bir restorana ihtiyaç var. Önce ürünlerle başlamak lazım. İlk sayacağımız Siyez, günümüzde adı sıkça duyulan bir çeşit buğday. Türkiye'nin korunması ve üretiminin desteklenmesi gereken ilk “Presidium” ürünü olarak ilan edilen siyez, en doğal buğday türlerinden. Türkiye’de en çok Kastamonu’da yetişiyor. Yine Tosya İlçesi’nin pirinci, düşük şeker oranıyla dikkat çekiyor. Taşköprü sarımsağını bilmeyen yoktur herhalde… Tabii bu doğal üretimin ardından bu kadar yemek çeşidi de geliyor. Karakteristik birkaç yemeği atlamayayım… ‘Banduma’ bunların önemlilerinden.… Tavuk suyuna batırılan kalın yufka ya da hamur üzerine fındık serpilerek bir tepside servis ediliyor. Diğer tepside ise çoğunlukla haşlanmış hindi var. Ve bu hamurlara hindi sarılarak yeniyor. Ecevit çorbasının adı “Ece”den geliyor; evin hanımı, büyüğü anlamında… Koyu kıvamda yoğurt, buğday gibi pek çok ürünle yapılıyor, bol tereyağı ile servis ediliyor. Tabii biz bu çorbayı Küre Dağları’nda bir yerde içtik, o ortam içinde sanki lezzeti bir başka oluyor. O bölgede içtiğim suyun lezzeti de çok güzeldi. Yemeklere bence bir güzel tat unsuru da buradan geliyor…

Yemeklerden sayarsak… Perde Pilavı, Caba dibi Güveç, Kanlıca Mantarı, Beyaz Fasulye Turşusu gibi pek çok çeşidi sayabiliriz. Mantar özellikle bölgede yetişen çok tanınmayan bir ürün diye düşünüyorum. Etli ekmek, kuyu kebabı, ekşili pilav, mantı, hamurlu müsellim sarma, Hodan sapı turşu ve bunun gibi yemeklerin yanında Kastamonu’ya özel simit ile yapılan simit tiridi de çok ünlü… Ekmek yerine bu simitler “tirit” olarak yemeklerin altına seriliyor. Bu simit beyaz ve susamsız yapılıyor… Çekme helva ve diğer helva çeşitleri de gerçekten ünlü… Çekme helvanın nasıl yapıldığını bizzat gidip izledim. Gerçekten helva 4-5 kişinin elle çekmesiyle yapılıyor. Pastırmayı da yazmadan geçemeyeceğim. Arkadaşlar buraya canınız çekmesin diye fotoğrafını koymadılar herhalde! Kayserililer kızmasın ama gerçekten çok başarılı… Özellikle daha hafif oluşu yükselişinin en önemli sebebi, denemenizde mutlaka fayda var… Kastamonu’dan alacaklarınız da olacaktır, bunlardan birkaçını da sıralayalım. Yöresel dokuma ve el sanatları örnekleri, Kastamonu model evleri, taş baskı sofra bezleri, Cide sarı yazma, Evrenye bıçağı, şimşir kaşık ve diğer ahşap gereçler, İhsangazi siyez bulguru, Kastamonu simidi, çekme helva, sarımsak, pastırma…

Dönerin sırrı kekik ve soğanda

Herkes uğruyordu, biz de gittik… Nail Usta döner salonu. Yöresel döner olur mu? Oluyor… İşin sırrı kekikli kuzu etinin, ince doğranmış soğan ve kaya tuzuna yatırılması.

Bu konularda ilginizi çekebilir